Haberin yayım tarihi
2011-10-09
Haberin bulunduğu kategoriler

PISA'da Almanya ve Türkiye

Almanya ve Türkiye’de 2003- 2006- 2009 PISA araştırma sonuçlarına göre alınan önlemler ve uygulamalar

Kemal Yalçın

Dünya giderek tüm insanların vatanı, ülkeler de dünyanin büyüklü küçüklü birer şehri haline geliyor. Çevre sorunları, iklim değişiklikleri, küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi gibi insanlığın ve dünyamızın geleceğini belirleyen gelişmeler sınır tanımıyor, tüm dünyayı ilgilendiriyor. Artık, “Bu bahçe benim bahçem, ister diker, ister keserim. Kimse karışamaz!” dönemi bitti, bitiyor. Eğitim ve öğretim de giderek tüm dünyanın ortak sorunlarından biri haline geliyor.

Hızla değişen ve ilerleyen dünyayı anlayabilmek ve  ayak uydurabilmek için nerede olduğumuzu nesnel olarak saptamamız gerekiyor. Bunun için ekonomide, tarımda, sanayide olduğu gibi eğitim ve öğretim alanlarında uluslararası araştırmalar, anketler, testler yapılıyor. Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ve dünyadaki yerleri uluslararası karşılaştırmalarla daha gerçekçi olarak belirlenmeye çalışılıyor. Aklın ve bilimin ışığında, özgürce düşünüp tartışarak sorunlarını çözmek isteyen ülkeler, artık içe dönük kapalı verilerle yetinmiyorlar.

Bu yazımda Türkiye’nin üyesi olduğu Uluslararası Eğitim Başarısını Değerlendirme Kuruluşu – IEA (International Association for the Evoluation of Educational Achievement) tarafından uygulamış olan Uluslararası Öğrenci Başarısını Belirleme Programı – PISA (Program for International Student Assessment) 2003- 2006- 2009 sonuçlarına dayanarak Almanya ve Türkiye’de uygulanmakta olan eğitim sisteminin durumunu karşılaştırmalı olarak dile getirmek, PISA sonuçlarına göre alınmış ve alınması gereken önlemleri, hayata geçirilen yenilikleri anlatmak istiyorum.

Ayrıca IGLU, PIRLS, VERA gibi araştırma ve test sonuçlarına da yazımın son bölümünde kısaca değineceğim.

PISA -Uluslararası Öğrenci Başarısını Belirleme Programı

PISA araştırmaları “Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü” (OECD) üyesi olan 31 ülkede ve OECD ortağı gelişmekte olan ülkelerde uygulanan eğitim sistemlerinin durumu hakkında karşılaştırmalı bilgi vermek amacıyla her üç yılda bir yapılıyor. PISA Programı, üye ülkelerdeki 15 yaş grubundaki öğrencilerin zorunlu eğitim sonunda, katılacakları bilgi toplumunda karşılaşabilecekleri durumlara ne ölçüde hazırlıklı yetiştirildiklerini belirlemek amacıyla geliştirilmiştir. Ölçülmeye çalışılan nitelik, öğrencilerin okulda müfredat kapsamında ele alınan konuları ne dereceye kadar öğrendikleri değil; gerçek hayatta karşılaşabilecekleri durumlarda sahip oldukları bilgi ve becerileri kullanabilme yeteneği, öğrencilerin düşüncelerini analiz edebilme, akıl yürütme ve okulda öğrendikleri fen ve matematik kavramlarını kullanarak etkin bir iletişim kurma becerisine sahip olup olmadıklarıdır.

PISA araştırması aynı zamanda bu araştırmaya katılan ülkelerdeki öğrencilerin öğrenim şanslarını; toplumsal, siyasal ve ekonomik gelişme içindeki imkanlarını belirlemeye çalışıyor.

PISA 1997 yılında uygulanmaya başlandı. Üçer yıllık dönemler halinde uygulanıyor. Matematik, fen bilimleri ve okuma becerileri alanlarını kapsıyor. Her üç yılda belirli bir konuya ağırlık veriliyor.

PISA araştırmasının koordinesini OECD Sekreterliği üstleniyor. Ülkeler kendi içlerindeki test ve araştırmayı, OECD Sekreterliği gözetiminde bir bilimsel kuruma düzenletebiliyor.

Örneğin Almanya, kendi içindeki PISA araştırmasının yürütülmesini Eyalet Kültür Bakanları Kararıyla “Leibniz Tabiat Bilimleri Pedagoji Enstitüsü”ne bağlı “Das PISA-Konsortium Deutschland” kurumuna vermiştir.

PISA araştırmasının ilki 1997-2000 yıllarında yapılmıştı. Ağırlıklı konu okuma, okuduğunu anlama ve yorumlama becerisi idi. Türkiye buna katılmadı. İkincisi, 2000-2003 yıllarında, otuzu OECD üyesi ve on biri  OECD ortağı olan toplam 41 ülkede yapıldı. İngiltere, sağlıklı bilgi vermediği için değerlendirme dışı tutuldu. Ağırlıklı alan, matematik olmak üzere, fen bilimleri, okuma ve problem çözme alanlarında öğrencilerin bilgi ve becerilerini ölçülmüştür.

Toplam 41 ülkede, aynı günde ve aynı uluslararası kurallara göre belirlenmiş sınav şartlarında 250.000 öğrenci bu teste tabi tutuldu. Türkiye’de ise, PISA test ve anketleri 2003 yılının Mayıs ayında, PISA Yürütme Mekezi tarafından belirlenmiş ölçü ve kurallara göre, yedi coğrafi bölgeden temsili yöntemle seçilmiş, 12 ilköğretim okulun ve 147 lisede, 1987 doğumlu  4855 öğrenciye bu test uygulandı.

2004 yılı aralık ayında açıklanan sonuçlara göre Türkiye:

Matematikte, 41 ülke arasında 34. ve 29 OECD ülkesi arasında 28.

Okuma becerisinde 41 ülke arasında 33. ve 29 OECD ülkesi arasında 28.

Tabiat bilgisi ve problem çözme becerisinde de  29 OECD ülkesi arasında 28. oldu. Sondan birinci olan ülke ise Meksika idi.

Matematik, okuma ve tabiat bilgisi becerisinde Finlandiya; problem çözme becerisinde ise Güney Kore birinci oldular.

Matematik becerisinde, ilk ona giren ülkeler sırasıyla şunlardı: Finlandiya, Güney Kore, Hollanda, Japonya, Kanada, Belçika, İsviçre, Avustralya, Yeni Zellanda, Çek Cumhuriyeti

Okuma becerisinde ilk ona giren ülkeler sırasıyla şunlardı: Finlandiya, Güney Kore, Kanada, Avustralya, Yeni Zellanda, İrland, İsveç, Hollanda, Belçika, Norveç

Almanya, Matematikte 16. okumada 19. tabiat bilgisinde 15. ve problem çözme becerisinde 13. oldu.

Amerika Birleşik Devletleri ise, Matematikte 24. okumada 15. tabiat bilgisinde 19. ve problem çözme becerisinde 24. oldu.

Okuma ve anlama becerisi test sonuçlarına göre ülkeler

PISA araştırmasında okuma becerisini ölçme ve değerlendirme önemli bir yer alıyor. Okuma testleri, öğrencilerin okuduğu bir metinden bilgi edinme; okuduğu metni yorumlama; günlük hayatın çeşitli durumlarına ilişkin metinleri anlama ve anladığını yeniden uygulayabilme becerilerini ölçmeyi amaçlıyor.  PISA araştırmasına katılan ülkerin okuma becerisi testinde aldıkları puan sıralamasını, daha anlaşılır olması için aynen veriyorum:

                  2003                          2006                            2009

1.     Finlandiya         1. Güney Kore              1. Güney Kore

2.     Güney Kore       2. Finlandiya                2. Finlandiya

3.     Kanada               3. Kanada                    3. Kanada

4.     Avustralya         4. Yeni Zellanda         4. Yeni Zellanda

5.     Lichtenstein       5. İrlanda                    5. Japonya

6.     Yeni Zellanda    6. Avusturalya            6. Avusturalya

7. İrlanda                    7. Polonya                  7. Hollanda

8. İsveç                           8. İsveç                 8. Belçika

9. Hollanda                     9. Hollanda          9. Norveç

10. Hongkong (Çin)       10. Belçika           10. Estonya

11. Belçika                     11. İsviçre             11. İsviçre

12. Norveç                      12. Japonya           12. Polonya

13. İsviçre                       13. İngiltere         13. İzlanda

14. Japonya                     14. Almanya        14. ABD

15. Macau (Çin)              15. Danimarka      15. İsveç

16. Polonya                      16. Avusturya       16. Almanya

17. Fransa                        17. Fransa             17. İrlanda

18. ABD                           18. İzlanda           18. Fransa

19. Danimarka                  19. Norveç           19. Danimarka

20. İsland                          20. Çekoslovakya   20. İngiltere

21. Almanya                     21. Macaristan         21. Macaristan

22. Avusturya                   22. Lüksenburg         22. Portekiz

23. Letonya                       23. Portekiz             23. İtalya

24. Çekoslovakya             24. İtalya                  24. Slovenya

25. Macaristan                  25. Slovakya            25. Yunanistan

26. İspanya                       26. İspanya             26. İspanya

27. Lüxemburg                 27. Yunanistan        27. Çekoslovakya

28. Portekiz                       28. Türkiye          28. Slovakya

29. İtalya                           29. Meksika           29. İsrail

30. Yunanistan                   30. ABD                30. Lüksenburg

31. Slovakya                                                     31. Avusturya

32. Rusya                                                           32. Türkiye

33. Türkiye                                                        33. Şili

34. Uruguay                                                        34. Meksika

35. Tayland

36. Sırbistan

37. Brezilya

38. Meksika

39. Endonezya

40. Tunus

Türkiye’de öğrenciler ve okuma çağındaki insanlar arasında okuma alışkanlığı da uluslararası karşılaştırmalarda çok düşündürücü oranlardadır. İstanbul’da haftalık Almanca olarak yayınlanan “Istanbul Post” adlı internet magazin dergisinin verdiği bilgilere göre; düzenli kitap okuyan insanların oranı Japonya’da %14; ABD’de %12 iken, Türkiye’de on binde birdir. Yetmiş beş milyonluk bir ülkede roman, öykü, araştırma kitaplarının bin kadar basılması okuma alışkanlığı diye bir şeyin olmadığının göstergesidir.

Türkiye’de 1960-1980 döneminde okunan kitap sayısı ve okuma alışkanlığının düzeyi 2004’lerdekinden çok fazlaydı. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında yakılan kitapların dumanı insanlarda kitap dergi okuyacak göz bırakmamışa benziyor!

Uluslararası Öğrenci Başarısını Belirleme Programı sonuçlarının yankıları

Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı, 2003 PISA değerlendirmesini resmi bir duyuru ile açıkladı. Bu açıklamada; “Türk Eğitim sistemi ne yazık ki dünyadaki bilimsel ve ekonomik gerçeklere duyarlı bir yapı taşımamaktadır... PISA 2003 çalışmasıyla eğitim sistemimizin zayıf yönleri ortaya çıkmıştır.” deniliyor.

Bakanlık, PISA’daki başarısızlığın nedenlerini açıklarken ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyleri ile öğrenci başına eğitim harcamalarına dikkat çekerek; “Öğrenci başına eğitim harcamaları ortalaması Avrupa Birliği ülkelerinde dört bin dolarken, ülkemizde 390 dolardır.” diyor. Elbette böylesine bir tespit önemlidir. Ama sorunun çözümü açısından yetersizdir.

PISA araştırmasının  sonuçları, Türkiye eğitim dünyasında, Milli Eğitim Bakanlığı’nda,  hükümette; üniversitelerde, eğitim fakültelerinde, öğretmen, öğrenci, veli derneklerinde, basında, televizyon kanallarında  ve özellikle Eğit-Der, Eğitim-Sen, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve Türk-İş gibi sendikalarda, gerekli yankıyı uyandırmadı.

2003 PISA araştırma sonuçları açıklandığı günlerde, Ankara’da, yüksek mahkemede “Anadil eğitimi hakkını istediği gerekçesiyle” Eğitim-Sen aleyhine açılmış davanın duruşmaları vardı. Öğretmenler, sendikalarını kurtarmaya çalışıyordu.

Aynı günlerde Alman Eğitim Bilim Sendikası (GEW) ise PISA sonuçlarına dayanarak, göçmen çocuklarının daha iyi eğitim alabilmeleri için; daha iyi bir anadil eğitimi ve daha verimli Almanca eğitiminin geliştirilmesini talep ediyor, önerilerde bulunuyordu.

Almanya’da yayınlanan Türk gazetelerinde de PISA sonuçlarına gereken ilgi gösterilmedi. Bazı gazeteler ise PISA sonuçlarını göçmen çocukların eğitimi açısından ele alıp inceledi.

PISA araştırmalarının Almanya ve Türkiye’deki yankıları ve etkileri

İlk PISA araştırması, 2000 yılında yayınlandı. Almanya’nın 30 OECD ülkesi arasında, matematikte 20. tabiat bilimlerinde 20. ve okuma becerisinde 21. sırada olduğu görülür görülmez tüm Almanya sarsıldı. 2003 PISA sonuçları açıklandığında, ortalama değerlerin üstünde yer almış olmasına rağmen Alman eğitim dünyası ayağa kalkmıştı.

Türkiye ise 2003 PISA başarı sıralamasından en sonlarda olmasına karşın, fazla ses çıkarmadı. Türkiye’yi yakından izleyen Avrupa çevreleri, Türkiye’deki sessizlik karşısında hayrete düştüler. “PISA Araştırması’nda böylesine kötü sonuçlar alan bir ülke Avrupa Birliği’ne nasıl uyum sağlayabilir?” diye soranlar bile oldu.

PISA 2000 ve 2003 sonuçlarının açıklanmasından sonra Almanya’da yapılanlar:

Almanya Eğitim Bakanlığı, Federal Hükümet ve Eyalet Hükümetleri, siyasal partiler, sendikalar, veli dernekleri, öğrenci birlikleri, üniversiteler, araştırma kurumları, göçmen dernekleri, Türk Veli Dernekleri, Almanya Türk Öğretmen Dernekleri, bilim insanları kısaca konuyla ilgili herkes PISA 2000,  2003, 2006 araştırma sonuçlarını anlamaya, analiz etmeye, düşünce üretmeye başladı.

Böyle bir başarısızlık nasıl olabilirdi?

Alman eğitim sistemi neden geri kalmıştı?

Bunun sorumluları kimlerdi?

Testlerde en başarılı olan Finlandiya, Güney Kore, Hollanda, Japonya, Kanada gibi ülkelerin eğitim sistemlerinin özellikleri nelerdi?

Bu ve buna benzer sorular, bilimsel yöntemlerle cevaplanmaya çalışıldı.

* Okullarda öğretmenler kurulları bu konuyu değerlendirdi. Her okul kendi içinde yapabileceklerini konuştu, tartıştı, yeni yöntemler araştırdı. Bütün düşünceler tutanaklara geçti. Öneriler ilgililere sunuldu. Okullar arasında bilgi akışı hızlandırıldı. Örneğin okuma becerisi ve okuma alışkanlığını geliştirmek için araştırmalar yapıldı. Bulunan yenilikler internet ortamında diğer okulların bilgisine sunuldu.

* Eğitim bakanlıkları sorunu araştırmak için bilim kurulları oluşturdu. Eğitim fakülteleri ve diğer bilimsel kurullar Finlandiya gibi ülkelerin eğitim sistemlerinden öğrenmeye gitti.

* Öğretmenlere meslekiçi geliştirme kursları sunuldu.

* PISA araştırma sonuçları ve alınacak önlemler hakkında makaleler, kitaplar, raporlar, konferans sonuçları yayınlandı. Almanya’nın ciddi bilimsel araştırma enstitüleri sorunu didik didik ettiler. Onlarca bilimsel araştırma yayınlandı. Bu bilimsel araştırmalar değerlendirildi; varılan sonuçlara göre federal ve eyaletler düzeyinde eğitimle ilgili bakanlıklar, kurumlar, Eğitim Bilim Sendikası önlemler, yeni öğretim metotları geliştirmeye ve uygulamaya başladı.

* Kimse eğitim gibi önemli bir işi basit, günlük parti çıkarlarına indirgemedi. İndirgeyenleri de kimse ciddiye almadı. Bütün bunlar yapılırken kimse düşüncesinden dolayı kınanmadı. Düşüncesinden dolayı hiçbir öğretmen ceza almadı. Özgür, demokratik, barışçı ve çöyümleyici bir ortamda mesele ele alındı. Bu konuda konuşan, yazan, düşünce üreten, araştıran öğretmenler desteklendi, teşvik edildi. Konuşan değil; susan, “bana ne?”ci tembel öğretmenler, sendikacılar, dernekçiler, politikacılar yadırgandı.

* Öğretmen yetiştiren pedagoji enstitüleri, eğitim fakülteleri sonuçlardan kendilerine görev çıkardılar. Ders programları, eğitim yöntemleri geliştirildi ve yenilendi. Almanya’da anaokulu, özel eğitim, temel eğitim ve lise öğretmenleri dört yıllık üniversite eğitiminden sonra iki yıl süren staj eğitimini tamamlamak ve uygulama sınavı başarmak zorundadır.

Almanya’da, üniversiteyi, eğitim fakültelerini bitirmiş öğretmenlere atama için tekrar bir test sınavı uygulanmaz. Üniversiteyi bitirmiş genç öğretmenler belli bir okulda iki yıl uygulamalı ders yapmak ve yanında uygulama yaptığı öğretmenden de geçerli bir rapor almak zorundadırlar.

* PISA 2000, 2003 sonucunda ilkokullarda kademeli olarak hızla tamgün eğitim uygulamasına  başlandı. Almanya’da temel eğitim on yıl. İlkokul süresi dört yıl. İlkokul sınıflarında ortalama 20 öğrenci bulunuyor. Bu sayı en fazla 30 olabilir. İlkokullarda öğrenim saat 8.00-13.20 arasında yapılıyor. İsteyen veli masraflara belli oramlarda katılarak çocuğunu saat 8.00-16.00 arasında okula gönderiyor. Tamgün öğrenim gören öğrenciler öğle yemeklerini okulda yiyor. Öğleden sonraları öğrencilere özel eğitimden geçirilmiş eğiticiler ve öğretmenler tarafından sanat, müzik, spor, tiyatro, bilgisayar imkanları sunuluyor ve özellikle ailesi yeterli dil bilmeyen göçmen çocukların ev ödevlerine yardım ediliyor. Tamgün uygulaması olumlu sonuçlar verdi. Sonuçlar inceleniyor, veriler analiz ediliyor. Tamgün giderek yaygınlaştırılıyor.

* Ayrıca anaokullarından itibaren dil eğitimine ağırlık verildi.

* İlkokullarda yeni oyun bahçeleri yapıldı. Eski oyun bahçeleri yeni bir anlayışla düzenlendi, oyuncakların renkleri, biçimi değiştirildi.

* Spora ağırlık verildi.

* “Her öğrenciye bir müzik aleti!” adlı proje uygulamaya kondu. İlkokul birinci sınıftan itibaren isteyen her öğrenci, istediği bir müzik aletini öğrenmeye başladı. Bunun için ders programları yenilendi. Müzik öğretmenleri yetiştirildi, müzik öğretmenleri meslekiçi eğitim kurslarından geçirildi.

* Okumayı teşvik etmek, okuma sevgisini geliştirmek için anaokullarından itibaren yeni programlar uygulamaya konuldu.

* İlkokullardaki sınıf kitaplıkları yenilendi.

* Yazarların okullarda okuma yapmaları için yeni olanaklar yaratıldı.

* Bilim insanı yetiştirmek, yetenekli çocukları desteklemek için üniversiteler ile istekli ilkokullar arasında ortak projeler geliştirildi. İstekli ve yetenekli öğrenciler ilgili profesörlerin sorumluluğu altında fizik, kimya, biyoloji alanlarında özel oyunsal deneyler yapma imkanı buldu.

* Liselerdeki süper beyin sahibi öğrencilere daha lise eğitimini bitirmeden, o şehirde bulunan bir üniversitede istediği bölümde okuma imkanı sunuluyor. Bu öğrenciler hem lise, hem de üniversite eğitimini başarıyla bir arada yürütebiliyorlar.

* Bochum Üniversitesi gibi bazı üniversiteler, özel sınavlarla dünyadan seçtikleri 50 süper beyin sahibi öğrenciye, her türlü araştırma imkanını sunuyor, bilim insanı yetiştirme olanakları deneniyor.

* Özellikle ilkokul öğrencileri arasında doğa olaylarını anlama, inceleme, doğaya soru sorma, çevreye merakla bakabilme becerilerini geliştirmek için gezici deney grupları oluşturuldu. Bu projeler devlet tarafında ve çeşitli vakıflar tarafıdan desteklendi, destekleniyor.

* PISA araştırmaları, eğitim alanında göçmen çocukların yerlilerle eşit olanaklara sahip olmadığına ve bu nedenle eğitim alanında geri kaldıklarına dikkat çekmişti. Son beş yılda göçmen çocukları aleyhine olan uygulamalar değiştirilmeye çalışılıyor. Örneğin Türk çocuklarına yardımcı olmaları için, çocuk yuvalarına ve özellikle tamgün öğrenime geçen okullara Türkçe ve Almanca bilen deneyimli öğretmenler, eğiticiler atanıyor.

Göçmenlerin eğitim sorunları bitmiş, hepsi henüz çözümlenmiş değil. Ayrıca herşeyi hükümetler verecek değil. Birçok hak mücadele ile alınabiliyor ve kazanımlar mücadele ile korunup geliştiriliyor.

Bütün bu önlemlerin, bir sistemi üç beş yılda değiştirmeye yetmeyeceği biliniyordu. Fakat sabırla, bilimin, aklın ışığında uzun dönemli planlar yapıldı. Uygulamaya konan planlar denetlendi, sonuçlar bilimsel yöntemlerle analiz edildi. Çok yönlü yoğun çalışmalar sonucu  PISA 2006 ve 2009 testlerinde Almanya iki üç sıra öne geçebildi. OECD ülkeleri sıralamasıdan ortalamanın üstüne çıkabildi.

PISA 2006’ya 30 OECD ülkesi ile 27 OECD ortağı olmak üzere toplam 57 ülke katıldı. 400 000 öğrenciye test uygulandı.

PISA 2009’a 34 OECD ülkesi ile 31 OECD ortağı olmak üzere toplam 65 ülke katıldı. 470 000 öğrenciye test uygulandı.

2006 PISA sonuçlarına göre, Almanya, 57 ülke sıralamasında matematikte 14., okuma becerisinde 14. tabiat bilgisi becerisinde 8. oldu.

Türkiye ise üç alanda da 57 ülke arasında 56. sırada yer aldı.

2009 PISA sonuçlarına göre, Almanya 65 ülke sıralamasında, matematikte 10., okuma becerisinde 16. tabiat bilgisi becerisinde 9. oldu.

Türkiye ise gene üç alanda da 65 ülke arasında 64. sırada yer aldı.

Özetle, Almanya 2000 yılından itibaren eğitim alanında aldığı yeni önlemler, yeni uygulamlarla 10 yılda önemli gelişmeler sağlayabildi. Her alanda OECD ülkeleri ortalamasının üstüne çıktı. Fakat bu gelişme yetersizdir. Alman eğitim sisteminin eksiklikleri, eleyici tutumu, toplumsal sınıflar, göçmenler ve yabancı ailelerden gelen öğrencileri arasındaki fırsat eşitsizliği devam etmektedir. Bütün araştırmalarda çeşitli sınıflar ve toplumsal kesimler arasındaki eğitim eşitsizliğini göstermektedir.

Almanya’da  ilk ve ortaöğretimdeki her on öğrenciden biri göçmen kökenli olmasına rağmen, Alman eğitim sistemi göçmen öğrenciler  ile Alman öğrenciler arasındaki ayrımı giderici önlemler almamaktadır. Hatta gerici, milliyetçi, ırkçı bazı partiler ve yöneticiler Almanya’nın PISA sonuçlarını göçmen öğrencilerin düşürdüğünü bile savunmaktadır.

PISA araştırmasından başka eğitim alanında çeşitli uluslararası testler uygulanmaktadır. Bunların başlıcaları şunlardır:

TIMSS-R Uluslararası Matematik Fen Bilgileri testi

Bu test, ilköğretimin sonuna gelmiş öğrencilere uygulanıyor. Öğrencilerin matematik ve fen bilgilerini ölçüp değerlendirmeyi amaçlıyor. 1995’te 41, 1999’da ise 38 ülkede bu test-sınav yapılmış. Türkiye 1999 yılında yapılan sınava katılmış. Öğrencilerimiz 38 ülke arasında, matematikte 31. fen bilgilerinde ise 33. olmuştur. Dört yılda bir yapılan bu sınava Türkiye bir daha katılmamıştır.

PIRLS / IGLU Uluslararası İlkokul Öğrencileri Okuma ve Anlama Testi

Bu test-sınav ilkokul 4. sınıf öğrencilerine uygulanıyor. Öğrencilerin okuma, kavrama, okuduğunu kavrama becerilerini ölçmeyi amaçlıyor. Türkiye’den 5000 ilkokul öğrencisi bu teste katılmış. Alınan sonuçlara göre Türkiye, 35 ülke arasında 28. olmuştur.

VERA (VERgleichsArbeiten) Federal Almanya Eyaletlerindeki

Eğitim Seviyelerini Karşılaştırma Testi

2004 yılında yedi eyaletteki ilkokul 3. sınıflar ile ortaöğrenim 6. ve 8. sınıf öğrencilerinin Almanca ve Matematik derslerindeki durumunu karşılaştırmak için uygulanmaya başlanmıştı. 2007/2009 ders yılından itibaren Almanya’nın tüm 16 eyaletinde uygulanmaya başlandı. 2009/2010 ders yılında ise 16 eyalet ile Almanca konuşulan Süd Tirol ve Belçika’daki Almanca konuşulan bölgede uygulandı.VERA’nın amacı, Almanya’da eğitimin seviyesini yükseltmek, yeni eğitim ve öğretim programlarını geliştirmek için somut veriler elde etmek ve eyaletler arasıdaki farkları gidermeye çalışmaktır. VERA aynı zamanda PISA araştırmalarında ortaya çıkan Alman Eğitim sistemindeki olumsuzlukları saptamak ve çözüm yolları geliştirmeyi de amaçlamaktadır.

PISA araştırmalarında en başarılı olan Finlandiya eğitim sisteminin özellikleri:

PISA araştırmalarına katılan ülkeler eğitim ve öğretim alanında en iyi sonuçları alan ülkelerin uygulamalarını inceleyip, kendilerine uygun sonuçlar çıkarmaktadırlar. Finlandiya ve Güney Kore tüm PISA uygulamalarında ilk sıralarda yer almaktadır. Bu ülkeleri İsviçre, Japonya, Kanada, Hollanda gibi ülkeler takip etmektedir.

Eğitim sistemi başarılı sonuçlar veren Finlandiya’nın özellikleri şunlardır:

-          Ülkede köklü bir okuma geleneği var.

-          Okuma ve öğrenmeye karşı yüksek ilgi ve merak var.

-          Sinema ve televizyonlarda filmler altyazılı olarak orijinal dillerinde gösteriliyor.

-          Ülkede ortak yaşam duygusu çok yagın. Her birey önemlidir, anlayışı yaygın.

-          Toplumda sosyal farklılıklar az.

-          Göç alan diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, göçmenler daha iyi şartlarda yaşıyorlar. Göçmenlerin dil problemlerinin çözümüne büyük önem veriliyor.

-          Bütünleştirici bir eğitim sistemi var.

-          Eğitim ve öğretim alanında uzun yıllardan beri çok kaliteli personele görev veriliyor. Gerektiğinde derslere ikinci bir öğretmen giriyor.

-          Öğretmen ve eğiticilerin eğitim kalitesi çok yüksek.

-          Sınıflardaki öğrenci sayısı kural olarak 20’nin altında.

-          Okullar şahane bir donanıma sahip. Öğrenciyi kucaklayan sıcak okul ortamı. Kitaplıklar, spor salonları, kısaca herşey öğrenciye göre düşünülmüş.

-          Okuların özerkliği var. Fakat bu özerklik, çok etkin ve işlerliği olan bir kontrol sistemiyle denetleniyor.

-          Eğitim amaçlarına ulaşmak ve denetlemek için ülke düzeyinde çeşitli testler uygulanıyor.

-          Velilerde ve toplumda bu testlere karşı güven var.

-         Bütün bu olumlu özelliklere karşın, Finlandiya’da gençler ve öğrenciler arasında alkol düşkünlüğü artıyor. İntihar sayıları artıyor, toplum alarm veriyor. Yöneticiler ve sorumlular bu sorunlara çare bulmak için çaba gösteriyor.

Türkiye’deki eğitim için...

Türkiye, son on yılda katıldığı tüm uluslararası eğitim ve öğretim testlerinden sınıfta kalmıştır. PISA’ya katılan ülkeler sıralamasında en sonlarda yer almaktadır. Fakat yöneticiler, iktidar partileri bu olumsuzluğu giderici somut, bilimsel önlemler almamakta, sorunlar yıldan yıla artmaktadır.

Türkiye, diğer alanlarda olduğu gibi özellikle eğitim ve öğretim alanında çok önemli fırsatları yok etti. Köy Enstitüleri, 1940’lar Türkiyesinin koşullarına göre meydana getirilmiş özgün bir eğitim uygulamasıydı. Köy enstitüleri kapatılmasa, daha da geliştirilip yaygınlaştırılsaydı Türkiye bugün başka yerlerde olurdu.

Demokratik, özgür, bilimsel eğitim isteyen Türkiye Öğretmenler Sendikası’nı (TÖS); Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği’ni (TÖB-DER) kanunsuz olarak, süngü gücüyle kapatıp yöneticilerini askeri hapishanelere dolduranlar bugünkü çöküntünün başlıca sorumlularındandır.

Düşünen beyinleri, değerli öğretmenleri sürüm sürüm süründürenler; bilimden, felsefeden, özgür düşünceden korkan iktidarlar; yüzlerce öğretmenin, yazarın, öğrencinin, öğretim üyesinin kanına girenler Türkiye’nin kanına girmişlerdir.

Öneriler:

-          Türkiye’deki eğitim sistemi kısa vadeli parti çıkarlarından uzak olarak incelenmeli, temelden değiştirilmelidir.

-          Tamgün eğitime geçilmelidir.

-          Eğitim sistemleri başarılı sonuçlar veren ülkelerin deneyimleri incelenmeli, ülke koşullarına uygun olanlar Türkiye’de de uygulanmalıdır.

-          Sınıflardaki öğrenci sayıları ilk aşamada 30, daha sonra 20’ye düşürülmelidir.

-          Öğretmen yetiştirme sistemi değiştirilmelidir.

-          Okullarda okuma sevgisini ve alışkanlığını geliştirici yöntemler bulunup uygulanmalıdır.

-          Ezberci, aktarmacı eğitim metotlarına son verilmelidir.

-          Okullar öğrenciler ve öğretmenler için sıcak, sevimli, çekici bir biçime getirilmelidir. Öğrenci okulunu sevmelidir. Veli okula güvenmelidir.

-          Eğitim, ticaret ve kâr aracı olmaktan kurtarılmalıdır.

-          Daha önce köy enstitülerinde ve öğretmen okullarında uygulanmış olan her öğrenciye bir müzik aleti programı yeniden hayata geçirilmelidir.

-          Temel eğitimde sanat eğitimine özel önem verilmelidir.

-          İlkokullardan başlayarak öğrenciler doğal bilimlere özendirilmeli, üniversiteler ile ilkokullar arasında bu alanda ortak programlar yürütülmelidir.

-          Öğrencilerin beyin gelişmelerini bozan, insan beyninin özgürleşmesini önleyen her türlü şartlamalara son verilmelidir.

 

Sonuç olarak:

Tazecik, tertemiz beyinleri yıkamak, şartlamak, kullaştırmak kolaydır; fakat çocukta sağlıklı ve dengeli beyin gelişmesinin olanaklarını yaratmak zordur. Sendikaları kapatmak, kitapları yakmak, düşünen kafaları koparmak kolaydır; fakat düşünen beyin yetiştirmek, kimsenin yazmadığını yazan, herkesin sustuğu yerde bile konuşan, düşüncesini ifade edebilen aydınlar, öğretmenler, bilimciler yetiştirmek çok zordur. Türkiye’yi son altmış yılda yönetenlerin çoğunluğu hep kolay yolu seçti. O kolay yol ülkemizi bugünkü hale getirdi. Ülkemizin geleceğinin geçmişten daha aydın, daha özgür, daha mutlu olabilmesi, Türkiye’nin okuyan, düşünen, soran, sorgulayan özgür bireylerden oluşması mümkündür. Bunun için herkes kendini sorumlu hissederse ve bu güzel işe katkıda bulunmaya çalışırsa olmazlıklar oldurulabilir.

Bochum, 4 Ekim  2011                                    Kemal Yalçın

 

Kaynaklar:

-          http:// www.destatis.de/print.php

-          Türkiye’de DilTartışmaları, Bilgi Üniversitesi Yayınları, Aralık 2006

-          Göçmenlerin Anadili Sorunu ve Çözüm Önerileri Sempozyumu, 2009

-          T.C. Berlin Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği Eğitim İstatistikleri

-          Murat Belge, Radikal, 3.8.2004 

-          Milli Eğitim Bakanlığı Basın Bildirisi, 2004

-          Eğitim Hakkı, Dr. Pınar Oğuzkan-Savvidis, Die Gazete, Essen

-          http:// www.mpib-berlin.mpg.de/pisa/PISA im Ueberbick. Pdf

-          http:// pisa.ipn.uni-kiel.de / Ergebnisse PISA 2003.pdf

-          OECD PISA Deutschland

-          http:// pisa.ipn.uni-kiel.de / Zusammenfassung PISA 2006.pdf

-          http:// www.oecd.org / PISA 2009

-          Birlikte Yaşamanın Şifreleri, Yayınlayan: Mete Atay, A-Verlag, Almanya

-         Offizielle Berichte PISA 2003,  Almanya Eğitim Bilim Sendikası – GEW

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.