Haberin yayım tarihi
2009-12-07
Haberin bulunduğu kategoriler

Erol Günaydın Brüksel'de Meddahı Anlattı..

Binfikir Tiyatro Grubu'nun onur konuğu olarak Brüksel'e gelen, Türk tiyatrosunun duayenlerinden Erol Günaydın burada genç tiyatroculara seslenerek hem kendi deneyimlerini anlattı hem de öğütlerde bulundu. Tiyatro deneyimlerini anlatırken, ailesinin karşı olmasına rağmen kendisinin tiyatroya atıldığını söyleyen usta oyuncu, daha sonra kendi özverisiyle Türkiye'yi mobil tiyatro karavanası ile köy köy dolaşarak oralarda çocuklara tiyatroyu sevdirmeye çalıştığını ve ömrünü sadece tiyatroyla kısıtlamayarak, kültürel ve sanatsal bütün etkinliklere adadığını söyledi.

Ayrıca, Binfikir Oyuncuları'nın sahnelediği çocuk oyunu olan 'Saint-Nicolas, Nasrettin Hoca ve Gülmeyen Kız' isimli oyunu beğeni ile izleyen Erol Günaydın, bir ara, oyun esnasında, sahnede bulunan meddahın büyük ustaya dönerek, 'Meddahın ne olduğunu bir de ustasından dinleyelim' demesiyle, Sayın Günaydın meddahın tanımını şu cümlelerle yaptı;

"Meddah 'medh-ü sena'dan gelir. Allah millete, devlete zeval vermesin, Allah büyüklerimizin sağlığını korusun, kimsenin burnu kanamasın, küçüklerim hastalık görmesin diye, met ede met ede konuya girmişler. Şimdi bu meddahlar, evvela kahramanlık menkibelerini anlatmışlar Anadolu'da. Battal Gazi, Zaloğlu Rüstem gibi. Bunlar şarkıyla da, sazla da söylenilen tek kişilik meddahlardı. Manzur söylerler, söylerken de oynarlar, taklitler yaparlardı.

Sonra meddah sadece ezberden yapma değildi. O zamanlar okuma yazma azlığı olduğu için kitap kenarına kaydedilmiş hikayeleri de yanlarında taşırlar, ve gittikleri köy ve kasabalarda buldukları hikayeyi halka okurlar, anlatırlar, haberleşme vasıtası olarak yapmışlardır. Daha sonra bunlar yavaş yavaş taklite girmişler. Gerçi daha önceleri de taklit vardı. Mesela 'Ebur Ebube' diye bir meddah varmış, hayvan taklitleri yaparmış. Oturduğu yerde bir eşek takliti yaparmış, sesini duyan bütün eşekler bağırmaya başlarlarmış. Adamlar o kadar yetenekli kuş taklitleri, köpek taklitleri derken yavaş yavaş insan taklitlerine girmişler.

O devirlerde bizde yahudi, Ermeni, Rum, Anadolu'lu, kuzeyli, güneyli, Laz, herkesten vardı, her milletten vardı. Onun için o diller revaştaydı. Herkes yavaş yavaş İstanbul'da, hele hele Ramazan aylarında, geceleri uzun olduĝu için, savurlara kadar oralarda bu meddahlar gövde göstermişler. Ve taklitler orada işin içine giriyor. Çok eğlendirici oluyor ve yerlere yatıyor herkes bunların taklitlerini dinleyerek. Hele bir meddah varmış ki, bu 'Galata Köprüsü' takliti yaparmış. Köprüdeki bütün Yahudileri, satıcıları, orada alış veriş edenleri falan. Yani dinlediğiniz zaman Galata köprüsünden geçmiş gibi oluyordunuz. Çünkü o zaman başka bir eğlence yok. Ne sinema var, ne televizyon var, ne radyo var, ne şu var ne bu var". [OpicC:14057]

Ailesi tarafından sevgi yerine hep oyuncak görerek sevgiye muhtaç, mutsuz bir kızın hikayesini konu alan 'Saint-Nicolas, Nasrettin Hoca ve Gülmeyen Kız' tiyatro oyunu büyük bir başarı ile sergilenirken, izleyiciler tarafından büyük bir beğeni topladı. Brüksel Devlet Bakanı Emir Kır ve Senatör Fatma Pehlivan'ın da izleyiciler arasında yerlerini aldılar. 
[OpicC:14058]
[OpicC:14059]
[OpicC:14060]
[OpicC:14061]
Brüksel - Cafer Yıldırımer

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.