Haberin yayım tarihi
2018-07-03
Haberin bulunduğu kategoriler

TATİL YERİNE TEBDİL

Zeynep Zuhal Kılınç

Denilir ki “Kâinat boşluk kabul etmez.” Her bir boşluğu dolduran bir şey muhakkak vardır.

İnsanın iç dünyası eğer boşsa dolduracak bir şey oluyor. Her nedense insanın bu boşluğu güzel şeylerle dolmadıkça batıl düşünceler muhakkak dolduruyor. Zihnimiz ve kalbimiz bir süzgeç işlevini görüyor. Bu süzgeçten ne geçiyorsa idrakimize, o hayat görüşümüzü ve hayata bakış açımızı şekillendiriyor. Bu sebeple kalbimizden ve zihnimizden süzüleceklere dikkat etmek mecburiyetindeyiz.

Uzun bir çalışma döneminin ardından bir “tatil” sezonu açılıyor. Her yıl insanlar hayatın türlü telaşlarından sıyrılmak için tatil beldelerine doğru yol alıyorlar. Sadece tatil fikri bile insanın sinirlerini gevşetmeye ve yorgunluklarını gidermeye yetiyor. Ancak…

Ancak bir pazar gününü ele aldığımız zaman tatil kavramının aslında pek doğru bir kavram olmadığını anlıyoruz. Çünkü bir pazar günü bile insanın boşluğunda eriyip kaybolabiliyor. Koca bir pazar günü içerisinde insan dinlenmek için “hiçbir şey” yapmamayı tercih ettiğinde, o hiçbir şey yapmama hali insanı bir şey yapmış olmaktan ziyada yoruyor. Tatil, genel olarak insanların zihinlerinde “hiçbir şey yapmayacağım” algısı ile birlikte “rahatlatan şeyler yapmak” olarak algılanıyor. Elhak, bu gerekli bir şeydir. Yorucu ve bir o kadar yıpratıcı ayların arkasından insan dinlenme ihtiyacı hissediyor. Ancak bir şey yapmamak insanı çok da dinlendirmiyor. En fazla bir hafta sonra insan kendisine bir meşgale arıyor. Çünkü bir şey yapmama hali, yani boşluğa meydan vermek, insanı yıpratan bir haldir. Zira eylemde boş kalan, zihinde de boşluğa düşüp gereksiz bir halet-i ruhiyeye girebiliyor. Zihni kaplayan bir boşluk hissi, kalpte bunalma ve daralma olarak tezahür edince insan ne yapacağını bilemez bir hale gelebiliyor. Kur’ân’ın da bir öğüdü olan bir işten başka bir işe koyulmak elzem görünüyor insan için.

İnşirah suresinde “O halde, bir işten ayrıldığında hemen bir başka işe koyul” öğüdü kulaklarımızda küpe olsun. Yorulmayı yorulmamakla dinlendiremezsin diyor. Gerek zihni ve kalbi gerekse bedeni bir şeyle meşgul etmeli. Boşluk doldurulmalı. Ancak boşluğu anlamlı ve dişe dokunur bir şeyle doldurmalı. Öyle anlamsız ve gereksiz işlerle değil. “Bir çiçek dik, bir çiçeği sula, bir kuşu temaşa et, bir kitap oku, bulutları seyret, birisine yardım et, yazı yaz, toprağa dokun, bir bebeği sev, bir çocuğu sevindir, bir ihtiyarı ziyaret et, dua et, gözlerini kapat, bilinçle nefes al…” Ne yapıyorsak anlamlı olmalı. Çünkü anlamsız ne varsa hiçbir şekilde boşluk doldurmaz. Büyüyen boşluklar bizi içine alır da tatil dediğimiz şey burnmuzdan gelir.

Ayrıca tatil kavramı yerine “tebdil” demek daha uygun. Çünkü tebdil “değişim” demektir. İnsan, ne kadar uzaklara giderse gitsin değişim zihinde ve kalpte olmadıkça her yer aynıdır aslında. Tatile çıkmaktan çok değişim demeli. “Değişmeye gidiyorum” demek ve tatil dediğimiz şeye böyle bakmak belki daha anlamlı olur. Çünkü insan monoton bir hayata değişim katmak için gidiyor. Ruhunu ve bedenini yoran şeylerden bir anlık için bile olsa uzaklaşmaya gidiyor.

Tebdilimiz hayırlı olsun. Ruhumuzu, kalbimizi ve zihnimizi doyuracak bir “tebdil” temennisiyle…

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.