Haberin yayım tarihi
2011-04-28
Haberin bulunduğu kategoriler

Söylemler Başka, Yaşananlar Başka..

İmralı sakini Öcalan’ın her gün yeni ve tutarsız fikirlerle gündemde kalmak için çaba gösterdiği, avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde tehditler ve çözüm önerileri yağdırdığı, görüşme notlarının şikayetler ve bilgiçlik taslayan ukala tavırlara sahne olduğu bilinenler arasında yer alıyor. Öcalan’ın malum tutarsız tavrının örgüt içindeki diğer şahıslara da aynen bulaşıcı hastalık gibi sirayet ettiği görülüyor. Söyledikleri ile yaptıkları farklı olan, bir hareketi diğerini tutmayan örgüt ve üyelerinin ağızlarından çıkanlara ve buna karşılık yaşananlara bir bakalım isterseniz.

Kürt halkının dini duyguları ile ilgili Fırat Haber Ajansı’na açıklamalar yapan PKK’nın üst düzey yöneticilerden Murat Karayılan, “Kürt halkının dinine bağlı bir halk olduğu ve asla camilere karşı bulunmadığını” belirtiyor. Bu cümlede ne olumsuzluk var ki diyenleriniz olabilir. Ancak örgütün siyasi sözcüsü  BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş tarafından, “Devletin imamları arkasında namaz kılmayın” şeklindeki söylemler, Murat Karayılan’ın sözlerinin tersine anlaşılmasını sağlayan nitelikte. Ayrıca BDP’nin, KCK’nın da etkisiyle teröre hizmet eden sahte imamları devreye sokması, onların eşliğinde halkı sokaklarda namaz kılmaya teşvik etmesi, cami basıp imamları dövmesi de Karayılan’ın bahsettiği “dinine bağlı” tanımlamasına pek uymuyor.

Her zaman PKK ve BDP’nin ağzından düşürmediği bir kelime var. O da “demokratik”.  Her cümlenin, her kelimenin başına bir demokratik kelimesi ekleyiveriyorlar. Demokratik Cumhuriyet, demokratik özerk Kürdistan, demokratik çözüm çadırı, Kürt sorununun demokratik çözümü, Türkiye’nin demokratikleştirilmesi…….vb şekillerde süren ve söyledikleri ile yaptıklarını son derece demokratik gösteren bir sürü laf kalabalığı. Bu arada sivil itaatsizlik adı altında sokak ortalarında oturup yolu trafiğe kapatmak ve ambulansların geçişini engelleyerek halkın sağlığıyla oynamak, lüzumsuz çadırlar oluşturup oralarda çözüm üretebileceklerini düşünmek, eylemlerde kadın ve çocukları ön saflarda kullanarak propaganda yapmak, esnafın zorla kepenk kapatmasını sağlamak, Türk bayrağı asılı evlere ve işyerlerine tahammül edemeyip taşlamak, araç yakmak, her gün ROJ TV ekranlarından serhıldan çağrıları yapmak, gençleri dağa çıkmaları için provoke etmek ve daha sayılamayacak garip, saçma, maddi- manevi zarara sebep olan çeşitli olaylar ise gerçekten anti demokratikliğin en güzel örneklerini teşkil ediyor.

Söylemlerle yaşananlar arasındaki tutarsızlık ve “demokratik olacağız derken anti demokratik olmak” galiba PKK ve BDP’nin en büyük sorunlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Demokratik olalım derken en çok Kürtlere zarar veren bu anti demokratik ikili, şiddet yolunda yürürken Kürt sorununa çözümden çok çözümsüzlük getirdiğini ne zaman anlayacak acaba?

Helin Demir

helindem@mynet.com

 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.