Haberin yayım tarihi
2007-11-17
Haberin bulunduğu kategoriler

Avrupa Birliği'nin başkenti çatırdıyor.

Belçikalılar, parçalanmanın eşiğinde 'milli değerlere' sarıldı. Kırmızı-sarı-siyah renklere boyanan Brüksel, adeta bayram yerine döndü.
 
Yönetim modeliyle bir dönem Kıbrıs sorununa çözüm olarak sunulan Belçika zor günler geçiriyor. Başta İskoçya ve İspanya'nın Bask bölgesi olmak üzere Avrupa'nın değişik ülkelerindeki ayrılıkçı akımların yakından takip ettiği ülke, 10 Haziran'da seçime gitti.
Ancak sandığın üzerinden beş ay geçmesine rağmen hâlâ hükümet kurulamadı.
 
Ayrılıkçı Flaman partilerin iştahını kabartan hükümetsizlik, dünyanın en büyük bütünleşme projesinin başkenti Brüksel için de ironik bir durum ortaya çıkardı. Avrupa, birleşme ve genişleme sürecindeyken, AB'nin başkentine ev sahipliği yapan ülke bölünme sancıları yaşıyor.
 
'Belçika bölündü, bölünüyor' tartışmaları bırakın mahalli basını dünyanın önde gelen medya kuruluşlarınca yakın takibe alındı. Belçika'daki siyasî krizi en iyi özetleyen ise Dışişleri Bakanı Karel de Gucht: "Hangi karı-koca elli yıl bu şekilde didiştikleri halde bir birlikteli-ği yürütebilmiştir?"
 
İki toplumlu Belçika, tarihinin en gergin ve uzun hükümet oluşturma çalışmalarına sahne olurken parçalanmanın eşiğine geldiği şu günlerde, Kralı II. Albert siyasi tansiyonu düşürmek için ikinci kez devreye girmek zorunda kaldı. 10 Haziran genel seçimlerinden zaferle çıkan ve hükümeti kurmakla vazifelendirilen Flaman Hıristiyan Demokratların başbakan adayı Yves Leterme'yi sarayında kabul eden kral, 'ülkenin geleceği için' Leterme'den bir an önce koalisyon hükümetini oluşturmasını istedi. Belçika Kralı'nın siyasi krizlere müdahale etmesi sık karşılaşılan bir durum değil.
 
Flaman ve Valon Hıristiyan Demokratlarla Liberallerin oluşturacağı dörtlü federal koalisyon hükümeti müzakerelerini tıkayan iki büyük sorun var. 1970 yılından itibaren yapılan çeşitli devlet reformları ile Valon ve Flaman toplumları dil sınırı ile ikiye ayrılırken sadece Flaman sınırlarında kalan Brüksel-Halle-Vilvoorde (BHV) seçim bölgesinde her iki toplum farklı siyasi partilere oy kullanabiliyor. Yüksek Seçim Kurulu ise bunun adaletli olmadığına ve bir an önce bu seçim bölgesinin de dile göre ayrıştırılmasından yana karar verdi. Flaman partiler seçim kampanyasında BHV meselesini halledecekleri sözü verirken, Valonlar BHV'nın ayrıştırılmasının ülkenin parçalanmasına sebep olacağından endişe ediyor.
 
Tarafların üzerinde anlaşamadığı bir diğer nokta ise kapsamlı devlet reformu. Kapsamlı devlet reformu için parlamentonun üçte iki çoğunluğu gerekirken, kral aşırı sağ eğilimli partileri dışarıda bırakarak ülkedeki tüm diğer parti başkanları ile görüşerek muhalefet liderlerinden devlet reformu için destek istedi. Burada özellikle 20 yıldır hükümette olmasına karşın bu seçimlerde muhalefete düşen sosyalistlerin nasıl bir tavır takınacakları çok önemli. Valonlar devletin daha fazla tadil edilmesinin bölünmeyle eşit olduğunu düşünüyor ve Flamanların "devlet reformu" dedikleri hamlenin iyi gizlenmiş ülkeyi parçalama teşebbüsü olduğuna inanıyor. Flamanlar ise ülke zenginliğinin büyük bir kısmını ürettiklerini, buna karşılık devlet idaresinde kendi lehlerine düzenlemeler yapılmasını talep ediyor. Bu ciddi krizi besleyen bir de siyasi figür var. Seçimlerde 800 bin tercihli oy alarak zafer kazanan Flaman Hıristiyan Demokrat Lider Yves Leterme'nin Valonları aşağılayan sözleri gerginliği daha da derinleştirdi. Leterme, Kral I. Leopold'un tahta çıkışının kutlandığı milli bayramı anayasa bayramıyla karıştırmış, Belçika'nın milli marşı yerine de Fransa milli marşını okuyunca ülke genelinde büyük tepkilere sebep olmuştu. Yapılan anketlerde Valon kamuoyu, "bütün Belçikalıların başbakanı" olması gereken Leterme'yi başbakan olarak görmek istemediklerini ortaya koyuyor.
 
Tarihte İspanyol, Alman ve Fransız devletlerinin denetimine giren Belçika, 1831'de bağımsız devlet statüsüne kavuştu. 4 Haziran 1831'de krallık haline gelen Belçika, Afrika'da sömürgecilik hareketlerinde de bulundu. Ülkenin Ruanda, Burundi ve eski adı Zaire olan Kongo Demokratik Cumhuriyeti gibi ülkelerle sömürge dönemlerinden kalan bağları bulunuyor. Sömürgelerinden en son Kongo, 3 Haziran 1960'ta bağımsızlığını kazandı. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya tarafından işgal edilen Belçika, son 50 yılda hem ekonomisinde hızlı bir atılım yaptı hem de liberal Avrupa demokrasileri için bir model ülke oldu. Başkent Brüksel de Avrupa Birliği ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü NATO'nun merkezi olarak dünya siyasetinin önemli merkezlerinden biri oldu.
 
Belçikalılar, aylar süren hükümet kurma çalışmalarına alışkın
Beş aydan fazla süredir bir türlü başarılı olamayan Yves Leterme, Belçika tarihine en uzun hükümet kurma müzakerelerini gerçekleştiren isim olarak geçmeyi hak etti. Peki Belçika'da başka kimler başbakan olabilmek için 'ter dökmek' zorunda kalmış?
 
Martens VIII (1988-1991): 148 gün
Bir önceki rekor kendi başbakanlığında altı hükümet kurmuş olan Wilfried Martens'in 1988 yılındaki genel seçimlerden sonraki zorlu koalisyon hükümet müzakereleriydi. Hıristiyan Demokratların büyük ortaklığında sosyalist ve milliyetçilerle kurulan koalisyon için 148 günlük zorlu mücadele gerekti. Devlet reformunun yine kriz konusu olarak masada duran müzakerelerde Belçika siyasi literatürüne geçen 'Sir, bana yüz gün verin' sözü Jean-Luc Dehaene tarafından krala ifade edilmişti.
 
Martens I (1979-1980): 107 gün

17 Aralık 1978 genel seçimlerinde seçmen hükümet kurmayı kolaylaştıracak bir tercih yapmamıştı. Yüz günden fazla Flaman Hıristiyan Demokratların öncülüğünde devlet reformları tartışılırken, hükümet programındaki diğer konu başlıkları üzerinde sadece üç günde uzlaşılarak koalisyon 107. gününde ancak kurulabildi.
 
Dehaene I (1992-1995): 104 gün
24 Kasım 1991 tarihi Belçika'da aşırı sağın ezici çoğunlukla seçimlerden çıkmasından ötürü 'Kara Pazar' olarak anılırken, seçimlerin büyük mağlubu Hıristiyan Demokratlar oldu. Liberallerden Guy Verhofstadt'ın hükümet kurma denemeleri başarısızlıkla neticelenince bu görev 'acil durum hükümeti'ni kurmak için Hıristiyan Demokratların güçlü ismi Jean-Luc Dehaene'ye verildi. Dehaene sosyalistlerle hükümeti oluştururken, devlet reformu ve kamu tasarrufu dahil birçok köklü reforma imza attığı koalisyonu kurmak için 104 gün uğraştı.
 
Siyasi krizin 100. gününde Belçika satılığa çıkarıldı
Siyasi krizin 100. gününde açık artırma sitelerinden eBay'da, Belçika 1 Euro'dan satılığa çıkarıldı. İlana gelen 26 teklif neticesinde 10 milyon Euro'ya kadar yükselen Belçika'yı satışa çıkaran ise bir türlü aşılamayan siyasi krize dikkat çekmek isteyen Gerrit Six adlı eski bir gazeteci. Belçika'nın istendiğinde tek parça olarak ya da Brüksel, Flaman ve Valon bölgeleri olmak üzere üç parça halinde satışını öngören çılgın Belçikalının ilanı gelen tepkiler neticesinde kısa süre sonra internet sayfasından geri çekildi.
 
Avrupa Birliği, ev sahibi Belçikalılara tepkili: Yapmayın, ayıp oluyor!
Belçika'nın bölünme tartışmalarını en yakından takip eden kurumların başında Avrupa Birliği geliyor. AB'nin başkentine ev sahipliği yapan Belçika'nın parçalanması aslında en fazla AB rüyasına zarar verecek. "Bütün Avrupa'yı birleştiren AB kendi evini koruyamadı" ithamlarına maruz kalmamak için Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso geçtiğimiz ay tartışmaya gecikmeli de olsa katıldı.
 
Belçika basınına konuşan Barroso, Flaman, Valon ve Brüksel bölgelerinin birliğinden yana tavır alınmadığı takdirde kendi içlerinde tezada düşeceklerini, çünkü Komisyon olarak her platformda AB'nin bütünlüğü için mücadele ettiklerini kaydetti.
 
"Belçika'daki Flaman, Valon ve Brüksel bölgesi arasındaki birliğin muhafaza edilmesini ümit ediyorum. Bu başta Avrupa Birliği olmak üzere birçok kesim için çok önemli. Komisyon olarak biz her zaman AB'nin bütünlüğünü savunuyoruz. Belçika için aynı şeyi istemiyor olursak bu, kendi içimizde tezada düşmemiz anlamına gelir. Belçika, AB'nin kurulmasında önayak olmuş ülkelerinden birisi. AB'nin başkentini de içinde barındırıyor. Belçika bununla gurur duymalı." diyen Barroso'nun ne kadar etkili olduğu ölçülebilmiş değil.
 
Valonlar Fransa'ya sıcak Flamanlar ise Hollanda ile birleşmek istemiyor

Hükümet krizi bir türlü aşılamayınca insanlar da farklı çözüm yolları üzerinde kafa yormadan edemiyorlar. En ilginçlerinden bir tanesi Flaman gazetelerin ortaya attığı 'Büyük Hollanda Birliği' önerisine vatandaşların tepkisi oldu. Kamuoyu yoklamasına katılan yaklaşık 10 bin Flaman'ın çoğunluğu bağımsız bir Flamanya'dan yana olduklarını ve Hollanda ile birleşmek istemediklerini duyurdu. Anverslilerin yüzde 55'i birleşik Hollanda'ya karşı olduğunu belirtirken, Limburg'daki Flamanların daha fazlası Hollanda'ya karşı. Buna karşılık ülkenin parçalanması halinde Valonların Fransa ile birleşmesi gerektiği görüşü Flamanlara daha cazip geliyor.
 
Kuzey ve Güney komşuları da kendilerince tartışmalara katılıyor. Hollandalıların yüzde 80'i Flaman bölgesinin Hollanda'ya dahil edilmesi fikrine sıcak bakıyor. Altı Hollandalıdan birisi Flamanlara kucak açmaya hazır olduğunu ve Birleşik Hollanda'nın her iki topluma da faydalı olacağı kanaatinde. Fransızlar da Belçika'nın Valon bölgesine karşı pek soğuk durmuyor. Kuzey'deki Fransızların yarısından fazlası Belçika'nın bölünmesi halinde Valon bölgesinin Fransa'ya dahil edilmesinden yana olduğunu açıkça ifade ediyor.
 
Belçikalı, bölünmenin eşiğinde bayrağına sarıldı
Belçika'da bölünme tartışmaları olanca hızıyla devam ederken, birlik yanlısı vatandaşların bayrak ve milli marş gibi değerlere daha sıkı bağlandıkları gözleniyor. Bayrak satışları dörde katlanırken, Belçika milli marşı 'Brabançonne' internette en fazla indirilenler arasında ilk sıralara tırmanmış durumda.
 
Flaman ve Valonların ayrılma tartışmalarında takındıkları tavırlar ciddi farklılık gösteriyor. Flamanlar bağımsızlık fikrine sıcak duruyorlar. Önemli mülahazalarından biri Güney'i yani Fransızca konuşan Valon bölgesini vergileri ile sürekli besliyor olmaları.
Uzun süre ülkenin tek hakimi olmuş Valonlar ise bağımsızlık fikrine şiddetle itiraz ediyor. Belçika'nın zaten ufak bir ülke olduğundan, daha da küçülmenin "soytarılık" olacağına inanıyor.
 
Ayrılıkçılara karşı tepki seslerini yükselten "birlikçiler" evlerini Belçika bayrakları ile süslüyor. Seçimlerin üzerinden beş aydan fazla süre geçmesine rağmen kurulamayan hükümet tartışmalarının merkezindeki Brüksel ve civar belediyelerinde pencereler siyah-sarı-kırmızı renklere bürünmüş vaziyette. Bayrak satıcıları bir iki ay öncesine kadar üç ila dört kat daha fazla bayrak sattıklarını ifade ederken, vatandaşların ülkenin parçalanma fikrine bayrak asarak tepki verdiklerine işaret ediyor.
 
Kaynak:Zaman

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.