Ne Kazanıldı?

Ne Kaçırıldı?

Demokrat kesimler ne yapmalı?

CHP Avrupa Birliği Temsilcisi  ve Avrupa Sosyalist Partisi (PES) Yönetim Kurulu Üyesi Kader Sevinç Türkiye-AB ilişkilerinde yaşanan son gelişmeleri kaleme alarak geniş bir yelpazede değerlendirmelerde bulundu.

AB-Türkiye zirvesi sonuçları nasıl okunmalı? Sonuç bildirgesinde öne çıkan noktalar, Madde madde mülteci krizi sürecinde karşılıklı talepler, ne kazanıldı, ne kaçırıldı?, Avrupa’da gelecek için yönelimler ve Türkiye: Çok vitesli Avrupa, TTIP, Gümrük Birliği, AB müzakere sürecinde ilerleme için beş öncelikli noktalara değinen Kader Sevinç’in hazırlamış olduğu değerlendirme raporunu okurlarımızın bilgisine sunuyoruz.

AB-Türkiye Zirvesi Sonuçları Nasıl Okunmalı?

29 Kasım’da mülteci krizi,  AB üyelik sürecinin yeniden canlandırılması, Türk vatandaşlarına vize muafiyeti getirilmesinin görüşüldüğü Türkiye – AB Liderler Zirvesi’nin sonuçları önümüzdeki dönem için önemli konulara işaret ediyor.

AB zaten kurumsal ve ahlaki sorumluluğu olan, başlıkları açmak ve müzakereleri hakkaniyetle ilerletmek, katılımcı ülke olarak Türkiye ile siyasi diyaloğu sürdürmek ve derinleştirmek, demokratikleşmeyi desteklemek gibi konuları mültecilerin Türkiye’de kalması karşılığında bir koz olarak masaya koyarak üzerine kurulu olduğu değerleri zedelerken, Türkiye ise bu çarpıklığı ortaya koyacak, Avrupa’ya Avrupalılık aynası tutma fırsatını yakalayamıyor. Tam tersine Türkiye Cumhuriyeti adına en üst düzey resmi ağızdan defalarca bu zirve için ne kadar “minnettar” olduğumuzu duyarak rahatlıyor AB liderleri.

En son yazacağımı en başta yazıyorum. AB-Türkiye zirvesi Türkiye’deki demokrat kesimler için şu nedenle önemli, AB liderleri ve tüm dünyanın gözleri önünde Türkiye Cumhuriyeti hükümeti demokratikleşme zafiyetini itiraf etti ve ayrımcılıkla mücadeleden, yargı bağımsızlığına, antisemitizmden, özgürlüklere çok sayıda alanda reform ve düzelme sözü verdi. Demokrat ve ilerici kesimler için Brüksel’deki bu itiraf ve irade beyanı hükümetin eylemleri ile sorgulanmalı ve takip edilmeli. Hükümet bu yönde, demokratikleşme çizgisinde harekete geçmeye, AB de sorumluluğunu yerine getirmeye zorlanmalı.

Türkiye’nin reform sürecine geri dönememesi, demokratikleşmeyi gerçekleştirmemesi AB’nin sözlerini yerine getirme zeminini de yok eder. Sonuçta AB mülteci krizi ile ilgili acil ihtiyaçlarının hiç değilse bir bölümünü karşılarken Türkiye –partizan bir takım, sonuçsuz çıkarlar dışında- hiç bir şey kazanamamış olur. Bu durum Türkiye’yi daha da yalnızlaştıracağı gibi AB ile tam üyelik zeminini de kendisinden kaynaklı nedenlerle kaybedebilir.

Kader Sevinç`in kaleme aldığı değerlendirme raporu aşağıdaki dostada bulunmaktadır.