Diyanet İşleri Başkanlığımızın "FİTNA" adlı filme ilişkin Basın Açıklaması basın mensuplarımızın bilgileri için aşağıda göndermiştir.
Saygıyla duyurulur.
Yusuf SEKİ
Basın Müşaviri
BASIN AÇIKLAMASI/02.04.2008
Hollanda'da bir parti liderinin siyasi kazanım amacıyla hazırladığı "FITNA" adlı filmin, bütün sağduyu çağrılarına rağmen 27 Mart 2008 tarihinde internette yayınlaması ve sansür karşıtlığı gerekçesiyle hala dolaşımda tutulması üzerine, Başkanlığımızca aşağıdaki açıklamanın yapılmasına lüzum görülmüştür.
İslam'ın Kutsal Kitabı Kur'an-ı Kerim'e ve doğrudan İslama hakaret içeren, ayrımcılık, şiddet ve nefreti teşvik eden film sebebiyle bugün İslam ve onun diğer bütün dinleri tamamlayan eşitlikçi, özgürlükçü ve adalet vurgusu yüksek mesajı, ne yazık ki şimdi de bir başka "fitne"yle karşı karşıyadır.
Yaygın bir kanaatin dışa vurumundan oldukça uzak kimi çıkışlarla, dünya kamuoyu İslam hakkında yeni önyargılarla buluşturulmak istenmekte, İslam'ın barışçı mesajlarıyla, insanlığın yüzlerce yıldır geliştirmeye çalıştığı çoğulcu ve barışçıl faaliyetler bastırılmaya çalışılmaktadır.
Müslümanlar, dinlerine ilişkin üretilen subjektif mesaj ve yanlış algıları her zamanki gibi sağduyu ve vakar içinde kesin bir dille reddetmektedirler. İslam dünyası, Müslümanları potansiyel bir terörist olarak göstermeyi, kademeli bir şekilde dışlamayı ve giderek rencide etmeyi amaçlayan bu provokasyonların farkındadır.
Dünyanın muhtelif yerlerinde yaşanan ve insanları dehşete düşüren görüntüler içerisine, Hollanda'da yaşayan fedakar Türk işçilerinin kendi emekleriyle inşa ettikleri ve ismini dinler, kültürler ve medeniyetler arası barış ve diyalogun sembol ismi Mevlana Celaleddin Rumi'den alan bir caminin de konulması ahlak, adalet ve insaf ölçüleriyle bağdaşır değildir. İnsanın en doğal hakkı olan inanç özgürlüğüne bağlı olarak, dinini öğrenme ve ibadetlerini yerine getirme hususunda, din hizmetlerindeki tarihi tecrübesini Hollanda hükümetlerinin bilgisi ve Müslümanların talepleri doğrultusunda paylaşan Başkanlığımız din görevlilerine olumsuz bir bağlamda imada bulunulması son derece ciddi bir sorumsuzluk göstergesidir.
İnsanlık suçu olarak kabul edilen her türlü ırkçılık ve ayrımcılığa İslam, Kur'an ve İslam Peygamberine hakaret ederek gerekçeler aramak ve din eksenli bloklar oluşturarak taraftar kazanmaya ve zincirleme tepkilerle ayrışmayı geniş tabana yaymaya çalışmak tarihte emsali görülmemiş bir fitne örneğidir.
Müslümanları terörle eşleştirme siyasetinin, artık sadece İslâm toplumlarının değil diğer dinlere mensup insanların tepkisini de çekmesi, dünyada huzur ve barışın tesisi için memnuniyet verici bir gelişmedir. Kişi ve kurumların daha ilk aşamada açığa çıkan tepkileri, Müslümanların yalnız olmadığını, adalet sever ve gerçek bilgiyle yüzleşmeyi bir insanlık kazanımı olarak gören önemli kurumların ve seçkin kanaat önderlerinin de bu haksızlık karşısında susmadığını göstermektedir. Nitekim Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Hollanda Hükümeti ve Dini Kurumların gösterdiği hassasiyet takdire şayandır.
Müslümanların belgesel düzenleme adıyla, marjinal kimi çevrelerin planladıkları ve İslâm hakkında haksız ve ürkütücü korkular oluşturmayı amaçlayan bu gibi tahriklere iltifat etmeyeceğine, içinde yaşadıkları toplumda ayrışma ve gerilimlere yol açacak her türlü tavır ve girişimden uzak duracağına inanıyoruz.
Medeniyetler arası ortaklıkları öne çıkararak, farklı din ve kültürler arası diyalog ve iletişimi geliştirerek özgürlük, karşılıklı saygı ve anlayış içinde dünya barışını kurmaya gönül vermiş farklı din ve kültür mensupları ile vicdan sahibi insanların da bu fitneye alet olmayacaklarına inanıyor; Müslüman kamuoyu kadar Batılı kamuoyunun da ortak yükümlülükler, sorumluluklar ve hassasiyetler içinde görülmesini insanlığın geleceği açısından umut verici gelişme olarak değerlendiriyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI