Haberin yayım tarihi
2008-01-19
Haberin bulunduğu kategoriler

Erivan'dan akıldışı koşullar.

Yer Ermenistan Ulusal Meclisi, tarih 19-20 Aralık 2007. Ermeni parlamenterler, Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki mevcut krizin sebepleri ile sorunların çözümüne yönelik olarak parlamenter diplomasiden faydalanma yollarını aramak üzere bir araya gelmişler.

Oturuma katılanlar, Türkiye ile diyalog kurmaya o kadar hevesliler ki (!), komşu ülkeyle normal ilişkilerin kurulması adına toplanmış olmaları bile, bu konuda yeni ve ılımlı stratejik yaklaşımların sergileneceği yönündeki beklentileri artırıyor. Ancak, katılımcılar bir bir söz almaya başladığında; toplantı bir anda Türkiye'ye sataşma ve suçlamaların şov sahnesine dönüşüyor. Mevcut sorunların giderilmesine yönelik tek bir öneri dahi gündeme getirilmediği toplantıda, ilişkilerin düzelmesi karşılığında bir de, Türkiye'den tazminat ve toprak isteniyor.
Toplantıya katılanlar arasında dikkatlerin en fazla yoğunlaştığı şahsiyetlerden biri; Ermenistan Dışişleri Bakanı. Ne de olsa, ülkenin dış ilişkilerinden O sorumlu. Dolayısıyla da, Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki mevcut krizin sebeplerini ve sorunların çözümüne yönelik ülkenin yeni ve ciddi stratejisini en iyi O ortaya koyabilir (!)

Oturumda söz alan Dışişleri Bakanı Vardan Oskanyan, bugüne kadar yaptığı en iyi şeyi yaparak; konuşmasına Türkiye'yi suçlamakla başlıyor. Türkiye ile ilişkileri nasıl düzelteceğine epeyce kafa yorduğu anlaşılan (!) Oskanyan, Ermenistan'ın bağımsızlığını kazandığı 1991 yılından bu yana Ankara'nın Erivan için "kabul edilemez" koşullar ileri sürdüğünü söylemekle yetiniyor.

İki ülke arasında ilişkilerin düzelmemesinden Türkiye'yi sorumlu tutarak, saldırgan üslubunu bir kez daha yineleme fırsatını yakalayan Oskanyan, böylece Ermenistan Dışişleri Bakanlığı'nın bu konudaki sorumluluğundan da sıyrılmış oluyor.

Oskanyan sözlerine, Ermenistan Parlamentosu'nda Türkiye ile ilişkilerde yaşanan sorunun çözümünün arandığı bir toplantının ciddiyetine yakışmayacak sığlıktaki şu ifadelerle devam ediyor: "Önce iki koşul vardı. Sınırı bugünkü şekliyle kabul etmememiz ve soykırımın tanınması talebinden vazgeçmemiz. Daha sonra buna Karabağ sorununun çözümlenmesi koşulu eklendi"

Bu ifadelerden de anlaşılacağı gibi; "Erivan'ın Türk-Ermeni sınırının bugünkü halini kabul etmediği" hususu, üst düzey bir Ermeni yetkili tarafından bir kez daha ortaya konulmuş ve dolaylı ifadeyle de olsa, Ermenistan'ın Türkiye'ye yönelik toprak iddiası yeniden gündeme getirilmiş oluyordu.

Oskanyan aynı konuşmasında, "Türkiye'nin soykırım konusunu unutmamızı istemeye hakkı yok" ifadesini de kullanırken, bir taraftan da aslında Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki mevcut krizin sebeplerini gayet iyi açıklamış oluyordu. İki ülke arasındaki krizin çözümüne dair bir öneri üretemediği de anlaşılan Oskanyan, mevcut durum için Türkiye'yi suçlamaktan öte bir görüş sunamıyor, Erivan iktidarın dış ilişkiler konusundaki aczini, çelişkisini ve mantıksızlığını sergiliyordu.

Evet, Erivan'ın Türkiye'den toprak talebi, Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki mevcut krizin sebepleri ile sorunların çözümüne yönelik olarak parlamenter diplomasiden faydalanma yollarının ele alındığı Ermenistan parlamentosundaki bir oturumda, hem de Dışişleri Bakanı Vardan Oskanyan'ın ağzından itiraf edildi.

Bu durumda, Türklerin soykırımcı, vahşi ve barbar bir toplum olduğuna yönelik asılsız ve tek taraflı suçlamalarını uluslararası bir kampanya haline getiren Erivan, bir taraftan da iki ülke arasındaki sınırı da tanımadığını, bu toplantı vesilesiyle ve Ermeni resmi ağızlarından bir kez daha deklare etmiş oldu.

Böylesi beyanatların yapıldığı bir parlamento oturumunda, uzlaşma bir yana, Erivan'dan Türkiye'ye bir de yeni 'talep'ler geldi. Türkiye'ye soykırım için 14.5 milyar dolar 'soykırım' faturasının çıkarıldığı toplantıda, 301'inci maddenin kaldırılması ve sınırların Sevr anlaşmasıyla yeniden belirlenmesi istendi.

Taşnak Partisi Erivan büro şefi Kiro Manoyan, "Türkiye ile aramızdaki sınır çizgisi de yeniden belirlenmeli. Kars anlaşması bağımsız Ermenistan tarafından imzalanmadı. Sovyetler döneminden sonra bağımsızlığını kazanan Ermenistan bu yüzden temel olarak Sevr anlaşmasını görmekte. Bu anlaşmaya göre ise sınırlar çok farklı bölgeleri kapsıyor" dedi.

"Ermeni ulusunun soykırım yıllarında maddi kayıpları" başlıklı rapor hazırlayan Ermeni diplomat ve tarihçi Ara Papyan ise Türkiye'ye, 19 milyar 130 milyon 982 bin Fransız franglık soykırım faturası çıkardı. 1914-1919 yılları arasına ait olduğunu savunduğu bazı belgeleri "kendince" inceleyerek kafasına göre bir hesap çıkaran Papyan, Ermenistan'ın Türkiye'den alacağının 14 milyar 500 milyon dolar olduğunu iddia etti.

Diğer taraftan "Ermenistan yönetimi, ilişkilerin normalleşmesinde Türkiye'nin getirdiği ön koşulları kabul etmiyor" diyen Ermenistan Parlamentosu Başkanı Tigran Torosyan da, Ermenistan'ın tarihi konuların çözümüyle ilgili sorumluluğun tarihçilerin omuzlarına yüklenmesinden yana olmadığı teranesini tekrarladı.

Böylece Ermenistan Parlamentosu'nda gerçekleşen toplantıda, iki ülke arasındaki Erivan orijinli krizin nedenleri gayet net bir şeklide ortaya konulmuş oldu. Ermeni siyasilerin, uzlaşı ve çözüme dair ciddi bir görüş ve tavır sunamamaları bir yana, Türkiye'ye yönelik aynı saldırgan üslubu muhafaza etmeleri, Erivan'da çözümsüzlüğü çözüm sayan anlayışın önümüzdeki dönemde de devam edeceğinin bir göstergesi.

Türkiye'nin Ermenistan için "kabul edilemez" koşullar ileri sürdüğünü savunan Erivan'ın, ikili ilişkiler adına dayattığı toprak ve tazminat koşullarının Ankara için "kabul edilebilir" olduğunu düşünebilmesi ise, tam anlamıyla "aymazlık".

Görüldüğü üzere; Erivan dış politikasını, Azerbaycan/Dağlık Karabağ'ın işgali, Gürcistan/Cavaheti Bölgesi'nde özerklik arayışları, Türkiye/Doğu Anadolu toprakları üzerindeki hak iddialarını saklı tutma gibi yayılmacı bir zihniyetle şekillendirirken; Türkiye ile "önkoşulsuz" ilişki talebinde bulunuyor.

Oysaki, kendi toprak bütünlüğünün yanı sıra komşularının ulusal güvenliğine öncelik veren Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerinde temel aldığı "koşulları", "yapacağım/olacak" politikalarının önüne set çekmek maksadıyla öne sürmekte.

"Yaptım/Oldu" mantığıyla halen, D. Karabağ'daki işgalini sürdüren ve hiçbir yaptırıma maruz kalmayan Erivan ise, yapılan açıklamalara bakılırsa, "yapacağım/olacak" anlayışıyla, saldırgan ve işgalci politikalarındaki ısrarcılığını sürdürecek.


Tansu PEKER
tansupeker@lactuel.be 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.