Houthalen Koninlijk Atheneum lisesi kapandıktan sonra bugüne kadar tüm çabalara rağmen eğitim alanında bir başka sistem kurulamadı. Ayrıca okulun bulunduğu mekan dolayısı ile uygun başka bir sektörede devredilemedi. Böylece geçtiğimiz hafta yapılan bir açık artırmalı satışta 5 devlet binası ve 1 devlet okulu satışa çıkarıldı. Koninklijk Atheneum okulana talip olan Lucerna Koleji en büyük teklifi vererek tam 1, 2 milyon Avro'ya okulu satın aldı.
Limburg bölgesine yönelik Genk belediye sınırları dahilinde 2004 yılında bir okul açan Lucerna Koleji geçtiğimiz yıllarda uygun bir bina bulamamaları sebebiyle bazı sıkıntılar yaşamıştı.
Açık artırma ile satın alınan okul binasının kullanımının kendilerine geçmesinden oldukça memnun gözüken Genk lucerna Koleji müdürü Çetin Özkan yaptığı açıklamada " Bu okula gerekli yatırımları yaptıktan sonra önümüzdeki yıl taşınacağız. Şu anda 260 öğrencimiz bulunuyor. Her yıl 60-70 civarında yeni öğrencimiz oluyor. Yeni bir binaya çok ihtiyacımız vardı. Biz devlet tarafından tanınmış bir eğitim organizasyonuyuz. Bizim buraya yapacağımız yatırımların bir kısmını da devlet ödemek zorunda. Kalan meblağı ise kredi olarak alacağız" dediği belirtilmektedir.
Lucerna Kolejin Houthalen Koninklijk Atheneum okulunu satın almasından sonra görüşleri sorulan belediye başkanı A. Yzermans "Bizim bu binaların bulunduğu alana konut yapılması umudunu taşıyorduk. Bu yeni durum bizim planlarımızla örtüşmüyor. Diğer taraftan iyice terk edilmiş halde olan bu mekana bir şekilde son verilmiş oluyor. Bu binayı satın alanların yapacakları faaliyetler konusunda çevrede oturanları zamanında gerektiği gibi bilgilendirmesini umut ediyoruz".
Editörün notu:
Houthalen Koninklijk Atheneum okulu çocuklarımın, kardeşleriminde bir zamnalar okuğu okul olması sebebiyle özel bir ilgimiz bulunuyor. Bir yönden bu satışa ve 8 yıl önce kapanmasından sonra yeniden bir eğitim yuvası olmasına seviniyoruz. Eğer Lucerna Koleji bugüne kadar ortaya koydukları iddialarını gerçekleştirir ve başarılı olursa bize sadece onları tebrik etmek düşer.
Fakat bu konuda bir kaç üzerinde düşünülmesi gereken sorunda var. Bunlarda birincisi okul binasının bulunduğu semtin Vlaams Belang partisine en çok oy veren bir semt olması ve daha çok Flaman vatandaşların oturması beklenmedik tartışmalara sebep olabilir. Bir diğeri satın alınan binanın hemen arkasında yine bir devlet okulu olan Euroschool De Mosaiek ana-okul ve ilk-okulu bulunmaktadır. Bu okul geçtiğimiz yıl Türkçe derlerine son vermiş ve Türk toplumunda epey rahatsızlığa sebep olmuştu. Lucerna Kolejin hemen bitiğinde bulunan bu okulla uyumlu bir ortamda eğitim hizmeti verilebicek mi, bunu zaman gösterecek.
Lucerna Kolejin Belçika'da 5 farklı bölgede eğitim hizmeti verdiğini biliyoruz. İlk kuruluş yıllarında pek tavsiye etmediğimiz hatta sakıncalı gördüğümüzü söyleyebiliriz. Fakat Belçika'da eğitim kurumlarının göçmen çocuklarına yönelik acımasız ve haksız uygulamalarda ısrar etmesi, Belçikalı velilerin, okul yönetimlerinin, öğretmenlerin bir çok okulda sorun yaratması, Din dersi, Türkçe ve Türk kültürü gibi derslerin okul programlarından kaldırılması gibi sorunlar insana artık yeter dedirtiyor.
Birçok Belçikalı politikacının "okullara sizin isteklerinizi zorla kabul ettiremeyiz, istemiyorsanız kendi okullarınızı kurun" dediklerinde bunu zamanında pek anlayamamıştık. Belçikalı politikacıların göçmen çocuklarını eğitmek amacı ile kurulan bu okullara verilen desteklerine bakılırsa, artık Belçika'da mevcut okullarda ortaya konan sorunlar hakkında çözüm üretmeye çalışılmayacak. Kısaca Din Dersi, Dil Dersi isteriz gibi taleplerle okullara gidemeyeceksiniz. Okullarda Helal et isteyemeyeceksiniz. Başörtüsü takma toleransı artık size verilmeyecek. Sonuç olarak sizin bir nevi demokratik hak olarak gördüğünüz hiç bir şeyi gündeme getiremeyeceksiniz. Çünkü size artık "istemiyorsanız gidin kendi okulunuzda okuyun" denecektir..
Belçika'da zamanında kurulmuş özerk bir eğitim düzeni bulunuyor. Mevcut eğitim sistemi içersinde siyasetçilerin okulların her işine karışabilmesi mümkün değil. Yerel yönetimlerde bu konuda pek söz sahibi değiller. Bu şartlar içersinde belkide en akılcı yol eğer yeterli alt yapı oluşmuşsa elbette kendi okullarını kurmak olarak görülebilir. Fakat dünyanın bir çok yerinde okul kurmuş ve bu alanda son derece birikimi olan bir tarikatın dışında bu konuda başarılı olacak başka bir kurumun olduğunu da düşünmüyoruz.
Bugün İslam okulları veya Müslümaların okulları şeklinde tanımlanan bu okulların sayısı şu anda 6'ya çıktı. Houthalen örneğinde olduğu gibi eğitim kalitesinde de başarılı olunduğu takdirde bu okulların sayısının artması kuvvetle muhtemel.
Belçika'da yaşayan, burada doğup büyüyen Türk gençlerinin Belçikalı gençlerden tamamen ayrı şekilde eğitim almalarını şahsen pek sağlıklı bulmadığımı belirtmeliyim. Ayrıca Belçika eğitiminin genelde dünyanın en güçlü bir eğitim sistemi olduğunu da düşünürsek, eğitim kalitesi yönünden bu okullarla rekabet etmek de oldukça güç. Tüm bu negatif faktörlere rağmen eğer Lucerna Koleji hedefledikleri eğitim kalitesine ulaşabilirlerse ne alâ.. Yoksa Belçika'nın değişik bölgelerinde bu okul bünyesinde geleceğini arayan Türk gençlerine yazık olacak.