Haberin yayım tarihi
2014-11-26
Haberin bulunduğu kategoriler

ABDULLAH ÖCALAN'IN İTİBARI 2

Şimdi şöyle cümleler bolca kullanılır oldu.

Yahu sana mı kaldı bebek katilinin, bölücü başının, terörist başının itibarını korumak?

Görünüşte ne kadar masumane bir cümle değil mi?

El hak öylede gözüküyor.

İşin derununa inince hiçte öyle olmadığı anlaşılıyor.

Bir an için şöyle düşünelim.

Doğuda iki aşiret yüzyıllar boyu kan davası gütmüş olsun.

Bu kan davası sırasında yüzlerce de insan ölmüş olsun.

İki aşiretin liderleri de masaya oturup bu kan davasını bitirmek için görüşüyorlar olsun.

Aşiret liderleri kan davasını kim adına sonlandırmış olacaklar? Kendi aşiret mensupları adına elbette ki.

Bir üçüncü taraf daha var.

Bu aşiret barışından kendi zararı olduğunu düşünüyor.

Masaya oturan aşiret liderlerinden birini itibarsızlaştırmaya çalışıyor.

Aşiret mensuplarına diyor ki " Bu lideriniz var ya, bu kişi sizi satıyor.

Anlaşma olursa buradan çok büyük avantalar alacak, karşı aşiret lideri bu anlaşmadan dolayı filan filan köyleri sizin liderinize rüşvet olarak verecek.

Siz kaybedeceksiniz, aşiret başınız kazanacak. Sakın anlaşmayı tanımayın.

Kan akmaya devam etsin.

Siz karşı taraftan 100 kişi öldürdünüz, onlarsa sizden iki yüz kişi öldürdü.

Bu barış adil değil.

Kan akmaya devam etsin.

Siz rakip aşiretten yüz kişi daha öldürün.

O zaman barış masasına oturursunuz.".

Bu kışkırtma, barış masasına oturmuş aşiret liderini itibarsızlaştırma değil midir?

İşte Abdullah Öcalan`a yapılmaya çalışılan şey aynen budur.

Aynı mahfiller dönüyor, hükümet içinde şunları söylüyor.

" Hükümetin amacı barış filan değil, hükümet sizi oyalıyor, 2015 yılına kadar yapılacak olan üç hayati seçimi kansız-kavgasız atlatmak istiyor. Siz buna kanmayın.

Kan dökmeye devam edin. Hadi göreyim sizi.

Hükümet bu kanın altında kalsın. Yıpransın. Ülke kaos içine düşsün. Ortalık toz-duman içine girsin ki, dümen benim elime geçsin.".

Oynanan oyun aynen budur.

Bu oyunun hem iç aktörleri var, hem dış aktörleri var.

1979 yılından 1998 yılına kadar örgüt başı kimin kontrolü altındaydı? Suriye`de Beşar Esad`ın babası Hafız Esad deyyusunun elinde.

Tam 19 yıl boyunca örgüt başını Hafız Esad kullandı.

Bölücü Başı, on binlerce insanın öldüğü terör saldırıları sırasında örgütü Suriye`den yönetmiştir.

Sovyetler Birliğinin çökmesi sonucu kendini yalnız hisseden Hafız deyyusu Öcalan`ı sınır dışına atmak zorunda kalmıştır.

Orta Doğu`da gelecekteki siyasi çıkarları nedeniyle Amerika Öcalan`ı paketleyerek Türkiye`ye teslim etti.

Öcalan ve PKK terör örgütüne Dünya`da pek çok ülke siyasi çıkarları doğrultusunda destek vermiştir.

Bölgede Suriye, İran ve Irak örgütü değişik şekilde desteklemiştir.

Bunlar biliniyor.

Dünya`da ise PKK`ya en büyük desteği maalesef Almanya vermiştir.

Almanya yüzbinlerce Kürt sığınmacıya kapılarını açmış ve onlara yüz milyonlarca Euro maaş vermiştir.

Siyasi sığınmacı statüsü ile.

Yine Televizyonları, Radyoları, Gazeteleri, Dergileri, legal ve illegal örgütleri hep Almanya`da kurulmuştur.

Almanya hem güya Türkiye ile müttefik ve hem de bölgedeki siyasi, ekonomik çıkarları için PKK`ya her türlü desteği vermiştir.

Bu desteği başta Fransa olmak üzere irili, ufaklı bütün Batı Avrupa ülkeleri yapmıştır.

Birinci körfez harekatı ile devreye Amerika girmiştir.

Amerika bütün bu ülkelerin elinden PKK`yı alarak kendisi kullanmaya başlamıştır.

Birinci körfez harekatından sonra örgütle Amerika`nın ne tür işbirliği yaptığını tarih mutlaka yazacaktır.

Yaşarsak bizim gözlerimizde fal taşı gibi açılacaktır.

Peki İzzet hoca, bütün bunları yazıyorsun da.

Ne iştir yazının başlığını "Abdullah Öcalan`ın itibarı" koymuşsun.

Cevap vereyim.

Bir kere ben ve ailemde bu zalim terör örgütünün mağduruyuz.

Kuzenim Cemil Dönmez bu Bizim yüreğimizde yanıktır.

Eğer bir gün barış olacaksa, kan dökülmeyecekse, bu ülke enerjisini başka alanlarda kullanacaksa biz aile olarak bağrımıza taş basmaya hazırız.

Her şeyi, içimizdeki kini örtmeye, söndürmeye hazırız.

Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümeti İmralı ile masaya oturduğunda, örgütün başını Amerika`nın, Almanya`nın elinden akmış oluyor.

Örgüt zaten bu güne kadar onlarla görüşüyor, pazarlıklar yapıyordu.

Onlarla iş tutuyordu.

Dış destek almadan yeryüzünde hiç bir terör örgütü bu kadar dayanamaz.

Ama az, ama çok.

Dünya`da ellinin üzerinde ülke örgüte destek vermektedir maalesef.

Ben fotoğrafın büyüğünü görmekteyim.

Barış masasından başarısızlıkla kalkmak halinde neler olabileceğini bilmekteyim.

Bunları düşünmek bile istemiyorum.

Bölücü, ayrılıkçı hareketlerle baş etmek çok zordur.

Hele kitle tabanı bulmuşsa daha da zordur.

Keşke güvenlikçi politikalarla sonuç alınabilse.

Ben çok iyi biliyorum ki görevi biten en az 5 Genel Kurmay Başkanı giderayak "Bu sorunun sadece güvenlikçi politikalarla bitmeyeceğini" söylediler.

Gerçekte budur.

Fotoğrafın büyüğünü görebilenler.

Meselenin anatomisini çok iyi bilenler başka bir çözüm yolu olmadığını görmektedir.

Şu da çok açık bir hakikattir ki.

Bu sorunu çözmek tek başına siyasi iktidarların işi değildir.

Milletçe elimizi taşın altına koymalıyız.

Bu coğrafya da Türk Milletinin çözmeye mahkum olduğu iki büyük sorundan biri budur ve birincisidir.

Bölgede 29 isyan olmuş.

150 bin kişi ölmüş.

Ne olur buradan Siyasi Rant hesabı yapmadan çözelim bu sorunu!

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.