Son günlerin en çok konuşulan konularından birisi de trafik kazaları ve nedenleridir.
Gün geçmiyor ki ölümlü bir trafik kazası olmasın; TV ekranlarda trafik kazası haberleri verilmesin..
Trafik kazları; ne zaman trafik kazaları artar o zaman ülke gündemine girer ve birkaç gün içinde girdiği gibi sessizce gündemden erir gider. Kimsenin de derdi olmaz; ta ki kendi başına gelene kadar veya ölen kişi sayısı artana kadar.
Gündeme geldiğinde veya nedenleri konuşulduğunda, en çok arabayı kullanan şoförler suçlanır, cezaların azlığından, caydırıcı olmadığından söz edilir. Sokağa mikrofon uzatıldığında, "şoförlere en astronomik cezaların verilmesi gerektiği, böylelikle kazaların azalacağı" sesleri özellikle diğer sokaktakilere dinletilir. Böylelikle çok yüksek olan trafik cezaları iyice yükseltilir. Artık sorunun nedeni tespit edilmiş ve de çözüme kavuşturulmuş olur. Diğer taraftan kazalar aynı hızda devam eder gider.
Trafik kazaları sonucu ölen insan sayısının savaşlarda ölen insanlardan daha fazla olduğu bir abartı değil, istatistik bir veri olduğu tüm toplum tarafından kabul edilen bir gerçek. Özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin en büyük kanayan yarası.
Ülkemizde de en büyük sorunlardan birisi trafik kazalarıdır. Burası doğru ama kazaların nedenleri ve çözümü konusunda sıkıntı var. Trafik kazalarının asıl nedenleri saptırılmakta, halkın kafası karıştırılmaktadır. Alkollü araç kullananlar sanki tüm ülkedeki trafik kazalarının tek sorumlusuymuş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
Avrupa ülkelerinde Trafik kazaları, neden ülkemizde ve bizim gibi geri kalmış ülkeler kadar çok fazla değildir? Neden trafik kazaları, üçüncü dünya ülkeleri ve gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunu?
Ulaşım diyince ülkede kara yolları akla gelir. Yüzde doksan üzeri kara yolları kullanılır. Demir yolları, hava yolları, deniz yolları ulaşım için bir anlam ifade etmez.
Daha fazla kar hırsı, rant ve para diğer alternatifleri hasır altı eder. Böylelikle tek ulaşım için kara yolları kalır. Oda dünya standartlarının çok çok altındadır. İller arası tek şerit, bozuk yollar, yetersiz trafik levhaları ve daha bir çok kötü şartlarda insanlar yolculuk yapmak zorunda kalır.
Ülkedeki demir yolları hala Almanların yaptığı ile durmakta, en küçük bir yatırım yapılmamaktadır. Oysa gelişmiş ülkelerin en büyük toplu taşıma aracı trenlerdir.
Uçaklar en güvenli ulaşım araçlarından birisi ise, neden sadece elit kesimin ulaşım aracıdır? Uçakları; devlet başkanlarının, bakanlarının, patronların, bürokratlarının, zenginlerin ulaşım aracı olarak izlemek, zamanı ne kadar iyi kullandıklarını, güvenle seyahat ettiklerini görüp iç geçirmek bir kader mi? Diğer insanların zamanları, yaşamları çok mu önemsiz?
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin deniz taşımacılığı yok denecek kadar azdır.
Karadeniz'den Akdeniz'e; Marmara'dan Ege'ye yük ve yolcu taşımak çok mu zor? Tonlarca yük taşıyabilen, binlerce yolcu kapasitesine sahip gemilerin denizlerimizde boy göstermesi pembe bir hayal mi?
Kar ve daha fazla para uğruna bu kadar insanın ölümüne ne kadar daha seyirci kalınıp, ülkemizin ve üzerinde yaşayan insanların bir kaderiymiş gibi görülüp, kaderlerine terk edeceğiz?
Ne zaman; hem ucuz hem de güvenli olan demir yolları, deniz yolları ve hava yolları aktifleştirilip, karayollarının yükü azaltılıp, trafik kazaları, ülke insanının kaderi olmaktan çıkacak?
Yıldırım Gündoğdu
gundogduyildirim@gmail.com