Haberin yayım tarihi
2013-09-19
Haberin bulunduğu kategoriler

BÜYÜKANNEM

Biz eskiden ‘’Büyük Ana’’ derdik, aslında babaanne derlermiş. 1966 yılında kasabaya inince bibi yerine hala, nene yerine anne, büyükana yerine babaanne demeyi öğrendik.

Ben bugünde Büyük Ana diyorum. O güzel insan eşsiz bir çınar. Tarihin bir asırlık yükünü sırtında taşıyor. Muhtemelen 106 yaşında. Halen canlı, sevgi dolu, hafızası yeterince yerinde.

Kendisini geçen yıl ziyaret etmiştim. Biraz hastaydı. Endişelenmiştim. Doktor, ilaç, tedavi derken yeniden canlandığını gördüm bu yaz. Çok sevindim. Yüce Allah’dan dileğim daha uzun yıllar yaşaması. Onun varlığı, gölgesi bile yeter bize.

Bu yazıda uzun bir zamandır yazmayı düşündüğüm bir tarih sürecine ‘’Büyük Anam’’ üzerinden değinmek istiyorum. Bu arada ailemizin son yüz yıllık yaşamına da değinmiş olacağız.

Aslen Trabzonlu`yuz.

Trabzon ili Şalpazarı ilçesi Kızılüzüm(Üzümözü) köyünden göç etmişiz. Trabzon ili Ağasar vadisi Türkmen Çepni Türkleri diye biliniriz. Büyükannen ve dedem aslen aynı köylü, fakat göç sürecinde önce farklı yerlere gelmiş sonra kader onları Akyazı Hanyatak köyünde buluşturmuş.

Göç Süreci 93 Harbi İle Başlamış.

Bu önemli savaş Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak ifade edilir. 93 Harbi ya da 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı. Osmanlı padişahı II. Abdülhamit ve Rus Çarı II. Alexander döneminde yapıldı. Hem Osmanlı Devleti`nin batı sınırındaki Tuna (Balkan) Cephesi`nde, hem de doğu sınırındaki Kafkas Cephesi`nde yapılan savaşta Osmanlı Devleti, çok ağır bir yenilgi almıştı. Yaklaşık 1 yıl süren savaşta özellikle Balkanlarda ciddi etnik temizlik harekatı yapıldı.

Rus orduları İstanbul`un eşiğine Yeşilköy`e kadar ilerledi. Osmanlı Devleti bu durum karşısında Rusya ile Ayastefanos Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. Ancak Batı Avrupa ülkelerinin bu antlaşmanın koşullarından hoşnut kalmamaları sonucu bu antlaşma geçerliliğini yitirdi ve yeniden imzalanan Berlin Antlaşması ile Osmanlı Devleti, çok fazla toprak kaybetti.

Osmanlı Devleti Balkanlar`daki nüfuzunu büyük ölçüde yitirdi. Balkanlar`da ve Kafkasya`da sayıları 1 milyonu aşkın Osmanlı vatandaşı mülteci konumuna düşmüş, savaş süresince ve savaştan sonra Anadolu`ya dev göç dalgaları yaşandı.

Kafkasya ve Doğu Karadeniz’de Büyük ZulümlerYapıldı.

93 harbinin başladığı 1887 yılından 1922`de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile fiilen, 24 Temmuz 1923`te imzalanan Lozan Antlaşması ile resmen sona eren savaş süreci Türk halkının hiçbir zaman unutamayacağı acı, ızdırap felaket dönemidir.

Osmanlı-Rus savaşının ardından Karadeniz’de azdırılan çete harekatı ile etnik temizleme politikası uygulanmış Müslüman Türk halkı göçe zorlanmıştı.

Sadece Taşnaklar 1890-1895 arasında 13 isyan teşebbüsünde bulundu. Hınçak, Ramgavar, Armenakan ve diğer Ermeni çetelerini unutmamak gerekir. 1895-1989 arasında bu kalkışmaların hem sayısı hem de şiddeti arttı.

1900-1914 arasında isyan ve baskın sarmalı daha da büyüdü ve vahşileşti. 1915`e gelindiğinde, Ermeni komitacıları artık koskoca Van kentini Osmanlı`nın askeri gücünden ve çoğu Müslüman halkından kanla koparmayı başaracak hale geldiler.

Taşnaklar, Hıncaklar, Armenakan, Ramgavar çeteleri bin yıllık beraberliği bozdular. Çeteler ve bunlara destek verenler başta Trabzon olmak üzere 93 harbinin başlamasından itibaren 1922’ye kadar bölgede yaşayan Müslüman halka kan kusturdular. Savaş süreci Karadeniz ve Doğu Anadolu’da öldürülen Müslümanların sayısının olan 3 milyonun aştığı belirtiliyor.

Trabzon 1916’da İşgal Edildi.

Ruslar 1916`da Erzurum`u, Rize’yi, Trabzon ve Giresun’un bir bölümünü işgal etti. Osmanlı-Rus sınırı artık Harşit çayı oldu.

Köyleri yağmalanan, öldürülen halk canını kurtarma telaşına düştü. Göç edemeyerek şehirde ve köylerde kalan Müslüman halk aç bırakıldı, işkence gördü. Özellikle yerli azınlıklar bu eylemlerde yer aldılar. Şehirlerde köylerde, kasabalarda yağmalamalar yapıldı.

1917`de Rusya`da Ekim Devrimi nedeniyle dağılma, bozguna uğrama korkusu yaşayan Rus ordusu  geri çekildi. Rusya ile Osmanlı arasında 18 Aralık 1917`de Erzincan Antlaşması yapıldı. Osmanlı birlikleri 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon`a girdi.

İşgal sürecinde özellikle Trabzon`da yıllarca komşuluk yaptıkları varlıklı Rumlar, şehrin başına gelen ilk felakette bayram havasına bürününce, şehri aç ve sefil terketmek zorunda kalan Müslüman Türk halkında derin bir travma oluştu. Trabzonlu Müslüman halk 2 yıl sonra geri döndüklerinde de şehri harabe halde buldular. Bu olay toplumun bilinçaltına nakşetti. Bu yüzdendir ki Trabzon halkı çok milliyetçidir.

Göçler Dalga Dalga Devam Etti.

Burada bir tarih dersi verme yerine ailemizin genç bireylerine büyüklerimizin geçmişte neler yaşadığını anlatmaya çalışıyorum. Anadolu aslında bir göçmenler ülkesi. İnsanlarımızın geçmişine baktığınızda hemen hemen her ailenin bir göç geçmişi bulunuyor. İşte bizim hikayemizde yukarıda birazda geniş olarak ele almaya çalıştığım tarihi süreç içersinde yaşandı.

Atalarımız ile ilgili ilk göç 93 harbi sonrası yapılmış. Büyükannem`in ailesinin göç hikayesi böyle başlamış. Dedem Dervişoğlu Hacı Mehmet`in ailesi ise 1912 Balkan Savaşı döneminde göç etmişler. Göç dalgası 1914-18 1. Dünya Savaşı, 1919-22 Kurtuluş savaşı ve 1939-45 2. Dünya savaşına değin devam etmiş.

Ermeni Çeteleri İnsanları Öldürüp Evlerini Yağmalamışlar.

Taşnak, Ermeni çeteleri 93 harbi sonrası oluşturdukları çetelerle ellerinde Rus Mosin tüfekleri ile köylerimize baskın yapar, insanları öldürür, evleri yağmalarmış.

Büyükannem o günlerde Trabzon’da yaşayan annesinin anlattıklarını bize zaman zaman aktarır gözyaşlarına boğulurdu. Aç kalmamak için ellerinde kalan son hayvanlarını Ermeni, Taşnak çetelerine kaptırmamak için ağızlarını ses çıkarmamaları için bağlar ve dağlara kaçırırlarmış.

Ailelerimizin direnecek güçleri kalmayınca dalga dalga göç etmişler. Önce Giresun, Ordu, Samsun,daha sonra Düzce, Adapazarı ve diğer illere göç etmişler.

Büyükanne’min Ailesi Düzce-Gölyaka Kuyudüzü Köyüne Yerleşmiş.

Büyükannemin yaşı tahminen 106 olarak biliniyor. Dedem Dervişoğlu Hacı Mehmet 2000 yılında vefat ettiğinde 87 yaşında idi. Yani 1913 doğumlu. Büyükannem’in ise dedemden 5-6 yaş büyük olduğu söyleniyor. Buna göre Büyükannem 1908 doğumlu olmalı. Yani 93 harbi sonrası yaşanan süreçte başlayan etnik temizliğin kurbanları olarak göç eden bir ailenin bireyi.

Büyükanne`min Babası Molla İsmail Sarıkamış’ta Şehit Olmuş.

Sarıkamış Osmanlı tarihinde önemli bir nokta. Sarıkamış harekatı I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya İmparatorluğu arasında sonuçları açısından derin izler bırakan en büyük tarihi olaylardan biri olarak bilinir. Sarıkamış Harekatı Osmanlı İmparatorluğu tarafı için büyük bir başarısızlık ile sonuçlanan bir askerî manevra olarak kabul edilir.

Savaşın en hazin kısmı ise Osmanlı kayıplarının bir çoğunun Rus`lar ile yapılan çarpışmalarda değil de ağır soğuk hava koşulları yüzünden ölmesidir. İşte Büyükanne’min babası Molla İsmail Sarıkamış harekatında elinde silahı donarak can vermiş.

Babası Büyükannemi Hiç Görmemiş.

Osmanlı Devleti 1869`da zorunlu askerlik süresini 6 yıl, yedek askerlik süresi ise 14 yıl olarak belirlemiş. 1916`da, Osmanlı uyruğundaki herkesin askere alınması zorunluluğu getirilmiş, 45 yaşına kadar ise herkes yedek asker sayılmış. Molla İsmail böyle bir dönemde askere alınmış. Anadolu`da yaşayan Müslüman halk bir yandan Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yaşanan mücadele ve sonuçları ile, diğer yandan çete harekatları ve isyanlarla boğuşuyor. Özellikle 93 harbi sürecinden sonra Askere alınanlar bırakılmıyor. 1912-14 Balkan Savaşı, 1914-18 1. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı. Bu süreç aslında Türk insanının Dünya`da ölüm kalım, var olma yok olma savaşı. Bu dönemde terhisler iptal ediliyor askerlik süresi uzadıkça uzuyor.

Molla İsmail 1908 yılında askere alındığında Büyükannem anne karnındaymış. Büyükannem’in annesi Hanımisa bu ayrılığı şöyle anlatırmış. ``Eşim çok yiğit insandı. Yeni evlenmiştik. Askere çağırdılar. İlk çocuğuma hamile idim. Giderken karnıma dokunarak ‘’Ya nasip, bu çocuğumu görebilecek miyim’’ demişti. Aradan yıllar geçti, gelmedi, gelemedi. Sonunda künyesi geldi. Sarıkamış’ta elinde silahı donarak şehit olmuş. Yanarım yanarım, yiğidime yanarım`` diyerek ağlarmış.

Hanimisa nine kocası Molla İsmail’in künyesi geldikten bir yıl sonra kardeşleri tarafından amcazadesi Molla Ahmet ile evlendirilmiş. Büyükannem o zamanlar 7-8 yaşlarında olduğunu belirtiyor. Düzce-Gölyaka Kuyudüzü köyünden Hanyatak köyüne yürüme gelmişler. Hanimisa ninemin ikici evliliğinden 1 oğlu olmuş. Adını Mehmet koymuşlar. yağız bir delikanlı, sarışın, oldukça yakışıklı, boylu boslu, çömert, korkusuz, yardımsever olduğu söylenen Büyükanne`min anneden öz tek kardeşi 30 yaşlarında yakalandığı verem hastalığından hayatını kaybetmiş.

Dedem Dervişoğlu Hacı Mehmet Adapazarı Doğumlu.

Dedem’in babası Dervişoğlu İzzet Usta Trabzon’dan Osmanlı Devleti’nin güvenli toprakları olarak kabul edilen bölgelerinden biri olan Sakarya’ya Balkan Savaşı döneminde gelmişler. Dedem 1913 Akyazı-Boztepe doğumlu. Dedemin Dedesi Dervişoğlu Hasan Ağa Balkan Savaşında şehit düşen oğlu Mustafa’nın yetim kalan 6 çocuğu ile hayatta kalan tek çocuğu İzzet’i Akyazı-Boztepe köyüne getirerek yerleşmesini sağlamış. Hasan Ağa daha sonra tekrar geçici olarak kaldığı Giresun Mencilis köyüne geri dönmüş ve bu köyde hayatını kaybetmiş. Mezarı Giresun Keşap İlçesi Mencilis köyü, Geçit mevkiinde bulunuyor. Bugün için neslimizin izlerini Trabzon, Giresun, Ordu, Düzce ve Adapazarı’n da oldukça kalabalık bir şekilde görüyoruz.

Nereden Nereye

Büyükannem Dervişoğlu Hacı Mehmet Dönmez’in eşi Fadime toplam 11 çocuk dünyaya getirmiş. 4’dü yokluk, fakirlik döneminde hastalanarak, kimi bebek iken, kimi çocukluk döneminde hayatlarını kaybetmişler. Kalan 2 kız, 5 erkek 7 çocuktan olma bugün onlarca torunu bulunuyor. Büyükannem artık torunlarının torunlarını görmüş durumda, tam bir cennetlik çınar.

Büyükannem ile ilgili tarihe bir projeksiyon tutmaya çalıştığım bu yazımda maksadım bugün hayatta olan aile bireylerimin aslının, atalarını nereden geldiğine yönelik tarihe bir not düşmek idi. Öyle ya, ‘’Söz Uçar, Yazı Kalır’’. 

Türkiye`de ve Dünyanının değişik ülkelerinde yaşayan aile bireylerimizden ailemizin geçmişi ile alakalı tarihi gerçekleri merak edenler bu yazıyı kopyalayıp bir kenara koysunlar. Çocuklarına, torunlarına da lazım olabilir.

Hüseyin Dönmez/Belçika

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.