Nurdoğan Ateş tarafından hazırlanarak güncel ve sosyal olayların analiz edildiği "Sivil İnisiyatif" adlı programın bu hafta ki konukları CD&V'li politikacı Anvers belediye meclis üyesi Av.Ergun Top, Executif genel kurul üyesi Mehmet Üstün ve UETD genel sekreteri M.Alparslan Saygın oldular..
Sivil İnisiyatif programında Belçika'da yaşayan Türklerin sorunları ve Avrupa-Türkiye ilişkileri gibi güncel konular işlendi..
Konuşmacıların görüşlerinden notlar:
Ergun Top: Batı dünyası demir-perde bloğunun çökmesi ile bir nevi düşmansız kaldı. Emperyalist büyük güçler bilinçli bir şekilde dünyada yeni bir düşman yaratmaya çalışıyorlar. Batı dünyasında gelişen İslam düşmanlığının temelinde bu yaklaşım bulunmaktadır.
Diğer yandan biz Türkler kendimizi yaşadığımız ülkenin insanına yeterli derecede gerektiği gibi anlatamıyoruz. Ve bu yetersizliğimizi başkaları dolduruyor ve bizleri istediği ve işine geldiği gibi anlatıyor. Bu durumda elbette önyargıları körüklüyor.
Irkçı parti ırkları hedef göstererek değil İslam korkusu yayarak propaganda yapıyor. Bu partinin sözcüleri Türkler, Faslılar şeklinde değil Müslümanlar diyerek insanları korkutmaya çalışıyorlar.
Avrupa Birliği konusunda Avrupa'da genelde iki farklı görüş birbiriyle çarpışıyor. Bunlardan birisi Avrupa Birliğinin tam bir siyasi güç ve hatta Amerika'yı dengeleyecek bir güç olmasını istiyor. Almanya, Fransa bu konuda başı çekiyor. Bir diğer görüşe göre ise Avrupa Birliği sadece bir ekonomik güç olarak kalmalıdır. Bu görüşün başını ise İngiltere çekiyor. Sonuç olarak daha uzun yıllar kendi aralarında bu mücadeleyi sürdürecekler. Zaman neyi getirecek göreceğiz.
Belçika'da siyasi partilerin hemen hepsi bize göre "Sözde Ermeni Soy Kırımı" konusunda hemfikir durumundalar. Yani onlar Ermeniler konusunda bir soykırım olduğunu düşünüyorlar. Burada yapılan sakat yaklaşım ise "Onlar öyle düşünüyor diye, bizim farklı düşünceler taşımamızı engellemek istemeleri ve bu doğrultuda farklı görüşleri olanları cezalandırmak istemeleridir. Bu asla kabul edilir bir şey değil. Böyle bir yaklaşım ancak bir hukuk cinayeti olur.
Mehmet Üstün:Belçika'da yaşayan Müslümanları temsil etmesi için kurulan İslam Temsil Örgütü "Executif" siyasi otoritenin ve dolayısı ile devletin müdahalesi göz önüne alındığında henüz istenen ve arzu edilen işlevi görecek düzeye gelmemiştir.
Bugün sözde Ermeni Soykırımı konusunda Avrupalı devletlerin ortaya koyduğu tavır bizlere ortaçağ Avrupasını andırıyor. Bu konuda çok tutarsız ve maksatlı davrandıkları açıkça görülüyor.
M.Alparslan Saygın:Belçika'da ki siyasi konjonktürün tabii ki, bir geçmişi bulunmaktadır. Flaman-Walon bölgelerindeki yapı geçmişin bir yansımasıdır. Belçika'da bilhassa Flaman bölgesinde yoğun olarak bulunan ırkçılık eğilimi bir tesadüf değildir. Bunda bu bölgelerde yaşayan insanların kültürlerinin büyük etkisi bulunmaktadır.
Sözde Ermeni Soykırımı konusunda gündemde olay olayları doğru analiz etmeye çalışmalıyız. Fransa Parlementosunda alınan karara Fransa tarihçilerinin itirazını iyi görmeliyiz. 700 civarında Fransız tarihçi böyle bir yasanın doğru olmadığı ve iptal edilmesi gerektiğini talep eden bir dilekçeyle Parlementoya başvurdular. Sonuçları itibari ile bu gelimeleri iyi okuyabilmemiz ve bu durumdan nasıl yararlanabiliriz onları da düşünmek zorundayız.
Bir çok konuda güçlü bir savunma mekanizması kuramıyoruz. Bilhassa Ermeni meselesi konsunda daha çok "İfade Özgürlüğü" doğrultusunda bir savunma mekanizması oluşturmalıyız.