Haberin yayım tarihi
2010-12-14
Haberin bulunduğu kategoriler

Brüksel'de Bir Hafta..13 Aralık 2010 Tusiad Raporu.

BU SAYIDA:

AB - TÜRKİYE
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
AB PATENTİ
GÜMRÜK POLİTİKASI
SOSYAL İŞLER
TARIM
AVRUPA YATIRIM BANKASI

AB - Türkiye

- Avrupa Parlamentosu Türkiye rapor taslağı Dış İlişkiler Komitesi'nde görüşüldü. Toplantıya katılan Raportör Hollandalı milletvekili Ria Oomen-Ruijten (Hıristiyan Demokrat) Dış İlişkiler Komitesi'ne yaptığı tanıtımda rapor taslağında yer alan konular arasında kendisinin önemli ve öncelikli bulduğu unsurları aşağıdaki şekilde sıraladı:

• Türkiye'nin Kopenhag siyasi kıstaslarına uyumu en öncelikli konudur.

• Türkiye'de siyasi partiler arasında, kurumlar arasında ve toplumda kutuplaşma yaşanmaktadır. Kutuplaşmanın sona erdirilmesinde TBMM önemli bir rol oynamaktadır.

• Siyasi partilerin birbirileriyle konuşabileceği bir siyasi ortam arzu edilmektedir.

• Demokratik açılım süreciyle ilgili olarak olumlu bazı gelişmeler olmakla birlikte yapılan açıklamalar belirli bir reform sürecine yansıtılmamıştır.

• Anayasa değişiklikleri olumlu bir adımdır.

Anayasa değişikliklerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi standartlarına uygun bir anlayışla uygulamaya konulması gereklidir. Türkiye'nin çoğulcu demokrasiyi öne çıkaran, insan hakları ve temel özgürlükleri özünde barındıran yeni bir anayasaya ihtiyaç bulunmaktadır.

Hükümetin ve muhalefetin bu konudaki isteklerini açıklamaları olumlu bir gelişmedir. Bütün siyasi partiler ve sivil toplum yeni anayasanın oluşturulması sürecine dahil edilmelidir.

• Basın özgürlüğü ve basının oto sansür uygulaması üzerinde düşünülmesi gereken konulardır.

• Kadın hakları alanında ilerleme sağlanmalıdır. Okula gitmeyen 200 bin kız bulunmaktadır. Kadın sığınma evlerinin sayısı ve koşulları yetersizdir.

• Hükümetin azınlıklar ve kültürel hakların korunması ve dini özgürlükler alanlarındaki sembolik iyi niyet gösterileri olumlu karşılanmıştır. Ancak bu alanlarda sistemli bir gelişmeye gerek olduğu yinelenmektedir.

• Demokratik açılım sürecine yeni bir ivme kazandırılmalıdır. Muhalefet partileri de bu sürece gerekli desteği sağlamalıdır.

• Sivil toplumun gelişimine öncelik verilmeli ve açık ve katılımcı diyalog geliştirilmelidir.

• Türkiye'nin dış politika açılımları olumlu gelişmelerdir. Türkiye ve AB dış politika alanında iletişim ve eşgüdüm içinde olmalıdır; bu noktada AB de üzerine düşen görevi yapmalıdır.

• Genel seçimlerde %10 ülke barajı uygulaması değiştirilmeli ve baraj düşürülmelidir. Siyasi partilerde parti içi demokrasi geliştirilmelidir.

• Kadınların siyasete katılımını sağlamak üzere bir kota sistemi oluşturulmalıdır.

• Kıbrıs sorunuyla ilgili herhangi bir değişiklik olmamıştır. Türk hükümeti Ada'da kapsamlı çözüm müzakereleri sürecini desteklemeli ve bunu sağlamak için de Ada'daki Türk askeri birliklerini geri çekmelidir.

• Enerji başlığı ile ilgili olarak Türkiye'nin gösterdiği olumlu ilerlemeler ışığında AB Konseyi bu başlıkta müzakereleri daha fazla gecikme olmadan başlatmaya davet  edilmektedir. Türk hükümeti Enerji Topluluğu Anlaşması'na dahil olmak üzere çalışmalarını hızlandırmalıdır.

• AB ve Türkiye arasındaki geri kabul anlaşması müzakerelerinde gelinen nokta olumludur. Bu anlaşma yürürlüğe girene kadar ikili anlaşmalar geçerli olacaktır. AB ve Türkiye arasındaki göç yönetimi işbirliğinin sürdürülmesi gereklidir.

• Ermenistan ve Türkiye arasında imzalanan protokolün TBMM'de onaylanması süreci tamamlanmalıdır.

Toplantıda söz alan G. Kıbrıslı milletvekilleri raporda Maraş ile ilgili hiçbir ifade bulunmamasını eleştirerek, bu konuyla ilgili değişiklik önerisi sunacaklarını belirttiler.

Raportör Oomen-Ruitjen ise raporun Türkiye ile ilgili olduğunu, Türkiye'nin AB'ye üyeliğiyle ilgili her konuya raporunda yeterince yer verdiğine inandığını, Kıbrıs konusunda yapılacak değişiklik önerilerini kabul etmeyeceğini belirtti.

Taslak raporla ilgili değişiklik önerileri 18 Ocak'a kadar verilebilecek. Değişiklik önerileri Şubat ayı içinde Dış İlişkiler Komitesi'nde görüşüldükten sonra Mart ayında Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda  oylanacak.

- 13-14 Aralık'ta gerçekleşecek olan Genel İşler ve Dış İlişkiler Bakanlar Konseyi'nin taslak sonuç bildirgesinde Türkiye ile ilgili dokuz paragraf yer alıyor. Bu paragraflarda belirtilen noktalar aşağıda yer almaktadır:

• Türkiye'nin müzakereler ve siyasi reform sürecine bağlılığı olumlu karşılanmaktadır.

• Anayasa reform paketi Katılım Ortaklığı'nda yer alan bazı öncelikli konulara temas ettiği için olumlu yönde bir adım olarak değerlendirilmektedir. Bu değişikliklerin AB standartlarına bağlı kalınarak uygulamaya konulması önemli bir noktadır. Gelecekte yapılacak anayasa değişiklikleri siyasi partilerin ve sivil toplumun da katkısıyla geniş katılımlı bir danışma süreci ile gerçekleştirilmelidir.

• Türkiye özellikle ifade ve inanç özgürlüğü de dahil olmak üzere temel haklar ve özgürlükler alanında hem yasal hem de uygulama alanlarında ilerleme kaydetmelidir.

• Güvenlik güçleri üzerindeki sivil denetimi ve adli reform stratejisi konularında ilerleme kaydedilmiştir ancak, bu alanlarda daha fazla gelişme sağlanmalıdır.

• Kopenhag kıstaslarının tam olarak karşılanması konusunda daha fazla çaba gösterilmelidir.

• AB Konseyi Türkiye'ye yönelik tüm terörist hareketleri şiddetle kınamaktadır.

• Demokratik açılım sürecinin uygulamaya konulması ve devamındaki sürecin beklenen sonuçları getireceği umulmaktadır.

• Türkiye kendisine komşu bölgelerde aktif bir bölgesel oyuncu haline gelmiştir. AB Konseyi Türkiye'ye kendi dış politikasını AB ile eşgüdüm içinde geliştirmesini beklemektedir. Birlikte hareket ederek enerji güvenliği gibi alanlarda daha güçlü olunacağı gibi bölgesel sorunlara daha kapsamlı çözümler getirilmesi mümkün olabilecektir. Bu nedenle Konsey Türkiye ile dış politika alanındaki diyaloğu güçlendirmek istemektedir.

• Türkiye AB'ye yönelik yasadışı göç açısından hem çıkış hem de geçiş ülkesi durumundadır. Konsey geri kabul anlaşması görüşmeleri sürecinde alınan mesafeyi olumlu karşılamakta ve kısa süre içinde sonuçlandırılarak uygulamaya konulmasını beklemektedir.

• Müzakere çerçevesi ve önceki Konsey kararları ile aynı doğrultuda olmak üzere Türkiye'nin komşuları ile iyi ilişkilerde bulunması konusu hatırlatılmaktadır. Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve Uluslararası Adalet Divanı kararları da dikkate alınarak anlaşmazlıkların çözümü sağlanmalıdır. Konsey aynı şekilde AB üyelerinin egemenlik haklarını yeniden hatırlatmaktadır.

• 11 Aralık 2006 kararı ve 21 Eylül 2005 bildirgesini göz önüne aldığımızda Türkiye'nin tüm çağrılara rağmen Ek Protokol'ü uygulamaması üzüntü vericidir. 2006 kararlarının uygulanmasına devam edilecek ve bu da müzakere sürecinin gidişini etkileyecektir.

Bunların yanı sıra Türkiye G. Kıbrıs ile ikili ilişkilerini normalleştirmemiştir. Konsey Komisyon'dan bu süreci izleyerek her gelişmeyi kendisine raporlamasını istemektedir.

• Müzakere Çerçeve Belgesi'nde de belirtildiği gibi Türkiye'nin Birleşmiş Milletler nezdinde Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulma sürecine destek olması beklenmektedir.

• Üyelik müzakerelerinin daha fazla çaba isteyen bir döneme girdiği şu dönemde Türkiye gerekli kıstasları yerine getirerek süreci hızlandırabilecektir. Bu noktada "Rekabet politikası" başlığında müzakerelerin başlatılması için sağlanan ilerleme olumludur. Konsey açılış kıstaslarının yerine getirilerek bu başlığın müzakerelere açılmasını arzu etmektedir.

İklim Değişikliği

- Avrupa Birliği Meksika'nın Kankun kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansı'nın olumlu sonuçlarını memnuniyetle karşıladığını açıkladı. AB Kankun Anlaşması'nın 2012 sonrası iklim değişikliğiyle mücadele için kapsamlı ve hukuken bağlayıcı bir çerçeve oluşturulmasında önemli bir adım olduğunu belirtti.

Kankun Anlaşması'nın bir yıl önce Kopenhag'da alınan kararları geliştirdiği ve BM içindeki farklı görüşler arasında dengeli bir uzlaşı niteliğinde olduğu değerlendiriliyor. Kankun Konferansı sonucunda alınan kararların bazıları şunlar:

• İlk kez bir BM belgesinde küresel ısınmanın sanayileşme öncesi sıcaklığın 2 derece fazlası ya da daha altında tutulması gerektiğine yer verilirken ve küresel salınımların en yüksek noktaya varacağı tarihin belirlenmesi için bir süreç ve 2050 için bir küresel salınım azaltma hedefi belirlendi.

• Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin salınım taahhütlerinin BM süreci içerisinde konumlandırılması gerçekleştirildi ve belgede toplam mücadele çabalarının 2 derece tavanının içinde kalınabilmesi için artırılması gerektiği kabul edildi.

• Bu yöndeki ilerlemelerin daha etkin bir şekilde takip edilmesi için salınımların azaltılması ya da kısıtlanması konusundaki çalışmaların şeffaflığını artıracak bir süreç başlatılması kararlaştırıldı.

• Gelişmiş ülkelerin 2020 yılına kadar gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliğine karşı mücadelede destek vermek için 100 milyar dolar tutarında bir iklim fonunu oluşturması ve bu fonların nasıl kullanılacağının düzenlenmesi için bir Yeşil İklim Fonu kurulması hedefi yinelendi.

• İklim değişikliğine uyum konusunda yapılacak çalışmaların desteklenmesi amacı taşıyan Kankun Uyum Çerçevesi konusunda anlaşmaya varıldı.

• Gelişmekte olan ülkelerde ormanların yok edilmesi ve orman arazilerinin bozulması sonucu ortaya çıkan salınımların azaltılması için yeni bir mekanizma oluşturuldu.

• Yeni karbon piyasası mekanizmalarının projebazlı yaklaşımdan öteye geçmesinin değerlendirilmesi kararlaştırıldı.

• Teknoloji gelişimi ve transferini geliştirmek için Teknoloji İcra Kurulu ve İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı'nın da içinde bulunduğu bir teknoloji mekanizması kurulmasına karar verildi.

• Küresel ısınmanın 2 derecenin altında tutulması hedefinin uygunluğunun gözden geçirilmesi için hedefin 1,5 dereceye çekilerek güçlendirilmesi olasılığını da barındıracak şekilde bir süreç oluşturuldu.

• BM İklim Konferansı ve Kyoto Protokolü kapsamındaki çalışma gruplarının çalışma süresinin bir yıl daha uzatılmasına karar verildi.

AB Patenti

- On bir AB ülkesi tek AB Patenti uygulama konusunda ilk adımı attı. Almanya, Fransa, İngiltere, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Litvanya, Lüksemburg, Hollanda, Slovenya ve İsveç Avrupa Tek Patenti'ni kullanmaya başlayan ilkeler arasında yer alıyor. Diğer ülkeler daha sonra istedikleri zaman anlaşmaya dâhil olabilecekler.

İspanya ve İtalya ise mevcut kurallar çerçevesinde kendi dillerinde patent işlemlerini gerçekleştiremeyecekleri için anlaşmaya katılmadılar.

Tek patent uygulaması öncesinde farklı dillere çeviri gerektiği için AB'de yeni bir ürün ya da fikrin patentinin çıkarılması için çok uzun ve maliyetli işlemler gerekiyordu. Bu da AB'nin ABD ve diğer ülkelere karşı rekabet gücünün zayıflamasına neden oluyordu. Tek AB Patenti uygulamasında hangi dillerin esas alınacağı konusu da çok uzun bir süre AB gündemini meşgul etti. En az sekiz ülkenin bir araya gelerek "genişletilmiş işbirliği"ni uygulamaya koyması sonucunda AB Patenti konusunda ilerleme sağlanabildi.

AB Patenti işlemleri Fransızca, Almanca ve İngilizce olarak gerçekleştirilebilecek. Yeni yönetmelikle ilgili bütün ayrıntılar 2011 sonuna kadar tamamlanmış olacak. Yeni uygulama sayesinde hali hazırda 80.000€ civarındaki patent işlemi masraflarının 5.000 – 6.000€ gibi çok daha düşük rakamlara ineceği belirtiliyor. ABD'de patent çıkartmak için gerekli masraflar ise 1.850 USD civarında.

Gümrük Politikası

- AB ile ticaret yapan kişiler 1 Ocak 2011 itibariyle mallarının AB'ye giriş ya da çıkışlarından önce gümrük makamlarına malların güvenlik verileri konusunda elektronik bir beyanda bulunmakla yükümlü olacaklar. Bu yeni güvenlik tedbirleri Temmuz 2009'da kabul edilmiş, ancak ticaret yapan kişilere elektronik sistemlere uyum için 2011 başına kadar geçiş süresi tanınmıştı. Bu yeni uygulama sayesinde uluslararası ticarette güvenliğin artırılması, önceden verilecek bilgilerle gümrük makamlarının daha etkin risk analizi yapabilmelerinin sağlanması ve bu şekilde denetimlerin iyileştirilmesi hedefleniyor.

Sosyal İşler

- AB'de gelir düzeyi ve yaşam şartları konusundaki Eurostat araştırmasının sonuçları yayımlandı. Araştırmanın sonuçları 2008 yılında AB'de 116 milyon kişinin sosyal dışlanmışlıktan etkilendiğini ortaya koyuyor. Sosyal dışlanmışlık ise fakirlik riskiyle karşı karşıya olan kişi sayısı, maddi olanaklardan şiddetli derecede yoksun kişi sayısı ve düşük çalışma yoğunluğundan etkilenen hanelerde yaşayan kişi sayısı gibi üç kategoride değerlendiriliyor. Fakirlik riskiyle karşı karşıya olan kişi sayısını ise 81 milyon yani toplam nüfusun %17 olarak gösteriyor. Fakirlik riskinin en yüksek olduğu ülkelerin Letonya (%26), Romanya (%23) ve Bulgaristan (%21), en düşük olduğu ülkeler ise Çek Cumhuriyeti (%9), Hollanda ve Slovakya (her ikisinde de %11) olduğu belirtiliyor. AB'de maddi olanaklardan şiddetli derecede yoksun kişi sayısının ise 42 milyon (toplam nüfusun %8'i) olduğu belirlendi. Maddi olanaklardan şiddetli derecede yoksun kişi sayısının en yüksek olduğu üye ülkeler Bulgaristan (%41) ve Romanya (%33) iken, en düşük olduğu ülkeler ise Lüksemburg, İsveç, Hollanda, Danimarka ve İspanya (hepsinde %3'ten daha az) oldu.

Bununla birlikte, AB'de her üç kategori kapsamına giren kişi sayısı da 7 milyon olarak belirtiliyor. Bu kişilerin en yoğunlukta olduğu ülkelerin ise Bulgaristan (%4) ve Macaristan (%3) olduğu belirtiliyor.

- AB Çalışma ve İstihdam Bakanları Konseyi doğum izinlerinin uzatılması konusundaki Avrupa Parlamentosu önerisini reddetti. Parlamento doğum izninin tam ücretli olarak 14'ten 20 haftaya çıkarılmasını önermişti. Öneri AB üyelerinin bütçe açıkları sorunuyla uğraştığı bu dönemde daha fazla mali yük getireceği sebebiyle reddedildi. AB Komisyonu, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün tavsiyesi doğrultusunda doğum izninin 18 haftaya çıkarılmasını önermiş, Parlamento tarafından incelenen bu öneri yapılan oylama sonucunda 20 haftaya çıkarılmıştı.

Avrupa Parlamentosu ise AB Bakanlar Konseyi'nin bu kararı reddetmesini Lizbon Antlaşması ile Parlamento'nun artırılan yetkilerinin farkında olunmaması şeklinde değerlendiriyor.

Tarım

- AB Komisyonu AB'de üretilen tarım ve gıda ürünlerinin üçüncü ülkelerde tanıtımı ve satışının teşviki için üye ülkeler tarafından önerilen 24 programdan 7'sini onayladı. Onaylanan programlar Yunanistan, İtalya, Polonya ve Portekiz tarafından önerildi ve şarap, meyve ve sebze, et, alkollü içkiler ve zeytinyağı ürünlerini kapsıyor. AB desteği kanuni kıstaslar gereği bu programların toplam bütçesinin %50'si olan 10,9 milyon € olacak.

Avrupa Yatırım Bankası

- Avrupa Yatırım Bankası (AYB) dünyanın en büyük üç gıda bileşen maddeleri üreticisi arasında bulunan ve dünyanın ikinci en büyük endüstriyel enzim üreticisi olan Danimarka merkezli Danisco şirketine ar-ge ve yenilikçilik yatırımları için 120 milyon € kredi sağlayacak. AYB fonları 2010-2014 yılları arasında Danisco ar-ge ve yenilikçilik çalışmalarında kısmi finansman aracı olarak kullanılacak. Danisco AYB fonlarını Danimarka, Finlandiya, İngiltere ve Fransa'daki kurumsal araştırma ve yenilikçilik merkezlerindeki çalışmaların bir kısmına kaynak olarak değerlendirecek. Danisco'nun araştırma çalışmaları çevre dostu üretim ve tedarik zinciri geliştirmenin de aralarında bulunduğu Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı kapsamındaki "yaşam için gıda" platformunun amaçları doğrultusunda yürütülüyor.

- AYB Tunus'taki enerji verimliliği ve toplu taşıma projeleri için toplam 313 milyon € tutarında kredi sağlayacak. Bu meblağın 194 milyon €'su Tunus'un Sousse kentinde gaz türbin santrali inşası için, 119 milyon €'su ise Tunus kentinde yeni bir şehir içi raylı sistem oluşturulması için kullanılacak.
*

B R Ü K S E L ' D E   G E L E C E K   A Y

AB Kurumları

• 13-14 Aralık, Tarım ve Balıkçılık Konseyi
• 16-17 Aralık, AB Liderler Zirvesi
• 20 Aralık, Çevre Konseyi
• 10 Ocak, Tarım ve Balıkçılık Konseyi
• 17 Ocak, Eurogroup Toplantısı
• 18 Ocak, Ekonomik ve Mali İşler Konseyi

Konferanslar

• 16 Aralık, Moldova after the Elections: an enhanced agenda for EU-Moldova relations, CEPS, http://www.ceps.be

• 16 Aralık, Implementing innovation targets, EPC, http://www.epc.eu

• 16 Aralık, Creating a single market for innovation - are we on the right track?, EPC, http://www.epc.eu

• 11 Ocak, Does crisis Europe need more skilled migrants? The debate on intra-corporate transferees, EPC, http://www.epc.eu

• 13 Ocak, Skating on Thin Ice: What deposit insurance scheme for Europe?, CEPS, http://www.ceps.be

• 13 Ocak, The economy in 2011, EPC, http://www.epc.eu

• 26 Ocak, Voting Behaviour in the European Parliament: How MEPs Vote after Lisbon, CEPS, http://www.ceps.be

• 27 Ocak, Skills for growth and Well-Being in Europe: is the Europe 2020 plan on the right path? , EPC, http://www.epc.eu

HAZIRLAYANLAR :

Dilek İştar Ateş – Gamze Erdem Türkelli

bxloffice@tusiad.org  
www.tusiad.org  




Dr Bahadir Kaleagasi  

International Coordinator
TUSIAD - Turkish Industry & Business Association  
 
BRUSSELS :  
Representation to the EU and BUSINESSEUROPE  
(The Confederation of European Business)  
 
T: +32 2 7364047      twitter.com/kaleagasi  
 
kaleagasi@tusiad.org          www.tusiad.org   

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.