Haberin yayım tarihi
2019-04-11
Haberin bulunduğu kategoriler

MÜSLÜMANCA YEMEK, MÜSLÜMANCA YAŞAMAYI KOLAYLAŞTIRIR.

Zeynep Zuhal Kılınç

Müslümanca yemek, Müslümanca yaşamayı kolaylaştırır. Evet, doğru okudunuz, yemek yemekle yaşamak birbiriyle orantılıdır. Birçok doktorun ve diyetisyenin “ne yersen, o, seni sen yapar.” sözü de bunu kanıtlar. Yediklerimiz ve içtiklerimiz bedenimizi etkiliyor ve birçok sağlık ve hastalık sebebi olabiliyor.

İnsanın yedikleri ve içtikleri bedenini etkilediği gibi zihin ve ruh dünyasını da etkiliyor. Bu sebeple, İslam’da üzüm ve üzüm suyu yasaklanmamışken, üzüm suyunu uzunca beklettikten sonra içmenin sarhoşluk verip aklı örteceğinden dolayı haram kılınmıştır. Zira İslam’da bir şeyin helal ve haram dairesinde değerlendirilmesi “menfaatin celbi ve mazarratın def’i (yararın sağlanması ve zararın önlenmesi)” ilkesine dayanır. Dolayısıyla faydalı olan ve temiz addedilen ne varsa, İslam’da geçer notu almış ve Müslümanlar için helal kılınmıştır. Buna mukabil, insan sağlığına maddî ve manevî açıdan zararlı olan şeyler yasaklanmıştır.

Helal ve haramı Vaaz’etme hususuna gelince, bu yetki ancak Allah’a (cc.) ve Rasulü’ne (sas) aittir. Nitekim bu durum Kur’ân-ı Kerim’de de belirtilmiştir. Bunun aksine, kendi aklı ile helali haram, haramı da helal yapma girişiminde bulunana, “Siz dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak, ‘Şu helâldir, bu haramdır!’ demeyin. Aksi halde Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah’a karşı yalan uyduranlar ise kurtuluşa eremezler.”(Nahl, 16/116) şeklinde uyarı yapılmıştır. Dolayısıyla Kur’an ve Sünnet çerçevesinde helal ve haram meselesi ele alınıp öğrenilmeli ve de öğretilmelidir.

Kur’an ve Sünnet, ikisi de birbirinden ayrı düşünülemeyen İslamî yaşam ve eğitim kılavuzlarıdır. Bu iki ana unsurdan yola çıkılarak, geçmişte ve günümüzde helal gıda meselesi aydınlatılmıştır. İslam hukukunun dört temel direğinden ikisi olan Kur’an ve Sünnet’e, icmâ ve kıyas metotları eklenmiştir. Zira geçmişte olan bazı hususlar bugün yok, bugün olan birtakım fıkhî hususlar da o gün bulunmuyordu. Dolayısıyla  bugüne ait olan bazı helal ve haram gıda meselelerini birtakım kriterlere dayanarak helal ve haram konularını alimler belirlemişlerdir.

İcmâ ve kıyas meseleleri elbette alanlarında ehil âlimlerce ele alınıp işlenmektedir. Bize düşen ulemânın Kur’an, Sünnet ve  ilmî gelenekle istinbat ettikleri hususlara riayet etmektir. Günümüz dünyasında, helal ve harama dikkat edilmeyen bir zamanda, Müslüman kimliğimimizi koruyabilmek adına helal ve haram meselesini öğrenmeli ve çok dikkat etmeliyiz. Zira yediklerimiz kalp, ruh ve akıl sağlığımızı etkiliyor. Birçok meselede duyarsız kalma, merhamet ve vicdanı yitirme, egoist bir yaşam biçimi sürme vb. kendimizle alakalı eksiklere sebebiyet veriyor. Helal yediğimiz kadar vicdanlıyız.

A’râf yüz elli yedinci ayette “O peygamber onlara iyiliği emreder, kötülükten meneder, onlara temiz olan şeyleri (tayyibât) helal, pis olan şeyleri (habâis) de haram kılar.” buyurulmaktadır. Peygamber efendimiz (sas) bize helal ve haramın kriterini açıklamıştır. Ayette “tayyibât” ve “habâis” kelimeleri bize bir kavramsal çerçeve çizmekte ve helalin ve haramın aslının ne olduğunu açıklamaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi, burada da fayda ve zarar ekseninde, temiz ve pis şeylerden bahsedilmiştir.

“Allah’ın Rasûlü, köpek dişi olan yırtıcı hayvanları ve tırnaklı yırtıcı kuşları yemeyi yasakladı.” (Müslim, Sayd, 15, 16; Ebû Dâvûd, At’ime, 32; Tirmizî, Sayd, 9, 11.)

Buradan yırtıcı hayvanların habâis kapsamına girdiğini ve yemenin helal olmadığını öğreniriz.

Bir başka husus da Allah ve Rasulünün (sas) bize birtakım ilkeler öğrettikleridir.  Örnek  olarak   Hz. Peygamberin,  “Sarhoşluk veren şeyin çoğu ve azı haramdır.”  (Ebû Dâvûd, Eşribe, 5) sözünü verebiliriz. Allah Rasulü (sas) bize burada bir ilke öğretir. Bu ilke haramlık payı bulunan az bir şeyde dahi bütünü kirletecek bir alan olduğu ile ilgilidir. Dolayısıyla biz Müslümanlara Kur’an ve Sünnet çerçevesinde öğretilen şeyler bir ilke kapsamındadır. Ve bu ilkeler aslında tüm insanlığı ilgilendiren ilkelerdir. Bu açıdan İslam’ın evrensel boyutu yeme içmede dahi kendini gösterir. Bir Müslümanın hayatı başı boş bırakılmamış aksine her şeyi kontrollü ve kendi faydası için birtakım ilkelerle örülmüştür.

Tıp dünyası da insan sağlığı için her şeyi yemenin doğru olmadığını söylemekte, buna rağmen insanlar günümüzde ihtiyaçtan fazlasını sırf zevk için yiyip içmekte ve sonuç olarak bedensel ve ruhsal açıdan ciddi hastalıklara sürüklenmektedir.

Netice olarak, Müslüman kimliğine sahip olan bir insan yeme ve içme konusunda helal ve harama dikkat etmek zorundadır. Zira dolu mide insanı düşünmekten ve hissetmekten alıkoyduğu gibi haram yemek ve içmek de tamamıyla duyarsız bireyler ortaya çıkarıyor.

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.