Türk Dernekler Birliği ve Life System Derneğinin ortaklaşa düzenlediği « Çok dilli yaşama dair her şey » konulu seminer çok verimli ve başarılı geçti.
Programa Eğitim Müşaviri Sinan Ada, Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Ali Köse, Türkçe ve Türk Kültürü öğretmenleri, Biaf başkanı Oğuz Gençoğlu, Life System derneği başkanı Münevver Özcan, Atmosfer Derneği başkanı Ramazan Ertem ve davetliler katildi.
Organizatör dernek temsilcileri Mustafa Özcan ve Pieter Baets’in açılış konuşmasından sonra Psikanalist Zehra Eryörük konuşmasına başladı.
Eryörük, bireyin ana dille kendini tanıdığını, anadil ile kendini ifade ettiğini, anadili öğrenmenin tesadüflere bağlı olmadığını vurguladı. Eryörük dil konusunda tecrübelerini, Belçika’da ilk Türkçe konuşan psikanalist olduğunu ve bu unvanı elde etmek için geçtiği evreleri anlatarak konuşmasına şöyle devam etti: Anadilin bıraktığı gerçek, bıraktığı iz, bıraktığı damga diğer dillere yaklaşımımızı da belirler. . Ana dil, anne çocuk arasındaki beden dili, ilk ses telaffuzudur, ilk ninniler, dilin ilk ahenkleridir ve konuşmanın temelidir. Bebeğin arzuya, insanlığa doğuşudur; bebeği insanlığa yani simgesel düzene doğuran dildir. Çok dillik, anadilinden farklı dil konuşma kapasitesiyle birlikte, kişinin dünyasını zenginleştirir. Kendini ifade edemeyen insan eziklik duyar, derdini açamaz, paylaşamaz ve dolayısıyla çözüm bulmakta zorlanır. Kendini ifade edemeyen insan içine kapanır, öz güvenini yitirir, kendinden ve becerilerinden şüphe eder. Böyle durumlar depresyona ve çeşitli hastalıklara yol açabilir.
Daha sonra söz alan Foyer Derneğinden logopoed Hilde de Smedt ise konuşmasında şunları söyledi. Ana dilini iyi kullanan diğer dilleri de iyi kullanabilir. Anaokulundan ortaokul bire kadar Fransızca ya da flamanca görüyorsa ortaokuldan sonra üçüncü bir dili de rahatlıkla öğrenebilir. Anne baba özellikle ana dillerini evde kullanmaları gerek. Ana dili ne kadar iyi olursa diğer dilleri de iyi öğrenirler. Eğer anne ve baba farklı millettense ikisi de kendi dillerini evde öğretmeleri gerekir. Aileler çocuklarına yardımcı olma açısından bulundukları ülkenin dillerini kesinlikle öğrenmeleri gerekir. Çocuk derslerinde dili anlamayıp başarı elde edemiyorsa bir öğretmen tutup derslerinde yardımcı olmaları gerekir. Çocuk dili bilemezse derslerinde de başarılı olamaz. Çocuklar erken yaşlarda dili daha iyi öğrenirler. Anne babaların erken yaşlarda çocuklarla ses oyunları oynamaları ve çocuklarını dil öğrenmeye tevsik etmeleri gerekir. Çocuklar 5/6 yaşlarına kadar dili kendiliğinden öğrenirler, iç gözleme duyarlı değildirler. 6/7 yaşından itibaren bilinçli bir biçimde dili öğrenirler, iç gözleme ve içeriğe ve şekle duyarlıdırlar.
Eğitim Müşaviri Sinan Ada ise böyle bir etkinliği düzenledikleri için organizatör derneklere ve konuşmacılara teşekkür ederek sözlerine başladı. Burada yaşayan vatandaşların öncelikle ana dillerini iyi öğrenmeleri gerektiğini ve buraya yerleştikleri için ülkenin dillerini de iyi öğrenmeleri gerektiğini söyledi. Türkçe ve Türk Kültürü dersleri hakkında bilgiler verdi.
İkinci bolümde yapılan dil atölyeleri ile etkinlik sona erdi.