Flaman bölgesi siyasi partilerinden CD&V'nin başbakan adayı Yves Leterme'nin  Rtbf ile ilgili yaptığı bir yorumda bu televizyonun tutumunu Radio Milles Collines'e banzetmesi kamuoyunda oldukça tartışma yaratmıştı. Radio Milles Collines Rwanda'da insanları birbire düşüren, kin ve intikam üzerine yayınlar yapan bir medya organı olarak biliniyor.
 
Başbakan adayı Yves Leterme'nin yaptığı açıklamaya oldukça tepki gösteren devlet televizyonu Rtbf'in genel müdürü Jean-Paul Philippot Leterme ile birlikte birbuçuk saate varan bir görüşme yaparak bundan böyle açık ve yapıcı bir diyalog içersinde olma kararı aldılar.
 
Yves Leterme, Jean-Paul Philippot görüşmesi sonrası yapılan açıklamalara göre leterme'min sözlerinin yanlış aksettirildiği belirtildi. Rtbf  sözcüleri ve Leterme'in danışmaları tarafından yapılan açıklamada Rtbf'in yayın politikasının Radio Mille Collines'le kıyaslanmasının söz konusu olmadığı ifade edildi.
 
Editörün Notu: Belçika basınına yansıyan bu ateşli tartışmanın sonrası yapılan görüşmelerde ortaya çıkan duruma göre önce kılıçlar çekildi, sonra hesap yapıldı, yelkenler indirildi. Ve arkasından klasik açıklamalar. Sözlerimiz yanlış anlaşıldı. Bundan böyle daha yoğun diyalog içersinde olacağız vs..vs..
 
Bunlar bildik görüntüler..Tam bir Belçika klasiği..
 
Belçika basınının yanlı tutumunun zaman zaman kişilik haklarına en uç düzeyde tecavüz eden sinsi bir manüpülasyon manevraları ile insanları zehirlediğini gayet iyi biliyoruz. Flaman veya Valon, kendi aralarında olan dalaşlarında pabucun pahalı olduğunu gördüklerinde hemen gardları düşüyor. Ama kaşılarındaki bir Türk veya Arap kökenli olursa Allah ne verdiyse hücum ediyorlar. Kişilik hakları imiş, insan hakları imiş, basın etiği imiş hak getire..
 
Geçtiğimiz ay içersinde Belçika'nın değişik şehirlerinde Türk gençleri bazı izinsiz yürüyüşlere katıldılar. Bizler bu tür izinsiz yürüyüşlerin doğru bir seçim olmadığını hele, hele insanlara ve sağa sola zarar vermenin, kırıp dökmenin kesinlikle doğru olmadığı yönde bir çok haber ve duyuru yayınladık. Hal böyleyken hem Rtbf televizyonu ve hemde Vrt 1 televizyonunda "Haber Sitemiz" dönüp dönüp zumlayarak sanki izinsiz sokak yürüyüşlerini biz organize ediyormuşuz gibi ekranda defalarca gösterildik. Ayrıca bize yönelik provakatör, ultra nasyonalist gibi bir insana, bir kuruma yapılacak en ağır hakaretleri içeren sıfat ve tanımlamaların yapılmasıda işin cabası..

Birde adı sözde Türk olan ve bizlerin üzerinden gündeme gelmeye çalışan yalakalar da var meydanda. Vrt1 televizyonunda sözde gazeteci M.K, Rtbf televizyonunda ise baba parası ile Brüksel'de ikamet eden sözde gazetecilerden G.S. bizim hakkımızda özel bilgiler vermeye çaılşıyorlar. Bu adamlar bizleri tanımazlar. Kendileri ile bugüne kadar hiçbir görüşmemiz olmadı. Onların Belçika'da gündeme gelişleri beklide sadece 1 veya 2 yıl oluyor. Bizler ise 30 yılı aşkın Belçika'da yaşayan Türk toplumunun uyum, gelişmesi ve ortak yaşama çok yönlü katılımını kolaytıracak projeler üzerinde çalıştık. Hal böyleyken yalan, dolan iftiralarla dolu bilgilerle belliki bu medya kuruluşları doldurulmuş, kandırılmış.

Ve fırsat mı fırsat, hücuuumm.
 
İnsan böyle bir haksız saldırı karşısında bazen gerçekten şaşırıyor. Bugüne kadar ne Rtbf'den ne de Vrt 1'de bize yönelik bir söz hakkı önerisi gelmedi. Yani ortaya atılan bu iddialar yönelik siz ne diyorsunuz diye hiçbir arayan soran olmadı. İşte Belçika'nın en büyük televizyonlarının medya anlayışı. Bu tutum Belçika yazılı basınında da aynı durumda. Hatta daha vahim bir çizgideler. Yani kısaca Belçika'da basın etiği, insan hakları,  denen bir şeyden söz etmek oldukça zor..
 
Başbakan adayı Yves Leterme kendisine yönelik anti kampanya yürüten Rtbf televizyonuna yönelik çıkışından sonra anlaşılıyor ki, tartışmanın muhatapları bir şekilde uzlaşmışlar. Fakat bizim için Rtbf televizyonu hakkında söylenenler halen geçerli durumda. Çünkü bize özür borçlular.