Trump'a destek gösterisi düzenleyen bir grup protestocunun Kongre binasına girmesiyle başlayan şiddet olayları üzerine "sokağa çıkma" yasağı ilan edildi. Washington Belediye Başkanı Muriel Bowser, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, yerel saatle 18.00’den yarın sabah 06.00’ya kadar şehirde "sokağa çıkma" yasağı ilan ettiğini duyurdu.
Gününüz aydın,
Ocağınız şen olsun.
Saygıdeğer okuyucularım,
Bu defa, çok sevdiğim bir arkadaşımın benim için yazdığı, Türkiye’de yayınlanan, sağlam dostlukları hiçbir şeyin yıkamayacağını, bu dostlukların, sevinçleri ve üzüntüleri paylaşarak daha da pekişeceğini anlatan ve her okuduğumda beni duygulandıran ve beğeneceğinizi ümit ettiğim “Beyaz Kelebek” isimli bir yazıyı arkadaşımın da izniyle sizlerle paylaşmak istedim.
BEYAZ KELEBEK
Çok uzak diyarlardan birinde beyaz bir kelebek vardı. Sevgi adına, arkadaşlık adına, dostluk adına, saygı adına, kardeşlik adına, vefa adına, fedakarlık adına ne varsa kanatlarında taşıyan beyaz bir kelebek...
Bazen semaya uçardı. Oradan benim şehrime, oradan gönlümün taaaaaaaa içine.
Gönlümden ellerimle alırdım onu, korkardım kanatlarına zarar vermekten, nazikçe tutardım. Gözlerime bakarken kendisini görürdü belki, belki de gözlerimde ona olan sevgimi hasretimi seyre dalardı …
O uzak diyarlarda beyaz, bembeyaz bir kelebek vardı, hem de mis gibi kokusuyla !
Geleceği günü beklerken yazardım ona sayfalarca, yüreğimi açardım, yüreğimden yüreğine yolumuzdu mektuplarımız. O mektupların yazılı olduğu beyaz sayfalar sarardı şimdi ama O hala bembeyaz benim gözümde.
Geldiğinde konuşmayı unuturduk, bakışmaktan, özlemle sevgiyle dolardı gözler, birleşirdi hasretle eller. İçimde ılık ılık rüzgarlar eserdi... İstemezdim, sevmezdim bu rüzgarları. Çünkü kelebeği alıp uzak diyarlara götürmelerinden korkardım. Oysa korkularım buna çare değildi. Onu alıp götürürlerdi. Yine mektuplar, yine hasretlik, ta ki bir sonraki seneye kadar…
Bazen yanlış yerlere uçmuş, incitmişler onu... Kanatlarını kırmak istemişler acımadan. O, bütün bunlardan beni uzak tutmak istemiş. Bilseydim yaşadıklarını ben de kanatlanıp uçmaz mıydım? Ulaşamasamda yine de yollarına düşmez miydim? Onu korumak adına, dostluk adına, kardeşlik adına arkadaşlık adına…O, kötülerle, kötülüklerle mücadelesinde bile beni düşünürken…
Kelebeklerin ömürlerine inat, arkadaşlığımızın ömrüne ömür katmış, benden hiç vazgeçmemiş… Ben, vazgeçebilir miyim Ondan ? Beni yüreğine dost olarak almış, sırdaşı, can yoldaşı olarak tutmuş. Beni seçen O yüreğe çocukluğundan bir oyuncakları bir de ben kalmışım. Nerede olursa olsun, benim şehrime uçamasa da uzak diyarlara erişip Onu göremesem de, mutlu olduğu, iyi olduğu her yerde, sevinçlerinde ve üzüntülerinde ben Onun yanıbaşındayım. Hiç kimse beni ne Ondan ne de bulunduğu yerden uzaklaştıramaz.
Biliyorum, ben Onu bıraksam da O beni bırakmaz/bırakmayacak!!!
O benim için hep beyaz, bembeyaz kalacak…
BEYAZ KELEBEĞE...
İlave görüşlerim için, yazısını sizlerle paylaşmama müsaade eden arkadaşım, can yoldaşım Sultan Deniz’in affına sığınarak.
Kanatları kırılmayan “Beyaz Kelebek” gibi sevenlerimiz ve sevdiklerimiz olması dileğiyle…
Ümmü Yılmaz
2020'yi çoğu astrolog güzel haberler ve yeni büyük değişimlerle müjdeliyorlardı. “Eee noldu, peki!?" diye öfkelenmeyin, hayıflanmayın! Meğer bu değişim çok derinmiş!
hiç menfaat gözetmeksizin, hepimize bir şeyler öğretme çabasıyla yaşayan o kıymetli insanların öğretmenler gününü gönülden kutlarım..
Kimileri Onları bütün kötülüklerden sorumlu tutuyor, bütün olumsuzlukları Onlara mal ediyor. Başkaları ise duyarsız kalıyor.
Engelli olduğu veya bir rahatsızlığı olduğu kanısına varıyor insan tabii. Ne rahatsızlığı vardı diye sormayın sakın bana. Merak ettim ama incitme korkusuyla soramadım.
Ben bir ceviz ağacı olmak istiyorum. Zaten sayılırım da, ne sen farkımdasın benim, ne polis, ne de farkımda olmasını istediğim hiç kimse farkımda!
Bu yaz ilk kez çok ani şekilde bir haftalığına Türkiye’ye gittim; nedeni ise aşırı özlem; anneme babama özlem, vatanıma özlem, kardeş ortamına ve Türkiye’ye özlem.
Şaşırmayın! “Türkçe Ağlayan Köpek” bir mizah yazarından bu tür duygu dolu yazılar çıkabileceğinin açık bir kanıtıdır''.
Size bir soru… Kim doğru kim yanlış diye insan arkadaşını dostunu değerlendirirse, ne kadar dostu kalır?
Bu tertemiz gönüllü insanların ardında kalanların kömür karası dünyalarına biraz olsun ortak olabilirsek, ışık getirebilirsek ne mutlu bize.
Biz insanlar ne garibiz değil mi?... Bazen yalnız kalmak, sessizliği dinlemek isteriz, bazen de yalnızlıktan sıkılır, boğuluruz...
Kiminle konuşsak, bulunduğumuz kıştan daha kara bir kışta buluyoruz kendimizi; hep şikâyet, hep matem…
Bu konuyla kimileri dalga geçmiş gülmüştür "Daha önemli konular varken şunların uğraştığına bakın.." diye..