Haberin yayım tarihi
2014-01-23
Haberin bulunduğu kategoriler

ERDOĞAN: TÜRK İŞÇİLER BELÇİKA'NIN REFAHINA KATKI SUNDULAR.

Erdoğan Belçika’ya gelen Türklerin 50 . yılı münasebeti ile Belçika’da aktif STK’ların katkıları ile organize edilen ‘’Belçika’ya Gelen Türk İşçi Göçünün 50. Yılı Açılış Etkinliği’’ adı altında düzenlenen etkinliğe gelerek bir konuşma yaptı.

Başbakan Erdoğan, 1964 yılında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Belçika`daki işgücü ihtiyacını karşılamak için bu ülkeye geldiğini belirterek, "50 yıl boyunca Belçika`nın kalkınmasına, ilerlemesine, refahına çok önemli katkılar sundular" dedi.

Başbakan Erdoğan’ın konuşmasının satır araları…

-1960`lı yıllarda Türkiye`den Belçika`ya gelen birçok kişinin, illerinden ya da ilçelerinden değil köylerinden ilk kez dışarı çıktılar. Yaşanan zorluklara, kimi zaman trajedilere rağmen ilk gelenler Belçika`da büyük bir misafirperverlikle karşılandılar. Burada tutundular. 50 yıl içinde ilk gelenlerle birlikte onların çocukları, torunları hatta şimdilerde torunlarının çocukları, yani dördüncü nesil bile Belçika`da, Belçika toplumuna entegre olmuş halde yaşamlarını idame ettiriyorlar. Aslında şu salonda oluşan manzara 50 yılın özetini, 50 yılın gerçek bir fotoğrafını önümüze koyuyor.

-Şu anda Türkiye ile Belçika`nın dış ticaret hacmi 7 milyar avro civarındadır. Belçika`nın Türkiye`deki doğrudan yatırımları 11 milyar dolara ulaştı. Bunun yanında gerek Türkiye`den iş adamlarının gerek buradaki kardeşlerimizin Belçika`da çok ciddi yatırımları bulunuyor.

-50 yıl önce göçmen işçi olarak gelen vatandaşlarımız şu anda Belçika`da girişimci olarak, sanayici, tüccar olarak önemli yatırımlar yapıyor. Önemli ölçüde, istihdam sağlıyorlar. Buradaki kardeşlerimizin de yapıcı katkıları sayesinde, Belçika Türkiye`nin AB üyeliğine destek veren ülkelerin başında yer aldı. Bu vesileyle de gerek Belçika devletine, gerek tüm Belçika vatandaşlarına AB üyeliğine verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyorum.

-Dün akşam geç saatte Brüksel`e ulaştık ve Brüksel`deki o muhteşem karşılama töreninde Brüksel yönetiminin, kardeşlerimizin izin talebine göstermiş olduğu olgunluk, verdikleri destek sebebiyle şahsım, ülkem, devletim adına ayrıca teşekkür ediyorum.

-Son dönemde terörle mücadelede Türkiye ile Belçika arasındaki işbirliğinde önemli mesafeler katedildi. Bu işbirliğinin sürdürülmesini gönülden arzu ediyoruz. Hem kronik, hem de yeni ortaya çıkan birtakım sorunlarla karşı karşıya bulunuyoruz.

-Irkçılık, ayrımcılık, fırsat eşitliğine aykırı uygulamalar, antisemitizm ve İslamofobi gibi insana ve insanlığa yönelik suçlar dünyamızda maalesef ciddi bir tehdit haline dönüştü. Bu vesileyle bu kürsüden her türlü ayrımcılığı, ırkçılığı, fırsat eşitliğine aykırı uygulamayı, antisemitizm kadar İslamofobiyi de reddettiğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum. Belçika makamlarının da bizlerle aynı hassasiyeti paylaştığını biliyorum. Irkçılık ve ayrımcılık kadar asimilasyonun da insanlık suçu olduğu konusunda Belçika ile hemfikiriz. Esasen farklılıkların nasıl bir zenginlik teşkil ettiğini, farklı renklerin uyum içerisinde bir arada yaşadığı nasıl bir güçlü gelecek inşa ettiğini göstermesi açısından Belçika`yı çok yakından ve takdirle izliyoruz.

-Biz kültürler arası kaynaşmış bir toplumun, her türlü bozgunculuğa daha etkin mücadele vereceğine, çok daha aydınlık bir gelecek inşa edebileceğine yürekten inanıyoruz. Bu çerçevede yurttaşlarını eşit vatandaşlar olarak süreçlere dahil edebilen bir entegrasyon modelinin kayıtsız şartsız destekleyicisi ve teşvikçisiyiz.

-Son 50 yılın Türkiye açısından zaman zaman sarsıntılı geçtiğini, zaman zaman istikrarlı ve umut verici süreçlere şahit oluyoruz.1960`lı yıllar Türkiye`de demokrasiye ağır bir müdahalenin yapıldığı, Başbakan ve iki bakanın idam edildiği, demokrasiyle birlikte ekonominin de adeta çöktüğü yıllardı.  ülkelerine göçmen işçi olarak gelen vatandaşlarımız, burada demokrasinin seviyesini, ekonomik kalkınmayı, refahı görüyor ve yaşıyor, tabi olarak bunu kendi ülkeleri için de arzu ediyorlardı. 1980`li yıllarda yine bir müdahalenin ardından merhum Turgut Özal`ın istikrarlı ve vizyoner idaresi altında Türkiye, çok önemli açılımları gerçekleştirdi.

-1990`lı yıllar ile 2000`li yılların başının yine "kayıp yıllar" dır.  28 Şubat`ta demokrasiye bir kez daha müdahale edilmesi ve ardından gelen 2000 ve 2001 krizleri Türkiye`nin kazanımlarını bir kez daha heba etmiştir.

-2002 Kasım ayında görevi biz devraldık. Hükümetimiz Türkiye`nin yaşadığı kronik sorunların üzerine cesaretle gitti ve on yıllardır arzulanan reformları çok büyük bir kararlılıkla gerçekleştirdi. Fakat biz olaya farklı yaklaştık. Sadece demokrasi demedik, sadece ekonomi de demedik, demokrasi ve ekonomi at başı gitmelidir dedik ve bu adımları birlikte attık. Milletimizin beklediği reformları yaptık.

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.