Haberin yayım tarihi
2008-01-31
Haberin bulunduğu kategoriler

Yargıç Karakaş:AİHM'in türban içtihadı belli..

AİHM'in yeni Türk Yargıcı Prof. Dr. Işıl Karakaş, bir haber ajansına yaptığı açıklamada AİHM insan hakları mahkemesinin türban konulu olası bir davada, önceki kararına atıfta bulunacağını söyledi.
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yeni Türk Yargıcı Prof. Işıl Karakaş, AİHM'in türban konusunda açılabilecek olası bir davada Leyla Şahin davasındaki kararların bir içtihat kaynağı olarak temel alınacağını belirtti.
 
 
AİHM Yargıcı Işıl Karakaş'ın açıklamaları:
 
"AİHM'de dava açılabilmesi için bir kişinin önce mağdur olduğu iddiasıyla dava açması lazım. Açılacak olan dava da iç hukukta açılacak elbette. Doğrudan AİHM'e başvurmak diye birşey sözkonusu değil. Dolayısıyla iç hukukta açılan davanın sonunda, iç hukuk yolları tükendikten sonra, yeni bir hak ve özgürlük ihlali iddiasıyla, bu yeniden AİHM'in önüne yeni bir dava olarak gelebilir.
 
Tüzel kişilerin de tabii ki başvuruda bulunması sözkonusu olabilir. Ama bir mağduriyet olması lazım. Bu iyi anlaşılamıyor zannediyorum. Çünkü her konuda sanki AİHM'e başvurulur, AİHM de karar verir gibi düşünülüyor. Bu doğru değil. Burası çok önemli. Burada mutlaka sözkonusu olan, bir kişinin veya bir grubun hak ve özgürlüklerinin ihlali olduğu iddiasıyla başvuruda bulunması. İç hukuk yollarını da tüketmesi lazım. Yeni bir hukuki düzenleme varsa, bu düzenlemeden mağdur olduklarını iddia edenler, hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasında bulunan kişiler başvuracaklar. İç hukuk yolları tükendikten sonra, ancak AİHM'in önüne gelecektir. Şunu da net olarak söyleyeyim ki AİHM de, sizin de zikrettiğiniz Leyla Şahin davasında vermiş olduğu kararla, oradaki prensiplerle, o doğrultuda kararlarını devam ettirecektir. Leyla Şahin davasında bir içtihat oluşturmuştur.
 
Elbette bir mahkeme karar verirken daha önce vermiş olduğu prensipler, ilkeler çerçevesinde içtihadını oluşturur. AİHM'in de gerek din özgürlüğü, gerek eğitim hakkı doğrultusunda vermiş olduğu birçok karar var. Bu kararlar çerçevesinde önüne gelen durumları değerlendirir. Türkiye'den de böyle bir başvuru olduğu takdirde, hem geçmiş içtihatlar, hem de elbette ki yeni mağduriyetin özellikleri dikkate alınarak, Türk hukukundaki yeni düzenlemelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) uygunluğunun denetlenmesi sözkonusu olur. Yanlış anlamayın, 'soyut norm denetimi yapıyor' anlamında söylemiyorum. Ama bu düzenlemeler çerçevesinde, bir hak ve özgürlük ihlalinin oluşup oluşmadığına, 'yani sözleşmeye aykırılık var mıdır, yok mudur', buna yeniden bakar ve değerlendirir.
 
Mahkemeler iç hukuku dikkate alır. İç hukuk dediğimiz şey, sadece bir anayasal düzenleme değil. Oradaki mahkeme kararları, bunların tümüdür. Bu çerçevede, AİHM'in daha önce Leyla Şahin kararında kullanmış olduğu laiklik ilkesi var. Laiklik ilkesinin AİHM bakımından bir değerlendirmesi var. Bunların hepsini birden dikkate alacaktır. Ve bu anayasal hüküm, bir hak ve özgürlük ihlaline neden oluyor ise, yani başvuranın iddiası doğrultusunda, mahkeme sözleşmeye aykırılığı değerlendirirken meseleye bu açıdan bakar.
 
AİHM'nin kararları bütün yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlar. Bunu unutmayalım. Eğer AİHM bu düzenlemelerin sözleşmeye aykırılık oluşturduğuna, yani bu düzenlemeden doğan mağduriyetler karşısında bir aykırılık olduğuna karar verirse, o zaman Türkiye'nin üzerine düşen yükümlülük iç hukukunu sözleşme hükümlerine uygun hale getirmektir. Yani eğer aykırılık saptarsa mahkeme, Türkiye de o zaman iç hukukunu yeniden düzenleyecektir. Bunu daha önce yapmak zorunda kaldı. Biliyorsunuz Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) ile ilgili olarak önce 1999'da değişiklik yapıldı. Daha sonra 2001'de DGM'ler tamamen Türk hukuk sisteminin dışına çıkarıldı. Bunun da kökeninde, AİHM'in vermiş olduğu karar vardı. Gördüğümüz gibi AİHM kararları, iç hukuku doğrudan değiştirici niteliktedir.
 
AİHM'sinin kararları iç hukukta dikkate alınmazsa sıkıntılar olur. Süreç o şekilde işliyor, evet. Mevcut sistemde Bakanlar Komitesi, kararların yürütülmesinde sorumlu olan organdır. Bakanlar Komitesi kararları alıyor, yürütülmesini, gereklerinin yerine getirilmesi doğrultusunda karar veriyor. Tabii daha politik bir organ. Bir yargı organı değil. Bunu da unutmamak lazım. Mutlaka Avrupa Konseyi'nin hemen dışına çıkılacak anlamına gelmez ama bir süreç başlamış olur. Sözleşmenin yükümlülükleri yerine getirilmezse böyle bir süreç tabii ki başlıyor.
 
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.