Belçika Türkleri için 2025 Kasım ayı çok acı ayrılıklarla hatırlanacak. Bu hafta 2 değerli kardeşimizi toprağa emanet etmenin acısını ve hüznünü yaşıyoruz.

Elbette ateş ilk önce düştüğü yeri yakar. Ancak ateşin etkisi ulaşabildiği herkesi yakar. Heusde-Zolder’de 25 Kasım 2025 Salı günü öğle namazı ve ikindi namazı sonrası cenaze namazlarına gelen binlerce vatandaşımızın yüreğindeki sızı hep birlikte yapılan dualarla sakinleştirilmeye çalışıldı.

Değerli arkadaşım Zeki Yalçın’ın kızı Emine Hatun’un böyle genç yaşta vefatını kabullenmek çok zor. Yalçın ailesinin bir yandan çok sevdikleri kızları Emine Hatun için göz yaşı dökerken diğer yandan kendilerine taziye için gelen yüzlerce dost, akraba ve tanıdıkları da ağırlamak durumunda kaldılar. Aile bireyleri büyük bir dayanışma örneği gösterek metin ve vakur şekilde son görevlerini yerine getirdiler. Hele hele baba Zeki Yalçın’ın ‘’Yunus'un tabiriyle " ..ana rahminden geldik pazara, 3 metre bez aldık döndük mezara " diyerek hayatın gerçeğini kabullenmesi ve güçlü duruşu ibret ve örnek alınacak bir davranıştı.

Baba Yalçın ayrıca; ‘’Allah dan gelen başımız üstüne. Çağrılmaya gerek duymadan, uzaktan yakından koşup gelen zor gün dostlar. Gövdesi olmasa da gönlü yanımızda olan dostlar. Ne kadar çokmuşsunuz’’ diyerek aile adına bu zor anlarda yanlılarında olan dostlarına teşekkür etti.

Murat Al ise insan olarak özellikleri ile toplumun çok sevdiği genç bir kardeşimizdi. Geride 3 yetim bıraktı. Bu arada özellikle Millî Görüş camiasını da burada anmak isterim. Murat Al Millî Görüş camiasında tanınan, bilinen ve sevilen bir insandı. Uzun zamanlar bu camiada her zaman üzerine düşen vazifeyi yerine getirmekte tereddüt etmeyen Murat Al Millî Görüş camiası büyük ahde vefa gösterdi. Kendisini ahirete uğurlamaya gelen binlerce vatandaşımızın cenazede hazır bulunması ile camianın ne kadar dinamik ve vefalı olduğunu görmüş olduk. Tebrikler Milli Görüş.

VATANDAŞLARIMIZ GERÇEK ANLAMDA SAMİMİYET VE AHDE VEFA ÖRNEĞİ SERGİLEDİ.

Gerçek dostluğun değeri, gündelik hayatın sıradan anlarında değil; insanın zorlandığı, tökezlediği, çaresiz kaldığı zamanlarda anlaşılır. “Dost kara günde belli olur” sözü, bu gerçeği özlü bir şekilde anlatır.

Zor zamanlarda el uzatan dost, sadece güç vermekle kalmaz, insanın kendine olan inancını da tazeler. Birlikte atlatılan sıkıntılar dostluğu derinleştirir, güveni pekiştirir. Bu nedenle gerçek dostluk, sözlerle değil, davranışlarla; özellikle de en ihtiyaç duyulan anda sergilenen vefayla ölçülür. Dostluğun hakiki değeri güneşli günlerde değil, fırtınalı zamanlarda ortaya çıkar. Zor anlarda yanımızda olanlar ise hayatımızdaki en kıymetli insanlardır. Zorluk, insanın hem gücünü hem de çevresindekilerin samimiyetini sınayan bir ayna gibidir.

Dost, yalnızca mutluluğumuzu paylaşan kişi değildir; asıl değeri, zor anlarda omuz veren, yükü hafifleten duruşunda ortaya çıkar. Bir selam, bir ziyaret, bir destek sözü bile insanın karanlıktan çıkmasına ışık olabilir. Bu nedenle zor günde aranan dost, aslında hayatın en güvenilir limanıdır.

Kısaca gözlerimizin sıkıntı zamanlarında aradığı o kişi, dostluğun sahici tanımıdır. Onu bulduğumuzda, en ağır günler bile daha katlanılır hâle gelir.

BELÇİKA’NIN DÖRT BİR YANINDAN İNSANLARIMIZ HEUSDEN-ZOLDER’E GELDİLER.

Bu bağlamda Beringen, heusden-Zolder, Houthalen-Helchteren, Genk, Maasmechelen, Hasselt, Lommel ve daha birçok şehirden bu 2 değerli kardeşimizin cenazesine gelen binlerce vatandaşımız gerçekten bir ahte vefa örneği sergilemiştirler.

Ayrıca gördüğüm kadarıyla Türkiye Cumhuriyeti Anvers Başkonsolosu İsmail Sefa Yüceer, Brüksel Milletvekili Sadık Köksal(MR), Schaerbeek Belediye Meclis Üyesi Sait Köse(1030Ensemble), Turkse Unie Onursal Başkanı Rıfat Can, ünlü kanaat önderlerimizden Metin Edeer, Recep Tuncer Sarı, Ayhan Demirci gibi isimlerin acılı ailelere başsağlığı dilemek ve acılarını paylaşmak üzere Heusden-Zolder Selimiye Camii’ne gelerek ailelerin yanında bulunmaları dikkatlerden kaçmayan değerli bir duruştu.