Haberin yayım tarihi
2013-05-07
Haberin bulunduğu kategoriler

Önce kafa yapıları düzelmeli

Türkiye, adından belli olduğu gibi Türklerin memleketi. Her ne kadar da orada doğup büyümesek de bir ayrı sevdası var bende. Halbuki Türk diyarı o kadar geniş ki, Türkiye bu diyarın sadece bir parçasıdır. Tarihe bakarsak Türkiye, Türklüğün belki de en önemli kutlu diyarıdır.

Yine kafam esti Türkiye’nin gidişatına şöyle bir kafa yormaya çalıştım, çünkü orası hiç aklımdan çıkmıyor. Bunun sebebini inşaallah bir başka yazımda dile getiririm, bir Avrupa Türk’ü için Türkiye’nin önemini anlatmaya çalışırım.

Hollanda ve diğer Avrupa ülkelerine bakıyorum, inanın siyasilerine ve özellikle siyasi parti liderlerine ve devlet yöneticilerine hayran kalıyorum. Mehmet Akif o an aklıma geliyor, bir imanları eksikmiş demek çok yerinde olurmuş diye.

Şunu belirtmek isterim ki; bu yazıda Avrupa olarak Batı Avrupa kastedilmektedir.

Şu küçücük Hollanda’nın bile devlet yöneticilerine ve parti liderlerine bakmak bile insana Türkiye açısından bana kıskançlık veriyor. Adamlar da yapmış oldukları işte samimiyeti, dürüstlüğü ve devlet anlayışlarının yarısı Türkiye’deki meslektaşlarında olsun yeter ve artar bile. Hiç abartmıyorum ve bu konu hakkında doğru bir tespitte bulunduğumu biliyorum. Şunu da söyleyim, elbette Türkiye’de de samimi ve temiz liderler var, fakat Türkiye’deki ciddi olarak ele alınacak siyasi partilere baktığımızda maalesef dürüst, dik duruşlu, sözüne güvenilir ve pak olan kaç kişi var? Önce Devletim, sonra Partim ve en son Ben diyebilen kaç lider çıkar? Ha, bu konuda çok iddialıyım, benim Liderim aranan o şartlara uymaktadır, ve bu konularda rakibi yoktur.

Avrupa’ya baktığımızda iktidara hangi parti gelirse gelsin Devlet siyaseti devam ediyor. İster sağ, ister sol olsun kırmızı çizgiler hep devam ediyor. Söz konusu Devlet güvenliği ise, hiç taviz verilmeden sorunu kökten çözmeye çalışılıyor, iktidarda hangi parti olursa olsun. Yani işin kısası Devlet devamlılığı söz konusudur. Türkiye’de bu böyle mi?

Türkiye’de iktidar değişikliğinde terörist olana dahi adeta evliya gibi yaklaşılabiliyor. Bir zamanlar Irak’ın Kuzeyi kırmızı çizgiydi, Kıbrıs milli davaydı, tek devlet, tek millet, tek dil vazgeçilmezdi, ya şimdi?

Şu ana kadar Türkiye’de Devlet konularında başarısız olmuş hangi bakan görevden alındı? Avrupa’da herhangi bir ülke bir Habur rezaletini yaşasaydı acaba, o bakan, hatta o kabine yerinde kalabilir miydi?

Avrupa ülkelerinde milli yapı için elinden gelen çalışmalar yapılırken, Türkiye’de var olan milli yapı hangi yöne gitmekte? Almanya bir ara Almanca’nın korunması için anayasada değişikliğe gidecekti, açıkçası ne yaptı bilmiyorum ama Türkiye’de Türkçe ne hallerde? Daha doğrusu Türklük ne halde? Soruyorum Avrupa’nın hangi ülkesinde milleti ayrıştırmaya giden bir siyasi iktidar mevcut. İster sağ, ister sol olsun adamlar hep bütünleştirmeden yana, hep millileşmeden yana. Türkiye’de ise federasyondan dahi bahsedilebiliyor, Belçika’yı görmek bile akıllara gelmiyor.

Yolsuzluk konusuna baktığımızda Avrupa ve Türkiye maalesef hiç kıyaslanamaz. Baktığımızda Avrupa’da hangi bir ülkede yolsuzlukla suçlanan bir başbakan, bakan ya da devlet yöneticisi görevde kalabiliyor? Hatta zaman zaman suçsuz oldukları halde, sırf yıpratıldım diye istifa eden liderler yok mu bu Avrupa yurtlarında. Ya Türkiye? Yolsuzluk ne aşamada? Kimlerin hırsızlıktan ya da dolandırıcılıktan yüz kızartıcı suçları var? Halen yerlerindeler, değil mi?

Türkiye’de dokunulmazlık denen saçmalık acaba hangi Avrupa ülkesinde var? Ha bir de ilim hırsızlığı yapıldığı tespit edilen bir yönetici Avrupa’da işine devam edebilir mi? Bırakın devam etmeyi insan içine çıkamaz. Türkiye’de ise iktibas yapıldığı tespit edilenler bakan ya da yüksek bürokrat olabilir mi, bırakın görevden alınmayı?

Fazla lafa gerek yok. Milli konu ve yolsuzluk ile Avrupa’yı Türkiye ile kıyaslamak yeterli benim için. Keşke yanılsam, fakat bunlar gerçek olanlardır.

Türkiye de değişir mi? Değişir elbet!

Çözüm mü, o da çok kolay. Kolay ama insanımızın işine gelmiyor.

İnsanlar layık olduğu gibi yönetilirler. Bu millet gösterişe önem verdiği müddetçe, bu dünyayı ahiretten daha önemli gördüğü müddetçe ve yaşadığı gibi inanmaya devam ettikçe düzelmeyi daha çok arar. Gerçi aramaz da çünkü ona gerek duymuyor. Gün olur duvara tosladığı zaman da iş işten geçmiş olur.

Fakat yine de iyi niyetli olanlar için demek isterim ki, kurtuluş kafa yapılarının düzelmesiyle olur, inandığın gibi yaşamakla olur. İnsana sevgiyi ön plana çıkarıp onu sırf Yaradan’ın rızası ile sevmekle olur. Hiç uzatmayalım Türk’ün ruh köküne inerek bunlar olur.

Töre ve din, bugün bu ikilinin hiç birini gerektiği gibi ne biliyoruz, ne de yaşıyoruz. Kurtuluş işte onlarda saklı. Cenab-ı Allah her şeyden evvel aziz Türkiye’yi cehaletten korusun. O kutlu topraklara yaptığı her işi imanı gereği yapanları nasip etsin.

Son söz: önce kafa yapıları düzelmeli, gerisi kolay. O kafanın düzelmesi de okumak ve araştırmaktan geçmektedir. Akıl ve mantık yolu ancak böyle keşfedilebilir.

Murat Gedik, 6 Mayıs 2013

E-posta: muratgedik@muratgedik.nl

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.