Haberin yayım tarihi
2015-03-01
Haberin bulunduğu kategoriler

BURSA ATATÜRK STADYUMU'NDA DOSTLUK MAÇI..

(Dün akşam İngiliz Liverpoolü eleyen Beşiktaş`ımızı candan kutluyorum.

Ancak çağdaş uygarlık ve evrensel kalite hastası bir kişi olarak birkaç senede bir gelen ve hepimizi mutluluktan delirten istisnai başarılar, galibiyetler, mucizevi zaferler yerine, izleyene zevk veren istikrarlı spor karşılaşmaları görmek istiyorum.

Ekran karşısında nara atan küfürbaz taraftarlardan olmak istemiyorum. Y.Yurt)

Yıllar önceydi.

Şimdilerde 30’lu yaşlarda olan iki oğlum o zamanlar baba sözü ile hareket edenlerdendi…

Tabii ki sorumlu babalığın da kendine göre vecibeleri vardı…

Şöyleki eşim ve ben Türk kültüründe doğmuş, büyümüş, eğitilmiş, sosyalleşmiş ; sonra da Batı’ya (Belçika’ya) yerleşmiş göçmenlerdik…

Yerliler kibarlıklarından açık açık söylemeseler de medyada genelde uyumsuz olduğumuz yönünde rüzgârlar esiyordu…

Yaptıklarımız yeterli bulunmuyor, hep daha fazlası isteniyor, Belçika iç siyaseti yabancıların özellikle Brüksel Bölgesinde sunduğu olumsuzluklar üzerinden yürütülüyordu…

Belçika’da doğan çocuklarımız Cavit ve Onur Türkiye’ye gittiklerinde veya döndüklerinde yabancı muamelesi görmesinler diye öncelikle Türkçeyi akıcı olarak konuşmaları için elimizden geleni yaptık…

Şansları varmış, başardılar.

Şimdi ikisi de dörder dilli ceza avukatı ve Türkçe-Fransızca dillerinde yeminli tercüman…

***

Neyse o zamanlar Türkçemizi ve Türkiye’mizi yerinde ve görerek iyi öğrensinler diye Bursa Atatürk Stadyumunda maça götürmeye karar verdim.

Bursaspor-Galatasaray dostluk (hazırlık) maçı oynanacaktı ve Galatasaray’lı oyuncu Sabri çok formdaydı…

İki oğlum, iki yeğenim ve bendeniz için tanesi 30.000 TL’den beş adet bilet aldım, 150.000 TL. yi bayıldım…

Şeref tribününün tam karşısında bulunan Maraton tribününün santra çizgisine yakın yerinin üst bölümlerinden numaralı yerlerimize oturduk…

Maça ilgi büyüktü.

Başörtülü bayanlar bile maçtaydı, bol miktarda seyyar satıcı vardı…

Ateşli taraftar grubu Teksas üst kale arkasında her zamanki yerini almış ve tezahüratı yönlendiriyor, istedikleri aynen gerçekleşmezse galiz küfürler savuruyorlardı…

***

Hakeme yönelik kötü tezahüratlara bayanların da katıldığını kulaklarımla duydum.

Şaşırdım ve çocuklarımdan utandım…

Bir ara cimbomlu Sabri’nin kıvrak bir çalımla klâs bir hareket yaptığını ve Bursaspor kalesine gol attığını gördüm.

Hareket klâs ve gol güzeldi.

Alkışladım ve helaaallll diye bağırdım, zira ben takım tutmuyor çocuklarımıza Türkiye’yi yaşatmaya çalışıyordum…

Benim sesimi duyan bir-iki adım önümde duran tanımadığım bir seyirci döndü ve bana «Abi, burası Bursasporlu taraflar tribünü, .iktir git» dedi…

O gün, bu gün maça gitmiyorum, çünkü küfür ve kavgayı sevmiyorum, şiddet yanlısı değilim…

Gençler bu sözleri duydular, ben kahroldum, çaresizlikten gülümsedim, maçın sonuna kadar sabrettik…

Çıkarken şambaba tatlısı satan bir seyyar gördüm, yedim, eski günlere döndüm, mutlu oldum.

***

Ve hayatın beşikten mezara bir uyum süreci olduğunu yaşayarak anladım…

Zor olan yabancılık değil aslında…

En zoru size dayatılan yabaniliklere dayanma gücünüz…

Ne demiş Atatürk? «Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlâklısını severim.»

Ne desek boş…

Lafla peynir gemisi yürümüyor…

Ne ekersen onu biçiyorsun…

Bilmek ayrı, anlamak ayrı, kabul etmek ayrı, malik olmak ayrı, sahip olmak ayrı, olmak ise tamamen farklı.

Yok öyle, «armut piş, ağzıma düş.»

Ne mutlu kökeni ne olursa olsun «İnsanım diyebilene»…   

 

Yakup Yurt ©

Brüksel, 27-02-2015

yurtyakup@gmail.com

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.