Haberin yayım tarihi
2017-04-24
Haberin bulunduğu kategoriler

HAKKINDA DAVA AÇILDI.

`Bu sözler eleştiri değil suç`

17 yıl Fansa`da yaşayan ve Fransız siyaset bilimci Philippe Moreau Defarges`in öğrencisi olan gazeteci Belkıs Kılıçkaya, "hocası"nın Erdoğan`a yönelik skandal sözlerini yorumladı.

Fransa`da, katıldığı televizyon programında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`a yönelik "suikast" gibi skandal sözler sarf eden siyaset bilimci Philippe Moreau Defarges`a tepkiler gelmeye devam ediyor.

Fransa`da 17 yıl yaşayan ve lisans eğitimi aldığı dönemde Defarges`ten "uluslararası ilişkiler" dersi alan gazeteci Belkıs Kılıçkaya, hocasının vahim sözlerini ve bu görüşlerinin dayandığı zihinsel arka planı AA muhabirine değerlendirdi.

Kılıçkaya, Defarges`in böyle bir söylemi karşısında çok şaşırdığını ve ondan beklenmeyecek bir çıkış olduğunu söyledi.

Bu durumu izah etmekte güçlük çektiğini kaydeden Kılıçkaya, "Fransızların deyimiyle skandal. Hakikaten söyleyecek hiçbir söz bulamıyorum. Benim de hocam oldu Defarges. Marjinal, kimsenin fikirlerini önemsemediği biri değil, tersine Fransa’da devlet adamlarının yetiştiği mülkiye mektebinden mezun. Aklınıza gelen ne kadar başbakan, cumhurbaşkanı varsa onlarla aynı okulda okumuş bir isim. Kitapları, Fransa’nın en prestijli yayınevlerinden çıkan bir hoca ve televizyonlarda da sıklıkla gördüğümüz bir isim." dedi.

"Defarges`in açıklaması yaptırımı olması gereken bir suç"

Konuştuğu BFM kanalının da Fransa`nın sayılı haber kanallarından biri olduğunu, son yıllarda ülkedeki Müslüman azınlığa yer veren ve diğerlerinden daha çoğulcu bir kanal olduğunu hatırlatan Kılıçkaya, şöyle konuştu:

"Defarges, televizyondaki programda da dili sürçüyor, konuşmanın şehvetiyle ağzından böyle bir şey çıkmış da değil, üzerinde düşünülmüş besbelli. Çünkü diyor ki, ‘Hukuki yollara başvuran Türklerin bu davranışı saygıdeğer ama bundan bir sonuç alamayacaklar çünkü hukuki yollar tükendi. Geriye iç savaş kalıyor ve telaffuzu zor ama bir de öldürülmesi.’ Bunu dediğinde moderatörün yayını kesmesi gerekir. Çünkü o andan itibaren bir ceza davasına girecek bir beyanda bulunulmuş oluyor. Onun yerine moderatör bunun gayrimeşru bir seçenek olduğunu söylemekle yetinip konuşmanın sürdürülmesine müsaade ediyor. Ve Defarges, az önce söylediğini açıyor. Diyor ki, ‘Öyle demeyin, Roma’dan beri zalimlere karşı böyle bir seçenek tartışılır, bu dinlerde de tartışılır.’ diyor. Bu Türkiye veya Erdoğan eleştirisini aşan skandal ve yaptırımı olması gereken bir suç. Defarges, Türkiye’yi bilmeyen, Erdoğan’ı tanımayan bir isim değil. Böyle bir söylemi kullanmasının sebebi ise islamofobi ile açıklanır ancak. "

"Fransız sosyalistler, Müslümanlara yönelik yasakları savunuyor"

Fransa ile ilgili şaşkınlığının daha önce başladığını ifade eden Kılıçkaya, son dönemlerde makul olarak bilinen sosyalist kesimin bile İslamofobya konusunda sağcılarla aynı noktaya geldiğini belirtti.

Sosyalistlerin, burka yasağını ve Müslümanlara yönelik kısıtlamaları sağcıları geride bırakacak bir şekilde savunduğunu söyleyen Kılıçkaya, şunları kaydetti:

"Avrupa’nın en fazla Müslüman nüfusunu barındıran ülke Fransa. 5 milyondan fazla. Böyle bir ülkede İslamofobik görüşler artık sıradanlaştı. Hepimiz birlikte yaşadık burka yasağını. Düşünebiliyor musunuz, plajda 4 polis burka giydiği için bir kadına eşlik ediyor. Bu yasak gerçi yargıda iptal oldu ama yine de o yasak üzerinden mesela şu anda başbakan olmayan sosyalist hükümetin başbakanı burka yasağından yanaydı. Feminist filozof Elisabeth Badinter, kocası Robert Badinter o da idam cezasını kaldırmış sosyalist partisinin adalet bakanı bunlar mühim isimler. Elisabeth Badinter çağrı yapmıştı, burka tipi işte İslami yaşam tarzına uygun giysilerin satışını yapan mağazaların boykotu yönünde. Bunu yaparken de Le Monde gazetesine verdiği ve çok ses getiren röportajında hala böyle endişesi olanları ikaz etmiş, ‘İslamofobik diye anılmaktan korkmayın, ne düşünüyorsanız söyleyin, benim böyle bir kompleksim yok’ demişti. Bu yol aslında yıllardan beri açık açık Müslüman düşmanlığı yapan meşhur filozof Alain Finkielkraut’la çoktan açılmıştı."

Kılıçkaya, yine Le Monde gazetesinden örnek vererek, "Gazetenin karikatüristi Plantu, ki sol ahlakı temsil eder ve hakikaten herkesin olumlu baktığı isimlerdi. O da bir karikatür çizdi, Dolce Gabbana’nın tesettür giysilerini hazırlamasını konu alan. Karikatüründe tesettürlü kadınların bellerine dinamit bağlayıp kamikaze olabileceğini gösteren ve bir süre sonra böyle bir modelin çıkacağını söyledi." ifadelerini kullandı.

"Türkiye, ilgili ülkelerde ceza davası açması gerekiyor"

Gazeteci Kılıçkaya, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra genel olarak batı medyasında Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan`a yönelik saldırgan bir durumun ortaya çıktığını, eleştiriyi aşan söylemlerin olduğunu ve bu durumun ceza davası konusu olduğunu söyledi.

Kılıçkaya, 15 Temmuz`dan sonra ABD medyasından örnekler vererek, şöyle konuştu:

"Şunları da hatırlamak gerekiyor. ABD`de mühim düşünce kuruluşlarının üyeleri, anlı şanlı profesörler Erdoğan için `kellesi alınması gerekir` diye twit attılar. Bu isimleri zikretmeye başlarsak bir ton isim sayarız. Sonra Foreign Policy gibi akademik yazıların yayınlandığı dergilerde, `Kellesi alınması gerekirdi. Darbeciler altın kuralı ihlal etti.` diye yazılar yayınlandı. Bunların hepsi ceza davası konusu. Türkiye`nin, bunların her birisi için ilgili ülkelerde ceza davası açması gerekiyor. Çünkü hiçbir şekilde izahı olmayacak bir şey. Bu Türkiye veya Erdoğan eleştirisini aşan skandal ve yaptırımı olması gereken bir suç."

Fransız siyaset bilimci Defarges, katıldığı televizyon programında, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında, "... Gördüğümüz kadarıyla hukuki yol kapandı, ya iç savaş ya da söylenmesi zor bir hipotez, Erdoğan`ın öldürülmesidir. Böyle bir ortamda suikastı unutmayalım." gibi skandal sözler sarf etmişti.

(aa)

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.