Haberin yayım tarihi
2016-10-18
Haberin bulunduğu kategoriler

KİM FETÖCÜ, KİM DEĞİL.

İzzet Dönmez Yazdı.

FETÖCÜ`LÜKTEN KIL PAYI YIRTTIM

Şimdi birileri diyecek ki; sende kaşınıyorsun İzzet hoca.

Hayır, öyle değil.

Ülkede onbinlerce insan tutuklanıyor, gözaltına alınıyor, işten el çektiriliyor.

Bu insanlar kim?

Hepimizin dostu, arkadaşı, akrabası, komşusu, meslektaşı.

Bu insanlar uzayda yaşamıyordu ki;

Hepimiz birlikte, içiçe yaşıyorduk.

Kiminin kallavi FETÖCÜ olduğunu biliyorduk.

Kimininse FETÖCÜ olmasına hayret ettik.

Çünkü hiç renk vermemişti.

Örgütle, Cemaatle ilgisi olmayanlar olarak, biz ne biliyorduk?

Namazında, abdestinde, Allah rızası için çalışan insanlar bunlar.

Aynen böyle biliyorduk.

Şimdi ne gördük?

Adamlar, birbirleriyle kod adları ile tanışıyor, kod adları ile haberleşiyor.

Ne demek kod adı?

Kod adı kullanmayı biz kimde öğrendik?

PKK gibi, DHKPC gibi, illegal, vatan haini örgütlerde.

İnsanlar niçin kendi orijinal adlarını gizleyerek, kodlu, şifreli adlarla iletişim kurar?

Suç işlemeye karar verdiği zaman, adamlar, özel şifreli yazılımlarla haberleşiyor.

Niye böyle yapılır?

Yasadışı işler çevrileceği zaman.

Adamlar, karılarını, kocalarını dahi kendileri seçmiyor.

Örgüt seçiyor.

Biz, bunları biliyor muyduk?

En azından kendi adıma söyleyeyim; Hayır ve Kat`a.

Şimdi anlaşılıyor ki; adamlar, bu vatana ihanetin daniskasının hazırlığını yapıyorlarmış.

Aslında 15 Temmuz darbesi, çok erkene çekilmiş bir darbe girişimidir.

Eğer MİT Müsteşarını değiştirme konusunda ısrarcı olmasalardı.

Eğer eski Genelkurmay Başkanını Ergenekonculuk’tan içeri almasalardı, belki de bu kadar erken afişe olmayacaklardı.

Silahlı Kuvvetlere yerleştirdikleri adamları Tuğgenerallikten daha yukarı rütbelere çıksaydı.

Yani; Kor ve Or olsalardı, zaten iş bitmişti..

Vatandaşın sokaklara çıkması da kar etmezdi.

Meğer bunlar, bu kadar hain bir yapılanma imiş.

Peki; ben, FETÖCÜ`lükten nasıl kılpayı yırttım?

Şimdi anlatayım..

Benim çok yakın avukat bir arkadaşım var.

Beni tanıyan herkes bilir ki; kardeşim kadar bana yakındır.

O avukat arkadaşımın kızı, Asya Bank`ta çalışıyordu.

Kendisini kızım kadar severim.

Aile`nin FETÖ ile uzak-yakın ilişkisi yok.

Kızımız orada sadece ekmek parası için çalıştı.

Daha sonrada doğum yapınca, kendi isteği ile ayrıldı.

Kızımız, beni her gördüğünde Asya Bank`a hesap açmam için ısrarcı olur.

Hatta şube müdürü ile şirkete bile ziyaretime geldi.

Benimse bu sözde İslami Finans Kurumlarına hiç sempatim yok.

Bunların tamamen Hülle kuruluşlar olduğunu düşünürüm.

Onlarda bal gibi faiz alırlar, faiz verirler.

Sadece Hülle yaparlar.

Burası uzun bir konu.

Aslında bankacı kızımızı kırmaya hiç niyetim yok.

Onun hatırına, Asya Bank`a şirket hesabı açmaya kararlıyım.

Bir türlü fırsat bulamıyorum.

Birgün bankaya gittim.

Kızımız izinliymiş.

"Başka zaman gelirim" diye düşündüm.

O zamanı hiç bulamadım ve Asya Bank`a hesap açamamış oldum.

Allah işte!

Zaten daha sonra da 17/25 Aralık olayları oldu.

17/25 Aralık olayları oldu olmasına da; benim kapımın nerden açıldığını bilmeyen cemaatin adamları, birden kapımı aşındırmaya başladılar.

Tam 17 Aralık günü, Zaman gazetesinin Bölge Müdürü olduğunu söyleyen bir zat, beni telefonla arıyor, Zaman Gazetesine abone olmamı istiyor.

Zaman gazetesi dahil, hayatımda hiçbir dergiye ya da gazeteye abone olmadım.

Zaten bu işleri hiç sevmem.

17 Aralık ihanetinin olduğu gün, iş için İstanbul`daydım.

Operasyonun bir cemaat ihaneti olduğunu anında anladım.

Öfke kusuyorum.

Birde üstelik benim gibi adama abonelik teklifi yapılıyor.

Sanıyorum, telefonumu onlara Ticaret ve Sanayi Odasındaki bazı Meclis üyesi arkadaşlarım vermiş.

İş, gazete aboneliğinden başladı,

Yeniden Asya Bank`a hesap açma, Fetö`nün kolejlerine parasal yardım talebine kadar vardı.

Hemde 17/25 Aralıktan sonra.

Ondan önce kapımın nerden açıldığını kimse bilmezdi.

Bu işin, organize bir iş olduğunu anladım.

Kimlerin organize ettiğini de anladım.

Çünkü, 7 Şubat 2012 MİT Müsteşarı krizinden itibaren, bu sütunlarda cemaat aleyhine yaylım ateşine başladım.

Önce ikna heyetleri geldi,

Fayda etmedi.

Sonra uyarı heyetleri geldi,

Fayda etmedi.

Sonra tehditler başladı.

Bizde savcılığa suç duyurusunda bulunduk.

Aslında şunu demek istiyorum; hani sayın Cumhurbaşkanımız diyor ya; "Bunların altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet".

Tanımlama harika.

Bende aynen katılıyorum bu tanımlamaya.

Rica ile, minnet ile, araya adamlar koyma ile, birileri zaman gazetesine abone yapıldı ise, Asya Bank`a para yatırdı ise, FEÖ`nün kolejlerine çocuğunu kaydetti ise, hatta FETÖ örgütüne himmet verdi ise, sadece bu gerekçelerle insanları suçlu ilan etmek yeterli değildir bence.

Çok değerli bir dostumun kızının ricaları üzerine, ben dahi FETÖ`nün bankasına hesap açmak üzereydim.

Benim gibi azılı FETÖ düşmanı bile korner`den döndü.

Bence, bu şekilde aldatılmış binlerce, onbinlerce, belkide yüzbinlerce yurttaşımız var.

Devletimizin bekasına kastetmiş alçaklar, en ağır şekilde cezalandırılsın.

Hatta idam dahi edilsin.

Bilinçli bir ihanet organizasyonunun içine girmeden, tamamen iyi niyetinden iğfal edilmiş insanlarda ayıklansın.

Onlar mağdur edilmesin, Nahak yere.

Birtek insanın mağdur edilmesine gönlüm razı değildir.

Ayrıca, alçakça İspiyonaj mekanizmasının da çalıştığını unutmamak gerek.

Devletimizin ve Hükümetimizin bu konuda samimi olduğuna inanıyorum.

Ama yetmez ki,

Bu konuda görev icra eden herkesin dikkatli olması gerek.

Akyazı`da 70 yaşında ve kütürüm Hatice Yıldırım`ın tutuklanmış olmasını benim insan vicdanım kabul etmiyor.

Etmiyor arkadaş!

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.