Haberin yayım tarihi
2007-02-16
Haberin bulunduğu kategoriler

M.S. Karanfil: Helal Et konusunda yaşanan yanlışın takipçisi olacağız.

Geçtiğimiz günlerde Flaman gazetelerinden De Morgen'de yayınlanan makâlemle ilgili, ve Belçika Islâm Temsil Kurumu Sosyal Işler Departmanı sorumlusu olarak, yakın zamanda yapacağımız çalışmalarımızdan kısaca bahsetmek istiyorum.
 
Flaman bölgesi Anvers Belediyesi Eğitimden sorumlu Encümen üyesinin, geçtiğimiz günlerde gündeme getirmiş olduğu okul gezileri esnasında sadece Islâmî usüllere göre kesilmiş helâl et hazırlanacak diye yapmış olduğu açıklama gündemi epeyce meşgul etmişti.
Bu açıklaması kamuoyunda tepki ile karşılanmış, sonrasında hatırlayacağınız üzere yeni bir açıklama ile geri adım atmak zorunda kalmıştı.

Şimdi bu hususta bazı izlenimlerimi aktarmak istiyorum.
 
Flamanca yayınlanan makâlemde değinmiş olduğum gibi, helâl gıdâ konusu sadece okullarımızı değil, Belçika'da toplumun tüm alanını ilgilendiriyor. Iş yerlerinden, devletin resmî merkezlerine kadar birçok yerde müslüman vatandaşın gidâ konusundaki hassâsiyetine önem verilmelidir. Bu konu, vatandaşın yemek kültürüne ve dinî vecîbelerine saygı çerçevesinde, toplumsal huzur açısından bir hayli önemlidir.

Burada önemli olan, bizlerin kesinlikle Encümen üyesinin demiş olduğu gibi bir ayrıcalıklık istemediğimizin altını çizmemiz gerekiyor, ve dahası, varolan mönü çeşitlerinin bir yelpâze misâli yaygınlaştırılması ve zenginleştirilmesi düşüncesini teşvik etmeliyiz.

Bu ülkede yaşayan müslümanlar olarak her fırsatta ayrıcalıklığa ve "pozitif ayrımcılığa" karşı olduğumuzu, buna karşın eşit haklar istediğimizi dile getirmeliyiz. Bizler Belçika'da yaşayan müslüman vatandaşlar olarak bunun bir temel ihtiyaç olduğunu unutmamalıyız.

Temel ihtiyaçların giderilmediği bir toplumda hangi unsurlara dayanarak toplumun bazı kesimlerinden uyum veya katılım beklenilebilir ki?

Işte bu bağlamda, el birliğiyle, yerlisi yabancısıyla, inançlısı inançsızıyla toplumsal huzur ve bireysel saygı çerçevesinde herkesin elini taşın altına koyması gerekmektedir.

Yüzyıllar boyunca toplumsal huzurun temel taşlarını oluşturan ecdâdımızın uyguladığı o saygı ve hoşgörü unsurları degilmiydi? Bizler neden bu ülkede aynı çerçevede ve aynı yolda bir örnek teşkil ederek çalışmalarımızı sürdürmeyelim?

Demek oluyor ki, atalarımızdan öğrendiğimiz bu ulvî değerleri zaman ve mekân farketmeksizin uygulamalıyızki, hem kendimize, hem de içinde yaşadığımız topluma faydalı olalım.
 
Geçtiğimiz günlerde başımdan geçen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Eminim görmüş olduğum sıkıntı sizlere hiç de yabancı gelmeyecek. Bir yakınımın hasta ziyâretine gittiğimde tam o esnâda görevli hemşire hastanın öğle yemeğini getirdi. Mönüye baktığımda tavuk yemeğini gördüm. Mönü kartında ise bilgi bölümünde aynen şu ifâde yer alıyordu: "Islam". Bu demektir ki müslüman hasta hiç çekinmeden, güvenerek bu yemeği yiyebilir.

Memnûniyetimi bildirmek, aynı zamanda da daha fazla bilgi edinmek için görevli hemşireye bu hususu sorduğumda, fazla bilgi sahibi olmadığını söyledi, ve beni diyetisyenlere ve halk arasında "tercüman" diye tâbir edilen yabancı görevlilere yönlendirdi. Bu görevlilerden aldığım bilgi dogrultusunda, etlerin dinî usüllere gore kesilmediği, "Islâm" ibaresinin ise müslüman(!?) olan yabancı görevlilerce, sırf domuz eti yoktur diye seçildiğini öğrendim. Bunun yanlış olduğunu, kabûl edilemeyecek bir hatâ olduğunu söylediğimde ise bu yabancı görevliden birisi şimdiye kadar bir sıkıntı olmadığını hiç sıkılmadan söyleyebilmekteydi, ve bu uygulamayı hastaların protein(!) ihtiyaçları için yaptıklarını, aksi takdirde müslüman hastaların et veyâ tavuk yemeyeceklerini bildiklerini belirtti. Bu uygulamayı öğrenmiş bulunup, konuyu müdüriyetle görüşmek üzere oradan ayrıldım.

Üzülerek belirtmek istiyorumki, bu hastanede görmüş olduğum olay, Belçika'nın herhangi bir hastanesinde de maalesef aynı olma olasılığı bir hayli yüksektir. Elbette istisnâlar kâideyi bozmaz, ama, buradan çıkaracagımız ders gerekirse bu konuda hastaneler kanunu ile ilgili iç tüzük değişikleri bile gerekse, bu konunun üstüne gitmemiz gerektiğidir.

Bu arada bu hususta da şunu belirtmeliyimki, bazı hastane yetkilileri bu günlerde şimdiye kadar müslüman hastalardan bu konuda bir talep gelmediğini, dolayısı ile bir sıkıntı söz konusu olmadığını belirtiyorlar.

Burada, başka konularda da olduğu gibi, vatandaşımıza da kendi hakkını arama görevi düşmektedir. Bir refah ülkesi olan Belçika'da böyle temel hakları bile sağlayamamak, inanın içinde yaşadığımız ülkeye hiç yakışmamakla beraber, vatandaşına olan saygıyı da töhmet altında bırakmaktadır.

Bu konunun takipçisi olacağız.
 
Belçika Islâm Temsil Kurumu bünyesinde Sosyal Işler Departmanı olarak bâzı çalışmalarımızı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bildiğiniz üzere yeni bir ekiple, hiç de kolay olmayan şartlarda çalışmaya çalışıyoruz.
Görevimizin tarihî misyonu ve önemini bilerek, bütün iyiniyetimizle, bazı sıkıntılara rağmen çeşitli departmanlarda faydalı çalışmalar yapmaktayız.

Sorumlusu olduğum Sosyal Işler Departmanı olarak uzun çalışmalar sonucunda hapishanedeki mahkumların dinî konulardaki sıkıntılarını giderecek olan, Adalet Bakanlığı tarafından maaşlarının ödeneceği görevlileri tespit edip, tâyin etmiş bulunuyoruz. Bugüne kadar sadece gönüllü olarak yapılan çalışmaları bu şekilde resmî bir sisteme uyarlamış olacağız.

Önümüzdeki günlerde göreve başlayacak olan arkadaşların bundan sonra profesyonel bir şekilde müslüman mahkumları dinî ve psikolojik konularda destekleyecek olması umarız kader mahkumlarının acısını bir nebze olsun hafifletir.

Gündemimizdeki diğer çalışma müslüman mezarlığı projesidir. Bu konu Belçika'da bölge hükümetlerinin konusu olmakla birlikte, yerel yönetim dediğimiz belediye sorumluluğu altındadır. Bu yüzden maalesef yer yer değişik uygulamalar sözkonusu.

Şu anda üzerinde çalıştığımız kapsamlı müslüman mezarlığı dosyası ile tekrar yetkililerle görüşüp, müslümanların yoğun yaşadığı yerlerde bu ihtiyacın giderilmesini talep edeceğiz.
Üzerinde altyapı çalışmalarını tamamlamakta olduğumuz diğer bir konu ise hastanelerde müslümanların çeşitli sorunlarını ele alan bir dizi çalışmalardır.

Bunlardan en önemlisi, tıpkı hapishanelerde görev yapacak olan profesyonel görevliler gibi, müslüman hastaların yoğun olarak bulunduğu hastanelere, Sağlık Bakanlığı ile yapacağımız çalışmalar sonucunda dinî ve psikolojik konularda görevlileri tahsis etmek. Bilindiği gibi diğer dinlere mensup görevliler hastane bünyesinde çalışmalar yapmaktadırlar.

Hastalarımızın helâl gıdâ konusundaki sıkıntılarını da gidermek için, yapacağımız çalışmalarla kısa sürede hastanelerde yürürlüğe koydurmayı hedefliyoruz.
 
Şimdilik sizlerle kısaca bu konuları paylaşmak istedim. Bu konularla ilgili aşağıdaki irtibat bilgisi aracılığı ile bana ulaşabilirsiniz. Sizlerin soruları ve bilgileri doğrultusunda üzerimize düşen görevi lâyikiyle yapmaya gayret gösterecegiz.
 
Saygılarımla, 
  
Mehmet Sâdık Karanfil
 
Sosyal danışman
Flaman Bölgesi Öz Dernekler Federasyonu (FZO-VL)
Belçika Islâm Temsil Kurumu Sosyal Işler Departman sorumlusu
   
e-mail: karanfil@telenet.be


 
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.