Haberin yayım tarihi
2025-08-02
Haberin bulunduğu kategoriler

CABBAR ALKAN: ‘’TÜRK FUTBOLU MAFYATİK DERİN YAPI YOK EDİLMEDEN DÜZELMEZ’’

Belçika spor dünyasında geçmişi ile bir efsane isim olan Turkse Rangers Onursal Başkanı Cabbar Alkan ile hem Belçika’da futbol camiasında neler yaşanıyor hem de Türkiye’de futbol sektöründe yaşanan sorunlar üzerine bir söyleşi yaptık.

Bu söylelide soru cevap yerine Turkse Rangers kulübünün Kurucu ve Onursal Başkanı Cabbar Alkan’ın görüşlerini başlıklar halinde özetledik.

TURKSE RANGERS İÇİN BİRKAÇ TAKVİYE DAHA GEREKEBİLİR.

Öncelikle Turkse Rangers’ın bu elde ettiği başarıdan dolayı başta Ali Kanza ve Ayhan Bilgiç olmak üzere tüm yöneticilerimizi tebrik ediyorum. Çok güzel bir iş başardılar.

Belçika’da ilk defa bir Türk kulübü 3. Lige yükselme başarısı elde etti. Bu yılların emeği alın teridir. Hiçbir şey bir günde olmuyor.

Sezon bittikten sonra kulübün alt yapı çalışmaları ve yeni sezona hazırlık planlamaları oluyor. Bildiğim kadarıyla yönetimin özellikle finans konularında ciddi çalışmaları var. Sportif açıdan epey yeni transferler yapılmış. Bazı antrenmanları izledim. Benim gözümde başta hücum hattında olmak üzere birkaç noktaya takviye gerekiyor. Zannediyorum arkadaşlarımız hazırlık maçlarının ardından eldeki kaliteyi görerek gerekli önlemleri alırlar.

Bu arada Beringen Türk Gücü, FC Anadol, Eisden Ümitspor, E. Houthalen gibi diğer kulüplerimizin de iddialı kadrolar kurduklarını duyuyorum. Tüm takımlarımıza yeni sezonda başarılar diliyorum.

TÜRK FUTBOLU DERİN BİR YAPININ KISGACINDA VE KURTULAMIYOR.

Türkiye’de futbol kulüplerimizin kuruluşundan bugüne bir derin yapı faal durumda. Bu yapı sportif anlamda gerçeği yansıtmayan perde arkasında sonucu etkileyen hatta belirleyen bir gücü temsil ediyor. Yani kirli eller hep iş başında.

Genel anlamda Türk futbolunun temel sorunları arasında altyapı eksikliği, yönetimsel problemler, finansal istikrarsızlık, yetersiz spor kültürü ve şiddet olaylarından bahsedilir. Ancak hakem kararları, şike, kaynağı belli olmayan harcamalar en tartışmalı ve Türk futbolunun gelişimini engelleyen önemli faktörler arasında yer alıyor.

Bu sorunların çözümü için Türk futbolunun ilk önce mevcut kirli yapıyı ortadan kaldırması, altyapıya daha fazla yatırım yapması, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışı benimsemesi, mali disiplini sağlaması, spor kültürünü geliştirmesi ve hakem hatalarını en aza indirmesi gerekiyor.

Türk futbolunda Kulüplerin dönen varlıkları (nakit ve benzeri likit değerleri), kısa vadeli borçlarını karşılamada yetersiz kaldığı için istisnasız tüm kulüplerin işletme sermayesi açığı veriyor. Kulüplerin yeterli öz kaynağa sahip olmamaları nedeniyle özkaynak açıkları var. Kulüplerin mevcut hazır değerleri içinde yer alan nakit benzeri likit değerleri dikkate alındığında, bunların toplam değerinin kısa caddeli borçları karşılamada yetersiz kalması nedeniyle likidite açıkları oluşuyor.

BAHİS SİSTEMİ KİMLERİ BESLİYOR?

Bazı kulüpler kara paranın dolaştığı alanlarda ilegal bir dünya ile ilişkiler kuruyor. Örneğin Spor Toto Teşkilat Başkanlığının 14 Eylül 2024'te "meritking.news" isimli sitenin "meritking" isimli yasa dışı bahis sitesine ait haber sitesi olduğuna ve bahse konu sponsorluk anlaşmasının suç teşkil ettiğine dair müracaatının akıbeti ise hala karanlık. Galatasaray-Çaykur Rizespor maçında Ramspark'taki dijital led panolarında ve Galatasaraylı futbolcuların formalarında "meritking.news" reklamları yer almıştı.

Galatasaray'ın resmi internet sitesinde ise 15 Eylül 2024’te, "Galatasaray Sportif A.Ş, Galatasaray Spor Kulübü ve Serwin Global Solutions SDN BHD arasında küresel bir dijital spor haber platformu olan 'meritking.news' markası tanıtımı özelinde kullanılmak üzere 2024-2025 ve 2025-2026 sezonlarını kapsayacak şekilde 14 milyon 60 bin dolar artı KDV bedelle futbol takımımızın forma sırtı, farklı branşlarımızda reklam ve tanıtım haklarını kapsayan sponsorluk sözleşmesi imzalanmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur." şeklinde açıklama yapılmıştı.

Peki sonuç ne oldu. Kocaman bir hiç. Normalde böyle bir dosya sonucu bu kulübün tüm puanlarının silinerek küme düşürülmesi lazım. Gündem değiştirildi, dosyalar kapandı. Haydi bakalım yeni karanlık denizlere. Açıkçası şimdi yeni kumpaslar hazırlanıyor diye düşünüyorum.

Galatasaray’ın, otoritelerin “dünyanın en iyi 5 santraforu” arasında gösterdiği Victor Osimhen’i bonservisiyle birlikte kadrosuna dahil etmesi nasıl açıklanacak merak ediyorum. Galatasaray’ın 75+5 milyon euro bedelle kadrosuna kattığı Nijeryalı futbolcu; İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya ve Fransa dışındaki ligler açısından bakıldığında, bugüne kadar bonservisine en yüksek bedel ödenen oyuncu durumunda. Şimdi kim bilir hangi karanlık eller, ilegal kaynakları devreye sokacak göreceğiz.

BUGÜNÜ ANLAMAK İÇİN TÜRKİYE’DE KULÜPLERİN GEÇMİŞİNİ İYİ BİLMEK GEREKİYOR.

Şimdi bugünün sorunlarını, futbol sektöründeki mafyatik yapıyı daha net anlayabilmek için özellikle Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe gibi 3 büyük kulübün geçmişini iyi bilmek gerekiyor.

İsterseniz bu 3 kulüp hakkında zaman dehlizinde kısa bir gezinti yapalım.

GALATASARAY GALATA BANKERLERİNİN TAKIMI

Önce Galatasaray ve Fransa arasındaki ilişkiye bakalım. Hem Galatasaray Spor Kulübü'nün hem de Galatasaray Üniversitesi'nin Fransız kökenlerine ve kültürel etkileşimlere dayandığını hepimiz biliyoruz. Galatasaray Lisesi'nin Fransız etkisiyle kurulması ve Galatasaray Üniversitesi'nin Fransız-Türk işbirliğiyle hayata geçirilmesi bu ilişkinin temelini oluşturuyor. 1868'de Fransız eğitim sistemi örnek alınarak kurulan Galatasaray Lisesi, Fransızca eğitim veren bir okul olarak öne çıkıyor. 1954 tarihli Fransa-Türkiye Kültürel İşbirliği Antlaşması yapılıyor. 1994'te kurulan Galatasaray Üniversitesi kuruluyor. Türkiye'de eğitim dili Fransızca olan tek üniversitedir ve uluslararası bir antlaşmayla kurulan ilk yükseköğretim kurumudur. Yani Galatasaray’ın kurucu akıl ve gücünün Sabetayist Galata Bankerleri ve Fransa olduğunu biliyoruz. Bu dinamikler kulübün kurucu unsurları. Dün öyleydi bugün de öyle.

Türkiye’de 1900’lü yıllarda her şeye hakim bir sömürü endüstrisi bulunuyor. Futbol endüstrisindeki derin yapıyı yöneten Masonik ve Sabetaycı yapılanma buradan geliyor.

FETÖ VE GALATASARAY

Galatasaray Spor Kulübü ile FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) arasında doğrudan kurumsal bir ilişki olduğu yönünde somut ve resmi kanıtlar buluyor. Yöneticilerin direkt temasları ve oyuncuların Fetö liderinin dizinin dibinde fotoğrafları, bunlar hepimizin bildiği şeyler. Bugün için bazı Galatasaraylı futbolcular yurtdışında kaçak durumdalar.

Şimdi şu soruyu sorma hakkımız var. Acaba neden ağa babaları dışarıda olan bir terör örgütü Galatasaray takımına çöktü ve kullandı. Buna kimler müsaade ettiler. Ya da bu ortak bir kirli düzenin birlikte kurgulanması mıydı? İşte en kritik nokta budur.

KARA PARA, GİZLİ FON VE FATİH TERİM

Türkiye’de spor dünyasını sarsan bir dolandırıcılık olayı yaşandı. Aralarında Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve iş insanlarının da olduğu 21 kişiyi yüksek fon vaadiyle milyonlarca dolar dolandırdığı ortaya çıkan banka müdürü Seçil Erzan 11 Nisan 2023 tarihinde tutuklandı. Tam 25 milyon dolar buhar olmuş. Bir de fatih Terim soluğu Yunanistan’sa aldı, sonra ise Arabistan’da. Bu kaçış niyeydi acaba?

Denizbank eski şube müdürü Seçil Erzan’ın 2023’te açılan ve martı yıldız futbolcuları da etkileyen dolandırıcılık davasında aralarında Arda Turan, Emre Belözoğlu, Fernando Muslera ve Selçuk İnan'ın da bulunduğu 18 kişiyi dolandırdığı iddia edildi.

Şimdi soru şu: Nasıl oluyor da söz konusu para olunca hatta kara para olunca adres hep Galatasaray’a çıkıyor. Belli ki, gizli fonlar, kara para aklama işleri bu camiada epey profesyonelce yapılıyor.

VATANSEVERLERİN TAKIMI BEŞİKTAŞ

Beşiktaş Jimnastik Kulübü, büyük çoğunluğu Kafkasya, özellikle Çerkes kökenli olan 22 kişi tarafından kurulmuş. Ahmet ve Mehmet Ali Fetgeri kardeşler, Batum bölgesinden göç etmiş bir soydan, Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket ise Dağıstanlı Şeyh Şamil'in soyundan geldiği söyleniyor.

Beşiktaş'ın kökenleri, 1903 yılında Bereket Jimnastik Kulübü adıyla kurulmasıyla başlar. Kulübün kurucuları arasında, milliyetçi fikirleriyle bilinen ve Kurtuluş Savaşı'nda önemli roller üstlenmiş kişiler de bulunuyor. Bu durum, Beşiktaş'ın milliyetçi bir kulüp olarak anılmasına zemin hazırlamıştır. 1903'te kurulan Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü'nün ilk resmi renkleri kırmızı ve beyazdı. Ancak, 1911 yılında Balkan Savaşları sırasında Osmanlı Devleti'nin ağır kayıplar vermesi nedeniyle, kulüp bu acıyı ve yas duygusunu simgelemek için kırmızı rengi terk etti ve siyah-beyazı benimsedi.

Beşiktaş, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda önemli rol oynamış ve Mustafa Kemal Atatürk tarafından da desteklenmiş bir kulüptür. 

Beşiktaş Futbol Takımı, Süleyman Seba döneminde altın dönemini yaşadı ve birçok kupa kazanma başarısı gösterdi. Süleyman Rıza Seba (5 Nisan 1926, Sakarya - 13 Ağustos 2014, İstanbul), Abhaz asıllı Türk futbolcu, MİT mensubu, spor yöneticisi ve Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün 30. başkanıdır. Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün 1984 ile 2000 yılları arasında kesintisiz başkanlığını yaptı. Seba, Hakkı Yeten ile birlikte Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün iki onursal başkanından biri olarak spor tarihine adını yazdırmış önemli isimlerdir.

FENERBAHÇE KURTULUŞ SAVAŞINDA CEPHEYE SİLAH VE CEPHANE SEVKEDEN BİR KULÜPTÜR.

1907 yılında İstanbul'da kurulan ve Türkiye'nin en köklü spor kulüplerinden biri olan Fenerbahçe Spor Kulübü'nün başarılarla dolu bir geçmişi vardır.

Fenerbahçe Spor Kulübü, hem; İstanbul'un işgal altında olduğu yıllarda Anadolu'da Kuvâ-yi Milliye'ye gizli bir şekilde silah ve cephane sevk ederek Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında rol oynadı.

 ‘Fenerbahçe’nin şanlı’ bir tarihi olduğunu kimse inkar edemez. Birinci Dünya Savaşı sonunda, İtilaf Devletleri donanması İstanbul sularına girdi ve askerler şehrin ‘fiilen’ işgaline başladı. 16 Mart 1920 tarihinde ise İstanbul resmen ve tamamen işgal edildi.

Fenerbahçe, işgal kuvvetleriyle ilk maçını 24 Kasım 1918 Pazar günü yaptı. Bir Fransız ekibi ile oynanan bu karşılaşmayı 3-1 kazanan Fenerbahçe, 5 yıl boyunca İstanbul’un futbol sahalarında, İngiliz/ Fransız takımlarına karşı zaferden zafere koşacak ve ‘Esir Şehrin Moral Kaynağı’ oldu.

Atatürk, o mücadele yıllarında halka umut olması için maçların oynanmasını, işgal kuvvetleri takımlarıyla oynanacak ve kazanılacak her maçın cepheye moral vereceğini belirtti. Fenerbahçe de canla başla sahaya çıktı ve halka direnme gücü aşıladı.

Şimdi böyle bir tarihi geçmişi olan Fenerbahçe Galatasaray’a çökmüş ancak hedefinde Fenerbahçe vardır. Önce bazı oyuncuları etkilediler, sonra bazı yöneticilere kancayı taktılar.

FENERBAHÇE BAŞKANI AZİZ YILDIRIM FETÖ’YÜ BİTİREN ADAMDIR.

Özel Yetkili bir hain savcı vardı. Şimdi yurtdışında kaçak durumda. Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz 2010-11 sezonunda Süper Lig ve 1. Lig'in bazı müsabakalarında şike yapıldığı ve teşvik primi verildiği bahanesi ile bir dava başlattı. Hedef Fenerbahçe idi. Tezgah kuruldu, yöneticiler tutuklandı, şike iddiaları ile kulüp itibarsızlaştırıldı.

3 Temmuz 2011 tarihinde yapılan FETÖ gölgesine gizlenmiş bir operasyonla başlatılan bu dava, başta Aziz Yıldırım olmak üzere Fenerbahçe karşısında yerle yeksan olmuş polis, savcı ve medya mensuplarının kumpasının değil; Fenerbahçe'nin, Başkanıyla, yöneticileriyle, camiasıyla dik duruşuyla beraatle sonuçlandı. Kısaca Fetö terör örgütünün halkın nezdinde daha net görülmesi ve bu örgüte karşı mücadele ruhunu oluşturan meşalenin Fenerbahçe camiasında yakıldığı herkes tarafından bilinmelidir.

FUTBOLDA DERİN YAPI BİTİRİLMEDEN FUTBOL DÜZELMEZ

Kulüplerimiz hakkında böyle geniş çerçevede bir analiz yapmaya çalışıyorum. Maksat fotoğraf daha net görülsün. Amacım bir kulübü karalamak falan değildir. Futbolda uzun yıllardır, derin bir yapının elinde geldiği noktaya ışık tutmaktır. Bugün için özellikle Galatasaray camiası tarafından kontrol edilen derin yapı yarın başka bir yapının eline geçer ve kontrol edilmez ise Galatasaray takımı Anadolu’da hiçbir takıma karşı maç oynayamaz.

"Futbolda derin yapı", futbol dünyasında doğrudan gözlemlenemeyen ama etkili olan karar alıcı mekanizmaları, çıkar ağlarını ve arka planda dönen ilişkileri ifade eder. Bu, özellikle federasyon, MHK (Merkez Hakem Kurulu), TFF, hakemler, yayıncı kuruluşlar, kulüp yöneticileri ve hatta siyasetin futbola müdahalesiyle önümüze çıkmaktadır. Bu konuları tüm yapısıyla gördükleri halde konuşamayan gündeme getiremeyen birçok gazeteci bulunuyor. Hatta son günlerde bildiklerimi koşursam işimi kaybederim diyen gazeteciler var. Televizyonların çoğu piyasadaki reklam payından kayba uğrama korkusuyla gerçekleri yarsıtmaya çekiniyorlar. Bunlar hep bildiğimiz şeyler.

Sürekli gündeme gelen, büyük kulüplerin lehine veya aleyhine olduğu düşünülen hakem kararları, "hakem lobileri" lobilerinin hakem atamalarını manüpile ederek hakem kararlarını önceden yönlendirdiği lig süresince defalarca bütün çıplaklığıyla görülmektedir.

Futbol sektöründe başta Federasyon yönetimi olmak üzere MHK (Merkez Hakem Kurulu), TFF, hakemler, yayıncı kuruluşlar, kulüp yöneticileri, kara para aklayan eller ve hatta siyasetin eli futbolun üzerinden kalkmadıkça bu kirli düzen maalesef devam edecektir.

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.