Haberin yayım tarihi
2009-05-07
Haberin bulunduğu kategoriler

5. Avrupa Şiir Yarışması sona erdi

11 senedir Hollanda'da yayın yapan Platform Dergisi öncülüğünde yapılan Avrupa Şiir Yarışmasının 5. sonuçlandı.

Avrupa çapında yapılan yarışmayı bu sene Kadın Dergisi' de destekledi. Yarışmaya Avrupa çapında büyük katılım oldu. Organizeden sorumlu  Platform Dergisi Kültür Sanat editörü H. Kerim Ece dergimize özel açıklamalarda bulundu.
 
Hem katılımcılara hem de jüri üyeleri Doç. Rıdvan Canım, Ressam/şair Halil Gül ve drs. Hüseyin K. Ece'ye zahmetlerinden ve şiirleri değerlendirdiklerinden dolayı, ayrıca beş yıldan beri bu yarışmayı bir dergi gücüyle devam ettiren Platfom çalışanlarına, özellikle genel yayın yönetmeni Ebubekir Turgut Bey'e ve bu sene yarışmamızı destekleyen Kadın Dergisi yöneticilerine çok teşekkür ediyoruz.
 
5. Avrupa şiir yarışması başarıyla tamamlandı.
 
Yarışmaya Nerelerden Katılım oldu?

Yarışmaya Hollanda başta olmak üzere Almanya, Belçika, İngiltere, Avusturya, Kıbrıs, Amerika Birleşik Devletleri, Kırgızistan, Bulgaristan, Fransa, Danimarka, Yunanistan, Finlandiya,  Kanada ve Japonya'dan 57 şair 123 şiiriyle katıldılar.
 
Yarışmada neyi dikkate aldınız?

Şiirler, Türkçeyi iyi kullanma, şiiriyet, üslub, ahenk gibi açılardan değerlendirildi. Üç jüri üyesinden en yüksek toplam puanı alan şiirler dereceye girdiler.
 
Yarışmadaki Amaç Nedir?

Tekrar hatırlatmak gerekir ki şiir yarışması asıl amaç değil, şiire, edebiyata, okuyup yazmaya bir teşviktir.
 
Değerlendirmeleri Nasıl Yaptınız?

Değerlendirmeler jüri üyelerinin mümkün olduğu kadar objektif bakışıyla yapıldı. Bu konuda matematiksel sonuç beklenmemeli. Derece alan şiirler en iyisi olmadığı gibi, dereceye giremeyenler kötü şiir değil. Sonuçta bir kaç tanesine derece verilmesi gerekiyordu. Jüri kendine göre en iyisini tesbit etmeye çalıştı. Başkaları derece alanla şiirler için, 'bu şiir şu dereceyi almalıydı' denileceği  gibi, 'bu şiir nasıl bu dereceyi aldı' da denilebilir.
 
Yarışmaların sonucuna itirazlar oluyor mu?
Elbette herkesi memnun etmek mümkün değil. Üstelik herkesin kendine göre bir şiir zevki, beğendiği bir tarz, hoşlandığı biçim vardır.
 
Türkiye'den katılımcıları neden kabul etmiyorsunuz?

Ülkemizde başka organizelerin olduğu bir gerçek.Buna rağmen Türkiye'den yarışmamıza büyük talep var.. Şair arkadaşlara tekrar tekrar teşekkürler. Şiir yazma bu veya başka yarışmalarla sınırlı kalmamalı. Devam etmeli. Şiir bir nehir akışıdır. Hayat devam ettiği sürece şiir de kendi yatağında akacaktır. Biz Türkiye dışında da güzel şiirlerin yazılmasını, kaliteli şairlerin yetişmesini arzu ediyoruz. Ümit ediyoruz ki bu gibi faaliyetler bu amaca katkı sağlar.




 
5. Avrupa Şiir Yarışması nasıl sonuçlandı?

Yarışmada;
Birinciliğe: ABDULKADİR İNALTEKİN'in GURBETTEN ANNEME-1 adlı şiiri (Berlin-Almanya)
İkinciliğe: ŞAFAK YOLCU'nun SÖYLE ÇOCUK adlı şiiri (Kıbrıs)
Üçüncülüğe: MURAT ÖZER'in PERİŞANIM AŞKTAN ve ÇİLESİNDEN adlı şiiri ( ABD )
 
1. Mansiyona:ABDULKADİR İNALTEKİN'in OĞUL adlı şiiri
2. Mansiyona: İ İDRİS GÜNAYDIN KAN SEVGİLİ adlı şiiri
3. Mansiyona AHMET TERLİ YAHYA KEMAL'İ ANIYORUM adlı şiiri
4. Mansiyona: GÜNGÖR ŞENKAL'ın GÜL/DEĞİRMENİ adlı şiiri
5. Mansiyona: GÜLSARI FATMA SELVA SEZEN adlı şiiri layık görüldü.




Not: Bu sayımızda ilk üçe giren şiirleri önümüzde deki sayılarda da mansiyon alan şiirleri ve beğenilen şiirleri yayınlayacağız.
 
İyi okumalar dileğiyle.
 
BİRİNCİ
 
GURBETTEN ANNEME -1-

 
Yine hasretinle kaldım baş başa,
Şimdi bir köşeye kuruldum, anne!
Sadece bir serap gurbette, neşe,
Peşinde koşmaktan yoruldum, anne!
 
Sevdiğim nerede, seven nerede?
Arkamdan methedip, öğen nerede?
İtimat nerede, güven nerede?
En muhkem yerimden kırıldım, anne!
 
Sır verdim dostuma, aram açıldı,
Derdimi söyledim, yaram açıldı.
Akımı gösterdim, karam açıldı,
Ben, bana gücendim, darıldım, anne!
 
Her gece kâbusa döner düşlerim,
Figana çevrilir her gülüşlerim.
Ben beni boğazlar, beni şişlerim;
Bu gece çarmıha gerildim, anne!
 
Adsız şehitlerin yasını tuttum,
Yaşamanın adını da unuttum...
Kurtulayım, diye ölümü yuttum,
Ben kendi ölümde dirildim, anne!
 
Anne, gurbet değil beni ağlatan.
Neden baştanbaşa garip bu, Vatan?
Her karış toprakta şüheda yatan.
Ben o diyarlardan soruldum, anne!
 
Tarih boyu ağıt yakan ben oldum,
İki gözü yaşlı bakan ben oldum,
Zulüm gören, boyun büken ben oldum,
Heyhat! Yine hakir görüldüm, anne!
 
Lübnan'da hedefe diktiler beni,
Keşmir'de odlara yaktılar beni.
Cezayir'de ipe çektiler beni,
Bosna'da anlımdan vuruldum, anne!
 
Çeçenya'da kanım aktı, sel gibi,
Karabağ'da kopardılar, gül gibi,
Öz yurdumda garip kaldım, el gibi;
Yine öz yurduma sürüldüm, anne!
 
Dünyaya gözümü açtım, Gazze'de,
Nefes nefes acı içtim, Gazze'de.
Kendi kefenimi biçtim Gazze'de,
Akan kanlar ile yoğruldum, anne!
 
Kaldı mı yaşamak: gözyaşı, figan?
İnsan avcıları kan kusuyor, kan!
Bir tarafta Irak, bir yanda Afgan!..
Kimin için kurban verildim, anne?
 
Hayalin ömrüme ziyafet oldu,
Seni, düşte görmek kifayet oldu.
Ömrüm baştanbaşa sefalet oldu,
İtildim, kakıldım, yerildim anne!
 
Düşüncemde, hayalimde sen varsın,
Beni bu dünyada tek sen anlarsın.
Varlığın ruhumu sımsıcak sarsın,
Yine hasretine sarıldım, anne!

Berlin -1996
 
AbdulKadir İnaltekin/ Berlin -Almanya



 
İKİNCİ
 
SÖYLE ÇOCUK !

 
Hangisini anlatsam sana çocuk?
Bir keşmekeş ki hüküm sürer içimde
Benim diğer adım; yokluk !
 
Elimin tersiyle itip bir kenara
Tüm sevda şiirlerimi,
Bugün ilk kez ağlıyorum karşında
Kanatırcasına gözlerimi...
 
Bak;
Alnımın orta yerinde bir yetim
Göz pınarlarımda titriyor yetmişlik bir nine
Tam ortasında yüreğimin, bağdaş kurdu bu gece
Maaş kuyruğunda can veren Batman'lı bir dede...
Bir yanım sevda, bir yanım yokluk
Utanıyorum çocuk...
 
Hangisine yanayım şimdi çocuk?
Söyle hangi çerçeveye koymalı şimdi,
Bu vedanın resmini?
El verir mi bu kez ecel bana?
Alır mı beni bu gece kuytularına,
Sarı bir efkar denizi?
Söyle birleştirir mi o sahil, yeniden ellerimizi?
Bir yanda ayrılık, bir yanda yokluk
İçim acıyor çocuk...
 
Hani yalan dedin ya sözlerime
Hani "öldün artık" dedin
Ötesine geçememişiz demek ki
Boş siyasi söylemlerin...
Şimdi boş bakışlar oturtup gözlerime
Soğuk mevsimler gibi geçiyorum kapından
Geçer gibi, aç bir ulusun coğrafyasından
Bir yanda serçe yüreğim, bir yanda yokluk
Ağır yaralıyım çocuk...
 
Kimi neye inandırırsın ki çocuk !
Sen bile bana inanmazken
Kardeş kardeşi kırarken
Gömüleceğimiz yer topu topu beş karışken...
Oysa gözümüzü kapayıp, parmağımızı her bastığımızda
Huzur konuşlanmalıydı barış renkli atlaslarımızda
Söyle neden barut kokuyor tüm çiçekler
Filistin'de, Bağdat'ta ?
Hani en adil paylaşımdı mutluluk !
Bir yanda savaşlar, bir yanda yokluk
N'olur susma çocuk...
 
Ben hangi mevsimi tamamladım ki
Ne yasemin kokulu akşamlar
Ne eylülden kalma yıldızlar
Şimdi ruhumda bir sürü eşkiya
Göğsümde çöreklenmiş bir sonbahar
Başımda esiyor yaman poyrazlar
Bir yanım müfreze sancılar, bir yanım yokluk
Ölüyorum çocuk...
 
Şafak Yolcu / Kıbrıs



 
 
ÜÇÜNCÜ
 
PERİŞANIM  AŞKDAN VE ÇİLESİNDEN

 
Aşktır beni böyle yakıp inleten,
            Perişanım aşktan ve çilesinden.      
 
Aşkından bir türlü olamam azat
İsmini kalbime yazmış da Hattat.
 
Aşkından divane olalı senin,
Ahu gözlerinden ibaret hayat.
 
Gençlik sevmesini bilmiyor deyip,
Seveni sevmemek ne büyük tezat!
 
Kalbin taş değilse eritir diye,
Sade gözyaşımdan umarım imdat.
 
Sen bir kızıl gülsün, bense bir gamlı
Bülbülüm dalında ederim feryat.
 
Yaramı elinle sarmandan başka
Yokdur bu derdimin çaresi heyhat!
 
         Aşktır beni böyle yakıp inleten,
                   Perişanım aşktan ve çilesinden.       
 
Eskidikçe artar kalbde değeri,
Sevilmeden sevmek aşkın hüneri.
 
Kalbime verdiği bu ıstırabdan
Yok mudur kalbinin hala haberi?
 
Yaşadığım artık bir başka alem
Sevdana düştüğüm o günden beri.
 
Sen kömür sanırsın yanık kalbimi,
Elmasa dönmüştür özü, cevheri.
 
Elinle yaktığın bir çıra kadar
Kalbimin yanında yok mu değeri?
 
Aşkımdır, aşkımdır, inan aşkımdır
Derin gözlerinin son şaheseri.
 
         Aşktır beni böyle yakıp inleten,
            Perişanım aşktan ve çilesinden.        
 
Saçılır kalbimdem, ruhumdan her dem
Semaya mutluluk yerine matem.
 
Yokmuş bu yangını söndürecek su,
Yanar, kavrulur bu ateşle sinem.
 
Vuslatın hayali bile çok uzak,
Hicrana razıyım, kaderim madem.
 
Uzaklardan bana bir nefes üfle,
Serinlenir kalbim olarak meltem.
 
Çok oldu kalbimde güller solalı,
Kapladı her yeri artik krizantem.
 
Lutfunu umarken kahrını sundun,
Asla geçmez etmek gönlümden sitem.
 
Aşktır beni böyle yakıp inleten,
            Perişanım aşktan ve çilesinden.    
 
Kalbde aşk gibi bir mücevher gerek,
Ruhda iman gibi bir cevher gerek.
 
Gönlünün kapısı niçin açılmaz,
Geri çevirdiğin kaç sefer gerek?
 
Aşkının elinde ben çaresizim,
Kalbini fethetmeğe ne hüner gerek.
 
Bir kere solumuş ruhum havanı,
Artık bana ne misk ne amber gerek.
 
Seninle olmamak için göz göze,
Yazılmaz olası bir kader gerek.
 
Değil mi ki sana gönül vermişim,
Bana gam ve hüzün ve keder gerek.
   
Aşktır beni böyle yakıp inleten,
            Perişanım aşktan ve çilesinden.  
 
Murat Özer / ABD

[OpicC:11300]
[OpicC:11301]
[OpicC:11302]
[OpicC:11303]
Haber ve Fotoğraflar: Ebubekir Turgut Amsterdam / M. Esra Turgut 
  
PLATFORM
POSTBUS 9510
1006 GA  AMSTERDAM - HOLLANDA
Tel       : +31 (0) 20  613 89 02
Fax      : +31 (0) 20  613 24 23
Mobil   : +31 (0) 641 780 100
Web     : 
http://www.platformmedia.nl 
Email   :
info@platformmedia.nl 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.