Haberin yayım tarihi
2015-09-28
Haberin bulunduğu kategoriler

FAKİR, FUKARA MESELESİ.

İzzet Dönmez Yazdı..
 

Rahmetli babam bazen fakir, fukaraya küfrederdi,

Bu yüzden kendisiyle sürekli kavga ederdik.

Kendisiyle bu konuda hiç anlaşamazdık.

Ben "Zenginlikte, yoksullukta Allah`ın insanı imtihanıdır.

Yoksula kötü gözle bakmayalım" der, onu ikna ya çalışırdım.

Babam geri adım atmazdı.

Babam tamda haksız sayılmazdı.

Bizimde çok yoksul günlerimiz olmuştu.

Babam bizi küçücük çocuklar olarak annemle birlikte bırakarak, tam üç bin kilometre uzağa, ekmek parası peşine gitmişti.

Yerin 1.200 metre altında 25 yıl kazma kürek maden ocağında çalışarak, bize ekmek parası kazanmıştı.

Hem de bizi okutmuştu.

Köyümüzde babamın yaşıtı bir çok kimse sıcacık döşeğini bırakmamış, gurbete çıkmamış, yoksullukta inat etmişlerdi,

Babam ise çok çalışmış, çevresine göre güçlenmişti,

Onu artık müthiş kıskanır olmuşlardı.

Sürekli babamın dedikodusunu yaparlardı.

Köye her gittiğimde bana mutlaka hatırlatılır, zamanında ne kadar yoksul olduğumuz anlatılır.

Babamın tavukçuluk yaptığı "T" ye alınarak, hep anlatılır.

Babamda bunları duyunca, öfkeden deliye dönerdi.

Bedeni bir özrü olmadığı halde, kişi yoksul ise, babam bunu kabul etmezdi.

"Kahve köşelerinde zenginin malının envanterini çıkaracağına, sende çalış kardeşim" derdi.

Halbuki ben aldığım dini eğitim yüzünden fakir, fukara edebiyatı ile büyümüştüm.

Babamla aynı düşünmüyordum.

O yirmili yaşlarda Avrupa`ya gittiği için, onunla bir çok konuda farklı düşünüyorduk.

Benimde iş adamı olduktan sonra kanaatlerim çok değişti.

İki tane yüksek okul mezunuyum.

Yabancı dillerim var, nerde istesem iş bulabilirdim.

Üç otuz kuruşa çalışmayı tercih etmedim.

İş adamı olmaya karar verdim.

Günde 16-18 saat çalıştım.

Tam 20 yıl boyunca, cumartesi, pazar günleri dahi işyerimi açtım.

Tam 20 yıl boyunca bütün bayram günleri iş yerim açık oldu.

Bu gün bayram, yaşım 62, şu anda işyerimde çalışıyorum.

Tam Bayram arifesi mutfak işi yapan hanım işten çıktı.

İşçi Bulma Kurumuna kayıt verdik.

Onlarca hanım telefonla aradı.

İlk soru "İş yeriniz nerede?".

Ben "Serdivan`da" diyorum, telefon çat kapanıyor.

Sanki Serdivan Beytüşşebab`a komşu ilçe.

Nerede olmalı iş yerimiz?

Herhalde Atatürk Bulvarının orta yerinde.

Muhtemeldir ki; bu kurban bayramında da "yoksuldur" diye 40-50 kilo Kurban eti gelmiştir bu hanımların evine.

Devlet odunu-kömürü de bedava veriyor.

Her ay gıda yardımı da kolilerle bedava geliyor.

Muhtemeldir ki; Devlet ve çeşitli yardım kuruluşları bedava kılık kıyafet, kırtasiye malzemesi veriyor.

Sağlık desen tümden bedava.

Şimdi sabah yataktan kalkacan da.

Ta Serdivana gidecen de,

Günde 10 saat çalışacan.

Ne gereği var efendim.

Tayyip baba sağolsun.

Fakir-fukara olmak, itibarlı adam olmak haline geldi.

Yurtdışında öğrencilik yıllarımda görmüştüm.

Gündüzleri Türk kahvehaneleri tıklım tıklım dolu olurdu.

Türk gençlere sorardım "Niçin çalışmıyorsunuz?" diye.

Çalışırsam 1.200 mark alacağım, çalışmadan işsizlik sigortasından bin mark alıyorum.

İki yüz mark için değer mi?

Binlerce Türk`ün ağzından bunları duydum.

Tembellik bizim kanımızda var.

Asalak olmak bizim genlerimizde mevcut.

Bir tarihçi büyüğümüz aynen şöyle derdi "Osmanlı tarihi aynı zamanda bir yağma ve hampa (Başkasının sırtından geçinme) tarihidir".

Biz çalışıp, devlete vergi vermeyi sevmeyiz.

Borç taahhüdümüzü yerine getirmemeyi hüner sayarız.

Asalakça yaşamak çok hoşumuza gider.

Zenginin malının envanterini çıkarmaktan çok hoşlanırız.

Yani biz Türk milletiyiz.

Babama her mezar ziyaretine gittiğimde: "Baba, galiba sen haklıymışsın, özür dilerim" deyip, geri dönüyorum.

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.