Haberin yayım tarihi
2018-02-10
Haberin bulunduğu kategoriler

İRFAN HOCA "DÖN YA KUR'AN"DEDİ, KUR'AN DÖNDÜ.

İzzet Dönmez Yazdı.

Tövbe tövbe, Kur`an döner mi hiç?

Döner mi, Dönmez mi?

Bakın anlatayım.

Aslında bu yazıyı yazmayı uzun zamandır düşünüyordum, kısmet bugüneymiş.

1965-66 yıllarında Akyazı`da bir Kur`an Kursu`nda yatılı Arapça eğitimi alıyoruz.

Başımızda da bize eğitim veren "İrfan Hoca" adında bir hocamız var.

Kursta kesinlikle hafızlık eğitimi verilmiyor, yasak çünkü

Kur`an okumayı öğrenene, direk Arapça eğitimi veriliyor.

Tek istisna var, ünlü Fıkıhçı Mehmet Talu Hoca, o da gündüzlü gelip, ezber veriyor.

Çoğu zamanda ezberlerini ben dinliyorum, yani Mehmet Talu Hoca`nın hocası olmuş oluyorum.

Kur`an Kursu`nda Faik Aydoğdu adında bir arkadaşımız var, Kuzuluk köyünden kapı komşumuzun oğlu.

Kursta gizlice hafızlık yapıyor, hem Arapça okuyor, hem hafızlık yapıyor.

İrfan Hoca, hafızlığa karşı olduğu için, onun Kur`an ezberlerini biz dinliyoruz.

Faik`in avuç içi kadar küçük bir Kur`an-ı Kerim`i var, kolay saklanabiliyor, ezberlerini oradan yapıyor.

Bir gün Faik Aydoğdu, Kur`an`ının kaybolduğunu söyledi, konuyu hemen İrfan Hoca`ya intikal ettirdi.

Kursta 50-60 civarında öğrenci vardı, Hoca, hepimizi bir halka halinde yere oturtarak, topladı, önce sordu hepimize "Kim aldı Fayiğin Kur`an`ını" diye.

Kimseden ses çıkmadı, İrfan Hoca ise "Şimdi ben bulurum o hırsızı" dedi.

Ortaya büyükçe bir Kur`an getirildi, Kur`an dört bir tarafından iple bağlandı, ipin uç kısmına da bir kapı anahtarı bağlandı.

İki talebe, anahtarın birer ucundan tutuyor, halkada ki, her bir öğrencinin önüne Kur`an getiriliyor, İrfan Hoca birşeyler okuyor ve "Dön ya Kur`an" diyor.

Yaklaşık 60 öğrencinin de Kur`an önüne getiriliyor, İrfan Hoca okuyor; "Dön ya Kur`an" diyor, Kur`an dönmüyor.

Komşu köylümüz Hasan isminde bir arkadaşımız var, Kur`an onun önüne gelince ve dua okununca, Kur`an fıldır fıldır dönmeye başlıyor.

Hasan, Akyazı`da sinema sokakta ünlü terzi Haşimali`nin kardeşi.

Her ne hikmetse, Hasan`ın önüne gelince, anahtara bağlı Kur`an dönmeye başlıyor.

Kesin olsun diye İrfan Hoca, bir kaç kere tekrar da yaptı, Kur`an yine döndü.

İrfan hoca bunu nasıl becerdi, hala anlayabilmiş değilim,

Suçlu bulunmuştu, vaziyeti anlayan Hasan kardeşimiz kıpkırmızı oldu.

İrfan Hoca`nın nasıl biri olduğunu hepimiz biliyoruz, yan odada falaka aletleri var, kabahat yapan öğrenci, anında falakaya yatırılır.

Dayakta ölçü ya da sınır yoktur.

Eski Sakarya Din Görevlileri Cemiyeti Başkanı Hasan Karagüzel Hoca ile birlikte okuduk o kursta, o bilir hepsini.

Arkadaşımız Hasan, yalvarmaya başladı, "Kur`an’ı ben çalmadım" diyor.

İnkar etse ne fayda, delil Kur`an, döndü bir kere, başka delile gerek var mı?

Kur`an`ı inkar mı edeceğiz?

Bu sefer falaka aletleri, ders gördüğümüz büyük odaya getirildi, cezayı herkes görüp ve ibret almalıydı.

Hırsızlığın en büyük delili de Hazreti Kur`an’dı.

Hasan, gözümüzün önünde falakaya yatırıldı, sanırım falakanın bir ucunu Pazarköy`lü Hamza Ramoğlu, diğer ucunu`da Kenan adlı bir arkadaşımız tutuyordu.

Onlar güçlü, kuvvetliydiler, İrfan Hoca`da Kırkpınar Baş Pehlivan`ı gibi çok güçlü kuvvetli bir Abhaz, elinde kocaman bir değnek, vurdukça Hasan`ın ayakları altından simsiyah kan çıkıyor.

İçimiz paralanıyordu, Hasan arkadaşımızın Kur`an`ı çaldığına pek inanmıyorduk, zaten çalsa saklayacağı bir yer yoktu.

Derslik bölüm 40-50 metrekarelik bir yer, 60 öğrenci aynı mekanda yatıp kalkıyoruz, başka bir mekan yok, saklayacak yerde yok.

İrfan Hoca, hiç kimseyi dinlendi, Hasan’ı ölümüne dövdü, olmadı yine dövdü.

Kurs’un alt katında, bitişikteki cami cemaatinin de kullandığı umumi tuvalet var, kurstaki en yaşlı öğrenci Kenan ağabey, onu tuvalete götürdü.

Herhalde onunda yardımı ile Hasan, tuvaletin küçücük camından atladı ve kaçtı, yalın ayak, Boztepe`deki evine gitti.

Daha sonra ne mi oldu?

Faik Aydoğdu`nun Kur`an`ı bulundu.

Kurs`ta ki pencerelerin hepsi kocaman perdelerle kapalı, çünkü o yıllarda bu tip yerler kaçak eğitim veriyor, her zaman Jandarma ve Polis takibi altında.

Kur`an, pencerenin önündeki sahanlıkta bulundu, kocaman perdede üzerini örtmüş, Faik, ezberini yaptıktan sonra, Kur`an`ı oraya koymuş ve unutmuş.

Kur`an`ı orada bulduğumuzu İrfan Hoca`ya söylemedik, çünkü aynı dayağı Faik`te yiyecekti.

Kuzuluk Köyünde kapı komşumuz olan Faik`i hiç sevemedim, hatta ona karşı çok büyük kin duydum.

Aradan 50 yıl geçti, Faik`le hala konuşmuyorum.

Şimdi duydum da Faik Aydoğdu`nun bir oğlu, kendisini Mehdi ilan etmiş.

Oğlu inşaat işleri yapıyormuş, elindeki keseri atmış ve "Ben Mehdiyim" demiş.

Birgün köye gittim, yani Kuzuluk Köy`üne.

Baktım Faik`lerin evinin önünde onlarca cip ya da lüks araba var.

Cenaze desem, cenazeye benzemiyor, düğün desem, düğüne hiç benzemiyor.

Kuzuluk`ta Taşburun Sapağı`nda Mustafa Esmer var, eski komşumuz, kırtasiye dükkanı var.

Sordum Mustafa`ya "Bu ne kalabalığı?" dedim.

Mustafa "Ağabey, senin arkadaşın Faik`in oğlu kendini Mehdi ilan etti, onlarda müritleri" dedi.

Bilmiyorum, günahlarını da almayayım, kim bilir onların elinde Kur`an takla dahi atıyordur.

Her zaman bu sütunlarda yazarım, hayatım boyunca, hiçbir tarikata, cemaata girmedim, kenarlarından dahi geçmedim.

Bunları yaşayanlar, bunların içine girer mi, hiç?

Daha yazacak neler var neler..

Ben anlatsam, sizin mideniz kaldırır mı bilmem.

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.