Haberin yayım tarihi
2011-02-14
Haberin bulunduğu kategoriler

*Başarısız Mültikültüralizm İddialarına Cevap Entegrasyondur’*

Flaman Entegrasyon Bakanı Geert Bourgeois ile FZO-Vl (Özdernekler Birligi Federasyonu) Başkanı  Ceylan Kara'nın DeWereldMorgen ve De Tijd gibi muteber gazetelerde yayınlanan ortak makalede   'Toplumsal yaşama katılımcı bir şekilde dahil olmak, üzerine oturduğu mevcut kültürü paylaşmadan olmaz' görüşüne yer verildi. Kültürel çoğulluktan geri dönüşün olmadığı ifade edilirken, bunun bir kazanç olarak görülmesi hususunda duruldu. 
 
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve İngiltere Başkanı David Cameron'dan sonra şimdi de Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Avrupa'daki çok kültürlülüğü 'başarısız' olarak niteledi. Avrupa liderlerince iflas ettiği ilan edilen mültikültüralizmin devletin uyum politikasının adı olduğunu kaydeden Bourgeois ve Kara, bu yaklaşımın Avrupa'nın birçok ülkesinde olduğu gibi Flaman Bölgesinde de  uygulandığını yazdılar. Mültikültüralizmin ise farklı kültürlerin ayrılmış topluluklar olarak yan yana mevcudiyetlerini muhafaza etmeyi yeterli sayan ya da bu süreci destekleyen bir yaklaşım olduğunu kaydettiler. 
 
Flaman Entegrasyon Bakanı Geert Bourgeois ile Özdernekler Federasyonu Başkanı  Ceylan Kara makalenin devamında şu görüşlere yer verdi: "Bizler (yerli ve yabancı asıllılar) ise birlikte yaşamak yerine yan yana yaşıyorduk. Devlet ise bu 'yan yana yaşamı' bir 'toplum' içinde 'birlikte yaşama' çevirmek için ya çok yetersiz ya da hiç inisiyatif almıyordu. Göçmenlerin yeni toplumsal yaşamda kendi olma hakları yok mu? Elbette var. Göçmenler kültürlerini, kimliklerini ve geçmişlerini ülke sınırında arkada bırakmaları gerekmiyor. Buna karşın, burada geleceklerini inşa etme arzusunda olanlar bizim toplumsal hayatımızda aktif hale gelmeleri ve birlikte yaşamın şekillenmesinde becerilerini en iyi şekilde kullanmaları gerekir.

Toplumsal yaşantımıza dahil olabilmek adına onun üzerinde oturduğu halk kültürü paylaşmak esastır. Halk kültürden anladığımız ( yazılı ya da yazılı olmayan) standartlar ve değerler bütünüdür. Ki bunlar bizim toplumsal yapımızın sınırlarını belirler ve birbirimizle olan münasebetimize yön verir. Halk kültürümüz sabit ve katı bir veri değildir. Çeşitli özel kültürlerin etkisine açıktır ve bu onu zenginleştirir. Fakat temel değerlere dokunulamaz. Temel değerler ise demokrasi, hukukun üstünlüğü, fikir ve din özgürlüğü, din devlet ayrımı, kadın erkek eşitliği, etnik kökeni, cinsiyeti, cinsel tercihi ne olursa olsun eşit haklar vs.  

Mevcut kültüre katılım iletişim ile başlıyor. İletişime geçme istek ve azmi ülke dilini öğrenme ihtiyacını ve zorunluluğunu doğuruyor. Bizler (yerli ve yabancı asıllılar) ancak aynı dili konuşabilirsek birlikte yaşayabiliriz. Bu durumda Flamanca bilmek öne çıkıyor. Kim ki Flaman Bölgesi'nde yaşıyor ve Flamancayı konuşamıyorsa 'yabancı' olarak kalıyor ve kendisini sunulan imkânlardan soyutluyor. Lisanı bilmek ayrıca eğitim ve çalışma dünyasına kapı araladığı gibi sivil toplum örgütleri, spor kulüplerinin yanı sıra toplumsal yaşama ve demokrasiye katılımı güçlendiriyor.

Bu sebepledir ki Flaman Devleti çok güçlü bir entegrasyon politikası izliyor. Yeni gelen göçmenlere (bedava)   karşılama ve yönlendirme sürecinden geçme zorunluluğu getirilirken, daha önceden burada yaşayan göçmenler ise diledikleri takdirde bu imkânlardan faydalanabiliyor. Mevzubahis süreç temel Flaman dil bilgisi ile toplumsal oryantasyonu kapsıyor. Her yıl uyum kurslarını takip edenlerin sayısı artıyor; 2010 yılında bu rakam 18 bin 608 idi. 

Entegrasyon hem devletin hem de göçmenlerin işi. Bununla da bitmiyor. 'Ev sahibi' toplum olarak yeni gelenlerin uyumu için aktif bir çaba içine girme zorunluluğumuz var. İşte bu yaklaşım bizim 'başarısızlığa uğrayan devlet mültikültüralizmine' olan cevabımızdır."
 [OpicC:16931]
[OpicC:16932]
[OpicC:16933]
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.