Hollanda Türk Gençlik Federasyonu Genel Başkanı Oğuzhan Kılıç, Yükselen Irkçılığı Değerlendirdi
Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) Genel Başkanı Oğuzhan Kılıç, Ankara merkezli TÜRKELLERİ Türk Dünyası Yayın Grubu ve Güncel Haber Sitesi SON HAVADİS’le yaptığı söyleşi’de Hollanda ve Avrupa’da yükselen ırkçılık çerçevesinde Hollandalı Türk genci İhsan Gürz’ün öldürülmesi olayını değerlendirdi.
TÜRKELLERİ Genel Yayın Yönetmeni ve Yönetim Kurulu Başkanı ve SON HAVADİS Ankara Haber Editörü gazeteci Abdullah Ortaç, Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) Genel Başkanı Oğuzhan Kılıç ile gerçekleştirdiği söyleşide son günlerde artış eğilimi gösteren ve Türklere karşı yoğunlaşmaya başlayan Irkçılık olaylarını süzgeçten geçirdi.
Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) Genel Başkanı Oğuzhan Kılıç, şunları söyledi:
“7 Temmuz 2011 tarihinde 22 yaşındaki Ihsan Gürz isimli Türk gencinin Hollanda’nın Beverwijk kentinde tutuklanmasından sonra polis karakolundaki şüpheli ölümüyle oluşan toplumsal infial sonucunda; içişleri bakanlığı olayı gündemine alarak soruşturmaya başladı. Öte yanda; IJmuiden polisinin uyguladığı şiddetle, işkence sonucu öldürüldüğünü ve olayın polisteki kamera kayıtlarıyla sabit olduğunu babası ve amcasının ifadelerinden öğrenmiş bulunmaktayız.
Irkçılık polisin davranışlarına sirayet etti
Irkçı motiflerle dolu olan bu cinayeti işleyen ırkçı saik, motivasyona sahip kamu görevlileri başta olmak üzere olayda suiistimali olan şahısların, bir hukuk devletinde olması gereken şekilde cezalandırılmalarına olan inanç aşağıda edinilen bilgiler sebebiyle oldukça zayıftır.
- Öğrenildi kadarıyla polisler tarafından, “gelirken ölmüştür” sözleriyle 3 ayrı hastaneye kayıt yaptırmaya çalışılmış. Ama hastaneler istenilen şekilde rapor vermemiş, istenilen senaryo yürürlüğe girememiştir.
- Ailesinin yoğun araması sonucu morgda bulunan Ihsan Gürz’ün kafasında ve çene kemiğinde kırıklar, göğüs kafesinde ve vücudunun değişik yerlerinde cop ve darp izleriyle bir çok yeri morluklar içindeki cesediyle karşılaştılar.
- Cinayetin yaşandığı aynı karakolda, 20 yıl önce bir Aksaraylı gencin ve 2 yıl önce ise bir Emirdağlı gencin katledildiği öğrenildi.
Kimi yöneticilerin, kelepçelenerek işkenceden geçirilen Gürz hakkında ”uyuşturucu kullanıyordu, bize ilk önce saldırdı, bizi tahrik etti.” şeklindeki sözleri Hollanda polisinde yaşanan bu iğrenç eylemini haklı kılamaz. Zaten aynı basiretsiz yöneticiler değil miydi “dertlerini bir uyuşturucu çekerek unut” niyetiyle uyuşturucuyu yasallaştırıp gençliği yozlaştırarak yoldan çıkmasına destek olan ve bu yolla “uyuşturucunun serbest olmasıyla ekonomimiz kalkınacak” diyenler? Bu gerçekler gün gibi ortadadır
Sorumsuz ırkçı politikacıların katkısı yadsınamaz
Muhafazakar-demokrat CDA ile liberal-sağ VVD koalisyonu Geert Wilders liderliğindeki ırkçı Özgürlük Partisi PVV’in dışarıdan desteğiyle, parlamentoda 150 sandalyenin 76’sini elinde bulunduracak oranındaki çokluğuyla 14 ekim 2010’dan beri görev başında, VVD lideri Mark Rutte başbakanlığında yönetilmektedir.
Geert Wilders ve partisi PVV, belli bir toplumsal kesimi; inancı ve etnik kökeninden dolayı dışlamasıyla bilinmektedir. Ülke’de yaşanan her olaydan sonra ortaya çıkıp İslamiyet’i, Müslümanları ve Müslüman kökenli toplum grupları ve azınlıkları bütüncül bir şekilde suçlama alışkanlığını meslek haline getiren Hollandalı ırkçı politikacı Geert Wilders ve Özgürlük Partisi PVV’in suskunluğu dikkat çekmektedir. Wilders ve PVV’in “cinayeti yapanların kınanması ve sorumluların bulunarak en ağır bir şekilde cezalandırılmalarının gerekli olduğunu” beyan edene değin; Wilders ve PVV’in “Hollanda’da çok-kültürlü uyumlu yaşamı bozarak, ırkçı iklimi yaratan sorumsuz politikacılar” olarak cinayetten sorumlu ilan ediyoruz.
Hayat pahalılığı ve iş piyasasındaki ayrımcılık bir yana. Bu gelişmelerle birlikte; evrensel değerler, insan hakları ve barış’tan oldukça uzaklaşan Hollanda’da; siyaset ve toplum yaşamında ırkçılık meşrulaşarak yaygın bir zemin bulmuştur. Yaratılan bu iklim o kadar etkili olmuştur ki; meydana gelen olay ülkesel basının gündemine ancak günler sonra gelebilmiştir. Emperyalist ırkçı sistemlerde eşine rastlanacak şekilde otosansür uygulanarak, olayın ülkesel gündeme gelmemesi ve yerel gündemde kalması için bir direnç sergilenmiştir.
Daha önce 8 Kasım 2010’de başarılarıyla tanınan Arzu Çakmakçı-Erbaş işyerinin önünde uğradığı bıçaklı saldırı sonucu vücudundan 11 bıçak darbesi alarak öldürülmüş. Yine elektrik mühendisi Ahmet Işık 15 haziran 2011’de boğazı kesilmiş bir şekilde Rotterdam’da ölü bulunmuştu. Hukuk düzenini sağlayamayan, sağlasa da ceberutluktan kaçınmayan otoritelerin vurdumduymazlığıyla gelinen son 2 yıl içerisinde meydana gelen olayların artışıyla bir çok örnek verilebilir. Kurbanların önemli bölümünün Türk kökenli vatandaşlardan oluşması; “Kaç insanı daha kurban vereceğiz ?” sorusunu akıllara getiriyor.
Bundan sonra Hollanda
Her fırsatta dünya demokrasi şampiyonu olduğunu belirten Hollanda hükümeti, bu olay ve yakın zamanda yaşanan olaylarla birlikte sessiz kalmayı tercih ederek tam anlamıyla küme düşmüş eşitlik ve onurlu yaşam talepleri karşısında durarak ortaçağcı emperyalist kültürün köklerine dönmeyi tercih etmiştir. Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) olarak bu insanlık dışı eylemi kınıyoruz; evrensel insan hakları çerçevesinde olayın uluslararası platforma taşıyarak takipçisi olacağız.
Bu saatten sonra, her duyarlı ve sorumlu insanin umudu; önümüzdeki haftalarda gerçekleştirilecek faaliyetlerle, tepkinin sergilenmesi sonucu; devletin uygulamalarına sirayet edecek şekilde yaygınlaşan ırkçılığa “dur!” demek olacaktır.
Cinayet sonucu öldürülen Ihsan’a Allatan rahmet, kederli ailesine direnç ve tüm Hollanda ve Hollanda Türk toplumuna başsağlığı dileriz.” dedi.
Abdullah ORTAÇ/Özel Haber