Haberin yayım tarihi
2007-11-07
Haberin bulunduğu kategoriler

AB Komisyonu 2007 Türkiye İlerleme raporu..

Ön Değerlendirmeler
 
Dilek İştar Ateş, Ender Mersin TS/BXL/07-20, 6 Kasım 2007 
  
AB Komisyonu 6 Kasım 2007 tarihinde Türkiye İlerleme Raporu[1], Yenilenmiş Katılım Ortaklığı Belgesi[2] ile AB Genişleme Stratejisi ve 2007-2008 Döneminde Temel Zorluklar[3] bildirgesini yayınladı.
 
2007 İlerleme Raporu'nda Türkiye'nin Kopenhag siyasi kıstaslarını yeterli derecede karşılamaya devam ettiği, Türkiye'nin karşılaştığı siyasi ve kurumsal krizleri yumuşak bir şekilde atlatmayı başardığı, erken genel seçimlerin demokratik standartlara tamamıyla uygun bir şekilde gerçekleştiği ve yeni hükümetin hızlı bir şekilde kurulduğu, Cumhurbaşkanlığı seçiminin Anayasa'ya uygun bir şekilde gerçekleştiği, kamu yönetimiyle ilgili yasal reformlarda ilerleme sağlandığı belirtiliyor. İfade özgürlüğü, Müslüman olmayan dini azınlıkların hakları, yolsuzlukla mücadele, adli sistem, çocuk ve kadın hakları, sendikal haklar ve ordu üzerinde sivil denetimin artırılması yönünde yeterli ilerleme sağlanamaması eleştiriliyor.
 
AB'nin terörist örgütler listesinde de yer alan PKK'nın artan saldırılarına da değinilen raporda Türkiye ve Irak'ın mevcut sorunlara işbirliği içinde ve uluslararası hukuk çerçevesinde çözüm bulması gerektiği belirtiliyor. Raporda ayrıca Türkiye'nin Ek Protokol'den kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğine işaret ediliyor.
 
Türkiye'nin ekonomik kıstaslar çerçevesinde sağladığı ilerlemelerin incelendiği bölümde ise işleyen bir pazar ekonomisi konumundaki Türk ekonomisinin kapsamlı reformların uygulanması ve yapısal güçsüzlüklerin ortadan kaldırılması durumunda orta vadede AB ekonomisinden kaynaklanan rekabet ile başa çıkabilecek kapasitede olduğu belirtiliyor. Güçlü YTL ve mali disiplinin kamu borcunu azalttığı, Merkez Bankası'nın ihtiyatlı bir para politikası izlemeyi sürdürdüğü, yabancı yatırımın hızla arttığı ve artan yabancı yatırımın makroekonomik dengesizliklerden kaynaklanan risklerin azaltılmasında etkili olduğuna yer veriliyor. Vergi affı ve yapısal harcamaların 2007 yılında mali politikalarda gevşemeye neden olması, enflasyon baskısının artması, iş piyasasındaki yapısal güçlükler ve istihdam maliyeti nedeniyle istenen istihdam artışının sağlanamaması raporda eleştirilen noktalar arasında yer alıyor.
 
Türkiye – AB müzakere süreci 3 Ekim 2005 tarihinde başladı, tarama sürecinin tamamlanmasının ardından toplam 33 başlıktan 4'ü[4] açıldı; 1 başlık[5] geçici olarak kapatıldı. 14[6] başlıkta müzakerelere başlanması için açılış kıstasları belirlendi. Türkiye'nin bu açılış kıstaslarını yerine getirmesi sonrasında ilgili başlıklarda müzakerelere geçilebilecek. 

İLERLEME RAPORU
 
1.       Genişletilmiş Siyasi Diyalog ve Siyasi Kriterler
 
1.1.    Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü
 
Anayasa

TBMM, 10 Mayıs 2007 tarihinde hükümet tarafından sunulan Cumhurbaşkanının halk oylamasıyla seçilmesini, cumhurbaşkanlığı süresinin 5 yıla indirilmesini, hükümetin görev süresinin 4 yıla indirilmesini ve meclis çoğunluğunun 1/3 olmasını öngören bir anayasa paketi kabul etmiş; 21 Kasım tarihinde düzenlenen bir referandumla reform paketi onaylanmıştır.

Ayrı bir anayasa değişikliği ile milletvekili seçilme yaşı 30'dan 25'e indirilmiştir. Yeni kurallar gelecek genel seçimlerden itibaren geçerli olacaktır.
 
TBMM

22 Temmuz 2007 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimlere katılım %83 olmuştur.
Seçim sonucunda 3 siyasi parti %10'luk barajı geçerek mecliste yerlerini almıştır.
Türk yetkililerinden gelen davet üzerine, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (OSCE) Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi ve Avrupa Konseyi'nden bir grup seçim sürecini gözlemlemiştir. Seçimlerin çoğulculuk ve yüksek düzeyde bir kamu güveni ortamı içinde gerçekleştiği ve şeffaf, profesyonel ve verimli bir seçim idaresi tarafından yürütüldüğü sonucuna varmışlardır.

Yeni meclis ülkenin siyasal çeşitliliğini daha iyi temsil etmektedir. %10'luk barajın azaltılması halinde temsil gücü daha da yükselecektir.
 
Cumhurbaşkanlığı

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görev süresinin Mayıs ayında sona ermesi nedeniyle Nisan ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu muhalefet partilerinin seçimi boykot etmeleri ve tek aday Abdullah Gül'ün 2/3'lük çoğunluğu elde edememesi nedeniyle başarısız olmuştur. Aynı gün Genelkurmay bir memorandum ile seçimler hakkında görüş bildirmiştir.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunun da başarısız olması üzerine erken genel seçimlere gidilmiştir.

Ağustos ayında Abdullah Gül üçüncü bir turla Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Ombudsman yasası, vakıflar yasası, özel öğrenim kurumları yasası gibi bazı siyasi reform yasalarını veto etmiştir. Hükümet ve Cumhurbaşkanı arasındaki gergin ilişkiler siyasi reformların yavaşlamasında rol oynamıştır.
 
Hükümet

Genel seçimler sonrasında kurulan yeni hükümetin oluşturduğu program, reform sürecine güçlü bir bağlılık içermektedir.

Hükümet temel haklar alanında uluslararası standartların yakalanması başta olmak üzere, geniş bir anayasal reform yapmayı planlamaktadır.

Hükümet 2007 Nisan ayında sunulan AB Yol Haritası'nın uygulanmasına yönelik kararlılığını yinelemiştir. Bakanlıklar arası Reform İzleme Grubu (RİG) Eylül 2007'de toplanmıştır.
Dışişleri Bakanlığı AB ile müzakerelerden sorumlu olmaya devam edecektir. AB Genel Sekreterliği (ABGS) Dışişleri Bakanlığı'na bağlanmıştır ve özelikle siyasi kıstaslar, mali işbirliği ve müzakere başlıkları hakkında eşgüdüm görevini yerine getirmeye devam edecektir. Eylül 2007'de ABGS ve Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT), AB Yol Haritası hakkında üç ayda bir ilerleme raporu yayınlayacağı duyurulmuştur.

AB Genel Sekreterliği'nin kadro ve kaynaklarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu yönde alınan önlemler sınırlıdır.

Özgür ve adil bir biçimde gerçekleşen genel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yarattığı siyasi ve anayasal krizleri çözmüştür. Seçimler hukukun üstünlüğü ve uluslararası demokratik standartlarla tam bir uyum içinde gerçekleşmiştir. Seçime katılım oranı ve yeni meclisin  temsil gücü yüksek olmuştur. Ağustos'ta yapılan yeni Cumhurbaşkanlığı seçimi pürüzsüz ve anayasaya uygun şekilde gerçekleşmiştir. Yeni hükümet kurulmuş ve AB odaklı bir reform programı sunmuştur.
 
Kamu İdaresi

Kamu idaresi ve kamu görevi konularında yasal reformlar yapılmış olsa da uygulama ve kapasite geliştirme konularında sınırlı gelişme kaydedilmiştir. Aşırı bürokrasinin azaltılması, saydamlığın artırılması, sorumluluk mekanizmalarının güçlendirilmesi ve yerel idarelere daha fazla yetki ve mali kaynak ayrılması konularına önem verilmelidir.

Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Yasası, bakanlıklar içindeki mali denetimden sorumlu strateji geliştirme bölümlerine uygun personel alımını kolaylaştırmak için 2007 Nisan ayında değiştirilmiştir. Hükümetin 2006 Ekim ayında yerel idarelere yaklaşık 600 iç denetim personeli ataması yasanın uygulanması konusunda ileriye doğru atılmış bir adımdır.

Hükümet Ekim 2006'da il konseylerinin kurulmasına yönelik bir yönetmelik kabul etmiştir. Yerel sahiplenmeyi ve belediye yönetimine katılımı arttırmaya yönelik platformlar şeklinde faaliyet gösteren bu konseyler, Büyükşehir Belediyeleri Kanunu tarafından zorunlu hale getirilmiştir.

Daha İyi Yasal Düzenleme konusunda gelişme elde edilmiştir: Hükümet 2007 Nisan ayında, Düzenleyici Etki Analizleri'nin (DEA) uygulanması ile ilgili bir genelge yayınlamış ve DEA kılavuzları oluşturmuştur.

Aşırı bürokrasinin azaltılması ile ilgili olarak Kasım 2006'da kaymakamlıklar içinde "tek durak" büroları kurularak vatandaşların birçok kamu hizmetinden yararlanmaları kolaylaştırılmıştır.
E-devlet uygulamalarının kullanımı kolaylaştırılmıştır.

Ombudsman makamı kurulmamıştır.

Merkezi idarenin reformu ve yerel idarelere güç aktarımını amaçlayan Kamu İdaresi Çerçeve Yasası'nın kabulüne yönelik hiçbir ilerleme olmamıştır.

Devlet hizmeti reformu ile ilgili kapsamlı bir yasa tasarısı meclise sunulmamıştır.
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Yasası tam anlamıyla uygulanmalı ve aşırı bürokrasiyi önlemeye yönelik bir strateji oluşturulmalıdır. 

Sivil - Asker İlişkisi

Sivil iradenin denetimi ve savunma giderleri üzerinde meclis denetimi konularında bir gelişme olmamıştır.

Kamuya yönelik askeri açıklamalara ve siyasi sürece karışma girişimlerine rağmen, 2007 anayasal krizi demokratik sürecin üstünlüğünü bir kez daha teyit etmiştir.

Milli Güvenlik Kurulu (MGK) yenilenmiş rolü içerisinde toplanmaya devam etmiştir. Personel sayısı 408'den 224'e; askeri personel sayısı 26'dan 12'ye düşürülmüştür.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) rol ve görevlerini tanımlayan ve askere geniş bir manevra sahası tanıyan hükümler içeren TSK İç Hizmet Kanunu ve MGK Kanunu'nun değiştirilmeleri konusunda bir gelişme kaydedilmemiştir. Jandarmanın sivil alandaki faaliyetleri üzerindeki sivil denetim konusunda bir gelişme kaydedilmemiştir.

TBMM'nin askeri bütçe ve harcamalar üzerindeki denetiminin güçlendirilmesi konusunda ilerleme sağlanamamıştır.

Kamu Maliyesi Yönetimi ve Denetimi Yasası çerçevesinde orduya ait malların iç denetiminin yapılabilmesi için yasanın uygun bir biçimde uygulanması gerekmektedir.
 
Adli Sistem

Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda yapılan değişiklikler ile adli sistemin verimliliği konusunda gelişme kaydedilmiştir.

Yargının bağımsızlığı konusundaki kaygılar sürmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin Nisan ayında TBMM'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk ve ikinci turunda milletvekillerinin üçte ikisinin hazır bulunması gerektiğine karar vererek yapılan ilk tur oylamayı geçersiz ilan etmesi mahkemenin bu kararında tarafsızlığını yitirdiği yönünde güçlü siyasi tepki ve iddialara neden olmuştur.

Yüksek Mahkeme hakimlerinin atanması ile ilgili gerginlikler meydana gelmiştir.
Yargının bağımsızlığı konusunda daha fazla çaba sarf edilmelidir.

Adli sistem konusunda genel bir ulusal reform planı yoktur.
 
Yolsuzlukla Mücadele Önlemleri

Yolsuzluk yaygın bir biçimde devam etmektedir ve yolsuzlukla mücadele konusunda atılan adımlar sınırlıdır. Yolsuzlukla mücadele stratejisi geliştirilmesi, verimli ve eşgüdümlü çalışan kurumlar ve güçlendirilmiş bir yasama oluşturulması büyük önem taşımaktadır.

Başbakanlık halihazırda uygulanan yolsuzlukla mücadele sisteminin eşgüdümü için politika belirlenmesi ve uluslararası örgütlerle eşgüdüm sağlanması konularında yeni bir komite oluşturmuş ve sorumluluklarını bu komiteye devretmiştir. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu komiteye teknik ve idari destek vermektedir.

Sayıştay Kanunu kabul edilmemiştir. TBMM'de kamu hesapları komitesi bulunmamaktadır, TBMM kamu harcamaları konusunda geniş bir gözetime sahip değildir.

Meclis dokunulmazlığının sınırlandırılması ve siyasi partilerin mali saydamlığına ilişkin konular sorun olmaya devam etmektedir.

Yolsuzlukla mücadele stratejisinin geliştirilmesi konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. Yolsuzluk konusunda istatistik bilgi toplayan hiçbir kamu kuruluşu bulunmamaktadır. 
  
1.2.    İnsan Hakları ve Azınlıkların Korunması
 
Uluslararası İnsan Hakları Hukukuna Uyum

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 14 numaralı protokolü 2006 Kasım ayında onaylanmıştır.

Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin (ICCPR) Birinci İhtiyari Protokolü 2006 Kasım ayında onaylanmış ve Şubat 2007'de yürürlüğe girmiştir.

Birleşmiş Milletler (BM) Özürlü Kişilerin Hakları Sözleşmesi 2007 Mart ayında imzalanmıştır.
BM İşkenceyle Mücadele Sözleşmesine ek İhtiyari Protokol (OPCAT) halen onaylanmamıştır.
Türkiye tarafından yürürlüğe sokulması beklenen çok sayıda AİHM kararı mevcuttur.
Türkiye uluslararası insan hakları hukukuna uyum sağlamakta ve AİHM kararlarını uygulamaya geçirmekte ilerleme kaydetmiştir.

STK uzmanlar ve bakanlıkların katılımıyla oluşan ve Başbakanlığa bağlı İnsan Hakları Danışma Kurulu Ekim 2004'te yayınlanan azınlık hakları raporundan sonra işlerliğini yitirmiştir. İnsan haklarıyla ilgili kurumsal çerçeve geliştirilmelidir.
 
Medeni ve Siyasi Haklar

İşkence ve kötü muameleyle mücadele alanında önceki yıllarda yapılan reformlar olumlu sonuçlar doğurmuştur.

İşkenceye sıfır tolerans politikası ile birlikte oluşturulan yeni yasal tedbirler olumlu sonuçlar doğurmaya devam etmektedir. Bildirilen işkence ve kötü muamele vakalarının sayısı düşüşe geçmiştir. Avukatlara erişim ve tıbbi muayeneler konusundaki çabalar olumlu sonuçlar doğurmuştur.

Adli Tıp Kurumu İstanbul Protokolü'nün uygulanmasını güçlendirmeye yönelik bir proje başlatmıştır.

İşkence ve kötü muamele vakaları bildirilmeye devam etmektedir. Özellikle gözaltı merkezleri dışında işkence ve kötü muamele yapıldığına dair bildirimler mevcuttur.

Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası kapsamında avukat ya da yargıç huzurunda tekrarlanmayan açıklamaların kullanımı yasaktır. Yeni yasa işkence altında alınan ifadelerin kullanımını yasaklarken, yasa yürürlüğe girmeden önce alınan ifadelere ilişkin kaygılar sürmektedir.

Adli Tıp Kurumu'nun bağımsızlığı güçlendirilmeli ve tıbbi raporlarının kalitesi arttırılmalıdır.
 
Adalete erişim alanında

Tutukluların avukata erişimi konusunda gelişme kaydedilmiştir.

Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası'na 2006 yılında getirilen değişiklikler çerçevesinde savunma avukatlarının atanmasına yönelik yeni bir sistem oluşturulmuştur. Buna göre savunma avukatlarının zorunlu olarak atandığı dava tipi sayısı eski sisteme göre azalmıştır.

Cezaevlerinin fiziki koşullarının iyileştirilmesine ve personelin eğitimine devam edilmiştir. Cezaevleri, BM organları ve Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi gibi kurumlar tarafından düzenli olarak denetlenmektedir.

Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm suçlulara tecrit uygulanması devam etmektedir. Tecrit mümkün olduğunca kısa süreli olmalı ve her mahkûmun taşıdığı riske göre değerlendirmelidir. 
  
İfade özgürlüğü alanında

Türk toplumu için hassas olarak görülen konular dahil birçok konu açık bir biçimde tartışılmaya devam edilmiştir.

Şiddet içermeyen düşüncelerin ifade edilmesine karşı açılan davalar, verilen mahkûmiyet kararları ve gazetelere karşı eylemler Türk adli sisteminin ifade özgürlüğünü AB standartları düzeyinde güvence altına almadığını göstermektedir.

Özellikle Yeni Ceza Yasası'nın 301. maddesine dayanarak şiddet içermeyen düşüncelerin ifade edilmesine karşı açılan davalar ve verilen mahkûmiyet kararları endişe vericidir. Açılan takiplerin yarıdan fazlası Yeni Ceza Yasası'nın 301. maddesi temelinde Türklüğe, Cumhuriyet'e ve onun kurumlarına hakaret iddiasıyla açılan davaları içermektedir. 301. madde hakkında 2006 yılında temyiz mahkemesi tarafından oluşturulan sınırlayıcı içtihat hala yürürlüktedir.

Yeni Ceza Yasası'nın 301. maddesi ve şiddet içermeyen görüşlere dava açmada kullanılabilecek ifade özgürlüğünü kısıtlayabilecek diğer maddeleri AB standartlarına uygun hale getirilmelidir. Terörle mücadele yasasının bu yöndeki potansiyeli kaygı vericidir.
Hrant Dink cinayeti toplumda önemli bir tepkiye neden olmuştur. Bu konuda polise karşı yöneltilen ihmal suçlamaları dahil kapsamlı bir soruşturma yapılmalıdır.

Adli takipler ve insan hakları savunucuları, gazeteciler ve akademisyenlere yönelik tehditler ülkede akademik çevre dahil oto-sansüre yol açan bir ortam yaratmıştır.
 
Dernek kurma ve barışçı toplanma özgürlüğü alanında

Genel olarak AB standartları ile uyumludur.

Vatandaşlar yetkililerin veya güvenlik güçlerinin bir müdahalesi olmadan bu haklarını kullanabilmişlerdir.

1 Mayıs gösterileri sırasında güvenlik kuvvetlerinin aşırı güç kullandığı konusundaki soruşturma devam etmektedir.

Dernek kurma özgürlüğü alanında 2004 yılında yapılan yasal değişiklikler dernek ve üye sayısının artmasında olumlu rol oynamıştır.

Dini derneklerin tesciline ilişkin olumlu gelişmeler olmuştur.

Sivil toplum kuruluşları geçtiğimiz yıl içinde sosyal, ekonomik ve siyası alanlarda daha önemli bir rol oynamışlardır.

Derneklerin yurtdışından mali kaynak sağlanmasıyla ilgili bazı bildirim zorunlulukları olması hala sorun oluşturmaktadır.
 
Dini özgürlükler alanında


İbadet özgürlüğü genel olarak güvence altındadır.

Hükümet ve gayrimüslimler arasındaki diyalog devam etmiştir. 19 Haziran'da İçişleri Bakanlığı gayrimüslim toplulukların dini özgürlüğü hakkında bir genelge yayınlamıştır.
2006 Kasım ayında yürürlüğe giren yeni Nüfus Hizmetleri Kanunu çerçevesinde dinle ilgili bilgiler sadece vatandaşlardan gelen yazılı bir istek çerçevesinde nüfus kayıtlarına girilebilecek, değiştirilebilecek ya da silinebilecektir.

Nüfus cüzdanı gibi bazı belgelerde vatandaşların hangi dine mensup olduklarının belirtilmesi uygulaması halen sürmekte ve bu uygulama endişe uyandırmaktadır. 
 
Gayrimüslimler azınlıkların vakıflarının yönetimine ve yasal yollardan mülklerini geri almalarına ilişkin sorunları sürmektedir.

Yerel yetkililer ibadet yerlerinin inşası konusunda farklı uygulamalar izlemektedir. Aleviler hala ibadet yeri açma konusunda güçlükler yaşamakta, "Cem Evleri"nin yasal bir statüsü bulunmamakta ve kamu makamlarından hiçbir mali kaynak almamaktadırlar.

Din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri zorunlu olmaya devam etmektedir. Alevi bir çocuğun ailesi tarafından zorunlu Sünni dini eğitimle ilgili olarak AİHM'nde açılmış bir dava sonuçlanmış ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1. Protokolü'nün eğitim hakkı ile ilgili 2. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

Din adamı eğitimi ve yabancı din adamlarının çalışma izinlerine dair kısıtlamalar sürmektedir.
Heybeliada Rum Ortodoks Ruhban Okulu açılmamıştır.

Misyonerler, medya ve yetkili makamlar tarafından ülke bütünlüğüne bir tehdit olarak gösterilmiştir. Gayrimüslim topluluklara yönelik nefreti arttırıcı konuşmalar cezasız kalmıştır.
 
Ekonomik ve Sosyal Haklar

 
Kadın hakları alanında

Kadınlara yönelik şiddeti engelleme konusunda gelişme elde edilmiştir.

Cinsiyet eşitliğini güvence altına alan yasal çerçeve oluşturulmuştur. Uygulamaya yönelik daha fazla çaba sarf edilmelidir.

Ailenin Korunması Kanunu ayrı yaşayan aile fertleri dahil olmak üzere ailenin tüm üyelerine genişletilmiştir.

Sivil toplum ve kamu kuruluşları arasındaki işbirliği artmıştır.

Aile içi şiddet ve namus cinayetleri konusundaki Bakanlık genelgesinin uygulama çalışmaları devam etmektedir.

Kadın sığınma evlerinin sayısı 33'e çıkmıştır. Bu evlerin daha da çoğaltılması gerekmektedir.

Namus cinayetleri ve zorla evlilik vakaları devam etmektedir. Bu konularda güvenli veriye ulaşmak bir sorun olmaya devam etmektedir.

Kadınların iş yaşamına katılımı düşüktür.
 
Çocuk hakları alanında

Çocuk istihdamıyla savaş çabaları devam etmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre çalışan çocuk sayısında düşüş olmuştur.

Eğitim ve okula gitme konusunda cinsiyetler arası fark azalmıştır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çocuk fakirliğine karşı bir ulusal strateji geliştirmeye başlamıştır.

Çocuk Koruma Kanunu'nun uygulamasına yönelik bir yönetmelik yürürlüğe girmiştir.
İlkokula devam etme oranı %90'da kalmıştır. Bölgeler ve cinsiyetler arası farklılıklar konusunda çaba sarf edilmelidir.
 
Özürlü hakları alanında

Ruh sağlığı konusunda elektro-şok yönteminin kullanımı konusunda bir hükümet yönergesi yayınlanmıştır.

Eğitim, sağlık, sosyal ve kamu hizmetlerine erişim konusunda hiçbir gelişme kaydedilmemiştir.

Özürlüler Kanunu'nun uygulamasına yönelik önlemler alınmalıdır.
 
Sendikal haklar alanında;

Yeni yasama çerçevesinde sendikaların idari organlarına seçilebilmek için en az 10 yıl çalışmış olma koşulu kaldırılmıştır.

İkili sosyal diyalog konusunda yeni anlaşmalara varılmıştır.

Türkiye Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) ve Avrupa Sosyal Şartı'nın getirdiği grev hakkı, toplu pazarlık hakkı konularındaki standartlara halen uymamaktadır.
 
Ayrımcılıkla savaş politikaları alanında


Ayrımcılıkla savaş konusu anayasa ve birçok yasaya eklenmiştir.
Yaş ve cinsel yönelim konusundaki ayrımcılığa ilişkin hiçbir tedbir bulunmamaktadır. 

Azınlık Hakları, Kültürel Haklar ve Azınlıkların Korunması
 
Azınlık hakları alanında

Azınlık haklarının ilgili uluslararası standartlara ve Avrupa standartlarına uyumu gerçekleşmemiştir.

Türkiye'nin BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'ne (ICCPR) azınlıkların hakları konusunda koyduğu çekince ve BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi'ne (ICESCR) eğitim hakkı konusunda koyduğu çekince endişe vericidir.

Türkiye Avrupa Konseyi Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi'ni ve Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı'nı imzalamamıştır.

Yunan vatandaşlarının taşınmaz mal veraseti ve eğitim hakları konularında sorunları sürmektedir.
 
Kültürel haklar alanında

Hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir.

Yayın, siyasi hayat ve kamu hizmetlerine ulaşım alanlarında Türkçe dışındaki dillerin kullanımı konusunda çaba gösterilmelidir.

Kürtçe dâhil olmak üzere Türkçe dışındaki dillerde yayın sürmektedir.

Bu yayınlar zaman, altyazı ve Türkçe'ye tercüme zorunluluğu gibi önemli kısıtlamalarla yapılmaktadır. Bu kısıtlamalar teknik açıdan canlı yayın yapılmasını zorlaştırmaktadır.
Anadili Türkçe olmayan çocuklar anadillerini Türk eğitim sistemi çerçevesinde öğrenememektedirler.

Türkçe konuşmayanların kamu hizmetlerine erişimi önündeki engellerin aşılmasına yönelik önlem alınmamıştır.

Siyasi partilerce Türkçe dışındaki dillerin kullanımı konusunda hala kısıtlamalar mevcuttur.
 
Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde

Sosyo-ekonomik zorluklar devam etmektedir. Bölgede sosyal ve ekonomik gelişmeye yönelik kapsamlı bir politika oluşturulmamıştır.

Artan PKK saldırıları ile bölgedeki durum kötüleşmiştir. PKK AB terörist gruplar listesinde yer alan bir örgüttür.

Bölgedeki mayınlar halen güvenlik konusunda endişe yaratmaktadır. 

Yerlerinden edilmiş kişiler (IDP) ile ilgili olarak

Tazminat süreci konusunda gelişmeler devam etmiştir. Terör Eylemlerinden Kaynaklanan Zararların Tazminine Yönelik Yasa'nın uygulanmasında ilerleme sağlanmıştır. Ancak zararın belirlenmesinde farklı uygulamalar izlenmiştir.

Köy koruculuğu sisteminin kaldırılması konusunda bir ilerleme sağlanamamıştır.
 
1.3.    Bölgesel Sorunlar ve Uluslararası Yükümlülükler
 
Kıbrıs

Avrupa Konseyi 2006 Aralık ayında, Türkiye'nin AB-Türkiye Ortaklık Anlaşması'nı G.Kıbrıs dahil 10 yeni ülkenin katılımına uyarlayan Katma Protokolü tam olarak uygulamaması nedeniyle, Kıbrıs sorunu çözülene dek katılım müzakerelerinde 8 başlığının açılmamasına ve hiçbir başlığın geçici olarak kapanmamasına karar vermiştir.

Bu karardan sonrasında Türkiye ile G.Kıbrıs arasındaki ikili ilişkilerin normalleşmesi konusunda ilerleme sağlanamamıştır.

Türkiye, G.Kıbrıs'ın birçok uluslararası örgüte üyeliğini ve ayrıca Konvansiyonel Silahlar ve Çift Kullanımlı Malzeme ve Teknolojinin İhracat Denetim Kurallarına ilişkin Wassenaar Anlaşması'na katılımını veto etmeye devam etmektedir.

Türkiye Kıbrıs sorununa BM çerçevesinde çözüm bulunmasına yönelik bağlılığını yinelemiştir.
 
Sınır Anlaşmazlıklarının Barışçıl Çözümü

Türkiye ve Yunanistan arasında ikili ilişkilerde olumlu gelişmeler kaydedilmeye devam edilmiştir.

Yunanistan 2006-2007 döneminde Türkiye'nin kendi hava sahasını ihlal etmeye devam ettiği yönünde şikayetlerde bulunmuştur.
 
2.       Ekonomik Kıstaslar:
 
2.1.    Pazar Ekonomisinin İşleyişi
 
Ekonomi Politikası Temel Unsurları

Hükümetin izlediği ekonomik reform programı, siyasi endişelerden ötürü zaman zaman yavaşlamıştır.

Aralık 2006'da Komisyon'a iletilen "Katılım Öncesi Ekonomik Program" daha fazla reforma ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

Bütçeleme ve orta vadeli ekonomik politika kararlarının alınması sürecinde eşgüdüm sağlanamamıştır. Geçici olarak alınan bazı kararlara ait etki raporları bulunmamaktadır, mevcut etki raporları ise eksik bilgilere dayanmaktadır.
 
Makroekonomik İstikrar

Yıllık Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) büyümesinde yavaşlama olmuştur. Büyüme 2005'te %7,4 iken 2006'da %6,1, 2007'nin ilk yarısında %5,3 olmuştur. İzlenen sıkı para politikası nedeniyle iç tüketim yavaşlamıştır.

Cari açığın GSYİH'ye oranı 2005 yılında %6,3 iken 2006 yılında %8'e çıkmıştır. İhracatın artışıyla bu rakam 2007'nin ilk yedi ayında %7,8'e inmiştir.

Türkiye cari açığın finansmanını sağlayabilmektedir; özelleştirmelerden sağlanan gelir ve artan yabancı yatırım sayesinde yakın dönemde yabancı para rezervinde artış sağlanmıştır.
Ekonomik büyüme güçlü olmasına karşın az sayıda istihdam yaratılmış, istihdam 2006'da %1,3 artmıştır. 2006-2007'de istihdam oranı %44-45'tir. Kadın istihdamı (%22-23) düşük bulunmuştur.

İşsizlik oranı %8 ile %10 arasında kalmaya devam etmektedir. İş piyasasındaki arz ve talebin beceriler noktasında birbirini karşılamıyor olması ve işe alım/işten çıkarım maliyetlerinin yüksek oluşu istihdam artışının önünde engeldir.

Enflasyonun düşüş hızı azalmıştır. 2006 yıl sonu enflasyonu %10 olarak merkez bankasının hedefi olan %5'in çok üstünde kalmıştır. 2007'nin ikinci çeyreğinde düşmeye devam eden enflasyon Eylül ayı itibariyle %7,1 olmuştur.

Merkez Bankası 2006 ortasındaki mali çalkantılara %4,25'lik faiz artışıyla cevap verebilmiştir.
Genel seçimler öncesindeki gevşemelere karşın kamu maliyesinin güçlendirilmesine devam edilmiştir.

2007 bütçesi kamu sektörünün faiz dışı fazla vermesi hedefiyle oluşturulmuştur.
Seçim harcamaları nedeniyle 2007'nin ilk yarısında merkez bütçe mali hedefleri GSYİH'nın %1'i kadar farkla yakalanamamıştır.

Sosyal güvenlik reformları hayata geçirilmemiştir.

Sermaye birikimi 2005 yılındaki %24'lük seviyesinden 2006'nın ilk yarısında %19'a gerilemiştir.

İhracattaki artış 2005 yılında %7,4 iken bu dönemde %3,9'a düşmüştür.

Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun uygulanmasına önem verilmiştir. Bu yasa iç denetimle ilgili AB standartlarına uygun olmakla birlikte Sayıştay Yasası gibi bazı önemli konularda eksiklikler bulunmaktadır.

Verimlilik, güvenilirlilik ve saydamlık için Maliye Bakanlığı'na bağlı olarak kurulan eşgüdüm ve denetleme daireleri bütçenin hazırlanmasını kolaylaştırmıştır.
 
Pazardaki Güçlerin Etkileşimi

Hükümet pazar izleme ve denetleme makamlarının bağımsızlığını teyit etmiştir; bununla birlikte bazı aksaklıklar bulunmaktadır. Hükümet başta havayolları olmak üzere ulaştırma sektöründe fiyatları belirlemeye devam etme eğilimindedir.

Genel seçimler öncesinde hükümet küresel fiyat değişikliklerinin elektrik tüketim ve doğal gaz fiyatlarına yansıtılmasına izin vermemiştir.

Kamu kurumlarının ve yerel yönetimlerin ödemediği elektrik, telefon ve gaz borçları bulunmaktadır.

Enerji sektörünün altyapısına yönelik özelleştirmeler gecikmiştir.

Fiyat reformu tamamlanmamıştır. Elektrik fiyatları üretim maliyetlerinin çok altındadır ve farklı sektörlerin sübvansiyonlarından etkilenmektedir.

2006 yılında gerçekleşen 87 özelleştirmeden elde edilen gelir, GSYH'nın %2'sine karşılık gelmektedir. Özelleştirmelerin hızı 2007'de kesilmiştir. Hükümet elektrik dağıtım ağlarının özelleştirilmesini ertelemiştir. 
  
Pazara Giriş ve Pazardan Çıkış

2006'da yapılan düzenleme ile iş kurmak için gereken kayıt süresi ortalama 9 güne düşürülmüştür. Bu oran dünyadaki en kısa süredir. Ancak kayıt maliyetleri yüksek olmaya devam etmektedir.

İş yeri kapatma işlemi maliyetlidir ve uzun sürmektedir. Bu nedenle pazardan çıkış düzenlemeleri zayıftır.

Türkiye pazar ekonomisi yasal çerçevesini kurmuştur ancak, uygulamanın güçlendirilmesi gereklidir.
 
Yasal Sistem

Mülkiyet hakları yönetmeliği de dahil olmak üzere yasal sistem mevcuttur. Uygulamada ilerleme kaydedilmesi gereklidir.

Ticari mahkemelerin çalışması yavaştır. Çerçeve yasalarının onaylanması ve uygulamaya konulması arasında uzun süre geçmektedir.

Adli kadronun eğitimi yeterli değildir ve bu durum ticari davaların kolay çözümlenmesine engel olmaktadır.

Fikri mülkiyet hakları alanındaki yasal düzenlemeler yeterli değildir.
 
Mali Sektörün Gelişimi


2006-2007'deki çalkantılara mali piyasalar esneklik içinde cevap vermiştir.

2005'te GSYH'nın %25'i olan özel krediler 2007 ortasında %32'ye çıkmıştır.

Bankacılık sektörüne yabancıların katılması sonucunda rekabet artmıştır.

Mali aracılık maliyetlerinin yüksek olması aracılık işlemlerinin verimliliğini olumsuz etkilemektedir.

Genel olarak bankacılık sektörü iyi durumdadır.

Bankacılık denetleme standartları önemli ölçüde geliştirilmiştir.

Mali holding şirketlerinin, leasing, faktoring ve tüketici finansman şirketlerinin denetim ve gözetim işlemlerini Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'na (BDDK) devreden tüzük 2006-2007 döneminde yürürlüğe girmiştir.

Bankaların muhasebelerindeki ülke, transfer ve faiz riski gibi risklere ilişkin yönetmelik olmaması düzenleme yasalarının verimliliğini engellemektedir.

Karmaşık yapıya sahip holdingler ve bankacılık gruplarının riskleri konsolide bir şekilde izlenememektedir.

Şubat 2007'de tut-sat yasası kabul edilmiş, Haziran 2007'de yeni Sigorta Yasası TBMM'den geçmiştir. Bu yeni yasalar mali sektörün büyümesinin daha güvenli ve daha esnek olmasını sağlamayı amaçlamaktadır.

Hızla büyüyen ancak hala sermayesi yetersiz olan hisse senedi piyasası kurumsal sektöre kaynak sağlamaya yardımcı olmaktadır.
 
2.2.    AB pazarındaki aktörlerle ve rekabet baskısıyla baş edebilme kapasitesi
 
İşleyen Pazar Ekonomisinin Varlığı


Makroekonomik istikrar geniş ölçüde sağlanmıştır. Son dönemde mali piyasalarda meydana gelen çalkantılar iş çevrelerinde endişelere yol açmakla birlikte ekonominin şoklarla baş edebildiğini göstermiştir.

Şirketlerin iş kurabilmesi için gereken idari işlemler basitleştirilmiş, kurumsal gelir vergisi ve şahsi vergiler düşürülmüş, vergi yönetimi geliştirilmiş ve böylece yatırım ortamı iyileştirilmiştir.

Devlet yardımlarının saydam olmaması, pazardan çıkış işlemlerinin uzun sürmesi ve maliyetli olması gibi işleyen pazar ekonomisi konumunu olumsuz etkileyen bazı noktalar devam etmektedir.
 
Yeterli İnsan Kaynağı ve Fiziki Kapasite

2007-2013 Ulusal Kalkınma Planı'nın temel parçalarından biri olarak yeni eğitim reform programı oluşturulmuştur.

Türkiye'de başarılı öğrenciler yüksek performans gösterirken öğrencilerin büyük bir çoğunluğu en temel becerilere ve sorun çözme yeteneğine sahip değildir.

Uluslararası standartlarla karşılaştırıldığında yüksek eğitime katılım düşük seviyelerdedir.

Özellikle kadın ve ileri yaştaki kişilerin istihdama katılma oranı çok düşüktür; bu oran 2006-2007 döneminde çok az artmıştır.

Kayıt dışı ekonomide istihdamın azaltılmasıyla ilgili gösterilen çabalar düşük seviyededir.

İşsiz kesimin %4'ten az bir bölümü işsizlik yardımı alabilmektedir.

İşe alımda ücret dışı maliyetler yüksek olmaya devam etmektedir.

İstihdam politikaları geniş kapsamlı değildir ve işsizliğin düşürülmesine sağladığı katkı sınırlıdır.

Kurumlar vergisi oranı yapılan azatlıma karşın yüksektir, karmaşık bir yapıya sahiptir.

İstihdam vergisi yüksektir.

Genel değerlendirmede istihdam pazarındaki mevcut zorluklar sürmektedir, uygulanan politikalar sonucunda elde edilenler sınırlıdır.

Altyapı yatırımlarında ilerleme kaydedilmemiştir.

Enerji altyapısının yetersiz oluşu ekonomik faaliyetleri etkilemektedir.

Elektrik tüketiminde artış olmasına karşın elektrik üretim ek kapasitesi inşa edilmemiştir.

Altyapının gelişimi ortalama düzeydedir.
 
Sektör ve İşletme Yapısı

Son beş yıldır ilk defa sanayi ve hizmetler alanındaki istihdam artışı tarımsal istihdamdaki azalışı dengeleyecek orandadır.

Tarımın GSYH'ye oranı 2005'teki %10,3'lük seviyeden 2006'da %9,2'lik seviyeye gerilemiştir.

Kayıt dışı ekonominin büyüklüğü ekonominin rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir.

Kobilerin büyük bir çoğunluğu kayıt dışı ekonomide faaliyet göstermektedir.

Enerji sektörünün serbestleştirilmesi ve yeniden yapılandırılması planlanan takvimin gerisinde kalmıştır.

Enerji sektöründeki sorunlar çapraz sübvansiyonlardan ve dağıtımdaki kayıplarından kaynaklanmaktadır.

Kamuya ait bankaların yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesiyle ilgili ilerleme kaydedilmiştir. hazırlıklar planlanan takvimin gerisinde kalmıştır.
 
Devletin Rekabetçilik Üzerindeki Etkileri


Devletin piyasada oynadığı aktif rol azaltılmıştır.

Rekabet Kurulu'nun piyasadaki rolü özelleştirme süreciyle birlikte güçlenmiştir.
Yeni yasaların uygulamaya konulmamış olmasına karşın muhasebe standartları geliştirilmiş, kurumsal sektörün saydamlığı artırılmıştır.

Devlet yardımlarının denetlenmesiyle ilgili saydam bir yapı olmaması rekabeti ve Türk ekonomisinin rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir.

2005'te Türkiye'nin AB'ye ihracatı toplam ihracatına oranla %52,3 iken 2006'da 51,6'ya gerilemiştir. Bununla birlikte AB Türkiye'nin ana ticaret ortağı olmaya devam etmektedir.
Türkiye'deki AB kaynaklı yabancı yatırımın toplam yabancı yatırma oranı 2005'te %58 iken 2006'da %82'ye çıkmıştır.

İmalat sektöründe işgücünün verimliliği 2006-2007 döneminde artış göstermiştir.
 
Arzu Sengun
assistant to Dr. Kaleagasi
TUSIAD - Turkish Industrialists' & Business Association
Representation to the EU & BUSINESSEUROPE
tel +32 2 736 40 47 fax +32 2 736 39 93
sengun@tusiad.org         www.tusiad.org 

[1] http://ec.europa.eu/enlargement/pdf/key_documents/2007/nov/turkey_progress_reports_en.pdf

[2] http://ec.europa.eu/enlargement/pdf/key_documents/2007/nov/turkey_accession_partnership_en.pdf


[3] http://ec.europa.eu/enlargement/pdf/key_documents/2007/nov/strategy_paper_en.pdf


[4] Bilim ve araştırma, istatistik, işletmeler ve sanayi politikası, mali kontrol

[5] Bilim ve Araştırma

[6] Sermayenin serbest dolaşımı, kamu ihaleleri, fikri mülkiyet hakları, rekabet politikası, tarım, vergi, istihdam ve sosyal politika, gümrük birliği, şirketler hukuku, hizmetlerin serbest dolaşımı, gıda güvenliği, malların serbest dolaşımı, çevre, mali hizmetler.

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.