Haberin yayım tarihi
2011-05-03
Haberin bulunduğu kategoriler

Bir 24 Nisan Klasiği..

Amerikan Gallup araştırma şirketinin yaptığı ‘refah anketi’, Ermenistan ve Ermeni diasporasının “soykırım” ipine neden sıkı sıkıya sarıldığını bir kez daha ortaya koydu. Araştırmaya göre Ermenistan halkının sadece % 12’si hayatından memnun. Bir başka deyişle her sekiz Ermenistan vatandaşından sadece birisi hayatından memnun. Tabi bunun nedenini Ermeni yetkililere soracak olursanız yine “suçlu” olarak Türkiye’yi ilan ediyorlar.

Tarihi gerçekleri ellerinin tersiyle itip, kurdukları hayal dünyasında yaşamaya alışık Ermenistan yönetimine de hak vermek(!) gerek. Komşularıyla sorunlu, içine kapanık, ekonomisi perişan, beceriksiz yöneticilerin elinde kalmış, Rusya’nın kanatları altında yaşamayı alışkanlık haline getirmiş, özgüveni yerlerde sürünen minicik bir ülke. Rusya`nın ‘yap’ dediğini yapan, bir yandan da son bir yüzyıldır ABD’yi “idare etmeye” çalışan, “medet uman” bir ülke Ermenistan.

Arjantinli Ermeni iş adamı Eduardo Ernekyan’ın “Azatutyun” radyosuna verdiği demeçte Ermeni ekonomisinin bugünkü durumunu değerlendirirken, “Ermenistan’ın izole edilmiş bir ülkeye göre ekonomisinin oldukça iyi” olduğunu söylemesini ise “hoş bir latife” olarak kabul ediyoruz.

Obama’dan yüz bulamadılar, umut Kardashian’da...

24 Nisan dolayısı ile “soykırım” propagandasının gazına sonuna kadar basan Ermenistan, her zamanki gibi ABD yönetiminden sıcak mesajlar bekledi. Amerika Ermeniler Ulusal Kongresi (ANCA) doğu kanadı başkanı Andrew Kiziryan, geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Barack Obama’ya bir mektup yazarak Montebello’da bulunan “Ermeni Soykırım kurbanlar anıtına” çelenk koymasını “rica” etti. Beyaz Saray’ın Andrew Kiziryan’a dalga geçercesine verdiği “program yoğunluğu” cevabı Ermenileri iyice çileden çıkarttı.

Tabi, Ermeniler, Başkanlık seçimi öncesinde oy almak için “soykırım” konusunda sıcak mesajlar veren Obama’nın bunun devamını getireceğini sanıyorlardı. Kiziryan’ın, “Amerika Ermeni cemaati Obama’nın seçim kampanyasında 2008 yılında verdiği sözünü tutacağını ve 24 Nisan’da Soykırım sözünü dile getireceğini bekliyordu” sözleri Ermenilerin çaresizliğinin bir kanıtı olarak tarihe not düştü. 21 Nisan’da da ABD’nin Calver City’de bulunan Sony sineması önünde bin 500 Ermeni “Sözünüzü tutun, Ermenilere adaleti ulaştırın” pankartı ile Obama’dan yardım istediler.

Ancak daha trajikomik olanı, artık keçiboynuzu tadı veren “soykırım” masalının pop kültürüne “kurban” edilmesi. “Dünya sosyete camiasında” pek de iyi ün sahibi olmayan Ermeni asıllı Amerikalı model ve talk şov yıldızı Kim Kardashian, Twitter’da “Ermeni Soykırımını tanıma zamanı geldi” diye yazdı. Çaresizlik, insana neler yaptırıyormuş. Bunu da, bu 24 Nisan’da öğrenmiş olduk.

“Nankörlüğün” Fransızcası

24 Nisan’dan söz açılmışken, geçtiğimiz günlerde Strasbourg’daki Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Genel Kurulu’nda yaşanan bir olayın ayrıntısını hatırlatmakta fayda var.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, Türkiye’deki azınlıkların din özgürlüğü olmadığını söyleyen Fransız parlamenter Muriel Marland-Militello’dan söz ediyoruz. Erdoğan’ın bu provokatör çıkışa cevabı, “Arkadaşımız galiba Fransız. Ama Türkiye’ye de Fransız” oldu. (Aslında Fransız Parlamenter, öncelikle Fransa’daki vatandaşlarının din ve düşünce özgürlüğünü sorgulamadığı için, Fransa’ya da biraz yabancı kalmıştı bizce) Sonradan öğrendik ki, parlamenter aslında İstanbul Ermenisiymiş. Sık sık da Türkiye’ye geliyormuş. Fransız parlamenter Muriel Marland-Militello, ailesinin Fransa’ya nasıl geldiğini şöyle anlatmış:

“Ailemizin adı Selian. Dedem Türk Ermenisi. Çok güzel Türkçe konuşurdu, Ermenice bilirdi. Ama Fransızca bilmezdi... Dedemin, Kadıköy’de halı fabrikası vardı. 1915’te tehcir sırasında ailem de İstanbul Kadıköy’deymiş ve ailemi Müslüman bir Türk ailesi kurtarmış. Olaylar başlar başlamaz ailemi hemen alarak hızla Boğaz’dan bir gemiye bindirmişler ve biz Nice’e gelmişiz”.

Ancak İstanbul Ermenisi Fransız parlamenterin, ailesi hakkındaki anlatımında atladığı bir şey var; “1915’teki tehcir kararı İstanbul’u kapsamıyordu”. Bu açıdan, “çok güzel Türkçe konuşan ama Fransızca bilmeyen”, “Müslüman Türk komşuları tarafından sevilen”, “halı fabrikası sahibi, sade bir vatandaş olan” dedesi ve ailesinin, neden durduk yere korkuya kapılıp, Fransa’ya kaçtığını anlamakta zorlanıyoruz.

Şöyle ki; 24 Nisan 1915, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermeni terörist grupların üyelerine yönelik tutuklama kararı aldığı gündür. Haklarında tutuklama kararı çıkarılanlar, Doğu Anadolu Bölgesini işgal eden Rus askerlerine yardımcı olan, Ermeni halkını isyan için kışkırtan ve isyancıların faaliyetlerine katılmayı reddeden Ermeni vatandaşlarını cezalandıran şahıslardır.

Bazı Ermeniler tarafından iddia edilenin* aksine, 24 Nisan, tehcir kararının alındığı gün değildir. Taşnak, Hınçak ve Ramgavar örgütlerine mensup olduğu tespit edilen komitacıların tutuklandığı gündür.

Ancak Osmanlı yönetimi tarafından tutuklama kararının yürürlüğe konulması, Ermeni terörünün azaltılmasını sağlayamamıştır. Bu nedenle İttihat ve Terakki Komitesi kontrolündeki hükümet, Ermenileri başka yerlere taşımayı (tehcir) öngören yasayı kabul etmiştir ve bu yasa 15 Mayıs 1915`te yürürlüğe girmiştir. Buna göre; tehcir, İstanbul, İzmir, Edirne ve Antalya gibi şehirlerde yaşayan Ermenileri kapsamamıştır.

Ne diyelim, “soykırım” masalını dünyaya yutturmak için akıl tutulmasının zirvesinden inmeyen Ermeniler, umarız bir gün gerçeklerle yüzleşebilecek kadar kendilerine güvenirler.

*Ermeni propaganda çevreleri, tehcir kararının 24 Nisan 1915’te alındığını ve bunun bir soykırım kararı olduğunu bütün dünyaya anlatmaktadırlar. Bu çevreler, tehcirin 24 Nisan 1915’te İstanbul`daki gazeteci, siyasetçi, sanatçı ve din adamlarından oluşan Ermeni halkının ileri gelenlerinden yaklaşık 230 entelektüelin tutuklanarak Anadolu içlerine sürülmesi ile başladığını iddia etmektedir.

 Fırat KÜÇÜKKÖMÜRCÜ

 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.