Haberin yayım tarihi
2013-02-19
Haberin bulunduğu kategoriler

Burjuvazi ve Kentli Demokrasi

BURJUVAZİVE KENTLİ DEMOKRASİ

Bahadır Kaleağası - Radikal, 13.II.2013
LINK ► http://bit.ly/X4fqm5 

Özel sektör, sivil toplum, burjuvazi ve demokrasi gibi kavramlar kamuoyunda karmaşık algılar yaratıyor. Üzerlerine kolaylıkla sistematik yanlış bilgilendirmeler inşa ediliyor. Bu konularda bilimsel literatür Aristotales’den Marx’a, Keynes’den, Hobsbawn, Schumpeter, Attali ve Acemoğlu’na geniş ve değişken bir yelpazeye yayılmaktadır. Kültürel dilde de Molière’in tiyatro karakterlerinden Thomas Mann’ın romanlarına, Luis Buñel’in filmlerinden, Orhan Pamuk’un yorumlarına bu kavramsal evrim çok yönlü ve çeşitli algılama boyutlarında ifadeler buluyor.

Bu derinlikte bir analize girmeden, bazı kavramların milattan sonra 2013 yılındaki yalın içeriklerini Türkiye süzgecinde özetlemek, teorik berraklık açısından yararlı olabilir.

Burjuvazi kavramları

Aynı anlama gelmeyebilen birçok kullanıma sahip “burjuva” sözcüğü: kentsoylular. Orta sınıf. Elit tabaka. Zenginler. Sermayedarlar… Hegel’in “bürgerliche Gesselschaft” olarak tanımladığı kentliler toplumunun, sahip olduğu vergi mükellefi konumunu oy hakkına çevirme talebi. Günümüzde vergi mükellefi-siyaset ilişkisi.

Sözcüğün kökeninde kent var: “burg”. İlk anlamı ile etrafı surlarla çevrili yerleşim alanı. Tarla ve şato dışında gelişen bir yaşam alanı. Avrupa’da Orta Çağ düzeni sona ererken tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylüler, Kilise (ruhban sınıfı) ve soylular (aristokrasi) var. Paralı askerler, esnaf ve küçük tüccar bu sisteme hizmet eden ara katmanlar. Bugün Avrupa bazı dillerde belediye başkanı için kentin hâkimi anlamında “burgmeister” unvanı geçerlidir.

Yeni Çağ’a geçiş Avrupa’da eşzamanlı bir dizi yapısal değişim ile başlıyor:

•  Bizans’ın tasfiyesi ile Batı’ya kayan kadim Grek ve Roma kültürel birikimi, Osmanlı denetimindeki topraklara alternatif ticaret yolları arayışı ile tetiklenen coğrafi keşifler ve zenginlik kaynakları, sanatta yeniden doğuş, “Aydınlanma” hareketi ile derin bir entelektüel yenilenme, bireysel özgürlükler ve Kilise’den bağımsız, kutsal kaynaklara bağlı olmayan bir laik siyasal meşruiyet arayışı ve sonunda sanayi devriminin ilk evreleri…

•  Bir burjuva projesi olarak Fransız Devrimi; İngiltere’de aristokrasi ile burjuvazinin uzlaşması ve ekonomik ortaklığı gelişen uzlaşmaya dayalı demokratik evrim; Prusya’da aristokrasi, sanayi ve askeri gücün aynı sosyal çemberde yoğunlaştığı otoriter model; ABD’de eski sömürgeci İngiltere’ye karşı verilen mücadele doğrultusunda bireysel özgürlük duyarcılılığın devleti sınırlandırdığı farklı bir deneyim...

•  Yükselen ticaret ve sanayi burjuvazisi, kentsoylular. Atölyeler, fabrikalar, yeni icatlar, tekstil tezgâhları, buhar makinası, demiryolları, mekanikleşen tarım, sanayide yeni istihdam alanları, kırsal alandan kentlere göç, Kilise etkisinden uzaklaşan köylüler...

•  Aristokrasinin güç kaybı, işçi sınıfının siyasal hareketlenmesi, doktrinlerin partileşmesi, mutlakıyetten meşrutiyet veya cumhuriyetlere dönüşüm... Ulus devlet, milli ordu, milli eğitim ve bürokrasi... Vergi mükellefleri ve eğitimli kesimlerin kendi oylarıyla seçilerek Kralı denetleyecek bir meclis talepleri, “bir insan, bir oy” mücadelesi. En nihayet ancak 20. yüzyılda kadınlara oy hakkıyla demokrasi aşamasını nispeten hak edecek köklü bir evrim...

Marks burjuvaziyi sermaye sahibi (kapitalist) ve ekonomik üretimi yöneten sınıf olarak tanımlar. Aslında aristokrat ve ruhban olmayan kentli sınıfa atıfta bulunan çok daha geniş bir anlamı var bu sözcüğün. Günümüzde ise, geçimi resmi kaynaklara dayanmayan, devletin kamu yönetimi sektörü dışında iş yaşamı olan ve geliri orta sınıftan en üst seviyelere uzanan kentliler burjuvaziyi oluşturuyor. Gelir seviyeleri ve tüketim tarzlarına göre değişik dereceleri olan, demokratik dünyanın en geniş sosyal grubu söz konusu.

Özel sektör ve siyaset

21. yüzyıl ekonomisinde, 19. yüzyılın sermayedar ve işçi sınıfı ayrımına dayalı kutuplaşmaları da farklılaştı. Şirketlerin sermaye yapıları, halka açılımları, finansal holdingler, kurumsal yönetim dereceleri ve bireylerin çeşitli kişisel yatırımları ve üst düzey şirket yönetimlerinin üretilen artı değere dayalı gelirleri gibi etkenler çok daha çoğulcu bir kapitalizme dönüştü.

Girişimcileri, hisse sahipleri, yöneticileri ve çalışanları ve hatta tedarikçileri, müşterileri ve tüketicileri ile, devletlerin uyguladığı siyasetlerden birçok alanda etkilenen geniş bir “özel sektör” kavramı oluştu. Her sosyolojik olgu gibi evrim halinde; sınırları, iç katmanları ve çelişkileri değişken bir özel sektör.

Çoğulcu yapısı iyice güçlenen günümüz demokrasilerinde sivil toplum kuruluşları, sosyo-ekonomik temsil kurumları, özel sektör ve akademik etkinlikler için öncelik “politika ile değil, somut politikalarla uğraşmak” olduğu zaman ortaya daha etkili bir artı değer çıkıyor. Aradaki fark Türkçede yeterince bariz değil; İngilizcede “politics” ve “policy” kavramları ile daha iyi açıklanıyor.

•  Siyaset/politika: Partiler ve siyasetçilerle ilgili partizan politika. Siyasal partiler içi ve arası ilişkilere, seçim propagandalarına ve kişilere odaklı bir politika tartışması.

•  Siyasetler/politikalar: Toplumu ileriye götürecek karar ve uygulamalar odaklı bir yaklaşım. Politikalar sorunların teşhisi ve çözümüne, atılımlara, bunlar için gerekli yasal, ekonomik ve toplumsal girişimlere, eylem planlarına, uygulama takvimlerine, finansman kaynaklarına ve iletişim araçlarına yönelik.

Özel sektör “kendi işine bakmalıdır”.  Dolayısı ile, özel sektör temsil kurumları münhasıran ulusal ekonominin küresel rekabet gücü için çalışır.

Bu hedeflere yönelik olarak hangi konu gündeme geliyorsa, özel sektörün gündemindeki önemi meşrudur: kur politikası, bölgesel kalkınma, vergi mevzuatı, eğitim reformu, kadın hakları, teknolojik yenilikçilik, yargı reformu, insan hakları, AB ile müzakereler, iklim değişikliği, … Tüm yurttaşlar için olduğu gibi, burjuva olmanın, kentli, eğitimli, orta ve üstü gelir sahibi olmanın, yurtsever olmanın doğası ekonomiyi, toplumsal kalkınmayı, demokrasiyi, adaleti ve özgürlükleri savunmayı gerekli kılıyor.

Dr Bahadir Kaleagasi

BRUSSELS :

TUSIAD Representation to

the EU and BUSINESSEUROPE

(The Confederation of European Business)

T: +32 2 7364047      twitter.com/kaleagasi

kaleagasi@tusiad.org    www.kaleagasi.net

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.