Haberin yayım tarihi
2010-04-21
Haberin bulunduğu kategoriler

Brüksel'de Bir Hafta…1 9 N i s a n 2010 Tüsiad Raporu

BU SAYIDA:

AB – TÜRKİYE
AB - KIBRIS
AB – ETİYOPYA
ÇEVRE
DIŞ TİCARET
ULAŞIM
SAĞLIK
EKONOMİ

AB – Türkiye


- Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grubu'nun davetlisi olarak Brüksel'e gelen CHP Lideri Deniz Baykal, 13 Nisan tarihinde grubun toplantısında bir konuşma yaptı. Baykal konuşmasında Türkiye'nin Gümrük Birliği Anlaşması'nın yapıldığı tarihten bu yana uluslararası alanda rekabetçiliğini artırdığını, sosyal haklar konusunda ise Uluslararası Çalışma Örgütü'nün belirlediği standartlara uyma yolunda önemli aşama kaydettiğini belirtti. Türk ihracatının %95'inin sanayi ürünleri olduğuna da dikkat çeken Baykal, Türkiye ve AB arasındaki dış ticaretin yılda toplam olarak 80 milyar €'ya ulaştığını da kaydetti.
 
Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin hem Türkiye'nin, hem de AB'nin geleceği için sosyal-demokratik vizyonun bir parçası olduğunu ifade eden Baykal, Türkiye'nin AB üyeliği yolundaki ilk adım olan Ankara Anlaşması'nın (1963) da bir CHP hükümeti tarafından imzalandığını söyledi. Dünyada son dönemde yaşanmakta olan değişimler neticesinde özellikle küresel finans sistemi ve ekolojik denge konularında yeni bir siyasi yönetime gereksinim olduğunu kaydeden Baykal, Türkiye'nin AB üyeliğinin AB'nin siyasi ve ekonomik gücünün ve demokratik bir toplum modeli olarak konumunun pekiştirilmesi için gerekli olduğunu vurguladı.
 
Konuşmasında Türkiye'de son dönemde yaşanan gelişmeler sonucunda ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, laiklik, azınlıklar, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve kadın hakları gibi konularda yaşanan sıkıntıların su yüzüne çıktığını söyleyen Deniz Baykal, CHP olarak yargı sisteminin verimini artırmak için reform yapılması, kadın hakları konusunda radikal önlemler alınması, kamu alanında sendikalar için özgürlük, insan hakları ve kültürel hakların geliştirilmesi, milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması, vatandaşların iletişim ve kişisel bilgi güvenliğinin sağlanması ve basın özgürlüğünün tam olarak hayata geçirilmesi gibi hedefleri ve projeleri olduğunu da belirtti. Baykal partisinin de anayasal değişikliğe olan ihtiyacı onayladığını, ancak kapsamlı anayasa değişikliklerinin Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu'nun gösterdiği yol haritası çerçevesinde sosyal uzlaşı sonucunda yapılması gerektiğini sözlerine ekledi. Baykal son olarak AB politikacılarından belli bir hükümetin siyasi hedeflerini değil Türkiye'ye ve Türk halkının geleceğine olan desteklerini ifade etmelerini istedi.
 
-AB Bölgeler Komitesi'nin 14 Nisan tarihli Genel Kurulunda AB'nin Genişleme Politikası ile aday ülkeler Türkiye, Hırvatistan ve Makedonya'nın AB'ye üyelik süreci ele alındı.
Genişleme ve Komşu Ülkeler Politikası'ndan sorumlu AB Komiseri Stefan Füle'nin de bir konuşma yaptığı Genel Kurul'da Yunanistan'ın Pieria bölgesi temsilcisi Georgios Papastergiou'nun kaleme aldığı Genişleme Stratejisi raporu oylanarak kabul edildi. Genel Kurul'daki tartışmalarda aday ülkelerin kaydettiği ilerleme değerlendirildi ve aday
ülkelerin taahhütlerinin reform çalışmalarına yeterince yansımadığı belirtildi.
 
Genel Kurul'da kabul edilen raporda Türkiye ile ilgili noktalar:
 
• 2009 yılında sınırlı alanda reform yapılmıştır. Hükümet reform sürecini hızlandırmalı ve bunları uygulamaya geçirmelidir.
 
• Kopenhag siyasi kriterlerine ilişkin yasal reformların uygulamaya konulmasındaki eksiklikler sürmektedir. Özellikle kadın hakları, yolsuzluğun ortadan kaldırılması, ayrımcılığın önlenmesi, inanç özgürlüğü ve ifade özgürlüğü alanında reformların uygulanmasında eksiklikler bulunmaktadır.
 
• İfade özgürlüğü ve özellikle bir medya grubuna verilen ceza sonrasında basın özgürlüğü ile ilgili mevcut durum endişe verici boyuttadır.
 
• İnanç özgürlüğü alanında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi paralelinde bir yasal çerçeve oluşturulmalıdır.
 
• Müzakere Çerçeve Belgesi'ne göre Türkiye komşularıyla iyi ilişkiler içinde olmalıdır. Ancak Yunanistan ile ilişkilerde sınırlı ilerleme sağlanmıştır.
 
• Yasa dışı göçler için bir geçiş ülkesi konumunda olan Türkiye halihazırda müzakereleri sonuçlanma aşamasında olan geri kabul anlaşmasının koşullarını tümüyle yerine getirmelidir.
 
Komiser Füle yaptığı konuşmada AB Bölgeler Komitesi'nin aday ülkelerle ilgili değerlendirmelerini içeren raporun AB Komisyonu'nun değerlendirmeleriyle paralel olduğunu, bunun AB'nin Batı Balkanlar, Türkiye ve son olarak da İzlanda ile ilgili Avrupa'nın bakış açısını bir kez daha teyit eder ve destekler nitelik taşıdığını söyledi. Batı Balkanlar'ın AB Genişleme Politikası'nın bir önceliği olduğunu belirten Füle, Avrupa'nın dış ve güvenlik politikası açısından da bu ülkelerin öncelikli olduğunu, AB ile bütünleşme sürecinin bu ülkelerdeki istikrar ve refaha büyük katkı sağlayacağını vurguladı.
 
Yerel yönetimlerin AB üyeliğinden kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmek üzere hazırlanması gerektiğini ifade eden Füle, bu noktada kamu yönetiminin geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Aday ülkelerin ancak tümüyle hazır olduklarında AB'ye üye olacaklarını vurguladı ve AB Komisyonu'nun görevinin bunu sağlamak olduğuna, ancak bu şekilde AB'nin her genişleme ile daha büyük ve daha güçlü olacağına işaret etti.
 
Komiser Füle Türkiye konusunda ise müzakerelerin yavaş ilerlediğini, Türkiye'nin hassas konularda karar alarak bunları uygulaması gerektiğini, Kıbrıs sorununun çözümünün tarihi bir dönüm noktası olacağını, Türkiye'nin AB üyeliği sürecine olumlu katkıda bulunacağını söyledi. İnanç özgürlüğü alanında daha fazla ilerleme sağlanması gerektiğinin altını çizen Füle Komisyon'un 2008 Dernekler Yasası'nın uygulanmasını yakından izleyeceğini, Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılabilmesi konusundaki tartışmaların olumlu bir şekilde sonuçlanmasını umduğunu belirtti.
 
- Türkiye'nin AB üyeliği sürecine destek veren ülkelerden olan AB Dönem Başkanı İspanya'nın görev süresinin bitmesine iki ay kala kaç başlıkta müzakerelerin açılacağına ilişkin soru işaretleri sürüyor. İspanya Dönem Başkanlığı'nı üstlenmeden önce dört başlığı müzakerelere açma sözü vermişti.
 
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ve İspanya Dışişleri Bakanlığı ile işbirliği halindeki Barselona Uluslararası İlişkiler Merkezi'nin (CIDOB) Barselona'da düzenlediği ve Türkiye-AB ilişkilerini ele alan toplantıda müzakere süreci incelendi.
 
CIDOP Başkanı Jordi Vaquer, Türkiye-AB ilişkilerinde çok büyük bir kriz olmadığını vurguladı ve Türkiye'de reform sürecine yoğunlaşılması gerektiğini belirtti. Araştırmacı Eduard Soler Ankara'nın reform sürecine devam etmesi gerektiğinin ve AB Dönem Başkanlığını sürdüren İspanya'nın mevcut süreci değiştirmesinin mümkün gözükmediğinin altını çizdi. İki başlığın müzakerelere açılmasının sürpriz olacağını ifade ederek, enerji faslının Rum vetosuna takılması nedeniyle "gıda güvenliği" başlığının müzakerelere açılabileceğini, böylece İspanya'nın "Türkiye-AB sürecinin geri dönülemez bir yol olduğu" mesajını vereceğini belirtti. Konferansta Bilgi Üniversitesi'nden Senem Aydın Düzgit ve CIDOB'tan Deniz Devrim de konuşmacı olarak yer aldı.
 
AB - Kıbrıs
 
- AB Komisyonu K.Kıbrıs'ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili olarak Derviş
Eroğlu'ndan müzakerelere sadık kalmasını ve olumlu yaklaşım çerçevesinde müzakereleri sürdürmesini beklediklerini açıkladı. Genişleme Komiseri Stefan Füle'nin basın sözcüsü Angela Filote AB'nin Kıbrıs sorununa çözüm bulunması noktasında Talat ile Christofias arasında sürdürülen iki bölgeli ve iki toplumlu federasyon kurulmasına ilişkin müzakere sürecini desteklediğini, Derviş Eroğlu'nun mevcut müzakere sürecine olumlu yaklaşmasının ve müzakereleri bu anlayışla sürdürmesinin beklendiğini belirtti. AB'nin müzakere sürecinde Eroğlu'nu desteklemeye hazır olduğunu bildiren Filote AB Komisyonu Başkanı Barroso'nun daha önceden belirttiği gibi AB'nin çözüm için gerekli her türlü desteği vermeye hazır olduğunu hatırlattı. Mevcut durumun sürdürülmesinin AB açısından bir alternatif olarak ele alınmadığını vurguladı.
 
-Avrupa Parlamentosu (AP) Birleşik Sol Partisi (Kuzey Yeşil Sol-GUE/NGL) AB Komisyonu'nun Doğrudan Ticaret Tüzüğü ile ilgili AP'nin görüşünü istemesine karşı çıktı. Grup yayınladığı basın açıklamasında AB Komisyonu'na Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nü feshetmeye çağırdı.

G.Kıbrıs lideri Christofias'ın iki merkezli iki toplumlu bir çözüm için gösterdiği çabaları desteklediğini açıklayan grup, AB Komisyonu'nun K.Kıbrıs'la ticareti sağlamayı amaçlayan tüzüğü canlandırma çabalarının adanın birleşmesine engel oluşturduğunu iddia etti.

Bu tüzüğün uluslararası hukuk ve AB yasalarına aykırı olduğunu ileri süren Sol Grup, tüzüğün feshini istedi ve AB'nin çağrılarına karşın Türkiye'nin Ek Protokol'ü uygulamaya koymadığını ve G. Kıbrıs'la ilişkilerini normalleştirmediğini belirterek, AB'den Türkiye'yle ilgili kararlarını uygulamasını istedi.
 
AB – Etiyopya
 
- Avrupa Birliği Etiyopya'da 23 Mayıs 2010 tarihinde gerçekleştirilecek genel seçimler için bir AB Seçim Gözetim Heyeti gönderilmesine karar verdi. AP üyesi Thijs Berman liderliğindeki Seçim Gözetim Heyeti'nde 10 kişilik bir uzman kadrosu da yer alıyor.
 
AB heyeti seçimlerin uluslar arası demokratik seçim standartlarına uygun olarak saydam bir şekilde yapılıp yapılmadığını değerlendirmekle görevli olacak.
 
Heyetin çekirdek ekibini 14 Nisan 2010 tarihinde yola çıkan 11 kişilik ekip oluşturuyor. Bu ekibi takiben yola çıkacak olan 90 kişilik bir uzun dönemli gözlemci heyeti seçim kampanyaları ve seçim öncesi dönemi gözlemleyecek. Daha sonraki günlerde ise seçim sürecini takip edecek olan 60 kişilik kısa-dönem gözlemciden ve AP üyelerinden oluşan bir heyet Etiyopya'ya ulaşacak. AB Komisyonu bu seçim gözlem görevi için Avrupa Demokrasi ve İnsan Hakları Aracı'ndan 8 milyon € tutarında kaynak ayırdı.
 
Çevre
 
- AB Komisyonu 13 Nisan 2010 tarihinde ekoyenilikçilik projeleri için Rekabetçilik ve Yenilikçilik Programı çerçevesinde 35 milyon € tutarında kaynak ayırdığını açıkladı. Projeler için yapılan çağrıda, maddelerin geri dönüşümü, sürdürülebilir inşaat malzemeleri, yiyecek ve içecek sektörü ve yeşil iş süreçleri alanlarında geliştirilecek yeni projelere kaynak sağlanabileceği belirtildi. Proje çağrısına son başvuru tarihi 9 Eylül 2010 olarak belirlendi.
 
Proje çağrısı ile özellikle teknik olarak kanıtlanmış ve pazarda yer edinmeye çalışan yeşil ürünler, süreçler ya da hizmetler geliştirmiş olan küçük ve orta ölçekli işletmelere kaynak sağlanması hedefleniyor.
 
Sağlanacak kaynak proje toplam maliyetinin %50'sine kadarını karşılayabilecek. 2010 yılı çağrısı için ayrılan 35 milyon € ile yaklaşık 50 farklı projenin desteklenmesi planlanıyor.
 
Projeler yenilikçi yaklaşım, pazarda tekrar üretilme potansiyeli ve özellikle kaynakların verimli kullanılması açısından AB çevre politikalarına yapacakları katkı gibi kriterlere göre seçilecek.
 
Dış Ticaret
 
- Sahteciliğe Karşı Ticaret Anlaşması (ACTA) müzakerelerinin sekizinci turu Avustralya, Kanada, AB Komisyonu, AB Dönem Başkanı İspanya, AB ülkeleri, Japonya, G. Kore, Meksika, Fas, Yeni Zelanda, Singapur, İsviçre ve ABD'nin katılımıyla Yeni Zelanda'da yapıldı. 

Katılımcılar kendi ülkelerinde korsan ve sahte malların ticaretini önleme alanında nasıl çalışmalar gerçekleştirdiklerini paylaştı ve böylece ülkeler arası uygulama farklılıklarının özellikle sınır önlemleri, yargının yaptırım gücü ve dijital ortam için özel önlemler gibi alanlarda azaltılması yönünde önemli aşamalar kaydedildi. Ayrıca ACTA çerçevesinde fikri mülkiyet haklarının kapsamına ilişkin yapıcı tartışmalar yaşandı. Taslak bir metnin 21 Nisan'da yayınlanmasına karar verildi. 

ACTA'ya taraf ülkelerin kendi vatandaşlarının temel hak ve özgürlükleriyle ACTA arasında herhangi bir bağlantı bulunmamaktadır. ACTA Dünya Ticaret Örgütü Fikri Mülkiyet Haklarının Ticaret Boyutu Anlaşması'yla uyum içerisindedir. ACTA çerçevesinde imzacı ülkelerin gümrük makamlarını sınırlarda yolcuların bagajlarını ya da kişisel elektronik eşyalarını aramalarını gerektirecek herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Yasal eşdeğer ilaçların ticareti ACTA kapsamına dahil edilmeyecektir. 

ACTA müzakerelerinin dokuzuncu turu Haziran ayında İsviçre'de yapılacak. Anlaşmanın 2010 yılı içinde tamamlanması hedefleniyor. Anlaşma müzakereleri sivil toplum ve Avrupa Parlamentosu'nun bilgilerine açık bir şekilde sürdürülmediği için eleştirilere neden olmuştu.
 
Ulaşım
 
- İzlanda'da Eyjafjallajökull Yanardağı'nın 200 yıl sonra yeniden faaliyete geçmesi sonrasında Avrupa'da hava trafiği kesintiye uğradı. Volkanik patlamalar nedeniyle havaya karışan küller ve kül bulutları nedeniyle İngiltere, Belçika, Norveç, Hollanda, İsveç, Danimarka ve Finlandiya'nın da aralarında bulunduğu birçok ülkede havayolu ulaşımı durdu.
 
AB ülkelerinin uluslararası kurallar uyarınca havaalanlarında ve hava hatlarında güvenliği sağlaması gerektiğine ilişkin bir bildirge yayınlayan AB Komisyonu yolcu haklarının mevcut istisnai koşullar altında da geçerliliğini sürdürdüğünü ve bunlara uyulması gerektiğini hatırlattı.

Bu noktada:

• AB yolcularının havayolu şirketlerinden bilgi alma hakları olduğu, bu çerçevede uçuş iptalleri, ulaşımda son durum gibi konularda yolculara bilgi verilmesi gerektiği;
 
• Havaalanında mahsur kalan yolcular için temizlik, gıda ve konaklama hizmetleri sağlanması;
 
• Ücret iadesi ya da gideceği yere başka bir rotadan ya da başka bir tarihte gidebilme seçeneklerinin sunulması gereği hatırlatıldı.Bildirgede volkanik küllerin havayolu ulaşımı
karşısında büyük bir tehdit oluşturduğu vurgulandı.
 
Sağlık
 
- AB Komisyonu 2007'den bu yana Uluslar arası Kanser Genom Konsorsiyumu tarafından yürütülen uluslararası kanser araştırmalarına destek olmak amacıyla 21 milyon €'luk kaynak ayırdığını açıkladı. AB tarafından sağlanacak kaynak temel olarak meme ve böbrek kanseri araştırmalarında kullanılacak.
 
2007 yılında dünyada kanser hastalığından hayatını kaybedenlerin sayısı 7,5 milyon kişi olarak belirlendi. Aynı yıl 12 milyon yeni kanser vakası tespit edildi. Kanser, AB'de 2006 yılında ölümlerin ikinci en yaygın nedeni oldu: her on kadından ikisi, her on erkekten ise üçü kanser nedeniyle hayatını kaybetti.
 
AB'de nüfusun yaşlanması sonucunda bu rakamın artması bekleniyor. Araştırma, yenilikçilik ve bilimden sorumlu AB Komiseri Máire Geoghegan-Quinn, AB'nin 7. Araştırma Çerçeve Programı dahilinde kanserle mücadele çabalarını sürdürmeye devam ettiğini belirtirken, kanseri anlama ve engelleme konusunda ilerleme kaydedilemediği takdirde 2050 yılına kadar yılda 17,5 milyon kişinin hayatını kaybedeceği ve 27 milyon yeni vakanın tespit edileceğine dikkat çekti.
 
Ekonomi
 
- AB Komisyonu'nun ekonomi ve mali politikalardan sorumlu üyesi Olli Rehn Portekiz'i bütçe açığını kapatması konusunda uyardı. Portekiz hükümetinin aşırı bütçe harcamalarını kısması ve vergi gelirlerini artırması yönünde uyaran Rehn, AB'nin mali yapısıyla ilgili güçlük çeken üyelerine yardımcı olmak üzere sürekli bir fon oluşturması gerektiğine işaret etti. Rehn 12 Mayıs'ta yayınlanacak bir bildirge ile mali sorunlarla karşılaşan AB ülkelerine destek olunması için bir plan oluşturulacağını belirtti. Planın İstikrar ve Büyüme Paktı'nın koşullarını daha da katılaştırması bekleniyor.
 
Portekiz hükümeti Mart ayında ekonomik önlemler paketi açıklamış, ancak yatırımcılar bu paketin uygulanabilirliği konusunda kuşkuları olduğunu dile getirmişti. Kredi derecelendirme kurumu Fitch'in kredi notunu aşağı çekmesi üzerine Portekiz Euro Alanı ülkelerinden mali yapısı en zayıf ülkeler arasında kabul edilmeye başlanmıştı.
 
-Euro Alanı yıllık enflasyon oranı Şubat 2010'daki %0,9 oranına kıyasla Mart 2010'da %0,9 seviyesine geriledi. Bir önceki yılın aynı döneminde enflasyon oranı %0,6 seviyesindeydi. Mart 2010'da aylık enflasyon ise %0,9 olarak gerçekleşti. Şubat 2010'da %1,5 olarak hesaplanan AB27'deki yıllık enflasyon Mart 2010'da %1,9 olarak kaydedildi. Mart 2010 aylık enflasyon oranı ise %0,7 olarak gerçekleşti.
 
Üye ülkelerdeki enflasyon oranlarına bakıldığında Mart 2010'da en düşük oranlar Letonya (-%4,0), İrlanda (-%2,4) ve Litvanya'da (-%0,4); en yüksek oranlar ise Macaristan (%5,7), Romanya (%4,2) ve Polonya'da (%3,9) gözlendi. Şubat 2010'a kıyasla yıllık enflasyon oranı 5 üye ülkede gerilerken, 2 üye ülkede sabit kaldı ve diğer 19 üye ülkede artış gösterdi.
 
Mart 2010'a kadar en düşük 12 aylık ortalama oranlar İrlanda (-%2,3), Portekiz (-%0,8) ve Estonya'da (-%0,7) kaydedilirken; en yüksek oranlar Romanya (%5,0), Macaristan (%4,8) ve Polonya'da (%3,9) kaydedildi.
 
- Şubat 2010'da sanayi üretimi Ocak ayına göre Euro Alanı'nda (EA16) %0,9, AB27'de ise %0,7'lik artış sergiledi. Ocak ayında ise üretim sırasıyla %1,6 ve %1,7 oranında artmıştı. Ara malların üretimi Euro Alanı'nda %1,5, AB27'de ise %1,4 oranında arttı.
 
Dayanıklı tüketim malların üretimi ise Euro Alanı'nda %0,6 ve AB27 'de %0,2 oranında düşüş gösterdi.
 
Sermaye mallarında sırasıyla %0,9 ve %0,6'lık artış olurken, enerji üretimi %0,4 ve %1,6 oranında azaldı. Dayanıksız tüketim mallarının üretimi Euro Alanı'nda %0,2, AB27'de ise %0,6 oranında azaldı.
 
Üye ülkeler arasında en yüksek artışlar Slovenya (%6,4), Lüksemburg (%3,6) ve Danimarka'da (%1,8), en sert düşüşler ise Bulgaristan (%5,7), Letonya (%3) ve Yunanistan'da (%2,9) kaydedildi.
 
Şubat 201'0da bir yıl öncesine göre sermaye mallarının üretimi Euro Alanı'nda %7,2 ve AB27 genelinde %6,5 oranında arttı. Yıllık karşılaştırmada dayanıklı tüketim mallarının üretimi Euro Alanı'nda %0,1 düşerken, AB27'de %3,1 oranında arttı. Enerji üretimi ise Euro Alanı'nda %2,6, ve AB27'de %0,2 oranında arttı. Dayanıklı tüketim mallarında ise Euro Alanı'nda %0,1 düşerken, AB27 genelinde %3,1 oranında arttı.
 
- Euro Alanı'nın dünyanın geri kalanıyla dış ticaret dengesi, ilk tahminlere göre Şubat 2010'da 2,6 milyar € ticaret fazlası gösterdi. Şubat 2009'da dış ticarette 1,2 milyar € açık kaydedilmişti. Şubat 2010'da, bir önceki ayla karşılaştırıldığında ihracat %2,7, ithalat ise %1,5 oranında arttı.
 
AB27'de Şubat 2009'daki 10,7 milyar €'ya kıyasla Şubat 2010'da tahmini 6 milyar € dış ticaret açığı belirlendi. Şubat 2010'da bir önceki aya kıyasla ihracat %3,9, ithalat ise %2 yükseldi.
 
AB27'nin Rusya ve ABD haricindeki önemli ticaret ortaklarıyla yaptığı ihracatta artışlar gözlendi. Rusya ve ABD'ye ihracat sırasıyla %6 ve %2 oranlarında azaldı. İhracatta en büyük artışlar Çin (%49), Türkiye (%35) ve Hindistan'la (%29) olan ticaret akışında gözlenirken, ithalatta en büyük artışlar Rusya ve Güney Kore (her ikisiyle de %26) ve Türkiye (%14) ile olan ticaret akışında kaydedildi. İthalatta en büyük düşüşler ise ABD (%12), Norveç ve Japonya (ikisinde de %9) ile yaşandı.
 
B R Ü K S E L ' D E  G E L E C E K   A Y
 
AB Kurumları
 
• 26 Nisan, Dışişleri ve Savunma Konseyi
• 27 Nisan, Genel İşler Konseyi
• 27 Nisan, Dışişleri Konseyi
• 10-11 Mayıs, Eğitim, Gençlik ve Kültür Konseyi
• 10-11 Mayıs, Dışişleri ve Kalkınma Konseyi
 
Konferanslar
 
• 26 Nisan, "The Hungarian Parliamentary Elections 2010: A first assessment", CEPS, www.ceps.be  
 
• 6 Mayıs, "Corruption and governance in the South Caucus", EPC, www.epc.eu  
 
• 11 Mayıs, "From Worse to Worst? How Late Payments Squeeze SMEs' Liquidity", CEPS,
www.ceps.be  
 
• 27 Mayıs, Breakfast policy briefing with Karel de Gucht", EPC, www.epc.eu  
 
HAZIRLAYANLAR :
Dilek İştar Ateş – Gamze Erdem Türkelli
bxloffice@tusiad.org  
www.tusiad.org



 
 
Dr Bahadir Kaleagasi  
International Coordinator  
TUSIAD - Turkish Industry & Business Association  
 
BRUSSELS :  
Representation to the EU and BUSINESSEUROPE  
(The Confederation of European Business)  
T: +32 2 7364047      twitter.com/kaleagasi  
kaleagasi@tusiad.org          www.tusiad.org   

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.