Haberin yayım tarihi
2008-08-19
Haberin bulunduğu kategoriler

KATB Projesini Ancak Tirebolu Zaruri Kılar.

Katb projesi, Türkiye ile Gürcistan ve Azerbaycan arasında Bakü Tiflis Kars hattı, Batum sarp Hopa hattı ve Poti Samsun arası gemi ile demiryolu geçişi olarak yapımı düşünülen demiryolu projesinin adıdır. Avrasya"yı birbirine bağlamak ve Ticareti büyük ölçüde rahatlatıp hızlandırmak amacıyla planlanmıştır.

Ne yazıktır ki planlandığı ve her şeyin hazır olduğu halde bir türlü yapımına başlanmamaktadır. Orta Asya ve Çin, Ticaret için ağır taşıma bağlantılarını İran üzerinden Türkiye"ye ulaşımını güçlükle yapmakta, Türkiye"deki limanlara çok zorlukla ulaşmaktadır ve verimi düşük olmaktadır. Düşünülen Katb Projesi devreye girdiği taktirde bu çok kolay olacaktır ama şu an hiçbir hareketlilik görülmüyor.

Karadeniz, Doğu Anadolu ve Orta Asya olarak geniş düşünürsek, yıllardır gündemde olan ciddi bir proje daha var ki, anlayamadığımız nedenlerle dikkate alınmamaktadır. Bu Proje Tirebolu-Tiflis Demiryolu hattı projesidir. Yıllar önce düşünülen bu proje, Tıpkı Katb projesi gibi Karadeniz"den Orta Asya"ya en uygun ve maliyeti düşük olarak yapılabilecek demiryolu proje diye düşünülüp planlanmıştır.

Bu Demiryolu projesi hayata geçirilip Tirebolu Limanı açıldığı takdirde; Kars İlimizden başlayarak tahmini hesaplar ve Ülkelerarası ticari sevkıyatlar şöyle olur. Denizyolu ile gelip, Karadeniz Bölgesinden; Anadolu, Doğu ve Orta Asya"ya Gidecek nakliye Tır"ları daha çok Ro-Ro Gemilerine açıklığı sebebiyle Kastamonu Limanını kullanmakta ve işleri zorlaşıp, yolu uzun olmaktadır. Tirebolu Limanını Ro-Ro Gemilerine açıldığı taktirde, bu yol miktarının % 50 i kısalmaktadır. Yani karayolu; Kars"a göre Tirebolu, Kastamonu"ya göre tam yarıya inmiş mesafesindedir. Karadeniz kıyı ülkeleri ve Karadeniz"den Çin, Orta Asya"ya ve Mezebotamya"ya Ro-ro Taşımacılığı yapan ülkeler, Tirebolu Limanını kullandığı takdirde yollarının çok kısaldığını ve Harşıt Vadisi boyunca kolaylıkla ulaşım sağladığını görebilecek, böylelikle büyük kâr sağlamış olacaklardır.

Tirebolu-Tiflis Demiryolu hattı Projesi hayata geçtiği taktirde, Kars"a göre tahmini hesap yapılırsa; Tirebolu Limanı Samsun Limanına göre 3/2, Zonguldak Limanına göre 5/2, mesafe Haydarpaşa Limanına göre 6/2 daha avantajlı kısa mesafe kullanılmış olacak, böylelikle Liman bağlantılı demiryolu taşımacılığında Tirebolu, Uluslararası alanda en kârlı vazgeçilmez unsur olacaktır.

Böylelikle çok ciddi anlamda düşünülen Katb projesine, Tirebolu-Tiflis Projesi kesinlikle dahil edilmeli ve Yapımına Tirebolu"dan başlanmalıdır. Bu projenin yapımına Tirebolu"dan başlanırsa; Ticari çıkarlarının çok büyük olması sebebiyle Rusya ,Ukrayna başta olmak üzere Orta Asya ve civar bölgelere gerek demiryolu gerekse karayolu ile Karadeniz"den ticaret yapmak isteyen tüm ülkeler; Doğu Anadolu üzerinden kolaylıkla Demiryolu ve Karayolu ile Karadeniz üzerinden Dünya"ya ticaret için açılmak isteyen Çin, Orta Asya ve o bölgedeki ülkeler, ticari çıkarları ve çok büyük kâr olanakları sebebiyle, Katb projesinin yapımı için daima uluslararası alanda baskılar ve görüşmeler yapacak, böylelikle Katb projesi çok zaruri bir hâle gelecektir. Tıpkı Dünyada Panama ve Süveyş kanallarının çok zaruri olması gibi.

Ülkemiz Açısından bakıldığında ise Tirebolu –Tiflis demiryolu hattı projesi, İç ve dış ticarette kâr oranı hesabı kat kat artacak, Demiryolu ulaşımında Erzincan büyük kavşak olacak; Katb projesi içersinde planlanan Giresun-Tirebolu, Trabzon-Tirebolu, Tirebolu Diyarbakır, Trabzon Rize Hopa Demiryolu Hat projeleri; Tirebolu Tiflis projesi, Katb projesiyle hayata geçtiği takdirde, yan kollar olarak zaruri hale gelecek, nice işletilemeyen maden ve petrol yatakları işletilebilecek, ağır tonajlı taşıma rahatlayıp hızlanacak, Batıdaki Sanayi ağırlığı aynen doğuda kurulacak ve Doğuya yatırımı hızlanacak, Ülkemizin sıkıntıları çok azalacak, Dış Politikada Türkiye"nin imajı ve itibarı çok çok artacak ve bizim bilemeyip düşünemediğimiz nice kâr odakları ve projeler ortaya çıkabilecektir.

A.Einstein ne güzel söylemiş: "İnsan aklının sınırlarını zorlamadıkça, hiç bir şeye ulaşamaz." diye. İşte Ülkemiz daha çok kendi kârı sebebiyle, sınırlarını Katb ve Tirebolu-Tiflis projesi gibi hayata geçireceği projeleriyle zorladığı müddetçe, çok büyük yükselme ve gelişmeler olacağı, yüksek medeniyet seviyelerine ulaşacağı muhakkaktır.

TİREBOLU TİFLİS PROJESİ, BARAJA TAKILMAMALI
Harşıt Nehri üzerinde Kuşkaya'ya yapılacak olan Baraj, Tirebolu –Tiflis Demiryolu Projesini rafa kaldırmamalı ve tozlandırmamalıdır. Aksine, her ikisinin İnşaatına birlikte başlanmalıdır. Çünkü Tirebolu'ya ciddi hareketlilik ve kalkınma getirecek olan Plan, Tirebolu Tiflis demiryolu Projesinin hayata geçirilmesi ve Tirebolu Limanı açıklığı sağlanılmasıdır.

Enerjinin hiç geri durması yoktur. Ne yapılır yapılır, Enerji kazanımı için daima ileri adım atılır. Kuşkaya'ya yapılacak Baraja, artık kesin yapılması gözüyle bakılıyor ama Tirebolu-Tiflis Demiryolu Projesine her ne sebepse, hâlâ kesin yapılması gözüyle bakılan hiçbir gündem yok. Sadece düşüncelerde olan konu olarak duruyor. Harşıt Nehri üzerinde Kuşkaya'ya kırk sekiz metre yükseklikte yapılacak olan Baraj, Tirebolu için çok kârlı olurmu? Evet, olur ama nasıl olur? Şöyle ki, Tirebolu-Tiflis Projesi ve Tirebolu Limanının açılmasıyla Barajın zaruri kullanımı, Tirebolu'ya sadece tek başına yapılan Baraj için belki de 100 kat daha kârlı olur. Çünkü Liman açık olup Demiryolu Projesi hayata geçtiği takdirde, Yatırımlar ve kârlılık için çok büyük Enerjiye ihtiyaç duyulacak ve Enerji kaynağı da, yapılacak olan Baraj nedeniyle de hemen Tirebolu'nun ayağının dibinde olması sebebiyle, Ülkemiz çok büyük kâr sağlamış olacak ve Tirebolu bölgesel kalkınmada hızlanacaktır. Enerji ucuzluğu, ağır tonajlıları taşıma ucuzluğu ve Limanı kullanma şartıyla, yatırım yaparak bol kazanç düşüncesinde olan İşadamları ve Devlet Büyükleri, ancak yatırım ve kâr sağlama niyetlerine Tirebolu-Tiflis Demiryolu ile Barajın birlikte yapılması sayesinde kavuşabilirler. İşte bunun içindir ki, Barajın yapımını ihale ile Zorlu Holdinge veren yetkililer, bir an evvel bu Baraj İnşaatıyla beraber, Tirebolu-Tiflis Demiryolu İnşaatını başlatmasını kesinlikle bilmelidirler. Aksi halde düşünülen Baraj Projesi ve yapılacak işler, gelecekte çok eksik kalacaktır.

Kalkınmada hız kazanan bölgelere bir bakınız; kalkınmanın sebepleri arasında en önemlisi, o bölge yetkililerinin her yönüyle ağırlığını koymaları ve daima yatırım konuları için çok çalışarak gündemde tutmaları sebebiyledir. Ülkemizde ve Dünyada bulunan Sahil kesimlerdeki büyük gelişmiş İllere bakınız. Hep gelişerek hız kazanmaları, Liman ve Demiryolunun olması ve birlikte kullanılması sebebiyle olmuştur. Yani İstanbul, İzmir, İskenderun, Mersin, Samsun gibi yerler, eğer Demiryolu ve Liman kullanımları olmasaydı acaba böyle olurlarmıy dı?...Sadece Tirebolu ya da Giresun gibi olurlardı. Bu zamana kadar Tirebolu'ya bir şey yapılmadıysa, eleştirmenin bir manası da olmaz ama yetkililere iş yaptırtmak için daima ümitle çalışmak gerekir. Yapılacak işler, çok gecikmiş olsa bile yapılmaya başladığı an, Tirebolu ve bölgesi için büyük bir kârlılıktır. Ümitsizlik doğru değildir. Peki, bu Demiryolu projesiyle bu Baraj, nasıl yapılarak Tirebolu Limanına Demiryolu hattı ulaştırılabilir? Hangi yollar ve güzergâhlar izlenebilir? Tabiki bu işin Mühendislik alanı çoktur. Jeofizik ve İnşaat Mühendislerini Tirebolu üzerinde çalıştırılarak büyük planlar ve kararlar çıkartılarak, Tirebolu üzerinde Gap Projesi gibi büyük Projeler üretilebilir ve ayrı ayrı mükemmel Planlar ortaya çıkarılabilir.

Benim düşündüğüm birinci Plan; Baraj İnşaatı yükseklik seviyesine paralel olarak Kuşkaya'nın, İnköyü taraf ki kısmından, Körliman'daki Karayolu Tünel başlangıcı kısmına kadar, İnköyü sırtının tam altından direk olarak Demiryolu Tüneli yapılmalı. Neden? derseniz, Harşıt Nehrine ayrı Demiryolu köprüsü yapmaktansa, Baraj setiyle geçiş, daha az maliyetle ve kolay yapılır. Tünel olmaz,  olsa da maliyetli olur derseniz; Eğer Dağın içi, Taş ise Tünel yapımı çok basit olur, Toprak ise Tünel yapımı zor olur beklide olmaz. Eğer bu Demiryolu Tüneli yapılırsa, işte Körliman'dan şimdiki kullanılan Karayolunun sadece bir şeridi ihlal edilip Demiryolu hattı yapılarak; Tirebolu içi, şimdiki Otobüs Terminali ve Cuma Pazarını takiben Limana ulaşılır. Karayolu gasp olur diye düşünmeyin, zaten şu an Sahil yolu sebebiyle Tirebolu Tüneli açılmak üzeredir.
İkinci düşündüğüm Plan ise; Baraj seti yükseklik seviyesini takiben Barajın Demirci köyü taraf ki kısmından başlayıp, Hakaovala kısmından çıkmak üzere Demiryolu Tüneli yapılabilir. Böylelikle Halkaovala'daki, şimdiki kullanılan Karayolu ile yeni yapılan Sahil yolu kavşağı doğrultusundan Demiryolu Tüneli çıkıp, şimdiki kullandığımız eski Karayolunun bir şeridini takiben Köprübaşı ve Köprüyü geçip tam Limana kadar demiryolu yapılabilir. Çünkü sahil yolu bittiğinden bu yapılacak olan Demiryolunun, Karayolunu gasp etkisi olmaz.                                                           

Bu ikinci düşündüğüm plan, birinci düşündüğüm plana göre beklide daha kolay ve ucuz olabilir. Tabiki bu konuda, büyük Mühendislik hesabı ve yapım maliyeti hesabı yapılması gerekir. Bu Planlara göre Ülkemizde benzer yerler varmı dır? Evet, çok vardır. Mesela, Çoruh Nehri üzerinde Borçka Barajı yapılmaya başladığı zaman, Murgul Yolunu yan taraftan, Dağın altından büyük Tünel yaparak bağladılar ve Mükemmel bir Projeyi gerçekleştirdiler. Tirebolu için bu konuları çok düşünen ağır yetkili kişiler olduğu müddetçe, benim bilemediğim daha çok güzel Planlar, Projeler ve fikirler ortaya çıkaracak kişiler çok olur.

Tirebolu için bu konuları çok geniş düşündüğümüzde, belirtilen hususlar yapıldığı takdirde, aklımıza gelmeyen daha büyük nimetlerin ortaya çıkacağı muhakkaktır. Benim düşüncem şudur ki; Yatırımlar yaptırtabilecek ve yaptırabilecek büyük yetkililerin, şahsi siyasi çıkar ve şahsi ekonomik çıkar düşünüp, Geniş olarak Ülke ve Bölge çıkarlarını düşünmedikleri ve dikkate almadıkları müddetçe, Tirebolu'ya hiçbir şey yapılmaz. Ama hem Ülkemiz, hem de Bölge çıkarını düşünüp yatırım yapanlar, hem şahsi hem de siyasi çıkar sağlamış olurlar. Böylelikle beklentilerinin kat kat üzerine çıkmış olurlar. Daima yaptıklarıyla da anılırlar. 

Sanayisi büyümüş, gelişmiş olarak anılan ve Ankara'da her yönüyle ağırlığı olan İllerimize bakınız, yatırımları Ülkemiz ve Bölge çıkarını amaç edinerek yapılmış yatırımlardır. Ve öyle duyguları ve çalışmaları vardır ki, üretkenlik arayışında oldukları gibi Vergi rekortmenliği konusunda yarış yaparlar. Vergi, gelişmişlik, sanayi, ihracat gibi konularda Tirebolu'nun adının geçmesini hangi Tirebolulu istemez  ki?...Tirebolu Barajı, Tirebolu Limanı ve Tirebolu Tiflis Demiryolu'nun daima Dünya gündeminde anılmasını ve Bölge Ticareti için çok kullanılmasını hangi Tirebolulu istemez ki?...Elbette bayıla bayıla isterler.

Bu anlattığım Tirebolu için düşünce ve Projeler daima hiçe sayılıp, dikkate alınmayıp Kuşkaya çöplüğüne atılırsa; Tirebolu, bu Proje ve düşünce kâğıtlarının çürüklerinin kokusunu ancak havada teneffüs eder. Fosillerini de, Demiryolu İnşaatına başlanmadan, Liman açıklığı sağlanmadan ve bu ikisinin işlerliği olmadan, sadece Baraj İnşaatına başlayacak olan Zorlu Holding'in Kepçeleri alıp temizlerler. Hani, yöremizde olmayacak işler için söylenen lafların sahiplerine;  "onların tantanası sadece kuru gürültü" demeleri gibi.
 
AVRASYA'DA TİREBOLU VANA'SI AÇILMALI
Bu söz enteresan diye düşünülebilir ama biraz altını kurcalayalım ki çıkacakları görelim. Karadeniz, haritada büyük mavi deniz olarak sabit duruyor ama üzerinde bulunan hareketlilikler ve yığılmalar sebebiyle oluşmuş olan havuz, Tirebolu'dan çıkış yapalım diye çığlıklar çok atıyor. Ne yazık ki duyan ve gören pek az.

Bir söz vardır "görünen köy kılavuz istemez" diye. İşte her şeyin görüntüsü de, insana çok şeyler anlatır ki geniş düşünüp anlamak lazımdır. Avrasya'da bütün olarak, ülkemiz ve Karadeniz kıyı ülkelerine geniş olarak bakalım. Avrasya da, ülkemiz olarak Karadeniz bölgemiz de pek az olmak üzere, Gürcistan, Rusya, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, denizyolu sebebiyle boğazları geçerek dünyaya kuru yük, metal ve petrol başta olmak üzere birçok ihracat ve ithalat yapıyorlar.

Avrasya gündemindeki kaynaşmaya baktığımızda da, sürekli doğu batı arası geçiş köprüsü Türkiye üzeri düşünülüp dile getirildiği gibi, kuzey güney arası geçiş köprüsü Türkiye olarak dile getirilmiyor. KATB ve Boğazda Tüp geçit sebebiyle, Çin'den Londra'ya transit geçiş konuşuluyor ama kuzey Avrupa ve Karadeniz kıyı ülkelerinin, güney Asya ve Mezopotamya bölgelerine kolay geçişi ve ticareti pek dile getirilmiyor, getirilse bile ülkemizde gündemi oluşmuyor. İşte Avrasya'da olan bu oluşmuş havuzun tek çıkış kapısı, Tirebolu olarak çok açık görülüyor.
 
Böyle görüp düşündüğümüze göre; yetkili kurumlarımızın, yani Ulaştırma, Eneji, Dış İşleri ve Dış Ticaretten Sorumlu devlet bakanlıklarımızın, ülkemizde zaruri yapacağı işler nelerdir ve yapacakları gelecekte neleri getirebilir? Düşündüğümüzü açıklayalım.

Mavi Akım projesinin bir kolu da zaruri olarak Tirebolu'da olmalı ki, rekabet oluşmasına yol açması nedeniyle, doğalgaz ithalatımız ucuzladığı gibi doğu ve güneydoğu bölgemizde kullanım alanı büyüyerek yayılır. Çünkü Samsun'a göre mesafe kısalmış ve Harşıt vadisi sebebiylede ucuz yapımı ve dağılımı Doğu bölgelerimize kolay olabileceğinden, dağıtımı hızlı olmuş olacak. Ülkemiz olarak, Bakü-Ceyhan hattı gibi, Tirebolu-Basra hattı hem doğalgaz hem de petrol hattı yapılarak, Bakü-Ceyhan'dan edilen kâr oranını, ikiye hatta üçe katlayabiliriz. Bu önemli husus, yetkililerimizin ciddi olarak düşünmesi gereken husustur. Çünkü katılımlı ve istişareli yönetimle olan çalışmalar başarı getirir.

AB ülkeleri Karadeniz üzerinden büyütmeyi planladıkları ticaretlerini, Tirebolu limanı ve demiryolu açılım bağlantısıyla, Orta Asya ve Güney Asya ya düşünürlerse, büyük kâr sağlayacakları muhakkaktır. Avrupa Ülkelerarası Petrol ve Doğalgaz taşımacılığı (INOGATE) nin bir ayağı Tirebolu'da zaruri olmalı ki, depolama ve dağıtım merkezi yerini Tirebolu olarak seçtiklerinde, düşündükleri kâr oranlarına kavuşabilsinler. Çünkü ağır tonajlı tankerlerle büyük maliyetle yaptıkları kârlarını, Bükü Ceyhan hattı gibi Tirebolu-Basra hattı olarak yaparlarsa, aradaki büyük kâr oranını bir hesap etsinler ki Tirebolu'nun ne denli avantaj olduğunu bilebilsinler. Bu nedenle de hem ülkemiz büyük kazanç sağlasın, hem de AB ülkeleri kazançlarını büyütebilsin.

KEİ ülkeleri, BSEC-URTA kapsamında Doğu ve Ortaasya ya kolay ve ucuzluk bakımından açılımı kapsamında, Tirebolu'yu zaruri kullanmaları ülkemiz için büyük kazançtır. Çünkü Tirebolu limanı açılıp demiryolu yapıldığı takdirde, Tirebolu Mersin ya da Haydarpaşa limanları seviyesine çıkacak ve işlerliği beklide oraları geçebilecektir. Dünya Ticaret Merkezi, gelişmiş illerimizde açtıkları şubeler gibi bir şubesini de Tirebolu'da açması çok gerekir. Çünkü ülkemizde Dünya Ticaret Merkezinin kâr sağlamada önü açılacak kalmış yeri liman ve demiryolu yapıldığı takdirde Tirebolu olduğu kesindir.

Böylelikle ülkemiz içersinde Karadeniz bölgemizde, DOKAP Tirebolu sebebiyle çok büyük gelişme ve büyüme gösterdiği gibi, Güneydoğumuzda da GAP hızla büyüyüp gelişecektir. Yani ülkemizde batı kısmında bulunan sanayi hızla doğu kısmında da kurulmuş olacaktır.

Ülkemiz gündeminde olan Zaruri kalkınmada öncelikli iller arasına girmiş olan yerler, Tirebolu sayesinde yer yer kavşak nokta halini alarak gelişebilecektir.  Ayrıca çok yoğunluk yaşayan Çanakkale ve İstanbul boğazları, Tirebolu sayesinde büyük rahatlığa kavuşacak, boğazlarımız giriş ve çıkışlarındaki yüzlerce yığılan gemilerin yoğunluğu azalacak, doğu ve batı kısımlarımız dengelenerek büyüyebilecektir.

Karadeniz kıyı ülkeleri ve Türkiye dışındaki uzaklarda bulunan ve birbirleriyle ticareti geliştiren ülkeler, ulaşım konularında birbirlerine her türlü kolaylığı sağlayarak büyük gelişmeler gösteriyorlar. Hatta Türkiye dışında bulunan Karadeniz kıyı ülkeleri, bu olaya gıpta ile bakıyolar. Karadeniz kıyı ülkeleri ve Türkiye, belirttiğimiz nedenlerle ilgili, tıpkı Panama ve Süveyş gibi, önemli giriş çıkış noktası olabilecek konumda bulunan Tirebolu'yu kullanarak niye böyle kolaylığı ve avantajları sağlamasınlar ki?
 
Daima çalışmak ekmek, tembellik ise kıtlık getirir. Bu bağlamda yetkililerimizin şu şekilde çalışmaları gerekir; Tirebolu –Tiflis projesinin zaruri hayata geçirilmesi, Yani Erzincan ile Tirebolu arasına demiryolu hattının döşenmesi. Van-Tatvan demiryolu hemen bağlanması, Tirebolu-Basra arasına hem petrol hem de doğalgaz hattı yapılması, limanlarımızın özelleştirilerek kâr oranını çok çok çoğaltılması, limanlarımızın rıhtım seviyesinin ağır tonajlıların kolaylığına ayarlanması, Ticaret için potansiyel arayan büyük holdinglere, yatırımlarında böyle kolaylıkların sağlanması, dışarıdan gelecek kazançlara kolaylıklar için projeler üretilip uygulanması, v.b gibi çalışmalar öncelikle şarttır

Altın hiç pas tutmaz. İşte Tirebolu'nun Altın olduğunu ilk önce yetkililerimiz bilmeli ve değerlendirmelidir. Avrasya ülkeleri de Karadeniz'in, doğu giriş-çıkış kapısının Tirebolu olabileceğini anlamalı ve değerlendirmelidir. Bu düşündüğüm noktalar şimdi sıfır gibi görülse bile, geleceğe göre düşündüğümüzde yapılması zorunlu olabileceğinden, yani Avrasya'nın Ticarette Tirebolu'yu vana gibi kullanabileceğinden ümitliyim. Ama bizim yetkililerimizce erkenden ve Tirebolu kolaylığıyla yapılması, ülkemizin gelişme göstermede ulaşacağı seviye, yüzlerce kat daha büyük olacaktır. (
 
OR-Gİ PROJESİ, KANSAİ GİBİ TİREBOLU'DA MÜSAİTTİR

OR-Gİ, 1997 yılında, Giresun-Ordu olarak iki ilin bürokrasi ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çabasıyla gündeme getirilen ve yatırım programına alınan, Ordu ve Giresun illerinin tam ortasına denizi doldurarak yapılması planlanan ve bir süre çalışıldıktan sonra 2001 yılında yapımından vazgeçilen, havaalanı inşaat projesi düşüncesinin adıdır.
 
Uzun zaman üzerinde çok düşünülüp çalışma oldu ise de, gerek ödenek yetersizliği gerekse, o bölgeye Tersane yapma planları gibi nedenlerle bir türlü hayata geçirilemeyip rafa kaldırılmıştır. Şimdi ise gündemi ve tekrar yapım söylentileri devam etmektedir.
Karadeniz bölgemiz, bölgesel konum olarak Avrasya kaynaşması ve Karadeniz kıyı ülkeleri işbirliği konularında, deniz ile ortaasya ve ortadoğuya açılım durumu olarak, can damarı konumundadır. Bu nedenle de Karadeniz sahil şeridinde, uluslararası alanda ticari verimliliği artırmak ve kolay olarak avantaj sağlamak için, ulaşımda kavşak nokta ve ticarette can damarı olma özelliği olan yer, tek Tirebolu'dur.

Şöyle ki:
Günümüzde arazi yapılarının özellikleri işlerlik yönünden ciddi dikkate alınır, kazançlı yatırımlar öyle planlanarak yapılır. Karadeniz bölgemiz ise hep engebeli olduğu, ova olmadığı, müsait olmadığı söylenir. Böylelikle de Tirebolu düşünülmez, "kuru'nun yanında yaş' da yanar" misali Karadeniz bölgesinde olduğundan dikkate hiç alınmaz.

Fiziki yapı bakımından Tirebolu, bölgesel yapıda Tirebolu'nun yeri, Ülkemizin uluslararası alanda kaynaştığı noktada Tirebolu'nun konumu şeklinde düşündüğümüzde; işte düşünülüp yapılamayan OR-Gi havaalanının yapımı için benzersiz tek müsait yer, Tirebolu olduğu çok belirgindir. Şimdi bu ciddi gerçeği, Tirebolu'ya benzer yerlerle kıyaslama yaparak meydana çıkaralım.

Elbette ülkemizin her tarafı güzeldir. Her tarafa yatırımlar yapılması gerekir. Giresun Gülyalı mevkiine düşünülüp yapılamayan ve sonrada yapılmasından vazgeçilen bu havaalanı, eğer oraya yapılsa idi, acaba deniz ticareti ve liman bakımından Tirebolu kadar olabilirmi ydi? bu pek az. Denizden anadolu'ya açılma özelliği Tirebolu kadar olabilirmi ydi? arazi işlerliği az olması sebebiyle yine pek az. Kargo bakımından ağır taşımaya Tirebolu kadar açık olabilirmi ydi? yine az. Yani, Gülyalı'da olursa, limandan ve demiryolu bağlantısı avantajından yani işlerlikten uzak kalır, Tirebolu'ya göre eksik olurdu.

Peki, Trabzon'un bölgesel ağırlığı olması bakımından, bu havaalanın oraya yapımını düşünelim. Trabzon'da havaalanı olduğu için tekrar bunun oraya yapımı dikkate alınmaz. Alınsa da demiryolu eksikliği düşünülerek yine yapımından vazgeçilir. Şu düşünceyi de belirtmek gerekir ki, Demiryolu meselesinde Tirebolu bay-pas edilip; yapım maliyeti bakımından Tirebolu'ya göre çok çok yüksek olduğu halde, Zigana'nın altından Trabzon'a demiryolu tüneli düşünülmektedir. Eğer bunu gerçekleştirirlerse, OR-Gİ havaalanı yapılsa bile önemi azalacak, Tirebolu'ya demiryolu yapımı tamamen düşünceden kalkacaktır. Kısacası, Karadeniz bölgesi olarak nereyi düşünürsek düşünelim, OR-Gİ havaalanı projesi Tirebolu dışında mümkün ve verimli olmuyor, mümkün olsa bile eksik kalıyor.

Böyle olunca, OR-Gİ havaalanı Tirebolu'da nasıl yapılır? Sonra da ne olur? Hemen açıklayalım. Tirebolu, fiziki şekil olarak v harfine benzer. Yani denize doğru hafif bir burun gibidir. Limanın tam doğrultusuna, denize Kansai havaalanı gibi düşünülürse, sağında ve solunda dağ engeli yoktur. Havaalanı dediğimiz yer, minimum 3 veya 4 milyon metrekare engelsiz arazide olması gerektiğinden, Tirebolu'nun deniz açıkları çok müsaittir. Yeşilköy gibi çift pist bile yapılabilir. Yani, diğer yerlere yapılacak havaalanı maliyetlerine ve işgücü uzunluğuna göre, Tireboluya havaalanı yapımı liman ucundan doğru olacağından kat kat daha kolaydır. Yapıldığında da Tirebolu'nun manzarasını bozmaz. Tirebolu'dan sadece çizgi şeklinde görülür. Ayrıca, Tirebolu limanının rüzgâr ve dalga tehlikelerini keserek Sinop limanı özelliğinde olmasını da sağlar.

Yetkililerce, Tirebolu'ya yapılması için, orta ve uzun vade de buradaki nüfus yapısı ve ekonomik gelişmeler dikkate alınarak, hitap edeceği bölgenin geniş olması ve Liman ve demiryolunu canlandırması düşünülerek, geniş inceleme yapılıp fizibilite çalışmaları yapılmasıyla planının net çıkarılması gerekir. Böylelikle Singapur havaalanı gibi export taşımacılığını, serbest ticaret faaliyetini de içeren, uluslararası ticaretin merkezi olabilecek bir vizyona sahip olan havaalanı özelliğinde düşünülmesi gerekir.
 
Diyeceksiniz ki, Karadeniz de bunun tek kolay yapım yeri Tirebolu, ama büyük ve geniş iş olduğundan nasıl yapılabilir ve yaptırılabilir? düşüncede kolay ama gerçekleri yetkililere anlatmak ve benimsetmek çok zor. Kansai havaalanın planına veya Centrair havaalanının planına ciddi olarak bakalım ve inceleyelim. Tirebolu'ya bu planlar çok mükemmel uygun oluyor. Bu planlar Tirebolu'ya uygulandığında Kansai'den farkı, sadece denizde git-gel olaylarının ve deniz akımının farklılığıdır. Bunu da mühendisler çok mükemmel ayarlarlar.
 
Yapımı Tirebolu limanından doğru olacağına göre, diğer bölgelere göre ucuz maliyetle olacağı gibi; yapıldığı takdirde, Tirebolu limanını hızlandıracak ve demiryolu projesini zaruri hale getirerek Singapur havaalanı gibi Avrasya'da ciddi öneme sahip olacaktır. Sadece yolcu taşımada değil, export taşımacılığı yaparak Avrasya kaynaşmasında ticaret hacmini hızlandıracaktır.

Devlet yolunun Karadeniz'den doğuya kolay açılımı Harşıt vadisinden olduğuna göre, bu projenin gerçekleşmesi halinde Gümüşhane Bayburt illerine yolcu bakımından hitabı çok olacak, Karadeniz'den Doğuanadolu, Mezebotamya ve Ortaasya'ya ticaret hızlanmasına katkı sağlayacaktır. Böylelikle de, KATB projesinin Tirebolu'dan zaruri yapımı başlanarak, Kelkit'i takiben Erzincan ilimiz çok büyük kavşak noktası ve halini alacak, bölgeye istihdam sağlayarak yatırımları da hızlandıracaktır. Bu proje, ülkeler arasında Avrasya kaynaşmasının zaruri ayağını, Tirebolu'da bulunduracaktır. Bu proje için, şahsi ve siyasi çıkarlar bırakılıp ülkemizin çıkarları ve yararları düşünülürse, bu proje Tirebolu'dan hayata hemen geçirilir.
Bu nedenle, OR-Gİ nin Tirebolu'ya tıpkı Kansai havaalanı planında yapımı, ülkemizde öncelikli yapılacak bir proje olması kesinlikle zaruri şarttır. Bu projenin, ön planda yapımı için zaruri tutulması ve Tirebolu'ya başlanması, ülkemiz yararına büyük temennimizdir.

Ülkemiz için kazanç sağlayacak projeler ve yatırımlar geri dursa bile, ne yapılır yapılır, plan veya yer değiştirilir ama sürekli yapımı düşünülür, gündemde tutulur. Şahsiyeti ağır kişilerin, ağırlığını koyma çabasıyla da, geç yapılacak projeler erkene alınır. Yan sanayi gelirini de büyük işadamları yatırımlarıyla değerlendirir. Şu sorular aklımıza hemen geliyor. Acaba Sabancı veya Koç Holding yönetim topluluğu gibi ağır şahsiyetler Tirebolulu olsalardı, bu havaalanı bu zamana kadar yapılmadan durabilirmi ydi? cevabını bu düşüncemi okuyanlar düşünsün versin. Halis Toprak Diyarbakır'a veya Aydın Doğan Kelkit'e neler yapmışlar? düşünenler araştırsın. Ağırlığı olan şahsiyetler Tirebolulu olmasalar bile, bu projenin devlet eliyle yapıldığı takdirde, yan sanayi olarak kendilerine çok büyük kâr sağlayacağı için, bu projenin Tirebolu'ya uygulanması için uğraşmaları, yetkilileri harekete geçirmeleri gerekir.

Bu projenin gerçekleşme düşüncesi, ülkemizin geleceği için, tıpkı Singapur havaalanı gibi olacağı düşünülerek, Kanzai havaalanı planı şeklinde hazırlanıp veya Japonlardan Kanzai havaalanının projesi tam alınıp, Ankara'da tasarlanıp, "kesinlikle öncelikli ve zaruri yapılacak işler" borusuna girip, Karadeniz bölgesinde Tirebolu'dan çıkarsa, çok güzel bir havaalanı yapar. Ancak, Tirebolu'nun dışında bir yerden çıkarsa da çok güzel hava yapar. Yani Tirebolu'nun dışında, "yapıldı ama yerinde yeller esiyor" dedikodularından öteye geçmez veya "Denizin ortasına çok güzel top sahası yapmışlar" söylentileriyle uzun süre devam eder gider. 
 
İTHALATTA VE İHRACATTA TİREBOLU"NUN KONUMU
Hızla gelişen Dünyada, Ticaret ve Kaynaşma yönünden Ağır Malların geçiş kolaylığı sağlanması nedeni ile Kuzey-Güney, Doğu-Batı giriş ve çıkış sevkıyatları için çok projeler düşünülür ama her nedense Tirebolu bölgesel olarak en uygun ve en ucuz maliyetli geçiş yeri olma özelliği olsa bile hiç dikkate alınmamaktadır.

Ülkeler arası yapılan anlaşmalarda en çok; Maden, Ham Petrol, Doğalgaz vazgeçilmez bir unsur olmuştur. Bu unsurları da Liman, Demiryolu ve Araziye göre geçiş kolaylığı olan yer durumlarına göre yapmaktadırlar. Buna göre; Tirebolu"nun coğrafi konumu düşünülürse, Karadeniz"den Güney kesimlere ağır tonajlı sevkıyatların, Boru hattı kullanılarak yapılan sevkıyatların; Coğrafi konumdan dolayı Tirebolu"ya ağır tonajı kaldırabilecek vinç bulunan ve ro ro gemilerine açık olan Liman yapılması halinde, Harşıt vadisinin getirdiği kolaylık sebebi ve Tirebolu Tiflis Demiryolu Projesinin Hayata geçirilmesi; Bu Liman ve Demiryolu sayesinde de ağır sevkıyatlar Tirebolu"dan Harşıt Vadisi boyunca sağlanması, Ülkemiz için en kolay ve düşük maliyetli geçiş olacak, çok daha iç ve dış Ticaret kazancı sağlanacaktır.

Orta Asya ve Hazar Havzası Ham Petrol Kaynaklarını, Türkiye Üzerinden Tirebolu sayesinde Dünya Pazarlarına Açması için, Türkiye'nin Stratejik Önemini Güçlendirecek ve Boğazların Petrol Trafiğini Azaltacak Projelerden biri Tirebolu"dan başlamalıdır. Yani Tirebolu-Ceyhan veya Tirebolu-Basra veya bu belirttiğimiz her iki proje Tirebolu"dan başlamak üzere hayata geçirilmelidir. Tirebolu"ya yapılabilecek bu projeyle; Ortadoğu, Kafkaslar, Orta Asya hatta Avrasya içinde bulunan tüm ülkeler, Politikalarına stratejik sinerji sağlayan parametrelerin oluşmasını Tirebolu"dan düşünürlerse, bu düşüncelerinin Tirebolu"dan gerçekleşmesi, Ülkemiz için büyük kazanç kapısı olacak, kendileri içinde en kolay yoldan ve çok ucuz maliyetle kısa sürede hayata geçirip bölgesel kaynaşmalarını düşündükleri gibi sağlayacaklardır. Romanya şirketi Petkom"un, Karadeniz"de bulduğu doğalgaz ve ham petrolün Dünya"ya sevkıyatı Tirebolu"dan yapılmalıdır. Çünkü Bu sevkıyatın Dünya"ya en ucuz maliyetle pompalanarak yapılmasına yukarıda belirttiğimiz projeler Tirebolu"da kurulduğu takdirde, Tirebolu ve Harşıt vadisi, Karadeniz"de tek müsait konumu olan yerdir.

Yani Karadeniz"e açık ve önünde Kop ve Zigana gibi yüksek dağlar olmadan sadece düz vadi boyunca kolaylıkla hızlı geçiş yapılabilecek tek yer Tirebolu ve Harşıt Vadisidir. Ayrıca Bu proje hayata geçirildiği takdirde İstanbul Boğazının yükü çok rahatlayacak, Karadeniz bölge Ülkelerinin Ortadoğu ve Mezopotamya"ya açılımı hızlanacaktır. Ülkemizin; Rusya Federasyonu, Gürcistan, İran, Ukrayna, Kafkasya ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile yapılan ticarette, Tirebolu"yu transit geçiş merkezi konumuna getirmesi durumunda; Türkiye"nin, Karadeniz bölge ülkeleri arasında Ticaretin hızlanmasını çoğaltacak ve verimliliğin artması hızlandıracak bir konuma geldiği görülebilecektir. Böylelikle Tirebolu Limanı ve Demiryolu projesi hayata geçtiği takdirde, Karadeniz bölge ülkelerinin Avrupa ve Dünya pazarlarına açılmasına, Uluslararası pazarlarla bütünleşmesine çok büyük imkan tanımış olacaktır. Ürdün, Lübnan, Suriye, Irak, İran ve Azerbaycan'ın, Karadeniz'in kuzey pazarlarıyla olan bağlantısını sağlamaya aday en önemli üslerden biri haline Tirebolu gelmelidir. Bu üs, şu anda Tirebolu dışında düşünülmektedir ama incelendiği takdirde kendileri için en avantajlı ve kârlı yer Tirebolu olacaktır. Türkmenistan ve Özbekistan'ın açık denizlere bağlantısını da sağlamayı Tirebolu limanı ile planlayıp yapması gerekir. Bu ülkeler bu düşüncelerini hayata tam geçirmeyi Tirebolu ile sağlayabilmesi kendileri açısından çok avantajlıdır. Çünkü bu ülkeler gelişmekte olan ülkeler olduğundan en ucuz ve kolay olarak bağlantıyı Tirebolu"dan yapması gerekir. Bu ülkeleri, bu düşünce ve politikalara yöneltmek ve uygulamaya koydurmak için, Özellikle Dış politika ve Dış ticaretle uğraşan yetkililere ve hepimize çok büyük görevler düşüyor.

İngilizler ne güzel söylemiş: "Büyük seller küçük kaynaklardan meydana gelir".İşte Tirebolu, Avrasya"da çok küçük etkisiz görünse bile, Avrasya"da küçük görünen Ticaretleri büyük Sellere hatta Okyanuslara dönüştürebilecek konumdadır.

TİREBOLU YAYLA YOLLARINA ASFALT YAPILMALI
Bu mesele yıllardır gündemde. Ama bir türlü tamamen yapılamıyor. Karadeniz halkı çok çeşitli sebeplerle çoğunluğu gurbette. Gurbete çıkış yılları 20 seneyi bulanlar hep geri dönme ve yaylaya çıkma planları yapıyor.

Tirebolu yöresinden olup, emekli olanların çoğunluğu  hem memlekete, hem de yaylaya dönüyor. Yani yayla tutkusu ve şenliği çoğalıyor. Her insan yaşı ilerledikçe çocukluğunun geçtiği yeri özlüyor ve oraya dönmeyi düşünüyor. Anadolu'da  yaylacılık vazgeçilmez bir gelenek halinde. Karadeniz dışındaki yaylalar, Karadeniz yaylaları gibi sisli, su bolluğu, arazi yamaçlığı, doğa güzelliği  az olsa bile, bu yaylaların çoğu yolları asfaltlanmış ve reklamı Dünya'ya yapılır halde. Erciyes gibi. Hatta Tirebolu yaylalarının dışında diğer bazı Karadeniz yaylalarının yolları asfaltlanmış, tesisleri yapılmış güzellikleri tüm doğa ve tabiat tutkunları tarafından dünyaya tanıtılmış durumda. Abant, Ayder, Uzungöl, Kümbet gibi.

Tirebolu halkı daha çok Ağaçbaşı ve Sınırı Gümüşhane topraklarında olsa bile  eskiden beri Kazıkbeli yaylasına çok giderler. Kazıkbeli, bu asfalt meselesi üzerine çok konuşulan bir yerdir. Şu anda, Kürtün Barajının üzerindeki köylerden doğru asfalt çalışmaları başlamış, kısmen de devam etmektedir. Tirebolu halkı bu asfaltı duyunca, diğer Boynuyoğun ve Gelevara yollarını bırakıp, en azından avantaj diye, Kezıkbeli'ne bu Kürtün yolunu dolaşarak gitmektedir. İnsan her ne kadar bu yol avantaj diye düşünse bile, bir Tirebolulu olarak, Tirebolu'dan en yakın asfaltla yaylalara çıkılmalı diye düşünüyor. Bu zamana kadar bu yayla yolu asfaltının geri kalmasının en büyük nedeni, dik yamacın çokluğu ve virajların keskin ve çok oluşu sebebi ile, yapım maliyetinin büyük ve uzun olmasıdır. Peki çözüm yokmu dur? Elbette Arazinin jeopolitik yapılarını inceleyenler bir fikir beyan etmişlerdir. Benim fikrim ise; Türkiye gündemine baktığımızda, enerji üretiminde kesin acil yapım olduğundan, şu anda Gelevara Deresi üzerine baraj yapımı önerilmektedir. Gelevera Deresi üzerinde önerilen barajın gayesi, düzenleyeceği suyu Yaşmaklı Baraj Gölü'ne, oradan da Akköy II HES'e aktararak enerji üretmektir. Bu baraj ne olursa olsun yapılacaktır. Gelevara deresi üzerine Baraj yapımı başlayıncada, bu baraj suyunu yaşmaklı barajına akıtacak suyun tüneli de yapılacaktır. Yani dağın altından tünel ile su geçişi sağlanacaktır. Bu su tüneli yapılacağından; yetkililer, tüneli yapacak bu firma ile anlaşarak, su tünelini geniş plana alıp, yol planı da yapsa, kısacası bu tünel hem su, hem de yol tüneli şeklinde bir tünel olarak geniş yapılsa, hem maliyet çok az olmuş olur, hem de yaylalara bu tünelden geçilmekle yarım saatte yaylalara asfalt yolu ile çok kısa zamanda çıkılmış olur. (Daha önce böyle bir mesele, Hopa ile Borçka arasında yaşanmış. Murgul işletmesinin üretimini Hopa'ya kanaldan geçirmek için Hopa'ya kanal tünelini yapma sırasında, tüneli yapan şirket daha geniş yaparak size yol yapalım diye yol önermişler ama kabul eden yetkili olmamış. Kanalı dar bir tünelle Hopa'ya geçirmişler. Eğer tüneli hem kanal hem yol yapımı olarak kabul etselerdi şu anki cankurtaran geçit dağ yolu olmayacak, Artvin yolu  bu tünelden geçmekle çok kısa olacakmış. Şimdi çok pişmanlar ve yapımı da o zamanki fiyatlara göre çok maliyetli). Tirebolu yaylalarına en kısa yol ve asfalt için benim bu düşüncemden başka uygun plan acaba varmı bilemiyorum.Varsa hemen uygulanıp, yaylalarımıza kısa ve as1fatl yolun en kısa zamanda yapılması temennimdir. Eğer hiç bir şey yapılmaz ise, Kürtün barajı üzerinden yapılmakta olan asfaltlı yol, ne olursa olsun Söğüteli köyünü takiben Kazıkbeli'ne çıkacak ve Tirebolu halkı da yaylaya gitmek için bu yolu dolaşma isteğinde olacaktır. Böyle olduğu sürece de yayla potansiyelini Tirebolu dışında Gümüşhane Kürtün sağlamış olacaktır.

Yetkililer Tirebolu'yu, Yayla turizmine ve halkın yaylaya kolay ulaşmasına, Şenlikleri değerlendirerek dünyaya tanıtmasına çalışma düşünüyorlarsa, hiç değilse Tirebolu için ne yapabiliriz? Diye düşünüyorlarsa bu yayla yollarını asfaltlamaya çalışması ve bu uğurda uğraşmaları gerekir.
 
TİREBOLU, İSTANBUL'U KISKANARAK KENDİNİ ANLATIYOR.
"Şimdi bu nereden çıktı. İstanbul çok büyük olmuş ama Tirebolu Onun yanında küçük bir ilçe. Bu kıyaslama doğrumu?" diye düşünebiliriz.

Peki, sayalım: İstanbul'da Kale ler var. Ziyaretçisi, film çekenleri,Turist ziyaretleri, Işıklı havai Fişek gösterileri..daha neler neler.?...Ya Tirebolu kalesinin ışıklandırması yapılmış ama ziyaretçisi az. İstanbul'da yeşil tepeler var. Çok güzel turistik tesisler restoranlar yapılmış, Adalar'da At larla fayton turları yapılıyor. Tirebolu'da tepeler boş duruyor. Arasıra piknik yapmaya giden belki vardır. Gece ıssızlığında belki çakal seslerini duyabilirsiniz. İstanbul'da deniz var, Haliç tertemiz olmuş kanalizasyonlar hep arıtma tesislerine akıyor. Tersaneler var çalışıyor. Tirebolu dada Deniz var kanalizasyonların arıtması var mı bilmiyorum. Uzaktan geçen Gemiler o manzaraya bakıp "ah güzel sahilde tersane olsada bu güzel manzaranın tadına baksam" diyordur. Beykoz'da Koylar var güzel ve şirin kayıkçılar… Ve Balık restorantları. Tirebolu'da kise burnu koyları ıssız ıssız ağlarken, Tirebolu lu gençler gece saat 02.00 de Görele'ye işkembe yemeğe gidiyorlar. İstanbul Limanı Dünyayı kendine uğratıyor. Gözleri Manzarada ve güzellikte kalmış nakliye tırları haremden Ortaasya ya yola çıkarken "Ah! Tirebolu limanı açılsa hem yolum kısalsa hem harşıtın tadına doya doya ilerlesem, harşıtın şelale sesiyle motorumun sesini kaynaştırarak ömrüme ömür katsam, Eymür'de aldığım nefesimin tadını dünyalara anlatsam" diyordur. Bu söylediklerinide Şoförü bile duyamıyordur. Herşey lafla değil görüntüsüyle de kendini anlatır. Lafın tamamıda deliye anlatılır. Tirebolu kendini anlatıyor. Ve… Tirebolu diyor ki: "Sesimi, güzelliğimi, değerimi, önemimi sağır sultanlar bile duydu, kendi yöremden olup yatırım düşünenler duyamadı". 
  
TİREBOLU'DA VE HARŞİT VADİSİ'NDE YAPILABİLECEK SPOR TÜRLERİ
Dünya'da yapılarak büyük yoğunluğun ve coşkunun yaşandığı spor türlerini, Tirebolu içinde düşündüğümüz de; Tirebolu'da Nehir, Deniz,  Dağ, Orman, girintili koylar ve nice güzel yerler olması sebebiyle, bu spor çeşitlerinin yapılmasına Tirebolu'nun ne kadar müsait bir yer olduğunu anlıyoruz. Dünya'da yapılan ve Tirebolu'ya çalışılarak ve Tesislerinin yapılarak kurulabilecek spor türlerini sayalım da biraz gülelim, sonrada düşünelim.("Olmayacak işleri yapmakla ve yaptırmaya çalışmakla bir yere varılmaz" demeyelim. Sadece belgesellerde seyretmekle kalmayalım.)

Rap Jumping: Bu spor kafa üstü bir şekilde yüksek bir yerden aşağıya doğru asılarak gerçekleştirilir. Wanaka ve Quenstown'da bu sporun yapıldığı önemli merkezlerden olup Harşit vadisindeki dar geçiş noktalarıda bu spora müsaittir. Tirebolu ve Karadeniz halkı ağaçtan düşme olaylarına alışkın olduğuna göre bu spora meraklılar çoğalır.Kuşkaya'daki kayalıklara böyle sistem yapılarak Harşit nehri bu spor yerli ve yabancılara zevkle yaptırılabilir. Tirebolu'da buna çok müsait olup,bu spor için ucuz yatırımla büyük kazanç sağlamak isteyenlerin Tirebolu'yu tercih etmesi için, Tirebolu bağlantılı Yetkili kişilerin çalışması gerekir.
 
River Sledding: Nehirlerde politren kızak veya benzeri bir tahta ile yapılan spordur. Daha çok Romgitaiki Irmağı'nda yapılır. Rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu Çoruh ta bu tür sporu bizzat kendisi yapıyordu. Eymür Köyü veya Aslancık köyü başlama noktası olmakla bu spor çok güzel yapılabilir. Harşıt nehri sebebi ile Tirebolu'da buna çok müsait olup, bu spor için ucuz yatırımla büyük kazanç sağlamak isteyenlerin Tirebolu'yu tercih etmesi çok önemlidir. Tahtadan araba yapıp oynadığımız zamanları geride bırakarak bu spora yönelebiliriz. Soran olursa da "devir böyle" deriz.

Paragliding (Havada Kayma): Havada uçarken paraşütle elden ele geçmenin amaçlandığı ve yapıldığı bir spordur. Tehlikeli gibi görünse de alışana kolay olur Yurt dışında Quenstown ve Wamaka yakınlarında yeni başlayanlar için kurslar açılmıştır. Ülkemizde Çeşme ilçesinde buna benzer yapılıyor. Tirebolu'da bu kurs açılsa, İnköyü'nden başlanıp Kovanpınar'a geçilse mükemmel olur.Tirebolu'da buna çok müsait olup,bu spor için ucuz yatırımla büyük kazanç sağlamak isteyenlerin Tirebolu'yu tercih etmesi çok önemlidir.Sonra bizim milletimiz "yere sığmadılar havada gezmeye başladılar" derler ama desinler…

Jet Boating: Bu spor özel olarak güçlendirilmiş jet motorlu botlarla yapılan gezileri içerir. Hatta Manavgat çayında Manavgat şelalesi yakınına kadar sandallarla turlar yapılıyor. Her yaştan insan için uygun ve heyecan vericidir, tüm nehirlerde yapılabilmesi mümkün olan bir spordur. Harşıt'ın çılgın çağlayanlarında çok mükemmel olur. Tirebolu'da buna çok müsait olup, bu spor için ucuz yatırımla büyük kazanç sağlamak isteyenlerin Tirebolu'da bunların tesislerini kurmayı tercih etmesi çok önemlidir. Bu yapılmaya başlarsa Harşıt vadisindeki Yaşlılar sağa sola katırla değil nehirde bot larla giderler. Fındık makina motorları, çoklarının samanlığında beklide çürüyor. Ama o motorla şu an helikopter yapıp uçuran bile var.(Çok gülmeyin)

Zorbing: Bir kayışla bağlanmış, şişirilebilen şeffaf bir topla oynanıyor. Top çimlerle kaplı bir tepeden nehre doğru yuvarlanır. Fındık dallarına vurur derseler, tesisini yapalım deyiniz. Harşıt nehri buna çok müsait olup, bu spor için ucuz yatırımla büyük kazanç sağlamak isteyenlerin Harşıt Nehrini tercih etmesi, Nehrin kenarında Fındık arazisi olanların, arazilerinin değerlendirmesine yol açar.(Böylelikle arazi hastalığına yakalanmış yaşlılarımız ömürlerine bir ömür daha katar). Derede denizde top oynamaya düşkün çocukları olan halkımız bunu yaparsa Türkiye'de ilk olmuş olur.

Dalgıçlık ve Dalış: Dünyanın çok yerinde bu kurslar vardır.İlgi çok fazla olduğundan çok önem kazanmıştır.Tirebolu'da bu spora deniz çok çok müsaittir.Dış Ülkelerde Buzların içinde dalış eğitimi verilirken,Tirebolu gibi mükemmel yerde bu kursların olmaması büyük eksikliktir.Tirebolu'da kurulsa denizde boğulanlar azalır,yüzmek isteyen çoğalır.Çocuklar önceden araba şamiyerleri bulup yüzme öğrenirlerdi, bu kurslar kurulup yarışlar ve müsabakalar düzenlenirse bu eksiklik ortadan kalkar.

Yunus Balıkları ile Yüzmek: Avustralya taraflarında Adalar Körfezi'nde, Auckland'ın kuzeyinde yunus balıklarını izlemek ve onlarla birlikte yüzmek mümkündür. Whakatena, Coromandel Yarımadası ve Güney Adası'nda Kaikoura bu etkinliğin yapıldığı yerlerdendir. İstanbul Boğazından Yunuslar şov yaparak geçiyor ve Karadeniz'de kaybolup gidiyorlar. Tirebolu'ya yunus balığı çiftliği ve havuzu kurularak işletilirse rağbet çok olur ve büyük verim alınabilir. Akdeniz'de birçok tesislerde bu havuzlar var. Tirebolu'da buna çok müsait olup,bu spor için ucuz yatırımla büyük kazanç sağlamak isteyenlerin Tirebolu yu tercih etmesi çok önemlidir.Tirebolu'ya bu bir gelse,bunu ilk gören yaşlılarımız "Anaaaaam şaş da gal!..." diye hayrete düşerler.(çok gülmeyin)

Yatçılık: Yatçılık en popüler sporlardandır. Dünyada birinci olarak Auckland tekneler şehri olarak adlandırılır ve dünyanın bu sporun yapıldığı en iyi yerlerinden biridir. Akdeniz sahilinde bu çoktur Karadeniz sahilinde yoktur. Temennimiz Tirebolu'da da olur. Tirebolu'nun Koyları çok güzel olduğundan küçük de olsa bir yat limanına ihtiyacı vardır. Yabancılar "Alanya'da bir dairem birde yat ım var" diyorlar. Tirebolu'da niye demesin? Tirebolu'da buna çok müsait olup, bu spor için ucuz yatırımla büyük kazanç sağlamak isteyenlerin Tirebolu'yu tercih etmesi çok önemlidir. Alanya'da böyle uğraşan çok yabancı olduğu halde Alanya halkı kendi Yörük gelenek göreneklerinden hiç taviz vermemiş. Korkmayın Tirebolu yabancılaşmaz.

Surf Rafting: Ziyaretçilerin deneyimli rafterlere, dalgalarla çarpışırken eşlik etmesidir. Bu arada diğer ziyaretçilere kıyıya yakın bir yerden sporcuları izleme imkânı sunar. Sporun yapıldığı ideal yerler; Tirebolu'ya çok benzeyen Kuzey Auckland yakınlarındaki Piha Plajı ve Güney Adası'nda Dunedin yakınlarındaki Otago Yarımadası'dır. Tirebolu'da yapılırsa galiba Türkiye'de ilk olur. Körliman sahili de buna müsaittir. Tirebolu'da buna çok müsait olup, yerli halkımız bile dalgalarla yüzmekten zevk aldığına göre, Tirebolu'da bu sporun yaptırılması çok önemlidir. "Zengin arabasını dağdan aşırır Fakir yolunu düzlük de şaşırır" diye bir söz var. Zengin Tirebolu'da bu sporu yaparsa dalgalar bile yolunu şaşırır.

Rüzgâr Sörfü: Bu spor Wellington çevresi, Taupo, Auckland ve Adalar Körfezi'nde yapılırken kayaking ülkenin her yanına yayılmıştır. Türkiye'de Akdeniz Ege sahilinde çok olduğu gibi Marmara denizinin Tamamında çok yapılır.Ama maalesef Türkiye'nin her tarafına yayılmamıştır.Tirebolu'da kiseburnu ile plaj arasındaki açıklık bu spor için vazgeçilmez unsurdur.,bu spor için,Tirebolu'nun koy ları  manzarası bu sporu yapanların iştahını daima kabartır

Helli-Sking: Gezginler patika olarak dağa tırmanırmaları için Ağaçbaşı müsaittir ve Şantiyede Manzaralı bir otel olması şarttır (Abant'ta olduğu gibi).Kar sahil kesimimizde erken erise de Ağaçbaşı'nda erken erimez.(Doğuda eksi 40 da hayat sürenler çok).Yaylalar vazgeçilmez unsurdur. Ağaçbaşı'na Kayak tesisi kurulması çok önemlidir. Eskiden kar yağınca naylon alıp üzerine minder koyup dik aşağı kayardık, üzerimiz ıslanınca da eve gelip uslulardan dayak yerdik. Bu spor gelmekle medeniyet geldiği kabul edilir ve böyle vaka lar ortadan kalkabilir.

Buzul Kayakçılığı ve Yürüyüşü: "Bu da nerden çıktı?" demeyin. Bu spor Bizim Akılbaba ve Çakıldağ tepelerine benzeyen Güney Alpleri'ndeki Tasman, Fox ve Franz Josef buzullarında yapılabiliyor. Akılbaba ve Çakıldağ buzamana kadar çobandan başkasını görmemiştir. Bu çolanlarda ikisi bir araya gelip, aralarına bir deynek alıp, giydikleri Trabzon lastikleriyle kayak yaparlardır. Bu zamandan sonra bari bu sporu görsün diyoruz. Nasıl olacak? Derseniz. Akılbaba-Çakıldağ tepesi boş duruyor, En azından buraya Teleferik sistemi yle ulaşım sağlanarak değerlendirilmesi gerekir. O ise nasıl olacak diyen Boynuyoğunlu lardan öğrensin.
 
Güreş Sahası: Türklerin Ata sporu olan ve yapılış tarihi eski çağlara dayanan Güreş, Tirebolu'ya sahası açılıp kurulduğu takdirde Karadeniz delikanlısının unutamayacağı bir spor olur. Edirne Kırk pınar yüzyıllardır bu sporu yapıp Dünyaya tanıtıyor. Harşıt nehri nin denize kaynaştığı noktanın, ya sağına ya da soluna güreş sahası yapılırsa Bu sefer Tirebolu, Karadeniz yiğitlerinin toplandığı ve ağalarının seçtiği yer olur. Bu yapılırsa Kırkpınar bile rakibimiz haline gelir. Tirebolu Coşkusu Büyük olur. Gençler için okey veya tavla oynamaktansa güreş tutması daha mükemmel dimi…

Dağ Bisikletçiliği: Tirebolu'da elbette bisiklet satan yer vardır.kolayca da kiralanabilir. Özel kurslar kurulursa, meraklılara dağların zirvelerine tırmanma fırsatı tanır,köy yollarımız dik ve toprak yollar.. (Dünya'da Ruapehu Dağı, Otaga Yarımadası ve Remarkables Range semtlerindeki gibi). Bu spor esnasında başlık takmak zorunludur. Bisikletçilik esnasında kullanacağınız bisikletleri bizim çift kabin 80 model fort minibüslerle başlangıç yerine taşınabilir.Kovanpınar ile İnköyünde yapılsa yeter.Yeter ki bununda bir kursu ve tesisi olsun.(sakın, "Ölme eşeğim ölme… veya, bunlar biz öldükten sonra ancak olur" demeyin.)
 
Golf: Tirebolu çok yağış aldığından bu sporun sahasının yapılmasına çok müsaittir. Körlimandeki Üniversite gençliğinin vazgeçilmez tutkusu olur. Harşıt nehri çok yakın olduğundan saha sulama ve çimlenme problemi de olmaz. Bu sporla Tirebolu yabancıların Karadeniz'de tek düşündüğü yer olduğu gibi sürekli uğradığı yer de olur. "Vay be Tirebolu nelere tabii ymiş te haberimiz yokmuş" diye düşünmeyin. Hep ümitle yaşayın.
 
Bu saydıklarımız Tirebolu'da gerçekleşirse, Tirebolu Paris olurmu? Evet olur. Turizm ve doğa merkezi olurmu? Evet olur. Biz sadece Fındık'la tanınmışız. Bunun nedeni de Dünyada iklim bakımından en tatlı fındığının bizim yöremizde olması. O da olmasaydı Anadolu'da yoksulluktan boşalan yerler gibi herkes dağılır kimsede Tirebolu'ya bakmazdı. Tirebolu gibi yerler Türkiye'de çok az. Tirebolu'da bulunan nimetleri değerlendirmek, Başka Coğrafya'da Tirebolu bulunmadığını bilmek, Tirebolu'ya benzeyen yerlerdeki halkın kendi memleketleri için çok çalıştığını görmek, Çok bozkır ve bir şey bulunmayan memleketlerin bile süper yapılmaya çalışıldığını bilmek, Japonya'nın atom bombası sonrası çok çalışarak süper hale geldiğini bilmek ve bu başarıları görmek tüm Tireboluluların görevidir. Ümitsizlik doğru değildir. Hiç bir zaman, "sürekli yapılanlar boş diye her şeyin bittiğini kabul etmek" doğru değildir. İşte Turizm yatırımcıları ve spor yatırım şirketleri Güvenebildiği yerlere gidip, kâr etmek sebebi ile böyle şeyler düşünerek yatırım yapmak ve kazanç sağlamak istiyor. Çok çeşitlilik daima çevre insanlarını çeker, bulunduğu yeri şenlendirir ve geliştirir. Tüm Tireboluların "memleketimin her şeyinden daima yüzüm gülüyor ve gurur duyuyorum" dediği gibi, yabancıların da "Tirebolu ve Tirebolulardan yüzüm gülüyor" demesi gerekir. 

TİREBOLU FINDIĞI
Tirebolu da sadece gelir olarak fındığa ümit bağlamak şart değil ama günümüzde Fındığı işleyerek değerlendirmek şart olması gerekir. Tirebolu'da en çok fındık var ama Tarihe baktığımızda her zaman fındık memleketi olarak anılmamış.

Ünlü Eskiçağ tarihçisi Faruk Sümer'in, "Tirebolu Tarihi" Kitabını incelediğimiz zaman Tirebolu'da çok şeylerin önceden olduğunu görüyoruz. "Bu zamanda fındık var ve bu senede fındık olmadı" diye her şey bitmiş demek değildir. Yani ümitsizlik doğru değildir. Fındığı olmayan memleketlerde çok çeşitli ürünler yapanlar çok ve Tirebolu gibi, "bu sene ürünümüz olmadı" diye yakınmıyorlar. Tirebolu'da Fındık çok olsa bile, fiyatı az diye yakınıyorlar. Fındık'tan Fındık yağı fabrikası, Çikolata fabrikası, Fındık kurutma ve pazarlama şirketi hiç açan yok. Bakın tarihte yunanlılar ve Romalılar fındığın değerini Tirebolululardan daha iyi anlamışlar. Yunanlı hekim Dioscorides de Kitabü'l-Haşayış adlı eserinde fındıktan yapılan ilaçlardan bahsetmektedir. Fındığı Romalılar Görele'den İtalya'ya oradan da İspanya'ya ulaştırmışlar.Yani yunanlılar ve Romalılar fındığın değerini anlamışlar ve derlendirmesini bilmişler. Fındığın değeri araştırılarak çikolata, bisküvi, şekerleme, tatlı pasta, dondurma imalatında yardımcı malzeme olarak Tirebolu'da hammadde olarak üretilmeli.Yani, 1-Tirebolu'da Fındık; Rafine edilip yemeklik yağ olarak depolanmalı ve pazarlanması Tirebolu'dan yapılmalı. 2- Tirebolu'da Fındık; temizleyici, nemlendirici ve dağıtıcı olarak depolanmalı ve pazarlanması Tirebolu'dan yapılmalı. 3- Tirebolu'da Fındık; Gres yağı üretiminde kullanılmak üzere çıkarılmalı, depolanmalı ve parlaması Tirebolu'dan yapılmalı. 4- Tirebolu'da Fındık; Koruyucu boya endüstrisinde kurutucu olarak çıkarılmalı depolanmalı ve pazarlanması Tirebolu'dan yapılmalı. 5- Tirebolu'da Fındık; Kimyasal tepkimelerde katalizör olarak çıkarılmalı, Türkiye ve Dünyada bunlar yapılıyor ama Tirebolu'da bunlar merkez yer olarak yapılmalı ve çıkarılmalıdır. Çerez olarak da tüketilen fındığın % 90'a yakın kısmı kavrulmuş, beyazlatılmış, kıyılmış, dilinmiş, un ve püre halinde çikolata, bisküvi, şekerleme sanayinde, tatlı, pasta ve dondurma yapımı ile yemek ve salatalarda yardımcı madde olarak kullanılmaktadır. Bunun hammadde üretim yeri Tirebolu yapılmalı. Yaklaşık beş bin yıldır bilinen fındık, meyvesinden odununa kadar birçok yerde insanlığa büyük yararlar sağlamaktadır. Fındıkkabuğu ülkemizde özellikle fındık üretilen bölgelerde çok değerli ve yüksek kalorili bir yakacak olarak kullanılmaktadır. Fındıkkabuğu, fındık üretilen yörelerde değerli ve yüksek kalorili yakacak olarak da kullanılır.

Fındıkkabuğundan, kontralit yapılır, boya sanayinde yararlanılır. Kontralit ve boya imalathanesini Tirebolu'da açan bedavadan kâr eder. Kömürleştirme yolu ile biriket kömürü, aktif kömür ve sinai kömür elde edilir. Liman işlek olduğu takdirde de Dünya bunları hep Tirebolu'dan sağlar. Tüm Fiskobirliğin kabuk depolama merkezi Tirebolu olursa Ordu ve diğer illerimiz, kabuk yükümüz rahatladı diye sevinir. Yenecek ekmeği taştan çıkartmak, fındığı Altın gibi değerli yapmaktır. Ayrıca yöremizde fındık odunundan sepet, baston, sandalye, çit ve el aletleri yapımında faydalanılır. Bu işi de Görele çok yapıyor. Bu hususta Görele yi örnek alıp fındıktan bu sanat üretimini bilmeliyiz. Fındığın bazı türleri park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir. Bunun fidanlığının Tirebolu'da olması şarttır. Fındık yaprağı, gübre olarak da kullanılmaktadır. Fındık yaprağı, tabii gübre olarak yeniden fındık bahçesine ve tarım alanlarına döner. Bunun gübre üretim merkezi Tirebolu olmalıdır. Çünkü bu oluşan devir daim işiyle hem Tirebolu yararlanacak hemde Ülkemiz yararlanacaktır.

Tirebolu'ya Fındık yağı Fabrikası kurulmalıdır. Çünkü üretim fazlası fındıklar yağlık olarak değerlendirilir ve Fındık ham yağı rafine edilerek yemeklik yağ olarak, fındık küspesi ise yem sanayinde katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Dünya Fındığın önemini araştırıp sunarken Tirebolu'daki üniversitelerimizde bu araştırma merkezi olmaması Tirebolu olarak büyük eksikliktir. Fındığın insan vücuduna yararlı karbonhidrat, protein ve yağ ile metabolizmayı düzenleyen B grubu vitaminlerce zengin bir gıda maddesi oluşu nedeniyle önemi giderek artmaktadır. En tatlı ve kaliteli fındık Tirebolu'da olduğuna göre Dünya bunu bilirken bizim bilmememiz ve değerlendirmememizden, Dünya'da araştırma yapanlar bilip değerlendirmişlerdir. Dünya tüketimi 600.000 – 650.000 Ton / Kabuklu olan fındığın % 80' i çikolata,% 15'i pasta - bisküvi, % 5' de çerezlik olarak tüketilmektedir. Bu denli Tüketimin can damarı olan Fındığın üretim ve çıkış yeri Tirebolu Olduğuna göre, Tirebolu'nun Dünyada adı bile bilinmemesi üzücüdür. Son yıllarda ülkemizde fındıklardan elde edilen yemeklik sıvı yağ kullanımı da giderek artmaktadır.

Bunları saymakla bitiremeyeceğimiz belli. Bunların merkezi neden Tirebolu olmasın? Fındığı kırıp içinden altın çıkacak diye beklemeyelim ama Fındığın içini altın yapmanın yollarını bilelim. Tıpkı Tirebolu dışındakilerin fındığı araştırıp önemini bildirmesi gibi (Bekir Keşmer)

TİREBOLUDA KİVİ ÖNEMİ BİLİNMELİ
Karadeniz bölgemizde kivi meyvesi hızla yaygınlaşmış olup Tirebolu'da da üçüncü gelir kaynağı haline gelmiştir. Bu ürünün ciddiyetle alt yapısını çoğaltmayı daha çok Rize ile Ordu illerimiz yapmaya çalışıyor ama Tirebolu da bu konuda ciddiyet çok az.

Tirebolu, Rize kadar olmasa bile oraya yakın olarak yağış alan ve aynı konumlara sahip yerdir. Bu nedenle ülkemizde diğer yörelere göre sulama zahmeti ve toprağının yağlı ve çok verimli, ekolojisine uygun olması sebebiyle, çalışmalar yapıldığı takdirde kivi ürününün hızla çoğalması muhakkaktır.

Bu durumda kivi üzerine, dünyada gelişmiş ülkeler neler yapıyor ve yararlanıyor? Tirebolu'da da neler olması gereklidir? Bildiklerimizi ve gelecek için düşüncelerimizi aktaralım.

Kivi, gelişmiş ülkelerde öyle bir öneme sahip ki; başta Amerika ve İtalya olmak üzere kivi üzerinde çok araştırma yapılmakta olup, sağlık, kozmatik, vitamin ve gıda alanlarında bilinen faydalarını sıralamakla bitiremeyiz.

Dünyada bu bitkinin türleri içerisinde daha çok, A.deliciosa ve A.chinensis türleri ekonomik öneme sahiptir. Bu türlerin üretimi, dünyada kuzey kesimde Baltık Denizi kıyılarından, güney kesimde de Endonezya'ya, doğuda ise Çin'e kadar uzanan geniş bir coğrafyada yayılmıştır. Bu yaygın olan kivi üretim yerlerinin yapılarını ve iklim özelliklerini incelediğimizde de, Tirebolu da bulunan iklim ve yapı özelliklerine çok benzediği görülüyor. Dolayısıyla Tirebolu'da kivi bitkisinin yetişmesi çok kolaydır.

Hatta Çin, kivi üzerinde öyle çeşitli üretim yapmış ki, Dünyanın en geniş kivi gen bankasını (kivi türlerinin korumaya alındığı yeri) kurarak, 51 çeşit kivi türünü korumaya almıştır. İşte Çin, İtalya, Yeni Zelanda, Şili ve Fransa gibi ülkeler başta olmak üzere birçok ülkelerde, bu bitkinin kaç bin ton olduğu hesaplanamayan miktarlarda üretimi yapılmakta olup; üretilen bu kivilerin Amerika, İtalya, İspanya, Almanya, Avusturya, Hollanda, İngiltere ve Japonya gibi ülkelere ihracı yapılmaktadır.

İthal olarak alan bu ülkeler de, kiviyi hammadde olarak işleyip şu şekilde değerlendirmekte ve kullanımını zenginleştirmektedirler. Kivi tüketimde daha çok kısa süreli olarak, gıda sanayinde, sofralık olarak, dondurma ve pasta sanayinde tüketilmekte, uzun süreli olarak da konserve, marmelât, meyve sosu ve şekerlemelerde kullanılmaktadır. Bunun yanında kivi meyve suyu, yoğunlaştırılmış meyve suyuna tek olarak veya özellikle çilek veya elma ile karışık olarak da işlenmektedir. Özellikle konserve, kurutulmuş, dondurulmuş olarak; içecek şekilde kivi nektarı da özel olarak tüketiciye ihtiyaç olarak verilmektedir. Ayrıca kivi, Sağlıkta C vitamini başta olmak üzere cilt sağlığının can damarı halinde olup, kozmetik sanayinde de; sabun, şampuan, duş jeli, dudak kremi ve esans yapımında kullanılmaktadır. Ayrı bir çeşit olarak da, Avrupa ve Amerika'da kivili waffle yapılıp, tıpkı mc donalds gibi hamburger çeşidi olarak yaygın kullanılmaktadır.

Bu edindiğimiz bilgilere göre, Tirebolu'da kivi üretilip hammadde olarak neler yapılabilir? Neler yapılmaz ki' Altyapısıyla belirtmeye çalışalım;

Tirebolu, iklim bakımından, kış mevsimi -15°C'nin altına düşmeyen, yıllık ortalama sıcaklık 12′16°C ve 10°C'nin üzerinde en az 2500 saat geçen, kışları ılık, yazları sıcak ve yağışlı geçen, engebe olması nedeniyle de toprak altı suyu biriktirmeyen yerler arasında olduğundan, kivi yetiştiriciliği için ortamı çok zengindir. Bu durumda Devletin Resmi desteğiyle altyapısı çok genişlemeli ve üretim çoğaltılmalıdır. Burada söylenecek püf nokta var ki, oda kivi yetiştirme yerlerinde arı kovanlarının bulunması, çiçek tozları sebebiyle kivinin artmasına çok yararlıdır. Yani ziraatını kolaylaştıracak işlemler yapılıp, Fiskobirlik gibi Tirebolu'da kivinin Resmi olarak toplanıp depolanması, hatta Tirebolu'da kivi borsasının bile kurulması, böylelikle ülkemize ve dünyaya dağıtımı Tirebolu'dan sağlanması kesinlikle gereklidir. İşte Türkiye, kiviyi ithalat olarak alan ülkelere Tirebolu'dan sağlayarak büyük yarar sağlamalıdır.

Bu işleri gerçekleştirmek için, Tirebolu kendi içersinde kiviyi, gerek toptan gerekse hammadde olarak nasıl değerlendirmelidir? İşte bu husus çok önemlidir. İmkânı olup kivi üzerinden çok az maliyetle çok büyük kâr etmek isteyen yatırımcılar, Tirebolu'da şu tesisleri kurup üretim yaparak gerek ülkemiz gerekse dünya pazarına açılmalıdırlar;

Tirebolu'da, kivi suyu ve kivi katışımlı meyve suyu üretim tesisi, hazır kivili hamburger üretim tesisi, paket halinde kivili dondurma üretim tesisi, kivili pasta imalathanesi, kivili konserve üretim tesisi, kivili meyve sosu üretim tesisi, kivili marmelât ve reçel üretim tesisi, kivili şekerleme üretim tesisi, kivili sabun üretim tesisi, kivili şampuan üretim tesisi, duş jeli üretim tesisi, kivili cilt kremi ve esans üretim tesisleri kesinlikle kurulmalıdır.

Bu kurulan tesislerden kivi hammaddeli üretilen ürünlerin paketlenip ambalajlanıp depolanarak, Tirebolu adı altında ülkemize ve dünyaya pazarlanarak, Tirebolu'nun kalitesini tüm Türkiye ve Dünya anlamalıdır.

Bu saydığımız tesisi kurulmakla üretilen ürünleri, ülkemiz çok büyük fiyatlarla yukarıda belirttiğimiz ülkelerden ithal olarak aldığına göre, Tirebolu'dan nerdeyse bedavaya gelecek şekilde niye üretim yapıp almasın ki? Ülkemiz ekonomisine Tirebolu kivisi büyük katkı niye sağlamasın ki? Hani bir Uzakdoğu atasözü varya 'Ne yersek o'yuz veya ne yiyorsak o'nu yansıtırız' diye. İşte düşündüğüm nokta, Tüm Tirebolulular eskiden beri, bir biri aleyhinde yaptıkları tantana ve vıdıvıdıları bırakıp, daima beraberliği temel alarak üretkenliği düşünmeli, arazi hastalığı olma özelliklerini böyle üretimlere çevirmelidir. Daha da akıllı ve yetkili olan Tirebolulular da, yatırımcıları Tirebolu'ya çekerek, kivi sebebiyle Tirebolu'yu kalkındırmalıdırlar. 
  
TİREBOLU'YA ASFALT VE BETON ÖNERİSİ
Hep gelişen ve geliştirilmeyi düşünülen yerlerde, ucuz hammadde kullanılarak kaliteli ürün çıkarmak ve pazar payının olup büyüyeceği düşünülür ve bu düşünce uygulamaya konulur. Tirebolu ise buna en kolay yerdir.

Tirebolu halkının çoğunluğu toprak ve arazi düşüncesi ve arazinin verimi düşüncesindedir. Halk olarak sadece bu düşünce içersinde olmak, Tirebolu'da olabilecek diğer yatırım ve verimlilikten tüm yöremizi eksik bırakıyor. Konum olarak yararlanılan daima büyük ve önemli yerler, hep küçük işletmeleri çekerler veya küçük san

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.