Haberin yayım tarihi
2010-09-26
Haberin bulunduğu kategoriler

CHP'den AB'ye açık mesajlar

KADER SEVİNÇ

Kılıçdaroğlu'nun Brüksel Avrupa Politikalar Merkezi'ndeki konuşması, İsmet İnönü'nün Türkiye'ye AB üyeliği perspektifini veren 1963 Ankara Antlaşması'nı imzalarken söylediklerini hatırlatarak başladı: Avrupa bütünleşmesi projesi beşeriyet tarihi boyunca insan zekâsının vücuda getirdiği en cesur eserdir...

Avrupa Birliği'nin başkenti Brüksel olağan bir olağanüstü gün yaşamaktaydı. AB Konseyi, Komisyon ve Avrupa Parlamentosu arasındaki üçgen dolup taşıyordu. Artık alışık olunan bu siyaset arenasında oyuncular sahaya çıkmıştı. Yirmi yedi üye ülkenin başbakanları için alınan güvenlik önemleri, barikatlar, polis sirenleri, çatılarında uydu antenlerle televizyon naklen yayın araçları, medya ordusu, diğer bakanlar, binlerce bürokrat, diplomat, lobiciler, protestocular, resmi toplantılar, basın toplantıları, konferanslar...

Gündem de 'olağan bir olağanüstülük' içindeydi. Alışıldık fakat Avrupa'nın geleceğini belirleyecek önemde konular: 
 
-2011'de Seul'da yapılacak G20 zirvesi
-Finans piyasalarının güvenilirliği için yeni bir düzenleme
-İklim değişikliğine karşı yeni sanayi ve tüketim kuralları
-Ortadoğu barış süreci
-ABD ile ilişkilerde ticari sorunlar ve ortak çıkarlar
-Romanların Fransa'dan sınır dışı krizi..
 
Brüksel gezisinin hedefleri
 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu göreve geldikten sonraki ilk yurtdışı gezisine böyle bir olağanüstü Brüksel gününde başladı. Tarih: 15 Eylül. Yer: Brüksel. Avrupa arenasının kalbi. AB mahallesinin merkezi Schuman Meydanı'nda bulunan CHP AB Temsilciliği. Brüksel programı CHP Temsilciliği'nde düzenlenen basın toplantısı ile başladı. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu Brüksel ziyareti için bir dizi temel hedef ön plana çıkmıştı:
 
- CHP'nin, mevcut uluslararası rekabet ortamında, demokratik saygınlığı ve sosyo-ekonomik sistemi çok daha güçlü bir Avrupa isteğinin daha güçlü ifadesi.
 
- Türkiye'nin AB üyeliğine dünden bugüne en büyük katkıyı sağlayan parti olarak CHP'nin önümüzdeki dönemde bu üyeliği gerçekleştirebilecek en güçlü parti olması.
 
- CHP'nin çağdaş gelecek vizyonunu AB çevreleri ile paylaşmak. Bu hedefler doğrultusunda, Sayın Kılıçdaroğlu ve heyetindeki Başkan Yardımcısı Haluk Koç ve Genel Sekreter Yardımcısı Gülsün Bilgehan'ın katılımlarıyla dolu dolu bir program gerçekleştirdik. Bir toplantıdan diğerine, bir AB binasından ötekine Brüksel arenasında ilerledik.
 
Verimli Görüşmeler, Somut Sonuçlar
 
Görüşmelerimizde en yoğun vurgu CHP'nin AB sürecini yalnızca mevzuat uyumu ve müzakere fasıllarının açılmasından ibaret görmediği, asıl çağdaşlaşmanın ülkemizin ve halkımızın yaşamsal damarları olan alanlarda sonuç ve vatandaş odaklı politikaların uygulanmasındaydı. Toplantılarda gündeme gelen somut politika konuları, eğitim reformu, sosyal haklar ve kadın haklarının daha ileri bir noktaya taşınmasından bölgesel kalkınmaya öncelik verilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi ve teknoloji toplumu dönüşümüne uzanan bir çizgideydi.

Avrupa Sosyalist Partisi-PES Başkanı Poul Nyrup Rasmussen (eski Danimarka Başbakanı) Sayın Kılıçdaroğlu'nu Brüksel'e özel olarak davet etmişti. Toplantının ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Rasmussen'in açıklamaları CHP'nin Avrupa solu ile ilişkilerini sorgulama eğilimlerine nokta koydu: "Kılıçdaroğlu bize yepyeni bir umut verdi. Türkiye'de sendikal haklar, basın özgürlüğü, kadın-erkek eşitliği ve yargı bağımsızlığı alanında daha fazlasına ihtiyaç var." Toplantıdan bir de somut bir eylem planı çıktı: PES ve CHP arasında Avrupa sosyal demokrasisinin geleceği ve ekonomi ve sosyal politikalarnın konu alan çalıştaylarda bir araya gelmek. 

Diğer bir önemli görüşme Avrupa Parlamentosu Sosyalist ve Demokratlar Grubu (S&D) Başkanı Martin Schulz ve grup yönetimindeki parlamenterler ile öğlen yemeği buluşmasıydı.

Martin Schulz görüşmeyi basınla paylaşırken şunları söyledi: "Yeni tanışma olmasına rağmen aramızda kendiliğinden karşılıklı sempati ve anlayış oluştu. Görüşmemizde 'ortak geleceğe' yoğunlaştık. S&D ve CHP aynı değerleri paylaşmakta ve bu nedenle de işbirliği yapmamız çok kolay. Tercihimiz Türkiye'nin CHP'li bir başbakanla AB üyesi olmasıdır".

Sayın Kılıçdaroğlu'nun Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'nin AB üyelik sürecinin toplumsal bir projeye dönüştürülmesi ile ilgili şu sözleri dikkat çekiciydi: "Ana muhalefet partisi olarak müzakere pozisyon belgelerini bile göremiyoruz. Hükümet bu isteğimizi geri çeviriyor. Biz AB sürecinin partiler üstü bir proje olduğunu düşünüyoruz. Şu ana kadar AB'ye üye olan ülkeler bunu başardılar. Örneğin Hırvatistan daha müzakerelere başlamadan önce AB süreci ile ilgili her konunun izleneceği bir Ulusal Komite kurdu. Bu komitenin başkanının daima muhalefet partilerinden olması kararlaştırıldı. İlk olarak bir sosyal demokrat ve şu anda da bir liberal siyasetçi başkanlığı üstleniyor. Reformlar böylece toplumsal destek ile ilerliyor".
 
Brüksel'deki Türkiye ile temaslar
 
Heyetimizin önemli temaslarından diğeri Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle idi. Füle, istikrarlı bir şekilde hükümete, anayasa paketi sürecinin geniş siyasal ve toplumsal katılıma açık olması gereğini hatırlattıklarını vurguladı. Ayrıca, kabul edilen anayasa paketinin ardından ilgili mevzuatın hazırlanması ve uygulamanın demokratikliğini izleyecekleri güvencesini verdi. Bu görüşmeleri Avrupa Parlamentosu'ndan Muhafazakâr, Liberal ve Yeşil milletvekillerinin de katıldığı diğer toplantılar izledi. Gezi programında sosyo- ekonomik boyut da yer aldı. CHP heyeti Türkiye'den DİSK, Türk-İş ve Hak-İş'in üye oldukları Avrupa Sendikalar Konfederasyonu ile TOBB ve TÜSİAD AB temsilciliklerini ziyaret ederek çalışmalar hakkında bilgi aldı. 

Gezinin doğrudan AB kurumları dışındaki diğer önemli sütununu Belçika AB Dönem Başkanlığı oluşturdu. Belçika Başbakan Yardımcısı Laurette Onkelinx ve diğer siyasetçilerle ortak çalışma kararları alınan görüşmeler gerçekleşti. Daha sonra Belçika Sosyalist Partisi ev sahipliğinde yapılan toplantıda Belçikalı Türk sivil roplum temsilcileri ile bir araya gelindi. AB vatandaşı Türklerin sorunları ve Türkiye'nin Avrupalı geleceğine katkıları üzerine görüş alışverişinde bulunuldu. Son gece ise programda olmayan bir hoş etkinlik gerçekleşti. Ani bir davet ile yarım saat içinde Brüksel Türk mahallesinde bir lokali doldurup taşıran beş yüzü aşkın Türk, Kemal Kılıçdaroğlu ile kucaklaştı.

Nasıl bir AB istiyoruz?

Sayın Kılıçdaroğlu gezi boyunca verdiği temel mesajları Brüksel Avrupa Politikalar Merkezi'ndeki konferansında özetledi.

" CHP, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinin sağlanmasında kesin kararlıdır. Tam üyelik dışındaki tüm seçeneklere kapalıdır. Biliyoruz ki Türkiye, coğrafyası, iktisadi dinamizmi ve yetişmiş insan gücüyle Avrupa Birliği'ne yeni bir ivme kazandıracaktır. Türkiye'nin tam üyeliği ülkemizde, AB'de ve de bölgemizde siyasi, iktisadi ve sosyal istikrarın sağlanması ve güvenlik ve terörizm sorunlarının üstesinden gelinmesi bakımından önemli bir etken olacaktır."

AB konusundaki bu kararlılığı vurgularken, Kılıçdaroğlu CHP'nin 'daha iyi bir Avrupa' için önceliklerini de sıraladı:

- AB daha güçlü siyasal ve kurumsal yapıya sahip olmalı.

- Evrensel demokratik değerler, insan hakları ve kültürel çoğulculuk alanında standart oluşturacak şekilde kendisini yeniden tanımlamalı.

- Mali kriz, iklim değişikliği, yoksullukla mücadele gibi sorunlara çözümde öncü olmalı.

- ABD ile daha yapısal ve yükselen Asya, dinamik Güney Amerika ve istikrarsız Afrika ile verimli ilişkiler kurulmasında, Orta Asya'dan Akdeniz'e uzanan bir refah hattının oluşması sürecinde daha etkin rol almalı.

- Gelişen dünyada daha büyük bir iç pazar, sosyal model ve siyasal birlik haline dönüşme potansiyelini kanıtlamalıdır.

AB çevrelerine açık mesaj vardı bu konuşmada: "Biz bugünkü Avrupa'dan memnun değiliz, daha iyi bir Avrupa istiyoruz. Bu bağlamda CHP 'AB 2020' vizyonunu desteklemektedir". Zaten Sayın Kılıçdaroğlu konuşmasına İsmet İnönü'nün Türkiye'ye AB üyeliği perspektifini veren 1963 Ankara Antlaşması'nı imzalarken söylediklerini hatırlatarak başlamıştı: "Avrupa bütünleşmesi projesi beşeriyet tarihi boyunca insan zekâsının vücuda getirdiği en cesur eserdir".

Gezi sonrasındaki temaslarımızda temel mesajın Brüksel'de iyi algılandığı ortaya çıkıyor: CHP için öncelik demokratik bir ülke ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının refahı, güvenliği, mutluluğu. Bu nedenle Türkiye'nin AB sürecinde CHP belirleyici siyasal güç olmaya devam edecek. Tabii AB arenası yalnızca Brüksel değil. Sayın Kılıçdaroğlu'nun Brüksel'den hemen sonraki, yine dolu dolu ve somut sonuçlarla geçen Berlin ziyareti de tesadüf değil.

Kader Sevinç Brüksel'de CHP AB Temsilcisi; Avrupa Sosyalist Partisi yönetim kurulu üyesi..

www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&Date=&ArticleID=1020579
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.