"Avrupa Birliği ülkeleri refah sisteminin devamı için genç göçmen iş gücüne ihtiyaç duyuyor." Son dönemde, Avrupa genelinde göç politikalarında muhafazakar yaklaşımın ağır basması ve ekonomide işlerin eskisi gibi iyi gitmemesiyle birlikte göçmenlerin topluma ekonomik yük getirdikleri, sosyal yardımlardan en fazla faydalanan kesim oldukları ve uyum sağlayamadıkları şeklindeki açıklamalar duymaya alışığız.
Buna karşılık alışık olmadığımız, Avrupa'nın kapılarını tekrar göçe açacağı yönündeki haberler. Avrupa Birliği Komisyonu'na sunulan yasa tasarısıyla Birliğin kapılarını iş gücü göçüne yeniden açmayı planladığı bildirildi. AB Komisyonu'nda konuşma yapan AB Göç Politikalarından Sorumlu İsveçli Komiser Cecilia Malmström, "Ekonomik refahın devamı için göçmen iş gücüne ihtiyacımız var" ifadesini kullandı.
Malmström, "AB'nin 2020 için hazırladığı strateji hedefinde belirtildiği üzere göç, iş gücü açığının giderilmesi, Avrupa'nın rekabet gücünün artırılması ile ekonomik ve sosyal refahının devam ettirilebilmesinde önemli rol oynayacak. 2013 yılında AB ülkelerinde çalışan nüfusun azalacağı öngörülüyor, dolayısıyla ekonomik anlamda varlığımızı koruyabilmemiz için göçmen işçilere ihtiyaç duyacağız" dedi.
Avrupa genelinde aşırı sağ partilerin hükümetlere dışarıdan destek verecek kadar etkin konuma geldikleri bu dönemde uyumsuzluk ve ekonomik yük kavramlarıyla özdeşleştirilen göçmenlere yine ekonomik refah adına ihtiyaç duyulması büyük çelişki. Demek ki, AB ülkeleri önümüzdeki süreçte ekonomik çıkarları için savaş sonrasında izledikleri politikaya başvurarak kapılarını göçmen işçilere açacaklar.
Umarız ki, bu sefer daha önce yapılan hatalar yinelenmez. Artık Avrupa ülkeleri, göç alan ülkeler olduklarını kabul ederek, çift taraflı uyum politikaları geliştirme yoluna giderler. Çünkü göçmenlerin topluma entegrasyonu kadar, yerleşik toplumun da göçmenleri kabul etmesini sağlayacak projeler geliştirilmelidir
Basında sadece göçmenlere ilişkin olumsuz algılamalara neden olan haber, anket ve adli vakalara yer verilmesinin hiçbir katkı sağlamayacağı kesin. Söz konusu olan yabancı olunca haber değeri kazanan adli suçların diğer gençler tarafından da işlendiğinin bilinmesi ve etnik köken üzerinde odaklanmak yerine sorunların temeline inilmesi gerekiyor. Bu arada Avrupa genelinde artan ırkçılık ve yabancı karşıtlığıyla mücadele de ihmal edilmemeli. Alman Başbakan Angela Merkel'in son dönemde yaptığı, "Çok kültürlülük projesi başarısızlıkla sonuçlandı" açıklaması bu anlamda tam bir yenilgi.
Kısacası, AB'nin demografik açıdan geldiği nokta katı göçmen politikalarından vazgeçilmesini zorunlu kılıyor. AB 2020 Stratejisi'nde göçmen iş gücüne ihtiyaç olduğunun belirtilmesi de bunun açık göstergesi. AB'nin kapsamlı bir göçmen iş gücü politikası geliştirebilmesi için şimdiden adımları atmasının zamanı geldi de geçti bile.
Mahir SERGEN
info@lactuel.be
