Haberin yayım tarihi
2008-10-31
Haberin bulunduğu kategoriler

“Belgesel”miş, hadi ordan sen de !

Aydoğan KEKEVİ

Bir insanın sırtındaki benin, azı dişinin çekilmiş olmasının, sağ ayak başparmağının sol ayak parmağından büyük olup olmamasının, sol kolunun altındaki sivilcenin  bilinmesinin insanlara yararı ne kadarsa; "mustafacıların" "mustafa belgesel"i(!) de Türk toplumuna ancak o kadar yararlıdır...

Özel yaşamların başkalarınca bilinmesi mademki bu kadar önemsiz zararsız  yan etkisiz, hatta yararlıdır o zaman siz de dökün ortaya özel yaşamınızı, vücudunuzun özelliklerini bir bir...

Madem ki Atatürk'e karşı her bu tür girşiminizden sonra kendinizi savunur, bizi de uyuturken sık sık söylediğiniz gibi "Güneş balçıkla sıvanmaz", "Altın değerinden kaybetmez";se bunu söyleyen günümüzün politikacıları,  yazarları, entelleri sizler de toplumumuzun birer güneşi, birer Reşadiye altunlarısınız:

Dökün  özelliklerinizi, nerenizde ne var bilelim, kimin basuru var, kimin neresinde nesi eksik nesi fazla hepsi dökülsün bir bir ortaya; dökün ortaya özel aile içi envanterinizi, kim kime ne diyor neyi nasıl yapıyor, rakıyı sulu mu susuz mu içiyor bilelim; dökün servetlerinizin kaynaklarını kalmasın gizliniz saklınız, nasıl olsa toplumumuzun güneşi, paslanmaz altınlarısınız...
 
Mademki "Atatürk de insandı" diyerek insan yanlarını öne çıkartıyorsunuz, insan olduğu için hata yapardı, eksiği vardı; peki sizler insan değil misiniz,ne olursa olsun sonuçta sizler de insansınız, çıkartın öne o insan yanlarınızı da görelim.
 
Madem ki kişinin böyle "insansal"  yanların bilinmesinin "yan etkisi" yok,  üstelik prim yapıyor; öyleyse sizler de çıkıverin seçim öncesi halkın karşısına hem prim toplayın hem insansallaşın.

Hem de bizler sizleri daha yakından tanıyıp, "insanî yanlarınızı" görelim.
 
Mademki "İnsan Atatürk"ü dilinize doladınız;  sizler de "insan köşe yazarı" "insan politikacı" "insan patron" "insan entel filan" değil misiniz; öyleyse çekin, çektirin özel yaşamlarınızın filmini.

İçinizde kendisini Atatürk'le ölçen, yandaşları tarafından Atatürk'le ölçülen biçilen,  "2.Atatürk" denilen yok mu, var, öyleyse yapıverin onun da filmini hemen.

Hadi bakalım gösterin cesaretinizi!

* * *
 "Atatürk'ü gökten yere indirmişler"miş.

Baka sen, breh breh breh, boyunuz yeter mi oralara uzanıp onu yere indirmeye.
Hem Atatürk gerçekten inse kaçacak delik arayacak olanlar da yine sizlersiniz.

Sizin için hayırlı olan indirmek değil onu orada bırakmaktır.

Sanki Atatürk'ü ilahlaştıran, yaratanın yerine koyan varmış gibi; olabilir bir iki kişi çıkar, çok sever; dinci takımda yok mu tarikat şeyh'ini çok seven, öünde diz çöken; onun için ölen öldüren?

Yok mu işi ayak yıkatmaktan, ayak yıkamaya; sakal öpmekten, sakalını öptürmeye kadar vardıran?

Böyleleri var diye biz bunu genelleştiriyor, bütün inançlı insanlara mal ediyor muyuz?

Kaldıki Atatürk'e olan sevgilerini saygılarını minnetlerini onu överek dile getiren sadece Kemalistler değil ki,  Atatürk'ü öve öve "yere göğe sığdıramayan" doğulu batılı sayısız yabancı da var....
 
* * *

Yaşım yetmişi geçmiş, kendimi bildim bileli siyasetin sağında da olsam, solunda da olsam sonunda hep Atatürk'e endeksliy(d)im...

Çok seviyorum onu.

Beynimle seviyorum; ulusal bilincimle, ulusal onurumla seviyorum onu:

bizi İran'a Suudi Arabistan'a benzemekten alıkoyduğu için seviyorum;

insanımızın dinsel inancının, Allah'a olan sevgi ve saygısının kullanılmasına engel olduğu için seviyorum;

beni insana "kul"luktan, padişahların, şeyhlerin ümmeti olmaktan kurtardığı, birey olmayı bana öğrettiği için seviyorum;

beni "kimliksizlik"ten, "kişisizlik"ten kurtarıp kimlikli doğmamı sağlayıp,  kişilikli yaşamamı telkin ettiği için seviyorum;

soyumu sopumu, geçmişimi kökümü kökenimi bana tanıttığı için seviyorum:

günümü, geleceğimi kendisine dert ettiği için seviyorum;

dilimi bana yeniden kazandırdığı için seviyorum;

bana anadilimle dinimi tanımamı sağladığı için seviyorum !

Peki "O"na "mustafa" diye önadıyla hitap etmek cesaretini kendinde gören gafiller sizler bunlardan hangisini yaptınız, yapılanları karalamaktan başka?

"Herkes bir türlü tarihe geçer; kimi bir milletin istiklal ve istikbali için çalışarak, kimileri de onu karalayarak."
...

Atatürk'ü seven Allah'ı sevemez mi?

Bunlar birbirinden ayrı biri "semâvi" öteki "dünyevi" denilen sevgiler.

Sizde bu sevgilerin sadece bir tek sürümü mü bulunur?

Siz tek bir sevgi mi tanırsınız?

Sizler "anne baba sevgisi" "çocuk sevgisi" "eş sevgisi", "kızkardeş abla sevgisi" "arkadaş sevgisi" gibi sevgileri bilmez, tanımaz mısınız?

Yoksa siz bunların hepsini bir tek sevgiyle mi seviyorsunuz?

Değilse bu insanların sevgilerinin yerleri yüreklerinizde beyninizde ayrı ayrı değil midir?

Annenizi, eşinizi sevdiğiniz gibi; kızınızı, ablanızı komşu teyzeyi sevdiğiniz gibi mi seversiniz?
(Dikkat uyarıyorum; "Evet sevgi tektir, bunların hepsi birdir" diyenden korkun.)

Bizler onları birbirinden ayrı tutmasını çok iyi biliriz, çünkü  Atatürkçülerin yürekleri sizlerin kavrayamayacağı kadar geniş, sevgileri ganidir, hepsinin yeri ayrı ayrıdır..
...

Aslında sizler daha "Atatürk Millet'e mal olmuştur, özel yasayla korunmasına ihtiyaç yoktur" dediğinizde arkasından bunların geleceği belliydi.

"Atatürk bu millet"e mal oldu"ysa bu millet bilmeden mi ona sahiplendi?

Hem milletin malından size ne,  ne diye millete "malın defolu" der gibi ikide bir hep aynı plağı çalıp duruyorsunuz?

Üstelik de "mustafa" diyerek, sanki babanızın oğlu;

sanki birlikte askerlik yapmışlar, piknikte mangal yakmışlar..

Koca bir ulusun yaşamını değiştirmiş  bir kişiliği insan ne kadar sevmezse sevmesin, yine de birazcık saygılı olur haddini bilir.

Bakın Başbakan bile ne diyor; "Ben bu ükenin Başbakanıyım, sevmeseniz bile saygılı olacaksınız."..

Saygısız olanı ise mahkemeye veriyor..

Atatürk ise bugünkü Başbakan'ın Başbakan koltuğunda oturduğu ülkenin hem"Kurucusu" hem de "İlk Cumhurbaşkanı", biraz insaf, biraz saygı..

En azından "Ovalcı" Clinton'a  Başkan olarak bile değil,  sivil olarak geldiğinde gösterdiğiniz saygıyı, hazırolu Atatürk'e karşı da göstermenizi beklemek hakkımızdır.
 
* * *
Bugün can dündar'ın açıklamasına baktım, hep aynı terane; "Konu Atatürk olunca daha fazla hassasiyet gösterilmesi gerektiğini anladığımı, ama anlatılanlarda Atatürk adına gocunulacak bir şey olmadığını.." söylemişmiş..

Sen gocunmuyorsun diye başkaları da gocunmayacak mı?

Gocunmanın ölçüsü mihengi sen misin?

Herkesin gocunup gocunmaması mezhebiyle eşoranlıdır...

Başkalarının başka düşünebileceğini gocunacağını düşünemedin mi; yoksa işine öyle geldiği için düşünmedin mi?

Hem sen ve senin gibiler değil mi sürekli olarak "halkın hassasiyetlerine dikkat edilmesi" gerektiğini söyleyenler.

İş Atatürk'e Atatürkçülere gelince mi "hassasiyetiniz" dumura uğruyor, ya da zaman aşımına?

Yoksa Atatürkçüler "halk"tan sayılmıyorlar mı, "hassasiyetleri" yok mu?

* * *
Atatürk'ü gözden düşürmeyi amaçlayan uzun soluklu "yeni kuşaklar yetiştirme" projenizi gerçekleştiremeyecek, yırtsanız yırtınsanız da başaramayacaksınız.

Başaramayacaksınız çünkü vatan oldukça, vatan sevgisi de olacak, vatan sevgisi oldukça Atatürk sevgisi de olacak.

Bağımsızlık oldukça, Ulusal onur oldukça, insanlık onuru oldukça, özgürlük oldukça, sömürülmeye, haksızlığa uşaklığa başkaldırış oldukça, Atatürk'de hep olacak sevgisi de.

Akıl, bilim, çağdaşlık  kavramları oldukça, "O" da olacak sevgisi de:

Kısacası insanlık var oldukça, "insan gibi insan"lar bu Dünya'da sevilip sayıldıkça "O" da sevilecek sayılacak...

"O"ndan kurtulamayacaksınız sizin anlayacağınız.

Güneşi söndüremeyeceksiniz, sizler güneşten çok önce sönüp gideceksiniz...
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.