Haberin yayım tarihi
2018-08-08
Haberin bulunduğu kategoriler

AK PARTİ PARALARI BETONA MI GÖMDÜ?

İzzet DÖNMEZ

Son zamanlarda döviz fiyatlarındaki ölçüsüz artış, bazı zevatı iktisat allamesi yaptı.

Paraların betona gömülmesinden kasıt ne?

Gayet belli ki; Devlet`in yaptığı bayındırlık yatırımları.

Yani devlet, otoyollar yapıyor, köprüler, barajlar, denizaltı tünelleri yapıyor, hastaneler yapıyor, yeni okullar yapıyor.

Birde özel Sektör`ün yaptığı yeni konutlar var.

Geçenlerde İstanbul-Sütlüce`de gördük 4 katlı apartmanı..

Adam, toprağı 20 santim dahi kazmadan, ham toprağın üzerine 4 katlı apartman dikmiş.

En ufak bir yağmurda, hoop kaydı gitti.

Şayet gece olaydı bu iş kaç cana mal olacaktı.

Sütlüce, sanırım Fatih`in gemilerini kızaklar üzerinde kaydırarak, Haliç`e indirdiği bölge 4 katlı apartman`da Fatih`in kadırga`ları gibi kaydı, gitti.

İstanbul`un % 80`i gecekondu İstanbul`da çok büyük bir deprem`in geleceği mutlak.

Şayet İstanbul ve diğer şehirlerde, yapı stokları yenilenmez ise halimiz nice olur?

Paralar betona gömülüyor diye sağlıklı deprem`e dayanıklı yeni binalar yapılmasın mı?

Allah korusun bahsedildiği büyüklükte İstanbul`da bir deprem olursa sadece İstanbul iptal olmaz Türkiye iptal olur.

2001 Kasım krizi`nin en büyük çıkma nedenlerinden birisi de 17 Ağustos 1999 depremidir.

Ülke ekonomisi allak bullak olmuştur.

Son 60 yılda Büyükşehirlere göçeden milyonlarca insan, depreme karşı dayanıklı bina değil, başını sokacağı konut yapmıştır.

Hükümetlerde göz yummuştur bu çarpık yapılaşmaya.

Ülke`nin sosyoekonomik yapısı, başka türlü hareket etmeye imkan vermiyordu.

Milli Geliri birkaç yüz dolar olan ülke`nin idarecilerinden daha fazla birşey beklemek mümkün değildir.

1960`ların başında yurtdışına çalışmaya giden rahmetli babam anlatırdı.

Başta Roma olmak üzere İtalya`nın belli başlı büyük kentlerinin varoşları tamamen gecekondu ile dolu imiş.

Keza İspanya, Keza Portekiz hemde gecekondular, bildiğimiz teneke evler.

Gazyağı tenekesinden yani.

Yeryüzü gecekondular ile ilk defa Londra`da tanıştı.

Sanayi devrimi ile İngiliz köylüsü şehirlere indi.

İngiliz köylüsü, Londra`ya inince hemen apartumanlar mı dikti sanıyorsunuz?

Londra varoşlarında yüzbinlerce gecekondular dikildi.

Şimdi dahi dahi gidin Londra varoşlarına.

Hali bir görün 50 yıldır dış cephesi boyanmayan evler var.

Herifin oğlu ötüyor "16 yıllık iktidarında Ak Parti`nin bir tek adet fabrika yaptığını gördünüz mü?".

Lan denyo 16 yıllık iktidarında Ak Parti bir tek adet fabrika yapsa, zaten ben oy vermem........

Benim yerime oyu sen verirsin.

Senin kıçı kırık liderin "Şeker vatan`dır" diyerek, Şeker Fabrikaları`nın özelleştirilmesine karşı çıkıyor.

Devlet`in elinde halen 18 tane Şeker Fabrikası varmış.

Yeni öğrendim, dellenmeye başladım.

Hala bu çağda, bu devirde Devlet şeker üretir mi?

Bunu duyduktan sonra Ak Parti`ye oy verip vermemeyi yeniden düşünmeye başladım.

Devlet`in elinde fabrika demek siyasetçiye arpalık demektir.

Sendikacı`ya arpalık demektir.

Şimdiden ültimatom veriyorum, önümüzdeki 5 yıl içinde Devlet, bu 18 Şeker Fabrikasını özelleştirmezse; bende hayatta olursam; ‘’asla Ak Parti`ye oy vermeyeceğim’’

Bu taahhüdümdür.

Son 16 yılda hem Toki kanalı ile Devlet, hemde özel sektör yüzbinlerce milyonlarca konut ve kamu hizmet binası yaptı, devlet`te bir tane fabrika yapmadı.

Öyle mi?

Bu binaların demiri, çimentosu, tuğlası, kiremidi, seramikleri, boyası, kabloları, vitrifiye, malzemeleri, mermerleri, armut tarlasında mı üretiliyor?

Yoksa bu malzemeleri üreten ve yüzbinlerce insanı istihdam eden fabrikalar mı var?

Yahu siz fabrika`dan neyi anlıyorsunuz?

Fabrika deyince aklınıza sadece Nazilli basma fabrikası mı geliyor?

Fabrika deyince aklınıza sadece Beykoz Kundura Fabrikası mı geliyor?

Fabrika deyince aklınıza Yozgat Bira Fabrikası mı geliyor?

Fabrika deyince aklınıza Bomonti Likör Fabrikası mı geliyor?

7`si Sakarya`da olmak üzere bu ülke`de yüzlerce Organize Sanayi Bölgesi var.

Bu Sanayi Bölgelerinde binlerce fabrika var.

1980 yılında Türkiye`nin bütün ihracatı 2 milyar dolardan ibaret idi.

Sattığımız şeylerin tamamı zirai ürünler tütün, pamuk, fındık, fıstık, kabak çekirdeği.

Türkiye, şu anda 163 milyar dolarlık ihracat yapıyor % 95`i sınai ürünler.

Fabrika yapılmadı da bu sınai ürünler armut tarlasında mı üretiliyor?

2002`de Türkiye`nin ihracatı 36 milyar dolar idi.

Şimdi 163 milyar dolar.

Türkiye`nin ihracat limanları tıklım tıklım sınai ürünlerle dolu.

Otomobil, televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi, daha niceleri.

Efendim Devlet Fabrika yapmadı ama.

O kurulu fabrikaların tamanı`nın direkleri, girsin senin mabadına.

Yetmedi girsin senin aba ve ecdadı`nın mabadına.

Kardeşim devlet, elbetteki fabrika yapmayacak.

Devlet, fabrika yapana enerji temin edecek.

Ucuz kredi temin edecek.

Üretilen ürünlerin nakli için yol yapacak.

İhracatı için liman yapacak.

Altyapılı Organize Sanayi Bölgeleri yapacak.

Özel Sektör`de fabrika yapacak.

Bütün bunlar oluyor zaten.

Akkuyu ve Sinop Nükleer Santrali`nden sonra Devlet şimdi de Trakya`da 3. Nükleer Santrali`nin yapımı için hazırlık halinde.

Ülke büyürken, en büyük ihtiyaç, enerji ihtiyacıdır.

Deriner ve Ilısu Barajları hızla biterken, yeni Termik Santralleri yapımına da hız verildi.

En büyük açığımız, en büyük darboğazımız enerji açığı.

Önümüzdeki 5 yıl içinde 60 milyon turist bekliyoruz.

50 milyar dolarda gelir.

Bu turistik yatrımlarada enerji gerek.

Devlet fabrika yapacak, başına da kıçı kırık Halk Partisi kafalı bir memur koyacak ve bu fabrika`da küresel rekabet yapacak.

Ulan; Siz, ne kadar dangalaksınız.

Mağara`dan yeni çıkmış yaratıklar gibisiniz.

Ne kadar cahilsiniz.

Ne kadar geri kafalısınız.

Ne kadar yobazsınız.

Sizden kurtulamayacakmı

Düşün artık milletin yakasından.

Efendim, Dolar hızla yükseliyormuş.

Bir felakete doğru gidiyormuşuz.

Paralar betona gömülmeseymiş, fabrika yapılsaymış, bu kriz olmazmış.

Ulan dangalak; Yurtdışından gelen 460 milyar dolar para`nın % 80`i ile fabrikalar yapıldı.

Fabrika`yı Devlet değil, özel sektör yaptı.

Fabrikaları, kıçı kırık memur değil, işadamları yönetiyor.

Gidin bi sorun.

SATSO Yönetim Kurulu Başkanı ve Arma Filtre sahiplerinden Akgün Altuğ, İngiliz Bankalarından kredi kullanmıştır.

Sorun ona.

O kredileri nerelerde kullanmıştır?

Neler üretmiştir?

Kaç ülkeye ihracat yapmaktadır?

Bi sorun hele, dış borcun dörtte biri kamuya, dörtte üçü özel sektör`e aittir.

Kamu`nun dış borcuda uzun vadeli, garanti dönüşümlü bayındırlık yatırımları içindir.

Özel Sektör`ün dış borcuda yatırımları`nın finasmanı içindir.

Yurtdışı müteahhitlik hizmeti veren şirketlerimizin taahhüt tutarı 200 milyar dolar`a dayanmıştır.

Hani 460 milyar dolar dış borcumuz var diyoruz ya, bu borcun büyük kısmı, yurtdışı bankaların teminat mektuplarıdır.

Ortada nakden alınmış kredide yoktur hani.

Ticaret yapmayan, bundan birşey anlamaz.

Bütün bunlara rağmen, dolar yükseliyor.

Türkiye`nin hiçbir iktisadi verisi, dolar`ın yükselişini izah edemez..........

2003 yılından itibaren, yani 1 Mart teskeresinden itibaren Türkiye`ye diz çöktürülmek isteniyor.

Sadece bu.

Hepsi bu.

Yekünu bu!

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.