Haberin yayım tarihi
2017-09-10
Haberin bulunduğu kategoriler

MEHMET ÖĞÜTÇÜ BRÜKSEL'DE 'YENİ KÜRESEL BÜYÜK OYUNU' ANLATTI.

Belçika Türk Özel Sektör Dostluk Derneği- TÖSED-BUSINESSTÜRK tarafından Brüksel Ticaret ve Sanayi Odası (BECİ) salonunda eski diplomat, OECD yöneticisi, Global Resources Partnership şirketinin ve Bosphorus Energy Club’in başkanı Mehmet Öğütçü’nün konuşmacı olarak katıldığı “Yeni Büyük Oyun’da Avrupa Birliği ve Türkiye`yi Ne Bekliyor?”  konulu bir konferans düzenlendi.

Belçika Türk Özel Sektör Dostluk Derneği- TÖSED-BUSINESSTÜRK başkanı Yaşar Tümbaş konferans öncesi katılımcıları selamlayarak kısaca duygu ve düşüncelerini aktardı. Başkan Tümbaş konuklara yönelik yaptığı konuşmasında: ‘’Hükümet, diplomasi, uluslararası kuruluşlar, bankacılık ve enerji sektöründe 30 yılı aşkın süredir, başarılı bir kariyere sahip olan Mehmet Öğütçü halen, merkezi Londra’da bulunan Global Resources Partnership‘in Başkanlığını yürütüyor.  Aynı zamanda, bölgemizdeki enerji bakanlarını ve şirket başkanlarını münhasır bir çatı altında bir araya getiren The Bosphorus Energy Club’un Kurucusu ve İcra Başkanı. Genel Energy plc ve Şişecam Grup Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği, Brüksel’deki Energy Charter teşkilatının Asya-Pasifik ve Ortadoğu/Körfez bölgeleri özel elçiliği görevlerini de sürdürüyor. Bu akşam  zengin özgeçmişi ile hepimizin göğsünü kabartacak bir Türk’ü tanımak ve dinlemek  fırsatını yakaladık’’ diyerek katılımcılara teşekkür etti.

MEHMET ÖĞÜTÇÜ`NÜN KONUŞMASINDAN SATIR ARALARI

Batı gerileme dönemine girdi.

Küresel düzeyde ciddi bir güç kayması yaşanıyor. Oyun, oyunun kuralları, oyuncuları değişiyor. Artık Çin ve Hindistan`ın başı çektiği Asya Pasifik ülkeleri küresel düzende artan ölçüde söz sahibi oluyor. Şayet bu süreç tersine çevrilmezse ABD ve Batı’nın temsil ettiği Batı’nın gerileme dönemine girmesi kaçınılmaz. Bu durumda Türkiye, 21inci yüzyılda konumunu akıllı bir diplomatik ve ekonomik dönüşümle yeniden belirlemek zorunda kalabilir.

‘’Yeni bir küresel düzen oluşturuluyor. Bunun da bir oyunu var”. Enerjide dünyanın arz ve talep haritalarının değişmesi, bugünlerde Ortadoğu’da içinden geçilen istikrarsızlık döneminin ana sebeplerinden biridir.

Küresel değişimler, eski ve yeni oyuncular

Yeni küresel oyunu başlatan etmenlerin başında güçlü ve enerji ihtiyacı büyük ekonomilerin ortaya çıkışı, buna bağlı olarak ticaret yollarının da değişmesi var. Örneğin Çin’in 54 ülkeyi kapsayan, 150 milyar dolar harcayarak geliştirdiği İpekyolu projesi. Bununla beraber eski oyuncular da önemini yitiriyor; ABD petrol ve doğalgaz açısından kendi kendine yetecek seviyeye geliyor ama yirmi yıl içinde askeri üstünlüğünü de muhtemelen yitirecek. AB’nin esamesi okunmuyor, Japonya yaşlanıyor.

Öğütçü`ye göre, bütün bu gelişmeler petrol ve doğalgazın arz-talep haritasını da değiştiriyor, ayrıca Ortadoğu`da taşların yerinden oynamasına neden oluyor. Özellikle ABD’de kayalardan özel bir teknolojiyle elde edilen kaya petrolü ve gazı sektörünün, hem ABD’nin hem de petrol konusunda belirleyici olan Suudi Arabistan’ın politik tutumlarını etkiliyor:

“ABD, eskiden oraya ağır bir biçimde bağımlı olduğu için üsler kurmuştu, askeri müdahalede bulunuyordu ‘Aman düzen devam etsin’ diye. Gerekirse despot yönetimleri destekliyordu. Çin aynısını yapmayacak, ama ABD kadar uyanık olacak bölgede. Suudi Arabistan ile ilişkiler, İran, Sudan, Yemen, Umman gibi ülkeler Çin açısından stratejik önemi artmış ülkeler. Hemen olmasa da üç, beş, on yıl içinde Çin’in oralarda jeopolitik ağırlığını arttırmasını bekleyebiliriz. Askeri pazularını geliştirmesini bekleyebiliriz. Çin ekonomisinde gazın payı yüzde beş civarında. Bunu yüzde 15 yapmak istiyorlar. Dünya ortalaması yüzde 22’dir. Bu gaz nereden gelecek? Orta Asya’dan. LNG olarak Nijerya’dan ya da Avustralya’dan. Bunların hepsi de Malakka Boğazı’ndan geçiyor. Dünya petrol, gaz, emtia ticaretinin çok büyük bir yüzdesi buradan geçer. Burada adanın iki tarafını da koruyan ABD  7. Filosu. Çin Halk Kurtuluş Ordusu generali olsam geceleri uyku girmez gözüme. Ya bunu keserlerse diye.”

Suudi Arabistan pimi çekti ortaya attı.

İran ve Suudi Arabistan arasındaki gerginliğin yeni bir aşamaya geldi. ‘Suudi Arabistan pimi çekti, ortaya attı’. Günde on milyon varil petrol ihraç eden Suudi Arabistan OPEC’in de hükümdarı. Ama İran’a yönelik ambargolar kalktıktan sonra İran ve İran’ın denetimi altındaki Irak, Suudi Arabistan kadar petrol üretmeye başlayabilecek. OPEC’te dengeleri değiştirecek ve petrol piyasalarında bolluğa neden olacak. Ayrıca, yatırımcıların İran’a girmesi de Suudi Arabistan’ın istediği bir durum değil. Yatırımcıların iştahını kapatacak olansa bölgede istikrarsızlık olması. Bir de Körfez İşbirliği Teşkilatı içinde ‘Artık İran ile iyi geçinsek mi’ diye düşünen ülkeler var. Suudi Arabistan onları yanında tutabilmek için kutuplaştırıcı bir siyaset izlemeyi tercih etti."

ABD artık Ortadoğu petrolüne bağımlı değil

Suudi Arabistan’ın petrol fiyatlarını da düşürmeyi göze aldı. OPEC içinde itirazlara rağmen, petrol ihracatını düşürmeye yanaşmamasının arkasında ABD’deki kaya petrolü sektörünü de yavaşlatmak olduğu iddialarını da doğru. Ama ABD’deki kaya gazı ve petrolü sektörü de dirençli çıktı. Düşen fiyatlara dayanabiliyor. Fakat bu durumun asıl etkisi, ABD’nin Ortadoğu politikasının değişmesidir.

Kaya gazı ve petrolü sayesinde ABD ilk defa tarihinde kendi kendine yeterli. Bununla kalmıyor, ihracat kapasitesi geliştiriyor. Kaya gazını da ihraç etmeye başlıyor. Artık Suudi Arabistan’a, Körfez’e bağımlı değil. O bölgeye bağımlılığı yüzde 16. Yani enerjide eli rahatladı. Eskiden jeo-politik pazılarını şişirmesinin nedenlerinden bir tanesi oydu. ABD kamuoyunda ve karar alıcılar düzeyinde de bir kanaat yerleşmeye başladı; `Biz bu bölgeye bu kadar giriyoruz çıkıyoruz da, bize ne getiriyor? Çinliler bile petrolünü, gazını buradan alıyor ama oh.. tankerler alıyor Şangay’da indiriyor. Niye bedelini biz ödüyoruz? İran ile biz uğraşıyoruz. Üsler kuruyoruz. Korsanlarla biz uğraşıyoruz.` Dünya kadar para, insan kaybı.

Yeni güç bölgesi Asya Pasifik

Öğütçü bu açıdan bakıldığında basit bir kâr zarar hesabı bile yapılsa, ABD’nin Ortadoğu’ya artık eskisi kadar müdahil olmasının anlamının kalmadığını vurguluyor. Ama tabii yine de, Ortadoğu’dan tam olarak da çekilmiş değil, zira oradaki herhangi bir sorun, dünya fiyatlarını etkileyeceği için ABD’yi de etkileyecek. Fakat bunlar yine de ABD’nin yeni bir küresel strateji geliştirmesine engel olmadı. Öyle bir stratejiydi ki bu, Ortadoğu ülkelerini de yeni pozisyonlar almaya zorladı:

Boşluğu Ruslar dolduruyor

Ortadoğu’da, Doğu Akdeniz’de varlık gösterecekse zamanlama mükemmel. ABD bölgeden çekiliyor, IŞİD ile kimse karaya asker göndererek uğraşmak istemiyor. Böyle bir dönemde [İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı] Kasım Süleyman kendini Moskova’da bulabiliyor.

Ne Şangay beşlisi ne Avrasyacılık

Türkiye-AB ilişkileri söz konusu olduğunda ne Şangay beşlisi ne Avrasyacılık AB ile ilişkilerimizin yerini alabilir. Trump yönetimindeki ABD’de Ankara için umulduğu gibi güçlü bir Atlantik ötesi ortak olarak ikame edici olmayacağını gösterdi. Türk-Rus ilişkilerinde hassas denge satranç ustası Putin’in direksiyonunda Moskova lehine kıvrılıp duruyor. Çin nalıncı keseri gibi hep kendisine yontuyor. Bu ortaklıkların hepsinin değeri, ayrı ayrı, birbirinin tamamlayıcı olarak görülmesi gerekiyor.

Enerjide kritik gelişmeler var. güç kayması küresel düzeyde görülüyor, oyunun kurallarının da, oyuncular da değişti. OECD küresel ekonomiyi tepeden kontrol etmiyor artık ÇİN ve Hindistan’ın başı çektiği Asya  Pasifik ülkelerine çıkıyor

ABD ve İngiltere bağımsız Kürt devletini istemiyor

Şu aşamada sanıldığının aksine bağımsız bir Kürt devletine en büyük itirazın ABD ve İngiltere’den geldiğini anlatan Öğütçü, kendileri açısından tarihsel bir fırsat yakalamış olsalar da Kürtlerin bölünmüş olduğunu da hatırlatıyor.

 Türkiye’de Kürtlerin sisteme entegre edilmesi, istikrarının sağlanması çok önemli bir hamle olurdu. Bölgedeki denklemi değiştirirdi. Ama Türkiye ne zaman `Çin Seddi`nden Adriyatik’e biz varız, Ortadoğu bizden sorulur` gibi böbürlenmelere girse, Türkiye’yi yerli yerine oturtuyorlar.

Türkiye süper güç.

 Türkiye hiç kuşkuya yer vermeyecek şekilde süper güç. Lâkin hamlelerini bu güce yakışır bir biçimde yapamıyor. Türkiye’nin stratejik akla ihtiyacı var. İkincisi ekonomide, toplumda, siyasette ortak paydalarda buluşmak gerek, kutuplaşmaya gerek yok. İçeride uzlaşma olmadan, dışarıda varlık gösterilemez.

Konuşmadan sonra soru-cevap faslına da yer verilen Fikir Kulübü toplantısında oldukça ilginç fikir alışverişi oldu ve etkinlik  her zamanki gibi bir dostluk resepsiyonu ile sona erdi.

Konferansı ilgi ile izleyenler arasında AB Nezdinde Daimi Temsilci Faruk Kaymakcı, TC Büyükelçisi Hakan Olcay, TC Brüksel Başkonsolosu Dilşad Kırbaş Karaoğlu ve eşi, IKV Brüksel Daimi temsilcisi Haluk Nuray, Tösed üyeleri, Belçika Türkçe Medya mensupları ve özel konuklar bulundular.

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.