Haberin yayım tarihi
2018-01-22
Haberin bulunduğu kategoriler

TAKIRAK HAFIZ.

İzzet Dönmez Yazdı

Bu yazıyı uzun zamandır yazmayı kafamda tasarlıyordum, kısmet bugüneymiş.

Malum, bugün karne günü, karneler pekiyi ile dolu ise hemen telefon bayiine.

İstenen cep telefonu da en ucuzu 5 bin gayme.

İstersen alma.

Geçenlerde iki torun tutturdu bilgisayar diye, 7 bin gaymeyi bayıldık.

Gelelim benim hikayeme.

Yıl: 1968, İzmit -Baç Mahellesi-Çınarlı camiinde hafızlık yapıyorum.

5 yaşından ilkokulu bitirinceye kadar, köy hocaları`nda din ve Kur`an eğitimi aldım.

İlkokulu bitirdiğim yıl, Hanyatak Köy`ünden Akyazı merkeze indik.

Daha yeni evimizde bir hafta kalmadan, ailem beni yatılı Kur`an Kursuna verdi.

Süleymancılara ait kurs, evimize 500 metre mesafede.

Buna rağmen ben, kursta yatılı okuyorum.

Ayda bir akşam ancak eve gidebiliyorum.

Kurstaki hocamız, merhum İrfan Tokcan, Süleyman Hilmi Tunahan`ın Kısıklı`daki kursta ilk talebelerinden.

Şimdi öylemi, bilmiyorum.

O yıllar, kursta hafızlık yapmak yasak.

Doğru`dan Arapça eğitime başlıyorlar.

Bizim ailede ise hafızlık çok önemli.

Köy`den akrabam ve beraber kursta okuduğumuz iki arkadaşım, kurstan ayrıldı ve İzmit`e hafızlık yapmaya gitti.

Eski Hanyatak Köy`ü imamı Necati Özen ve hafız Aytekin Yolcu.

Bir bayram günü, Necati Hoca`yı bizim köyde gördüm.

Bana, İzmit`teki hafızlık günlerini ballandıra ballandıra anlattı.

Bende o kurstan ayrıldım, İzmit`e hafızlık yapmaya gittim.

Kur`an Kursu`nun Hocası Muharrem Şimşek, hem köylümüz ve hem akrabamız.

O da Süleyman Hilmi Tunahan`ın İstanbul-Kısıklı`daki öğrencilerinden.

Hafızlığını, "Asker Hafız" Mehmet Eren Hoca`da yapmış.

Süleymancılık Hareketi`nin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan`dan ileri düzeyde Arapça eğitimi almış.

Muharrem Hocam, halen Şeker Mahallesi`nde ikamet eder ve sağdır.

Bizde çok büyük emeği var.

İzmit-Baç Mahallesi-Çınarlı Camii`nin bitişiğinde çok küçük bir Kur`an Kursu var.

Tek gözlü bir yer ve Kız Kur`an Kursu, Mahalle`nin kız çocuklarına gündüzlü Kur`an eğitimi veriyor.

Necati Özen, Aytekin Yolcu, Mustafa Kanmaz, rahmetli Ahmet Mert ve ben, kaçak olarak orada hafızlık yapıyoruz.

Muharrem Şimşek Hocamızın hafızlık hocası Asker Hafız`da Kocaeli Müftüsü, bize göz yumuluyor.

Muharrem Hocam, zorlanınca, üç arkadaşımızı hafızlığı bitirmiş olarak kurs`tan gönderdi.

Rahmetli Ahmet Mert ve beni, yarım hafız iken Adapazarı İmam-Hatip`e zorunlu olarak gönderdi.

Çünkü şikayetler artmıştı.

Birgün, Akyazı`dan annemle amcam Sebahattin Dönmez, İzmit`e beni ziyarete geldiler.

Ayağımdaki ayakkabı paramparça, artık tamirde kabul etmiyor.

Annem beni çarşıya götürdü ve yeni bir çift ayakkabı aldı.

Günlerden de Cuma günü, yeni ayakkabılarımla koşarak Cami`ye geldim.

Çınarlı Camii`nde müezzinliği biz hafız adayları yapıyoruz.

O günde Cuma, yeni ayakkabılarımı dolaba koydum, minarede cuma vakti ezanını okudum, namazda müezzinliği de yaptım, aşağıya indim, ayakkabı dolabında yeni aldığım ayakkabılarım yok.

Yerine eski ayakkabı dahi bırakılmamış.

Yeni ayakkabılarımı yarım saat giymek kısmetmiş.

Çok üzüldüm, üzüntüsü ciğerime oturdu.

Bir daha ayakkabı almak ne mümkün!

Camideki ahşap abdest takunyalarından birisini giydim.

Eylül ayına kadar, koca yaz o tahta takunyalarla dolaştım İzmit`te.

İzmit`te bize üç öğün hayrına yemek veren Lokantacı Baba Tahsin ile Mürsel Usta vardı.

Her ikisinin de mekanları cennet olsun.

Günde üç öğün yemeği bize ücretsiz yedirdiler.

Ben ve Necati Hoca, sabah-öğlen-akşam yemeklerini Mürsel Usta`nın lokantasında yiyoruz.

Mustafa Kanmaz Hoca, Aytekin hafız ve Rahmetli Ahmet Mert, Baba Tahsin`de yiyor.

O yıllar sokaklarda asfald yok, Arnavut Taşları var.

Benim tahta takunyalar, yolda yürürken "Takır-tukur" ses çıkarıyor.

Kursta 200`e yakın kız öğrenci var.

Kız`lar, benim adımı "Takırak hafız" koymuşlar.

Öyle ki, adım unutuldu, büyükler dahi bana "Takırak hafız" diyorlar.

İzmit -Baç mahallesi`nde, benim yaş kuşağımda olan herkes bilir.

"Takırak hafız kimdi?" diye sorsan, beni anlatırlar.

İzmit`te Roman Vatandaşlarımızın sayısı çoktur.

Çoğu camiye de gelir.

Eğer bir Roman Vatandaşımız vefat ederse, onun cenazesini gasil ve defin işini Muharrem Hoca bize verirdi.

Cenaze yıkamadan define kadar, Ramazan davulculuğu yapan bir Roman amcamız vefat edince, Muharrem Hoca, Ahmet Mert ile beni görevlendirdi.

Görevimizi yaptık ve aile, bize 20`şer lira para verdi.

O 20 liranın 11 lirası ile ayağıma beyaz bezden bir yazlık ayakkabı aldım.

Bildiğiniz keten bezinden.

Kalan 9 lirayı da harçlık yaparak Akyazı`ya döndüm.

1968 yılının Eylül ayında Adapazarı İmam-Hatip Okuluna kaydoldum.

O yıllar, Adapazarı merkezde de müthiş kar yağardı.

Ocak ya da Şubat ayıydı, ayakkabılarım müthiş su çekmiş,

Okulun müdür kapısı girişinde, ayakkabılarımı çıkardım, hafif güneş doğmuş, ayaklarımı biraz kurutayım istedim.

Ayaklarım kar suyundan kıpkırmızı olmuş.

Okul Koruma Derneği Başkanı rahmetli Mehmet Ali Topallar, beni gördü ve sordu.

"Yok mu ayakkabın?".

"Yok" dedim.

Beni alıp, ayakkabıcılar çarşısına götürdü, bir çift ayakkabı aldı.

Ben o ayakkabıyı yıllarca giydim.

Dahası var, 1972 yılında evlenirken, o ayakkabılar, benim damatlık ayakkabılarım oldu.

Buradan Mehmet Ali Topallar amcaya tekrar rahmet olsun diyorum.

Bu Devlet`e yüzlerce milyar vergi veren İzzet Dönmez, buralardan geldi.

Bir eski gömleğimi bir eski ceketimi dahi çöpe atamam.

Hanım`la en büyük kavgamız sadece bu yüzdendir.

Şimdiki gençlere tavsiyemdir.

Sahip olduğunuz gani nimetlerin kıymetini bilin. 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.