İtinera İnstitute tarafından yapılan göçmenler hakkındaki inceleme ‘La Libre Belgique’ gazetesinde yayınlandı.
Tepkiler muhtelif.
Halbuki inceleme istatistikler, grafikler ve tablolar eşliğinde Belçika’nın mevcut demografik (nüfus bilimsel) yapısını gözler önüne seriyor.
Rakamsal veriler, oranlar, yüzdeler ve geleceğe ilişkin tahminler içeriyor.
Yani beğenseniz de beğenmeseniz de gerçeğin bir tür fotoğrafı...
İnkâr gerçeği değiştirmiyor.
Oftalmolog tabir edilen göz hastalıkları doktorlarının bakar körler için yapabileceği birşey yok maalesef.
***
İncelemeden yansıyan birinci gerçek şu!
Yabancı olarak algılananların birçoğu yabancı değil.
Belçika nüfusunun dörtte birinin ebeveynlerinin biri veya ikisi yabancı olarak doğmuşlar...
Gelecek on yıllarda bu oran daha da artacak.
Ekonomik krizde kamu maliyesini dengelemeye çalışan Belçika’da halkın bazı fedakârlıklara katlanması gerekecek...
Bu kapsamda bazı iyi veya kötü niyetliler bu rakamları kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya yeltenecekler...
Özellikle seçimler öncesi kampanya döneminde...
Genellemeler yaparak korkuları canlı tutmaya çalışacaklar...
Kimler ?
Irkçılar, yabancı düşmanları, aşırı sağcılar, faşistler, İslâm karşıtları, hoşgörüsüzler, vb...
***
Ne diyecekler, ne yapacaklar ?
Bol bol genelleme yapacak, peşin hüküm, ön yargı kusacaklar.
Brüksel’de ve özellikle yabancı nüfusun yoğun olduğu semtlerde can ve mal güvenliği yok diyecekler.
Yabancıları ve yabancı kökenlileri, işsizleri, garibanları, eğitimsizliği, niteliksizliği pişkin pişkin, ukala ukala sıralayacaklar...
Her zaman olduğu gibi, sanki hiç sorumluluk payları yokmuş gibi davranarak
Kendi çaresizliklerini yerliliklerinden kaynaklanan sözümona ‘üstünlüklerini’ dışarıdan gelenlere yükleyecekler.
Karıncalar birbirini yiyerek ezilirken filler dans edecek ellerini ovuşturarak...
Her zaman olduğu gibi ‘gücü gücü yetene’ kuralı uygulanacak!
Bu oyun tarihte çok oynandı, ama ders alınmıyor her nedense...
***
Peki ne yapmalı?
Çok dikkatli, temkinli ve tedbirli olmalı.
Tahriklere kapılmamalı, gereksiz alınganlıklara teslim olunmamalı, kötü niyetli geri zekalıları haklı çıkartıcı tutum ve davranışlara prim verilmemeli...
Unutmamalı ki büyük yangınlar bir kıvılcımla başlar ve kitle psikolojisi çığ gibi aniden yayılır...
Aman dikkat!
***
Göçmenler iyi midir, kötü müdür?
Soruyu kimin sorduğuna bağlı olarak hem iyidir, hem kötüdür denilebilir...
Türkiye sürekli olarak genç bir nüfusa sahip olmakla övünürken, Kıta Avrupası’nın sanayileşmiş ve eski sömürgeci ülkeleri demografi ve işgücü sorunları yaşıyorlar.
Niteliksiz işgücüne ihtiyaç her geçen gün azalırken, Avrupalı uzmanlar 2030-2040 ve hatta 2050’lere yönelik tahminler yürüterek şimdiden geleceği hazırlıyorlar.
En büyük korkuları aktif nüfusun ücretlerinden kesilen primlerin yetersiz kalması ve gelecekte emekli maaşlarının ödenemez hale gelmesi.
Başta Almanya olmak üzere, kısa vadede ise nitelikli işgücü göçüne hazırlıyorlar kendilerini...
Avustralya’da ve Kanada’da olduğu gibi.
Irkçılık ve yabancı düşmanlığından beslenen bazı medya organlarının desteğini alan sağ siyaset korku imparatorluğunda yabancı kökenlilerin daha edilgen ve kırılgan olacaklarını sanıyorlar.
Halbuki yarım asırdan beri buradayız ve isteseler de istemeseler de buralıyız...
Daha fazla söz sahibi olabilmek için ise, yaşadığımız topluma daha fazla uyum sağlamalıyız.
Şu ana kadar yeterince yapmadığımız ve yapamadığımız çalışmalara odaklanmalıyız...
Daha kaliteli meslek eğitimi ile, yabancı dil bilgisi ile...
Unutmayalım ki Nasreddin Hoca’nın dediği gibi : ‘Parayı veren düdüğü çalar’...
Bunun bilincinde olan akıllı Avrupalılar yabancı kökenlileri ve göçmenleri dışlamak yerine onları istihdam ve eğitimle kazanmanın yollarını arıyorlar.
Yerli veya yabancı, hepimiz aynı gemide yolculuk eden insanlarız sonuçta...
Yakup Yurt ©
Brüksel, 15.05.2012