Daha önceki yazılarımızda UETD(Avrupa Türk Demokratlar Birliği) hakkında verdiğimiz bilgilerle bir ön giriş yapmış olduk. Şimdi ise tartışmaların asıl kaynağına inerek okurlarımıza bilgiler sunmaya çalışacağız.
AKP ve UETD ilişkisi.
Tartışmaların temelini sivil toplum örgütü olarak sahneye çıktığını iddi eden UETD'nin Türkiye'de iktidarda olan AKP Partisi ile olan direkt veya indirekt ilişkileri oluşturuyor. Bu ilişkiyi ise kimsenin inkar ettiği yok. Geçtiğimiz yıl kurulan bugünlerde kurulan UETD'li üyelerin Başbakan Tayyip Erdoğan ile kuruluş sonrası çekilen fotoğraflarını biliyoruz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'lı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Amasya milletvekili Akif Gülle'nin kurucular ile birlikte resimlerini görmek, bu kurumun siyasi yapısını anlamayı kolaylaştırıyor. Avrupanın bir çok yerinde lüks otel odalarında yapılan konuşmalardan da haberimiz var.
Haziran 2005 de Belçika'ki Türkleri temsilen UETD'nin başına Eşref Yağcıoğlu getirildi. O zamanki yönetim kurulunda ise Ahmet F.Koç, Feyzullah Canbay, Zeki Eliaçık, Nuh Alkış, Nihal Yıldırım Rükiye Kömürcü, Hacı Osman Kalı, Alparslan Saygın, Mehmet Üstün, İsmail Bataklı, Şahin Yörümez, Kısmet Eriş, İbrahim Kocaoğlu, Aynur Karagöz, Gülsen Köken, Hasan Paydaş yönetim kurulu üyesi olarak yer aldıkları açıklandı..
UETD'nin Haziran 2005 tarihinde kuruluş gününe katılarak başarı dileklerinde bulunanlar arasında 16 Haziran 2006 günü Hilton'da yapılan Foruma tavır alan politikacı kardeşimiz Sait Köse ve değerli arkadaşım Mahir Pala'da var.
İşte Haziran 2005 tarihinde UETD'nin açılış resepsiyonuna katılarak başarı temennilerinde bulunandan bir kaçı: Senatör Fatma Pehlivan, Brüksel-Schaerbeek Belediye Başkan yardımcısı Sait Köse, Belediye Meclisi üyesi Mustafa Öztürk, CDH üyesi Halis Kökten, Türk kökenli siyasiler Belma Tek, Nermin Kumanova,EYAD-Türkevi Başkanı ve Emirdağ Belediye Meclis üyesi Metin Edeer,THY Benelüks Müdürü Güngör Karaoğlu, Belçika Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Mahir Pala, Belçika İslam Federasyonu Başkanı Zeki Bayraktar, Ressam Mehmet Aydoğdu, Belçika Müslüman Temsil Kurumu üyeleri Atilla Aydoğdu, Halil Koca, Türkish Lady Derneği Başkanı Derya Alıç ve diğerleri..
Kuruluş amacını daha çok lobicilik olarak açıklayan, fakat daha kuruluşunda siyasi bir angajmanı olduğu net bir şekilde görülen UETD kamuoyundan gerekli desteği henüz gördüğünü söylememiz mümkün görünmüyor.
AKP ne yapmak istiyor.?
AKP(Adalet ve Kalkınma Partisi) Türkiye'de oluşan siyasi konjonktürü iyi değerlendirerek, zamanında kurulan ANAP(Anavatan Partisi) gibi sadece toplama isimler üzerine kurulan bir siyasi parti olarak iktidara gelişinden sonra bir kadrolaşma sürecine girmiştir.
Zaten iktidarda kalmanın şartıda budur.
Kadrolaşma hareketini her alanda görmek mümkün. Bu doğrultuda kadrolaşma adına yapılan bazı uygulamalar sonucu bilhassa eğitim kadroları ve üniversitelerle yaşanan gerginliği görüyoruz.
AKP milli görüş ekolünden gelmesine rağmen politik tercihleri milli görüş çizgisinde değildir. Örneğin AKP Avrupa Birliğine girme uğruna uzun vadeli devlet siyasetinde bir çok klasik duruşu alt üst etmiştir.
Avrupada faal olan milli ğörüş teşkilatları AKP'ye sahip çıkmamışlardır. Sadece kişisel tercihleri ile AKP sempatizanı olanlar haricinde milli görüş ile örgütsel bir ilişki kurulamamıştır.
4 Haziran 2006 tarihinde Belçika/Hasselt şehrinde yapılan dostluk şenliğinde gayet açık bir şekilde milli görüş cephesinin bir bütün olarak ortada durduğu görülmüştür..
AKP ülkücü ve diğer teşkilatlarlada ideolojik bazda bir ilişki içersinde olamamıştır.
Kısaca devletin ve vatandaşların AKP ile olan bağlantıları sadece iktidar olmaları sebebiyle bir zorunluluktan kaynaklanır durumdadır.
İşte bu yapı nedeniyle devlet imkanlarınıda kullanarak kendi yetişdikleri ocaklarda belkide yeterli yer bulamayan bir kitle AKP kanalıyla devletin ali imkanlarından yaralanmak istemiştir.
Yukarıda çeçevesini çizmeye çalıştığımız durum kamuoyunda UETD hakkında oluşan genel kanaati yansıtmaktadır.
Başkan Eşref Yağcıoğlu'nun duruşu.
Başkan Eşref Yağcıoğlu'nu Forum münabeseti ile yakından izledik. Kendisi hakkında çok detaylı bir bilgimiz yok. Sadece milli görüş geleneğinden geldiği hakkında bilgiler var. Kendisi kürsüde bilgi birikimi olarak sağlam bir duruş sergiledi. Bir kuruma başkanlık yapmak için yeterli bilgi ve beceriye sahip olduğu görülüyor. Verilen bazı bilgilere göre ekonomik yönden lüks otellerde verilen resepsiyon ve toplantıları tek başına finanse edecek durumda değil.
Eşref Yağcıoğlu'nu dinledikten sonra insan bir an böyle bir şahsiyetin neden bu güne kadar bir sivil toplum örgütünde belirgin bir görev üslenemedi diye düşünüyor.
Bizler şahsen kurumların faaliyetleri doğrultusunda yorumlar yapmaya devam edeceğiz. Kamuoyu adına ortaya konan prensipleri ve sorumluluk alan kişilerinde davranışları ile ne kadar uyumlu olduklarınıda takip edeceğiz.
Bu doğrultuda UETD Almanya temsilcisi Fevzi CEBE hakkında da ayrı bir yorum yazısını bir sonraki yazımızda ayrıca ele alacağız.
Koordinasyon Kurulları ve UETD
Ele alınması gerekan bir önemli konuda son bir yıl içersinde yaşanan siyasi tercihlerin devlet politikasına olan etkileridir.
TC Devleti önceki iktidarların zamanında farklı uygulamar içine girdiğini biliyoruz. Öeneğin Turgut Özal zamanında Dış Türkler'den sorumlu bir bakan ve ülke temsilcileri uygulaması buna bir örnektir. Benzen bir uygulama Tansu Çiller iktidarı tarafından farklı bir biçimde uygulanmıştır.
En köklü ve uzun vadeli çalışma ise Koordinasyon Kurulları aracılığı ile olduğunu biliyoruz. Kordinasyon Kurulları aracılığı ile yapılan bazı faaliyetlerde aktif olarak görev aldığımız zamanlar da olmuştur.
AKP iktidarı bu geleneği siyasi kaygılarla iptal etmiştir. Bu gün gerek Belçika'da, gerekse Avrupanın bir çok bölgesinde Koordinasyon Kurulları gözden düşmüş, ve eski işlevini kaybetmiştir.
Bu durum başka bir oluşum ile ikame edilmeliydi. AKP iktidarı önce tekrar ülke temsilciliklerini canlandırmaya çalıştı. Sivil toplum örgütlerinin yapılan tercihler ortaya çıkınca görterdikleri tepkiler sonucu bu iş askıya alınmış görünüyor.
UETD bir şekilde bu sürecin bir ürünü olarak ortaya çıktı. Zaten AKP ve buna bağlı olarak UETD'ye yönelik en büyük tepki bu güne kadar partilerüstü yapılan çalışmaların bir anda politize edilerek geçmişte sivil toplum örgütü olarak hiç bir izi olmayan yapay bir oluşum yoluyla devlet imkanlarının küçük bir zümrenin kullanıma açılacak olmasıdır.
UETD gerçek bir sivil toplum örgütü olarak kalıcı olabilir mi?
Bu sorunun cevabı oldukça zor görünüyor. Bu gün için Ülkücü camiadan kimse biymık koparamadı. Milli Görüş eskisinden daha güçlü bir şekilde kendini yenileyerek geliyor. Diğer dini motifli kuruluşların yapısıda ortada. Gerçek anlamda ideolojik bir alt yapısı olamayan AKP ve o doğrultuda UETD gibi kurulan dernekler iktidar detsteğinin bittiği gün güneş açınca eriyen kardan yapılmış evlere dönecekler. Bunun örneğini çok gördük.
Sözlerimizle kimseyi kırmak, üzmek niyetinde değiliz. Her kurulan sivil toplum örgütünün toplumsal konularda ürettiği pozitif düşünceleri ve faaliyetleri bugüne kadar hep destekledik. Bazen kırk yıllık marksistlerle bile Türkiye'nin menfeaatları söz konusu olduğunda bir araya geldik. Fakat UETD konusundaki şunda taşıdığımız kanaatimiz budur. UETD tüm eleştirilerin dışında kamuoyuna yansıtmaya çalıştığı gibi farklı ve tutarlı bir çizgi yaratabilir mi? Hilton oteli gibi gayet lüks mekenlarda yapılan toplantıları iktidar kaybedildiğinde kim finanse edecek. Devlet böyle bir yapıyı içine sindirebilir mi? Diğer sivil toplum örgütleri bu tür oluşumlara prim verir mi? UETD ideolojik bir yapı geliştirerek uzun vadeleti bir düşünce örgütü olabilir mi? UETD toplumun isyasi, sosyal sorunlarına çare olabilir mi?
Bu durumu yaşayarak göreceğiz.
Not:UETD'nin bazı temsilcilerinin dünya görüşü ve Türkiye yorumları hakkında da ilginç tespitlerimiz var. Bilhassa Almanya temsilcisi Fevzi CEBE'nin Antalya Dünya Azerbaycanlı Aydınlar Forumu süresince kendisini gayet yakından takip ettik. Eğer Fevzi CEBE' UETD adlı kurumun gerçek yüzüyse vay halimize. Bu konuyuda yarın işleyeceğiz.
Bizi izlemeye devam edin.