Haberin yayım tarihi
2022-04-24
Haberin bulunduğu kategoriler

BİF BAŞKANI MUHAMMED ÜNAL İFTAR PROGRAMINDA ÖNEMLİ MESAJLAR VERDİ

Belçika İslam Federasyonu Başkanı Muhammed Ünal her yıl düzenledikleri geleneksel iftar programında yaptığı konuşmasında yerel, ulusal ve uluslararası meselelerle ilgili önemli noktalara değinerek görüş ve düşüncelerini davetlileriyle paylaştı.

BİF Başkanı Muhammed Ünal’ın konuşmasında şu noktalara değindi:

‘’İki yıllık pandemi döneminin ardından sizleri tekrar bir arada görmeyi, Belçika İslam Federasyonuna ait bu yeni mekanımızda ağırlamayı bizlere nasip eden Cenab-ı Allah’a Hamd olsun.

Ramazan ayı çok önemli bir zaman dilimidir.

Ramazan ayı’’ Yüce kitabımız Kur-an’ı Kerim’in inmeye başladığı, İslam’ın beş şartından biri olan oruçların tutulduğu, Teravihlerin kılındığı, Mukabele ve diğer ibadetlerimizin camilerde ifa edilerek, cemaat, birlik ve beraberlik şuurunun doruğa çıktığı, içinde kadir gecesinin de bulunduğu çok önemli bir zaman dilimidir.

Ramazan; Aynı zamanda Kardeşlik, yardımlaşma, iyiliklerle Allah’a yakınlaşma ayıdır.

Bu duygular çerçevesinde, Belçika İslam Federasyonu olarak Her yıl,, ramazan ayı başlarken, Hasene yardım derneğimiz aracılığıyla, dünyanın dört bir yanında ihtiyaç sahiplerine gerekli yardımları ulaştırarak, Mağdur ve Mazlumların yanında oluyoruz.

Dünden bugüne teşkilatımız, her zaman dünya mazlum ve mağdurlarının yanında bulunmuş, el uzatmış, Onlar için bir umut ışığı olmuştur. Bu şekilde de gönüllere taht kurmuştur.

Uzaktakilerle ilgilenirken, yakındakileri de ihmal etmemek gerekiyor.

Maalesef Yaşadığımız ülkede de değişik nedenlerden dolayı, zor günler yaşayan vatandaşlarımız var. Belçika'nın 4 köşesinde aynı şekilde ramazan kolileri hazırlanıp, Fakir ailelere ulaştırılarak ikram edildi.

Çalışmalarımızın yardımlaşma ayağı, elbette çok emek sarfettiğimiz önemli alanlardan biridir.

Yine pandemi süresince sağlık çalışanlarımıza, ortak projelerde birlikte olarak, destek verdik.

Artık bulunduğumuz ülkede vatandaşız ve kalıcıyız.

Batı Avrupa'da Müslümanların varlığı, isçi göçüyle birlikte süregelen süreçtir. Artık bulunduğumuz ülkede vatandaşız ve kalıcıyız.

Büyüklerimiz iş için gittikleri ülkelerde ikinci dünya savaşından sonra yıkılan, yerle bir edilen toprakları tekrar emekleriyle inşa etmişlerdir.

Yeni bir dünya ve hür bireyler için yaşam alanlarının oluşumundaki katkıları asla göz ardı edilemez.

60 yıl sonra, bu güne geldiğimizde ise, Şükürler olsun Müslümanlar toplumun her bir katmanında var, Ve var olmaya da devam edecekler. Artık mahalli ve toplumsal meselelerde söz sahibi oldukları gibi, aynı zamanda vaz geçilmez aktörler olmuş durumdadırlar.

Bunu en yakından görebilecek ve hatırlayabileceğimiz pandemi sürecidir. Müslümanların din-dil-ırk gözetmeksizin bu minvalde yürüttükleri faaliyetleri birlikte hatırlayalım.

Müslümanların yer yer organize olup yaptıkları çalışmalar takdire şayandır. Ayakta alkışlanmalıdır. Geçtiğimiz yıl yaşanan sel felaketlerinde göstermiş oldukları örnek yardım çalışması, bunlardan sadece bir tanesidir.

Ama maalesef, özellikle son dönemde çizilen bu olumlu tabloların karşılığını, ne yazık ki yeterince göremedik.

‘’Aşırı Sağ Eğilimler’’ toplumsal huzuru tehdit eden en büyük unsurdur.

Aşırı sağ Belçika'da İslam'ın’’ 1974 yılında resmi din  olarak tanınmasından sonra, kurumsallaşmasının önünde ciddi bir engeldir.

Siyasi ve medya aracılığıyla yapılan manipülasyon denemeleri bunun apaçık göstergeleridir, ve bunun meydana getirdiği olumsuz olaylarla her gün karşı karşıyayız.

Belçika'da yaşadığımız son örnek ise ramazan ayından önce farklı farklı camilere, yine hakaret ve tehdit mektuplarının gönderilmesidir. Bu durumun katiyetle reddedilmesi gerekir, asla kabul edilmemelidir.

Bunları anlatırken sizlere arzu ve temennimi de açıklamak istiyorum.

Aşırı sağ eğilimlerin norm olmaktan çıkmasını, kabul edilmemesini, Müslümanların’’ ötekileştirilmediği ve hedef olarak gösterilmediği, toplumun bir parçası ve yaşadığımız ülkede sosyolojik bir gerçeklik olarak görüldüğü günler görmek istiyoruz.

La Vertu okulumuz ana sınıfından lise sona kadar eğitim vermektedir.

Bu sebepten dolayı, yılmadan çalışıyoruz. 7 den-70'e cemaatimizle birlikte gayret sarf ediyoruz, yükü belki bugün ağır ama yarınlarından emin olduğumuz kalıcı yatırımlar yapıyoruz.

Bu hedefte yaklaşık 10 yıl önce adım attığımız alan eğitim alanıdır. ECIB derneğiyle yürüttüğümüz işbirliği neticesinde La Vertu okulumuz ana sınıfından lise sona kadar eğitim vermektedir.

Belçika'da tıpkı Katolik ve Musevi okul ağları var olduğu gibi, La Vertu okulumuz da İslami bir okuldur. Okullaşma stratejimizde bu mesele bizler için son derece önem arz etmektedir.

Müesseseleşmemiz ve bu tür okulların varlığı elbet belli bir ihtiyaca cevap vermektedir.

Lakin daha da önemlisi az önce anlattığım gibi Müslümanların Belçika'daki varlıklarını ve kalıcı olduklarını göstermektedir. Ve geleceğimizin teminatı olduğunu da aynı şekilde söyleyebiliriz.

Çekinmeden söylenmelidir ki eğitim alanında 1 numara olmak istiyoruz. Okulumuzun diğer okullara örnek olarak gösterilmesini arzuluyoruz.

En büyük dileğimiz, öğrencilerimizin aldıkları kaliteli eğitim sayesinde, yüksek öğrenime fire vermeden devam etmeleridir.

Özgüveni yüksek, kendi değer yargılarını bilen ve yaşadığımız ülkenin gerçeklerini içselleştirmiş doktorların, avukatların, mühendislerin, iş adamalarının, sanatkarların, akademisyenlerin toplum içinde uyum sağlayan bireyler olarak yetişmesini sağlamak ana gayemizdir.

Bu akşam iftar vesilesiyle bulunduğumuz bina ise, La Vertu okulunun ortaokul ve lise binasıdır.

Sırf Belcika'da yaşayan Müslümanların ortak gayretleriyle yakın zamanda alınan yeni binamızdır. Ortak gururumuzdur.

İnşallah Bu eğitim yuvasından çok sayıda mezunlar vereceğiz.

Okulumuzdan mezun olan her bir genç, bugün belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz, birlikte yaşam ve hoşgörünün ne kadar değerli olduğunu idrak edecek, ona göre yaşantısına devam edecek.

Belçika'da ve yeryüzünde barış ve huzurun tesisi ve muhafazası için var gücüyle mücadele edecek.

Savaş her nerede olursa olsun kötüdür.

Maalesef savaşlar hiç anmak ve bahsetmek istemediğimiz bir konu olmasına rağmen şunları dile getirmek isterim.

Savaş her nerede olursa olsun kötüdür, Zarar görenler ise masum çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve sivil insanlardır, yani dünya insanlığıdır.

(Maide suresi 32) Cenab-ı Allah,, kim bir canı öldürürse tüm insanlığı öldürmüş gibi olur, Kim de bir can kurtarırsa tüm insanların hayatını kurtarmış gibi olur,, diyerek bizlere insan hayatının ne kadar değerli olduğunu göstermektedir,

 Savaş ve haksızlıklar, Bugün Ukrayna'da, uzun yıllardır Asya ve Ortadoğu’nun muhtelif yerlerinde, Karışık jeopolitik durumlar sebebiyle sürekli olarak devam etmektedir,

Kudüs'te, Doğu Türkistan'da, Afrika'da ve dünyanın muhtelif bölgelerinde, Müslümanlar aralıksız olarak zulüm görmektedir, bireyler olarak elbette derinden üzüntü duyuyoruz.

Sivillerin zarar görmedikleri, insanların açlıkla imtihan edilmedikleri, mazlumların artık ezilmedikleri, insan haklarına gerçek manada riayet edilen ve adaletin hakim olduğu bir dünyada yaşamayı en çok bizler istiyoruz. Dualarımız insandan, haktan ve adaletten yanadır’’

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.