BTDB(Belçika Türk Dernekeler Birliği) başkanı Rıfat Can Kanal Avrupa televizyonunda Sivil İnisyatif adlı programın 2 hafta üst üste konuğu oldu.
 
Başkan Rıfat Can kendisine yöneltilen soruları objektif bir üslupla cevaplayarak "Executif kurumunda vatandaşlarımızın oyları ile seçilen 40 üyenin Belçika'da yaşayan Müslüman toluma yönelik sorumlulukları vardır" dedi..

Başkan Can "Executif Genel Kurul üyelerinin süratle çekişmeleri bırakarak sağlıklı bir üst-kurul kurulması ve bu şekilde Executif kurumunun devamlılığının sağlanması gerektiğini" belirtti.
 
BTDB başkanı Rıfat Can'ın görüşlerini okurlarımızla paylaşıyoruz..
 
Rıfat Can:
BTDB Başkanı
9 mart 2008/Duisburg
 
-Belçika'da 6 farklı din tanınmış durumda. Bu dinlerin oluşturduğu kurumlarda devletten ödenek alarak harcama yapıyorlar. Elbette bir kurum ihtiyaç duyduğu harcamaları yapacaktır. Kurum bünyesinde bazı satın alınan malzemelerden ziyade şişirilen fatura bedelleri kabul edilir şeyler değildir. Brüksel savcılığı aslında bunlar üzerinde durmaktadır.
 
-Executif kurumu bünyesinde asıl sorun yapılan yatırım ve harcamalar değil, kurum içi çekişmelerdir. Executif genel kurul üyeleri arasında yaşanan iç çekişme ve kargaşa dışarı daha çok yosuzluk usülsüzlük olarak yansıtılmaktadır.
 
-Bizler Müslümanlık söz konusu olduğunda hoşgörü ve saygıdan bahsediyoruz. Fakat bir kurumda görev üstlendiğimiz zaman bu hoşgörüden eser kalmıyor. Executif kurumuna 68 üye seçildi. Bu üyeler daha üst Kurul üyelerini belirlemeden kavgalara başladılar. Bizi asıl yıkan olay bu çekişmelerdir.
 
-Executif üst Kurul üyesi Muhittin Kılıç'ın yaptığı özeleştiri çok önemlidir. Bu duruşu olumlu buluyorum. Keşke herkes biraz kendi hatalarını görerek öz eleştiri yapabilse.
 
-Executif kurumunda 68 kişininde 40 üyenin Türk kökenli olması bizim için büyük avantajdır. Fakat bu 40 üyenin içersinden sadece 25 kişinin kendi arasında anlaşmış olması ve diğerlerinin dışarıda bırakılması bizim için büyük kayıp olmuştur. Burada 40 kişinin birlik içersinde olması için de özel bir gayret gösterilmediğini görüyoruz. Bu bölünmüşlük seçim öncesi başladı ve daha sonra aynı şekilde devam ettirildi. Kısaca Arap kökenli üyelere jest yaparken kendi insanlarımıza haksızlık yaptık.
 
-Çekişmelerden dolayı devlet imkanlarından yeterli yararlanamadık. 600 bin Müslümanın vebalini taşımak öyle kolay bir şey değildir. Artık üyelerin kendilerine gelerek sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekiyor. Süratle dürüst ve şeffaf bir yönetim kurulmalıdır.
 
-Executif Kurumunda Türk grubu iç çekişmeye son vermelidir. Aynı zamanda diğer Müslüman kardeşlerimizle de iyi bir diyalog ortamı sağlanmalıdır. Irkçılık ve ayrımcılık çağrıştıracak söylemlerden kaçınmalıyız.  
 
-Yeni seçilecek üst-kurul üyeleri şaibesi olmayan üyelerden oluşturulmalıdır. Bu kurumun devamlılığını sağlamak sağlamak zorundayız.