Haberin yayım tarihi
2010-02-16
Haberin bulunduğu kategoriler

Brüksel'de Bir Hafta..Tusiad Raporu..

BU SAYIDA:

AB - TÜRKİYE
AB- ABD
AB - UKRAYNA
AB KOMİSYONU
EKONOMİ
AVRUPA YATIRIM BANKASI
 
AB - Türkiye

 
- Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu, Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten (Hollanda/Hıristiyan Demokrat) tarafından hazırlanan Türkiye Raporu'nu oy çokluğuyla kabul etti. Kabul edilen raporda, Kıbrıs'ta devam eden müzakerelere destek olmak amacıyla Türk askerinin derhal adadan çekilmesi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 550 sayılı kararı uyarınca Maraş'ın Rumlara verilmesi gibi istekler de yer alıyor.
 
Türkiye'yi Kıbrıs'ta Birleşmiş Milletler gözetiminde kapsamlı çözüm müzakerelerini desteklemeye davet eden ifade, rapora yapılması kabul edilen bir değişiklik önerisi ile ilgili tüm tarafları kapsayacak şekilde değiştirildi.

Genel kurulda İspanyol Dönem Başkanlığı ve AB Komisyonu adına da konuşmalar yapıldı.

İspanya'nın AB İşleri'nden sorumlu bakanı Diego Lopez Garrido Türkiye ile müzakerelerde kritik bir noktaya gelindiğinin altını çizerek, basın, sendika ve din özgürlüklerinin yanı sıra, azınlık, kadın ve çocuk hakları konusunda yeni adımlara ihtiyaç olduğunu ifade etti.

AB Komisyonu adına konuşan yeni AB Genişlemeden sorumlu Komiseri Stefan Füle, Kopenhag kriterlerinin müzakere edilemeyeceğini, temel hak ve özgürlüklere tam bağlılığın önemli olduğunu, ancak buna paralel olarak da AB'nin saygınlığı açısından aday ülkelerle müzakere sürecinin dürüst olması gerektiğini hatırlattı. Füle Türkiye'deki reform sürecinin desteklenmesi gerektiğinisavundu.

Raporda yer alan bazı noktalar:

• TBMM'nin 15-18 yaş arasındaki çocukların çocuk mahkemeleri dışında yargılanmasını önlemek üzere gerekli değişikliği yapması beklenmektedir.

• İç özgürlüğünün güvence altına alınması gereklidir. Türk hükümetinin dini azınlıklarla diyalog kurma çabaları gibi olumlu adımlar yasal çerçevede yapılacak daha somut reformlarla güçlendirilmelidir.

• Dernekler yasasının uygulamaya konulması olumlu bir gelişmedir. Ancak dini azınlıkların mülkiyet haklarıyla ilgili sorunlar, yasa değişikliğinde yerin bulamamıştır.

• Cem evlerinin Alevilerin ibadethanesi olarak tanınmasındaki zorluklar ve okullarda zorunlu din eğitimi konuları çözüme kavuşturulmalıdır.

• Askerin politika ve dış politika konularında sürekli olarak açıklamalar yapması düşündürücüdür. Demokratik bir toplumda ordu sivil denetimi altında olmalıdır.

• TBMM ayrım olmaksızın tüm parlamento üyelerinin siyasi görüşlerini açıklama özgürlüğüne sahip olmasını güvence altına almalıdır.

• Bozcaada ve Gökçeda'daki Rum azınlığın 2008 yılı Türkiye raporunda yer alan mülkiyet hakkı ve eğitim sorunları çözüme kavuşturulmamıştır. Bu adaların iki kültürlülük özelliği korunmalıdır.

• Askerlik görevini "vicdanen reddetme" hakkı sağlanmalıdır. AİHM'nin 2006 kararı yönünde yasal değişiklik yapılmalıdır.

• Basın özgürlüğü konusundaki sorunlar devam etmektedir.

• İşkenceye sıfır tolerans politikası güçlendirilmelidir.

• Cinsiyet eşitliğini sağlama konusundaki çabalar artırılmalıdır.

• Türk hükümeti yolsuzluğun önlenmesi konusunda daha fazla çaba göstermelidir.

• Kişilerin cinsel tercihleri nedeniyle ayrımcılık yapılması önlenmeli, bunun için de sebebi ne olursa olsun ayrımcılığın önlenmesine yönelik yasal değişiklikler yapılmalıdır. Türk hükümeti ayrımcılığın önlenmesi ve insan hakları konusunda kamuoyunun bilinçlendirmeye yönelik çalışmaları yapmalıdır.

• Ek Protokol dördüncü senedir uygulamaya konulmamıştır.

• Türkiye Kıbrıs sorununun kapsamlı bir şekilde çözümü için çaba sarf etmelidir.

• Türk hükümeti Kıbrıs'ta devam eden müzakerelere destek olmalı ve Kıbrıs sorununun iki toplumlu ve iki merkezli bir federasyon şeklinde kapsamlı bir çözüme kavuşturulmasına katkıda bulunmalıdır. Ayrıca adada bulunan Türk askeri müzakerelerin sürmesi için uygun zemini yaratmak üzere geri çekilmelidir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 550 sayılı kararı uyarınca Maraş Rumlara verilmelidir.

• Türk hükümeti Doğu Akdeniz'de petrol arayan Rum gemilerini engellemekten vazgeçmelidir.

• TBMM ve Ermenistan parlamentosu iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik protokolü zaman geçirmeksizin onaylamalıdır.

• Kıbrıs sorununun çözümünün Doğu Akdeniz'e barış, istikrar ve refah getireceğine ve ABNATO arasındaki işbirliğinin hızlı bir şekilde hızlanmasını sağlayacağına inanılmaktadır.

AB- ABD

- Avrupa Parlamentosu ABD ile 27 AB üye ülkesi arasında daha önceden imzalanan ve terörle mücadele kapsamında SWIFT ağı sayesinde ABD'ye AB vatandaşlarının banka hesap bilgilerine ulaşma olanağı sağlayan geçici mutabakatı 11 Şubat günü yapılan oylamayla reddetti. AP'deki Liberaller, Yeşiller ve Sosyalistler özellikle AB vatandaşlarının mahremiyeti, anlaşmanın ölçülülüğü ve karşılıklılığı konularındaki kaygılarını dile getirmişlerdi.

AP üyeleri terörle mücadele kapsamında ABD ile mali bilgi paylaşımı konusunda yeni bir uzun vadeli mutabakat yapılması gereğine dikkat çekerken, bu mutabakatın Lizbon Antlaşması koşullarına, özellikle de Temel Haklar Şartı'na, uygun olması gerektiğinin altını çizdiler. AB Komisyonu, 10 Şubat'ta AP Başkanı Jerzy Buzek'e bir mektup göndererek, Komisyon'un ABD ile yapılacak uzun vadeli bir anlaşma için gelecek haftalarda taslak müzakere ilkeleri kabul edeceğini bildirmiş, bu ilkelerin AP'nin ve AB Konseyi'nin kaygılarını dikkate alarak, mahremiyet ve bilgi güvenliğine en üst seviyede özen gösterilmesini sağlayacağını belirtmişti.

AB ve ABD, terörle mücadele amaçlı mali bilgi paylaşımını halihazırda bilgi değişimine AB üye ülkelerinin ulusal hukuk kuralları çerçevesinde izin veren İkili Hukuki Yardımlaşma anlaşmaları aracılığıyla yapılıyor.

- ABD yönetimi basın sözcüsü Philip J. Crowley Başkan Obama'nın Madrid'de yapılacak olan ABABD zirvesine katılmama kararını almasındaki sebeplerden birinin Lizbon Antlaşması'nın yarattığı "karmaşa" olduğunu bildirdi. Crowley ABD Başkanı'nın kim ile görüşeceğinin tam olarak belli olmadığını, şimdiye kadar AB'nin altı ayda bir dönüşümlü olarak değişen Başkanlıklar döneminde gerçekleştirilen ABD-AB zirvelerinin sorunsuz bir şekilde gerçekleştiğini ancak, yeni yapı altında hem dönüşümlü AB Dönem Başkanlığı'nın hem de AB Konseyi Başkanı'nın olduğunu, bunlara ek olarak bir de AB Komisyonu Başkanı olmasının karışıklık yarattığını söyledi.

AB - Ukrayna

- AB Dış İlişkiler ve Savunma Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Catherine Ashton, Ukrayna'da ilk turu 17 Ocak ve ikinci turu 7 Şubat'ta gerçekleşen başkanlık seçimlerine ilişkin yaptığı açıklamada seçimlerin tamamlanmasından ve AGİT önderliğinde görev yapan Uluslararası Seçim Gözlem Heyeti'nin seçimler ile ilgili sunduğu olumlu görüşten memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

Seçimlerin genel olarak sakin bir havada geçmesinin, basın yayın organlarında özgürce seçim kampanyaları yapılmasının ve Ukrayna halkına gerçek anlamda bir seçme hakkı tanınmasının Ukrayna'nın demokratikleşme sürecinde önemli mihenk taşları olduğunu belirten Ashton, Ukrayna halkını demokrasiye olan inancını yüksek sandığa gitme oranı aracılığıyla sergilemiş olmasından ötürü kutladı. Ashton AB'nin Ukrayna ile ilişkilerini derinleştirmek ve ülkedeki reform sürecine katkıda bulunmaya devam etmek arzusunu yineledi ve Ukrayna'nın yeni Cumhurbaşkanı ile çalışmayı heyecanla beklediğini ekledi. 

AB Komisyonu

- Jose Manuel Barroso başkanlığındaki yeni AB Komisyonu 9 Şubat 2010 Salı günü Strasbourg'da yapılan oylamayla 488'e 137 ret ve 72 çekimser oyla Avrupa Parlamentosu'ndan güvenoyu aldı. Oylama sonrasında AP Başkanı Jerzy Buzek, Barroso başkanlığında görev yapacak yeni AB Komsiyonu üyelerini tebrik etti.

[ZpicL:14741]Buzek, AP'nin gerçek bir yasama ortağı olarak tarihinde ilk kez AB Komisyonu'nu göreve getirdiğine dikkat çekerek, bunun AB kurumları için yeni bir çalışma düzeninin başlangıcı olduğuna değindi.

Yeni AB Komisyonu'nun güvenoyu alması tartışmalı Bulgar aday Rumyana Jeleva nedeniyle sıkıntıya girmiş, mal beyanında usulsüzlük yaptığı ve eşinin mafyayla bağlantılı olduğu iddiaları nedeniyle Sosyalistler ve Liberaller'in tepkisini çeken Jeleva'nın yerine bir diğer Bulgar siyasetçi Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Kristalina Georgieva aday gösterilmişti.

9 Şubat'taki oylama öncesinde AP'de gerçekleştirilen oturumda AB Komisyonu, sol grup olmak üzere sert eleştirilere de maruz kaldı.

Yeşiller Parlamento Grup Başkanı Daniel Cohn- Bendit, yeni komisyon üyelerini "yetersiz" olarak nitelendirerek, yeni Komisyon'un vizyon ve kararlılıktan yoksun olduğunu söyledi. Diğer sol gruplar daBarroso'nun AB Komisyon Başkanı olarak neo-liberal duruş sergilediğini söyleyerek, bu duruşu eleştirdiler.

Oturumda çeşitli gruplar tarafından dile getirilen beklentiler arasında Barroso ve yeni AB Komisyonu'nun yönetiminde AB'nin siyasi ve ekonomik olarak öncü bir uluslararası rol üstlenmesi ve AB'deki iç reform sürecinin devam ettirilmesi gibi konular yer alıyor.

Eleştirilere rağmen güvenoyu alan ve 27 üye ülkenin her birinden bir komiserin yer aldığı Barroso Başkanlığındaki yeni AB Komisyonu 31 Ekim 2014 tarihine kadar görevde kalacak. Barroso başkanlığındaki bir önceki Komisyon Kasım 2004 tarihinde 449'a karşı 149 ret ve 82 çekimser oyla göreve başlamıştı. 

Ekonomi

- Avrupa Birliği ülkeleri başbakan ve devlet başkanları 11 Şubat'ta AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy'un liderliğinde AB'nin gelecek ekonomik planlarını tartışmak üzere olağanüstü olarak toplandı. Gayrı resmi olarak yapılan toplantıda öncelikli olarak Yunanistan'daki ekonomik durum ele alındı. Zirve, Konsey Başkanı Van Rompuy tarafından toplanan ilk zirve olma özelliği taşıyor.

Toplantının ardından yapılan açıklamada bütün Euro Alanı üyelerinin daha önceden kabul edilmiş kurallar çerçevesinde makul ulusal politikalar uygulaması gerektiği ve Euro Alanı'nın ekonomik ve mali istikrarı için ortak sorumluluk taşıdıklarına dikkat çekildi.

Açıklamada, üye ülkelerin, Yunan hükümetinin gösterdiği kararlılık ve uygulayacağı önlemlerle sonraki yıllar için benimsediği iddialı hedefleri desteklediği belirtildi. Açıklamada Yunan hükümetinin öngördüğü programı kararlılıkla ve disiplin içerisinde uygulayarak 2010 yılında bütçe açığını %4 oranında azaltması istendi.

Zirvede alınan kararlara göre Ekonomik ve mali İşler Bakanlar Konseyi 16 Şubat tarihli toplantıda AB Komisyonu'nun önerisi ve Yunanistan'ın açıklamış olduğu ek tedbirler doğrultusunda Yunanistan'a tavsiyelerde bulunacak. AB Komisyonu da Avrupa Merkez Bankası ile iletişim içerisinde, bu önerilerin uygulanışını yakından takip edecek. Gerekli olması halinde ise Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) tecrübesinden faydalanılarak ek tedbirlere başvurulabilecek.

Yunan hükümeti AB'den herhangi bir mali yardım talebinde bulunmuyor.

- AB Komisyonu Romanya'nın bütçe açığını azaltmak için gereken önlemleri aldığını kaydetti ve 2009 yılındaki ekonomik durgunluğun beklenenden daha büyük olması nedeniyle Romanya'ya bütçe açığını GSYİH'sinin %3'ü seviyesine düşürmek için bir yıllık ek süre tanınmasını talep etti. 2009 yılı Temmuz ayında AB Konseyi, Romanya'nın bütçe açığı seviyesinin GSYİH'nin %3 seviyesini aşması nedeniyle AB Komisyonu önerisi üzerine aşırı bütçe açığı işlemi başlatmayı kabul etmiş ve 2011 tarihine kadar Romanya hükümetinin bir dizi önlem alarak bütçe açığını azaltmasını istemişti.

Ekonomi ve mali işlerden sorumlu Komiser Joaquin Almunia, Komisyon'un önerilerini yaptığı tarihten bu yana yaşanan olumsuz ekonomik gelişmeler nedeniyle Romanya'nın yapmış olduğu çalışmaların yeterince sonuç vermediğini, bu nedenle bütçe açığını düzeltmesi için verilen sürenin 2012'ye uzatıldığını bildirdi.

Romanya hükümeti 2009 yılında Komisyon önerileri doğrultusunda, bütçe harcamaları ve maaş ödemeleri alanlarında kısıntıya gitmiş ve orta vadeli zorunlu mali tedbirler içeren Mali Sorumluluk Yasası'nı parlamentoya sunmuştu. Ülke buna rağmen küresel kriz sonucu ihracatında yaşanan düşüşler ve iç talepteki azalma nedeniyle 2009 yılında %7 civarında bir küçülme yaşamıştı. 2009 yılı sonu bütçe açığının %7,9'a ulaşmış olduğu tahmin edilirken, 2010 bütçe açığı hedefi %5,9 olarak görünüyor.

- Aralık 2009'da sanayi üretimi Kasım ayına göre Euro Alanı'nda (EA16) %1,7, AB27'de ise %1,9'luk düşüş sergiledi. Kasım ayında ise üretim sırasıyla %1,4 ve %0,9 oranında artmıştı. Ara malların üretimi Euro Alanı'nda %2,4, AB27'de ise %2,6 oranında azaldı. Dayanıklı tüketim malların üretimi Euro Alanı'nda %0,7 ve AB27 'de %0,4 oranında arttı.

Sermaye mallarında ise sırasıyla %1,6 ve %2,4lük azalma olurken enerji üretimi %2,1 ve %1,3 oranında arttı. Dayanıksız tüketim mallarının üretimi Euro Alanı'nda %1,0, AB27'de ise %0,3 oranında arttı.

Üye ülkeler arasında en fazla düşüşler Danimarka (%5,2), İrlanda ve Letonya (iki ülkede de %4,2), Polonya (%2,8) ve Almanya'da (%2,6) görülürken, en yüksek artışlar Litvanya (%2,3), Portekiz (%0,7), İngiltere (% 0,6) ve İspanya'da (%0,5) kaydedildi.

Aralık 2009'da bir yıl öncesine göre sermaye mallarının üretimi Euro Alanı'nda %13,5 ve AB27 genelinde %11,4 düştü. Yıllık karşılaştırmada dayanıklı tüketim mallarının üretimi Euro Alanı'nda %6,7 ve AB27'de %3,7 oranında düşerken, enerji üretimi sırasıyla %3,4 ve %4,5 azaldı. Ara malların üretimi ise yine sırasıyla %0,3 ve %1,1 oranında düştü. Dayanıklı tüketim mallarında ise Euro Alanı'nda %1,0 artış kaydedilirken, AB27 genelinde %0,4'lük düşüş görüldü.

Avrupa Yatırım Bankası

- AB'nin uzun vadeli kredi sağlayan kuruluşu Avrupa Yatırım Bankası (AYB), Nijerya'da özel sektör ve kamu-özel sektör işbirliği ile gerçekleştirilecek altyapı projelerine kaynak sağlanması için Afrika'ya şimdiye kadar verdiği en büyük kredi tutarı olan 240 milyon € ayırdı.

Nijerya'ya sağlanan kaynak aynı zamanda AYB'nin tek seferde yaptığı en büyük yatırım miktarı olma özelliği taşıyor.

AYB krediyi vermek için Nijerya'da güçlü maddi konumda bulunan ve uluslararası yönetim, saydamlık, risk yönetimi konularında önemli adımlar atmış olan FirstBank of Nigeria, Guaranty Trust Bank ve Stanbic IBTC bankalarını seçti. Bankalar, kendilerine AYB tarafından sağlanan kaynağı altyapı projelerinde kullanılmak üzere kredi olarak verecek.

Nijerya'daki projelere ayrılan kaynak, ülkede iktisadi kalkınma, özel sektör gelişimi ve rekabetçi bir iş ortamı sağlanmasına destek vermek amacıyla kullanılacak. Bu çerçevede enerji, ulaşım ve haberleşme sektörleriyle birlikte bunlarla ilişkili olan imalat sektörlerinde projeler gerçekleştirilebileceği belirtiliyor.

B R Ü K S E L ' D E  G E L E C E K  A Y

AB Kurumları

• 22-23 Şubat, Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi
• 22 Şubat, Balıkçılık Bakanlar Konseyi
• 25-26 Şubat, Adalet ve İçişleri Konseyi
• 1-2 Mart, Rekabet Konseyi
• 8-9 Mart, İstihdam ve Sosyal İşler Konseyi
• 8 Mart, AB-Fas Zirvesi
• 11-12 Mart, Ulaşım, Haberleşme ve Enerji Konseyi

Konferanslar

• 22 Şubat, "Monitoring the EU's Central Asia Strategy", CEPS, www.ceps.be  

• 22 Şubat, "Security & stability on the South Caucasus – the Turkey-Armenia-Azerbaijan triangle", EPC, www.epc.eu  

• 3 Mart, "After Copenhagen: what next for EU environment policy?", EPC, www.epc.eu

• 4 Mart, "Open Trade vs. Protectionism: Developments in Trade Policy since 1995", CEPS, www.ceps.be  

• 16 Mart, "Europe's Muslim Women: under cover or under pressure?", EPC, www.epc.eu

• 22 Mart, "The Political Future of Afghanistan", CEPS, www.ceps.be 
 
HAZIRLAYANLAR :

Dilek İştar Ateş – Gamze Erdem Türkelli

bxloffice@tusiad.org  
www.tusiad.org



 

Dr Bahadir Kaleagasi  
International Coordinator  
TUSIAD - Turkish Industry & Business Association  
 
BRUSSELS :  
Representation to the EU and BUSINESSEUROPE  
(The Confederation of European Business)  
T: +32 2 7364047      twitter.com/kaleagasi  
kaleagasi@tusiad.org   www.tusiad.org  

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.