Haberin yayım tarihi
2015-12-03
Haberin bulunduğu kategoriler

EMİSCO AVRUPA'DA ORTAK YAŞAMIN YENİ KODLARINI MASAYA YATIRDI.

Kısa adı Emisco olan Toplumsal Bütünlük İçin Avrupalı Müslümanlar İnisiyatifi Avrupa’da birlikte yaşayan farklı kültür gurubu topluluklarının uyumlu, ahenkli ve karşılıklı hoşgörü içerisinde  nasıl birlikte yaşayabileceğine yönelik önemli görüşlerin paylaşıldığı bir panel düzenledi.

AB kurumları nezdinde uluslararası basın merkezi olarak bilinen Residance Palace toplantı salonunda düzenlenen bu platformda konuşan temsilcilerin konuşmalarında değindikleri çarpıcı noktaları okurlarımızın bilgilerine sunuyoruz.

Basy Quraishy: EMISCO Genel Sekreteri

-Bu sempozyumu Paris saldırılarından önce organize ettik. Ancak saldırıların etkinliğin önemini artırdığını görüyoruz. Avrupa`nın, kültürler ve etnik gruplar arası bir kıta olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Ancak çoğu siyasetçi bunu yapmıyor. Avrupa kamuoyuna verdikleri mesaj tamamen bunun zıttı.

Uyum için toplum kesimleri arasında diyalog kurulmalıdır. Müslüman kesim ise sorumluluklarını yerine getirmeli ve içinde yaşadığı toplumların bir parçası olmalı. Biz de Avrupalı siyasetçilere `Müslüman toplumun haklarının korunması ve ayrımcılığa uğramamaları gerektiğini` güçlü bir şekilde söyleyelim. Bugün Müslüman ve Avrupalı toplumların, daha iyisi için ortak çalışmaları gerektiğine dair güçlü bir mesaj vermek istiyoruz.

Ambassador Torbjorn Froysnes-Head of the Council of Europ Liaison Office with the European Union

-Avrupa Birliği tarihi sürecinde hem birlik ülkeleri ve hemde aday ülkelerin çok yönlü kazanımları bir gerçektir. Avrupa’da farklı alanlarda birçok sistem bulunuyor. Örneğin siyasi alandaki kurallar ve pozisyonlara bir bakılmalı, burada tarihi geçmişi olan yaşanmışların bir yansıma var. Ancak Avrupa Birliğinin asıl önemli alanı ve en temel ilke olarak kabul edilen nokta insanın merkez olarak kabul etmesidir. >Temel insan hakları Avrupa Birliği sözleşmesinin en önemli noktasıdır.

Avrupa Birliği üye ülkelerin temsilcileri Nisan 2016’da bir araya gelerek farklı kültür ve inanç guruplarının uyumlu bir şekilde nasıl birlikte yaşayabilecekleri üzerine görüşmeler yapacaklar. Burada Avrupa’ya yeni ortak yaşam kodları belirlenmeye çalışılacak.

Nefret ve şiddet suçu konusunda mutlaka daha ciddi tedbirler alınmalıdır. Dijital teknoloji ile yapılan iletişim kanallarının nasıl kullanılması gerektiği yönünde yeni anlayış geliştirilmelidir. Özellikle nefret suçu konusunda okullarda etkili ve öğretici olacak temel eğitim verilmelidir. Geleceğin yöneticileri olacak olan çocuklarımız daha küçük yaşlarda sağlıklı ortak yaşam kodlarını öğrenerek benimseyerek yetiştirilmelidir. 

Sayyad SALAHLI-First Deputy Chairman of the State Commitee on Religious Associations of Azerbaycan

-Azerbaycan asırlarca farklı kültürlerin ahenkli bir şekilde birlikte yaşadığı bir topraklardır. Bu topraklarda yaşayan insanlar hep sulh içerisinde yaşamışlardır. Burada Ruslar, Ermeniler, Azeriler, Müslümanlar, Yahudiler, Hristiyanlar birlikte komşu olmuşlar, beraber uyum içerisinde yaşamışlardır.

Dini nefret hakların felaketine sebep olmaktadır. Günümüzde bu durum çok acı neticeler meydana getirmektedir. Bu bağlamda Azerbaycan örnek alınması gereken bir rol modeldir. Azerbaycan’da bir çok ülkeden daha önce kadına seçme seçilme hakkı verilmiştir. Azerbaycan’da dinler arasında ayırım yapılmamış ve yapılmamaktadır. Bizler geçmişte dağılan, yıkılan diğer dini gurupların mabetlerini yeniden onararak ayağa dikiyoruz.

Azerbaycan’da Yahudiler 2600 yıl süreyle bizimle birlikte bu topraklarda yaşamaktadır. Yahudiler’e yönelik ülkemizde  hiçbir zaman düşmanlık yapılmamıştır. Azerbaycan’da farklı dinlerden olan çok ünlü kişilikler bulunmaktadır. İsrail dışında Yahudiler yalnızca Azerbaycan’da toplu olarak sorunsuz, huzur içerisinde toplu olarak yaşamaktadırlar.

Azerbaycan’da dini merkezler, ibadethaneler yanyana faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bizler dünyada sadece petrol ve gaz ihraç eden bir ülke değil, aynı zamanda hoşgörü ihraç eden bir ülke olarak kendimizi görüyoruz. Bizler tüm inanç merkezlerini Allah’ın evi olarak görüyoruz.

Dr. Jean-Marie HEYDT-Chairman of the Executive Committee- North-South Centre- Council of Europe

Avrupa Birliği olarak bizim isteğimiz farklı kültürlerle ahenkli bir ortak yaşam modelini hayata geçirmektir.  Farklı kültürlerle birbirimizi karşılıklı hoşgörü, saygı ve anlayış içerisinde kabullenerek yaşamak istiyoruz. Bütün kültürlerin asırlara dayanan bir geçmişli bulunmaktadır. Bunları yok edemezsiniz. Kültürlerin farklılıklarını kullanarak korku ve şiddeti bir siyasi araç olarak kullanmak isteyenler var. Bu dinamikler ele geçirmek isteği gücü farklılıkları kötüye kullanarak yapmak istiyorlar.

Paris’de bugün yapılan toplantı bu açıdan birçok yönüyle gelecek nesillerin hayatını etkileyecek kararlara vesile olacaktır. Bu nedenle dünyamızda tüm insanlığın bu planet üzerinde güvenli bir şekilde yaşamasını garanti etmek açısında işbirliğine ihtiyacı var.

Bu bağlamda ister Yahudi olsun, ister Müslüman veya Hristiyan olsun, tüm dinlerin, kültürlerin geleceği teminat altına alma açısında birlikte çalışma zorunluluğu olduğunu unutmayalım.

Sahiba GAFAROVA-Parliamentary Assembly-Council of Europe-Com. On Equality & Non-Discrimination

-Görevim çerçevesinde gündeme aldığım ve üzerinde çalıştığım konuların başında şiddete uğrayan, ırkçılıkla karşılaşan insanların durumu gelmektedir.

Şiddet ve ırkçılık söz konusu olduğu zaman kadınların pozisyonu daha ciddi bir durum arzetmektedir.

Çok kültürlü ortak yaşam yeni icat edilmiş bir şey değildir. Bu durum bizim ülkemizde yüzyıllarca devam eden bir yaşam biçimidir. Azerbaycan’da çok kültürlü yaşam modelini takip etmek, incelemek ve dış dünyaya bir rol model olarak anlatmak üzere bir kurum oluşturulmuştur.

Bu bölgede bizleri en çok üzen durum Dağlık Karabağ bölgesinde yerinden yurdundan edilen insanlarımızın yaşadıklarıdır. Ahenkli ortak yaşam burada hunharca katledilmiştir.

Robin SCLAFANİ:-Director of CEJI

-Toplum hayatında rol modellerin yeri çok büyüktür. İyi bir vatandaş olmaya aday çocuklar için rol modelin etkisi aynı zamanda aşırılıkların önlenmesine yönelikte en önemli kaynaktır. Toplum için aslında birinci sırada en iyi rol anne babadır, aile bireyleridir. Bunun dışında toplum içerisinde önemli bir pozisyonu olanların toplumu, gençleri, çocukları etkileme açısından başarıları ve söylemleri çok önemli etkiler yaratmaktadır.

Burada şu anda çok takdir ettiğim farklı kültürlerden gelen rol modeller bulunmaktadır. Örneğin Emir Kır, Brüksel’de çok önemli bir rol model olarak benim takdir ile izlediğim bir kişidir. Geleceğimizin sağlıklı bir yapıya kavuşarak güçlü, güvende, hoşgörülü, birlikte ahenkli bir şekilde yaşayan insan topluluğu yaratma adına rol modellerimizi sayısı da artmalıdır.

Emir KIR: - Sint-Joost-ten-Noode Belediye Başkanı, Federal Milletvekili

-Buraya gelmeden önce bana toplum içerisinde rol modellerin önemi soruldu. Benim babam Belçika’ya maden işçisi olarak geldi. Burada büyüdüm ve eğitimimi burada yaptım. Bizler burada hep gelişim içerisinde olduk. Bu yarışta geldiğimiz nokta gayet açık. İşte şimdi karşınızda bir Federal Milletvekili olarak bulunuyorum.

Terörizmin hayatımızı nasıl paralize ettiğini hep birlikte görüyoruz. Paris olayları sonrası İslam ve Müslümanların terör ile nasıl ilişkilendirildiğini üzülerek izliyoruz.

Fransa`daki saldırılardan sonra güvenlikçi politikaların uygulanmaya konulmaya başladığını vurguladı. Brüksel`deki bazı kişilerin topluma iyi uyum sağlamadığı ve DAEŞ`e kaydığına ilişkin iddialar bulunuyor. Bunlar doğru değil. Her şeyden önce terör, uluslararası bir meseledir. Ancak burada yaratılan algı öyle bir şekilde sunuldu ki; sanki terörizmin kaynağı Brüksel gibi gösterildi. Günlerce Molenbeek tartışıldı. Orada yaşayan binlerce masum insan adeta terörist gibi gösterildi. Bu çok üzücü ve haksız bir algıdır.

Sadece Paris değil birçok yerde terör saldırıları yaşandı. Birçok ülke teröre maruz kalıyor ve bunun yuvası Suriye`nin bir bölgesi. DAEŞ, Avrupa`ya tuzak kuruyor. Terörü Avrupa`ya getiriyorlar. Avrupalılar ile Avrupalı Müslümanlar arasında çatışma istiyorlar. Bu sağlanırsa Avrupalı Müslümanların onların askeri olacağını öngörüyorlar. Bu tuzağı bozmada bütün demokratlara görev düşüyor. Bu tuzağa düşmemeliyiz.

Eskiden Yahudiler suçlandı, şimdi Müslümanlar suçlanıyor. Avrupa`nın, kültürler ve etnik gruplar arası bir kıta olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Ancak çoğu siyasetçi bunu yapmıyor. Geçmişte Belçika devleti bazı konularda hatalar yaptı. Örneğin Belçika’da İslam resmen tanındı, ancak Brüksel’de oluşturulan yapı Selefiler’e verildi. Halbuki, Fas kökenliler ve Türkler Sünni inanç gruplarındandır, Selefi değillerdir. Bu yapı ancak 2006 yılında fark edildi. Yapılan yanlışların bugüne yansımalarını temizlemek ise zaman alıyor.

Bugün göçmenlerin uyumu yenide tartışmaya açıldı. Tarafsız araştırmacılar günümüzde halen göçmen kökenli gençlerin Belçikalılar ile eşit vatandaş olarak görülmek için büyük mücadele etmek zorunda bırakıldıklarını belirtiyorlar. Kısaca sağlıklı bir ortak yaşamı güvence altına alabilmek için atılması gereken daha çok büyük adımlar gerekiyor.

Youssef HIMMAT: -President of FEMYSO

Ben İsviçre’de büyüdüm. Toplumsal sorunlara ilgim nedeniyle kendimi bir anda bu konuların içinde buldum. Bizim çıktığımız yolda birlikte daha uyumlu bir toplum nasıl yaratılır, onun yolunu aramaya çalışıyoruz.

Avrupa’da toplumun en büyük sorunu bugün için yaşadığınız ülkede eğer farklı bir kültürden geliyorsanız size sade bir vatandaş gözü ile bakılmıyor. Siz bu ülkede doğup büyüseniz, iyi bir diploma sahibi, çok yaratıcı, çok yetenekli olsanız bile yinede bir iş sahibi olabilmek için çok mücadele etmek zorunda bırakılıyorsunuz.

Sağlıklı bir ortak yaşam ancak bu anlayış yok edildiği zaman mümkün olacaktır. Bunu yapabilmek için ise Avrupa Birliği’nin yeni yaşam kodlarını temel insan haklarına dayalı, eşit vatandaş, eşit hakların güvence altına alındığı, bireyin etnisitesi ve kültürü sorgulanmayacağı şekilde yeniden düzenlenmelidir.

Anissa MEZITI:-Think Tank Different

-Bizler tüm sorunlara rağmen birlikte yaşamak zorundayız. Birlikte yaşamayı kolaylaştırmak için en önemli nokta farklı kültürlerle diyalog kurabilmektir.

Bizler Fransa’da kurduğumuz düşünce derneği ile toplumun tüm kesimlerini temsil eden kişilerle biraraya gelerek sosyal ve toplumsal sorunlar üzerine görüş alışverişinde bulunuyoruz. Sorunlar, farklılıklar, ki ve nefret olgusunun sebepleri üzerine konuşuyor raporlar hazırlıyoruz.

Fransa’da öyle bir algı oluştu ki; neredeyse her Müslüman potansiyel bir teröristtir. Ben bir Fransız vatandaşı mıyım, yoksa bir Müslüman mıyım? Şimdilerde benim gibi birçok kişi aynı soruyu soruyor kendine. Avrupa`da eskiden Yahudiler suçlandı, şimdi ise Müslümanlar suçlanıyor. Ekonomik ve sosyal kriz zamanlarında hep bir suçlu bulunması gerekiyor. Bugünlerde yaşanan aslında tam da bu. Bu durumun daha tehlikeli boyutlara taşınmaması için öncelikle toplumsal uyum için kültürler arası diyaloğun sağlanması ve medyada nefret dilinin kullanılmasının önüne geçilmelidir.

Şunu net olarak ortaya koymalıyız. Yahudi düşmanlığı, Hristiyan düşmanlığı veya Müslüman düşmanlığı olsun, farklılıklar üzerine yapılan düşmanlık insanlığa karşı işlenen bir cinayettir. Günümüzde şu andaki halimizle nereye doğru gittiğimiz ciddi biçimde sorgulamalıyız. Geçmişte istenmeyen düşmanlar Yahudilerdi, şimdi ise Müslümanlar.

Dışlanan bir toplumun gençlerine yanlış işler yaptırmak bir şekilde kolaylaşıyor. Son zamanlarda sosyal medya aracılığı ile özellikle Müslüman kökenli toplum tamamen marjinal hale getiriliyor. Hele hele bu algının oluşturulmasında çok ilginçtir, ismi, ünvanı olan kişiler başı çekiyor. Medya yarattığı nefret algısından vazgeçmelidir. Farklı inanç toplulukları insanları karşı karşıya getirecek propagandanda ve algı operasyonlarına karşı işbirliği yapmalı, dayanışma halinde olmalıdır.

Kadir DURAN: Editor of Brussels Corner

-Bugünün Avrupası 2 dünya savaşı sonrası yakılan, yıkılan ülkelerin üzerinde kurulmuştur. Müslüman kökenli vatandaşlar Avrupa’nın yeniden kurulması için bir iş gücü olarak bu ülkelere davet edildiler. 2. Dünya savaşından 50 yıl yapılan Yahudi soykırımından sonra bugün yeniden bazı topluluklar hedef olarak gösterilmektedir. Kin ve nefret algısına karşı sorumluluklarımızın farkında olmalıyız, ve bu doğrultuda yetkili tüm dinamikler işbirliği içerisinde olmalıdır. Bu yönde ayrıca çok ciddi, ortak bir stratejiye ihtiyaç vardır.

Oussama BENALİ: -Actor from Brussels

-Ben bir komedyenim. 5 yıl süre ile bu işi yapıyorum. Özellikle çocuklara yönelik oyunlar sergiliyorum. Çocuklar çoğu zaman bana bizde senin gibi olmak, insanları eğlendirmek istiyoruz, bunu nasıl yapabilir, nasıl öğrenebiliriz diye soruyorlar. Yani bir şekilde sevdikleri, etkilendikleri kişilikleri rol model olarak almaya çalışıyorlar.

Son yıllarda yaratılan önyargı dalgası gençleri mutsuzluğa, ümitsizliğe doğru itiyor. İzole edilmiş toplumların çocukları gizli, kötü niyetli dinamiklerin malzemesi haline gelebiliyor.

Bizler herşeyden önce üzerimize düşen öncelikle Müslüman toplumun bir parçası olarak bize atılan bu potansiyel terörist çamurundan kurtulmalıyız. Bu durum bizi derinden yaralamıştır. Bu bağlamda herkes birbiriyle konuşmalı, önyargı ve etiketlendirmeden uzak durulmasını sağlamalıdır.

Dini Toplulukların temsilcileri..

Sempozyuma, Azerbaycan Dini Kuruluşlar Devlet Komitesi Başkan Yardımcısı Sayyad Salahli, Bulgaristan Başmüftüsü Mustafa Hacı Aliş, İskeçe Müftüsü Ahmet Mete`nin yanı sıra sivil toplum kuruluşları ile Avrupalı Müslümanların temsilcileri katıldı. 

Belçika`nın başkenti Brüksel`de, EMISCO tarafından Avrupalı Müslümanların katılımıyla, "özellikle Paris saldırılarının ardından toplum kesimleri arasındaki ayrışmaya dikkati çekmek" amacıyla "Kapsayıcı ve İyimser Yeni Avrupa" konulu uluslararası sempozyumun son bölümünde farklı toplulukları temsil eden din adamları dinlerin aslında barışçıl ve insanı yücelten tarafı olduğunu ve bu yönde aslında farklı dini topluluk üyelerinin sorunsuz birlikte yaşayabileceklerine vurgular yaptılar.

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.