Yazan Sevim Ünal.

Yeni bir kitap arayışına girdiğimde ilk dikkatimi çeken şey kitap kapaklarıdır. Görselliğe önem verdiğim için veya bu herkeste böyledir. Sanırım bende daha çok ön planda.

Resim yapmam bu tür şeylere daha fazla dikkat etmemi sağlıyor olabilir. Velhasıl ilgimi çeken kitap kapaklarına yönelir, kapağı inceledikten sonra kitabın konusunu ve daha sonra da yazarın kısa öz geçmişine göz atarım. Şunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.

Ülkemizde kitap kapakları genel anlamda çok iyi seçiliyor. Daha çok ressamlardan yararlanarak veya bir sanatçıyla beraber çalışarak oluşturuluyor kitap kapakları. Grafikerler zaten kitap kapaklarında her zaman ön planda olan kişilerdir onları asla es geçmiyorum. Dolayısıyla ülkemiz kitap evlerini gezdiğimde edinmiş olduğum izlenimden dolayı memnunum. En azından kitap kapağı konusunda daha özgür ve zevkliyiz.

Aynı şeyi Avrupa’daki kitap evleri için söyleyemiyorum. Tam tersine Avrupa’nın neresinde olursam olayım girmiş olduğum bütün kitap evlerinde yapmış olduğum kitap kapakları gözlemlerimden dolayı üzgün ayrılmışımdır. Hemen hemen bütün kitap kapaklarında bir kadın fotoğrafı olması çok rahatsız edici. Kadın haklarının ki, bu konu çok derin. Oysa bu konu hiç yazılıp konuşulmaması gerekir.

Avrupa’nın bu konuda çok ön planda olduğunu düşün müyormuyuz? İşte ayrıntılara baktığımızda hiç de öyle olmadığını bariz bir şekilde görebiliryoruz. Avrupa kadını çok metalaştırıyor. Kadın reklam dünyasında olduğu kadar, kozmetik alanında ve benzeri bir çok şeyde kullanıldığı gibi kitap kapaklarından da tüketiliyor. Her hangi bir kitap evine girdiğinizde durup şöyle bir bakın kitaplara. Özellikle roman tarzı kitaplara bakınız. Bana hak vereceksiniz.

Umuyorum bu konuda bir gelişme kat edip gelişi güzel kadın fotoğraflarıyla süsledikleri kitap kapakları yerine daha anlamlı temalar yani sanatsal eserleri tercih ederler. Böylece kitap daha bir anlam kazanmış olmaz mı?